Deprem Diplomasisi ve Türkiye-Ortadoğu İlişkileri

Mehmet Rakipoğlu[1]

6 Şubat 2022’de Türkiye’nin Gaziantep şehrinin Şehitkamil ilçesinde ve Kahramanmaraş ili merkezinde 7.7 şiddetinde depremler meydana geldi. Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’daki farklı ülkeleri de etkileyen deprem, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyadaki en büyük deprem olarak kaydedildi. Mevcut resmi rakamlara göre en az 50.000 kişinin vefat ettiği bu depremler, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en fazla can kaybına sebep olan depremler olarak not ediliyor. Bu deprem Türkiye tarihinin en büyük ikinci, cumhuriyet tarihinin en büyük üçüncü depremi olurken dünyadaki en ölümcül deprem olarak ifade ediliyor. Can kayıplarının yanında depremler büyük göç dalgalarını ve demografik değişimleri de beraberinde getiriyor. 5 milyon kişinin depremden etkilenen 10 ilden göç edeceği ve 10 milyon kişinin depremden etkilendiği tahmin ediliyor. Depremlerin yıkıcı etkisi nedeniyle Türkiye, uluslararası kuruluş ve ülkelerden yardım çağrılarını kapsayan en yüksek acil durum olan 4. seviye alarm ilan etti. Mezkûr depremler dış politika açısından da yeni bir durumu ortaya çıkardı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadelerine göre dünyanın 90 farklı ülkesinden Türkiye’ye yardım gönderildi. Bu durum uluslararası ilişkilerde afet diplomasisini ortaya çıkardı. Diğer bir ifade ile deprem Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini doğrudan etkiledi.[2] Örneğin Türkiye-Ermenistan sınırı yardım sevkiyatının işletilmesi için 30 yıl aradan sonra ilk kez açıldı. İlişkiler gergin düzeyde olan Yunanistan ile ilişkiler yumuşadı. Yunanistan Dış İşleri Bakanı deprem sonrasında Türkiye’yi ziyaret etti. Bu ziyaret, Avrupa Birliği üyesi ülkelerden Türkiye’ye deprem nedeniyle yapılan ilk ziyaret olarak not edildi. Benzer bir süreç Türkiye-Ortadoğu ilişkilerinde gözlendi. Bu anlamda Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleri ile ilişkilerinde yeni bir döneme girildiğini ifade edilebilir.

2020’nin sonundan beri başlayan normalleşme süreçlerinin bir kısmı başarı ile sonuçlanmıştı. Türkiye başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere birçok ülke ile ilişkileri revize ederek dış politikada normalleşme süreçlerini inşa etmeye başlamıştı. 6 Şubat depremleri de bu normalleşme süreçlerini perçinledi ve Türkiye dış politikada bölge ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirdi. Bu anlamda Türkiye’de yaşanan depremlerde insani yardım ve destek noktasında en önde gelen ülkeler Körfez ülkeleridir.

Dış politikada insani yardımı birçok nedenden ötürü önemseyen Körfez ülkeleri, deprem sonrasında Türkiye’ye ciddi yardımlar yaptı. Bu anlamda deprem, Türkiye’nin Körfez ile ilişkilerini güçlendirmesine vesile oldu. Özellikle Türkiye-Katar arasındaki yakın ilişkiler, deprem vesilesi ile daha da güçlendirildi. Katar Emiri es-Sani, deprem sonrası Türkiye’ye gelen ilk lider oldu.[3] Dolayısıyla Katar, diğer ülkelerden farklılaşarak maddi destek dışında siyasi destek de sağladı.

Katar Televizyonu’nda acil yardım kampanyası başlatıldı. Depremin ertesi günü, Katar Kızılayı 6000’inin üzerinde battaniye, binlerce bakım kiti ve gönderdi. Katar, 2022 Dünya Kupası boyunca kullanılan portatif 10.000 mobil evi depremzedelerin kullanması için Türkiye’ye bağışladı.[4] Bununla birlikte acil yardım desteği başta olmak üzere birçok sağlık hizmeti veren 3 adet sahra hastanesi gönderildi. İnsani yardım taşıyan 30’dan fazla uçak, halk tarafından toplanan ayni destekler, tıbbi malzeme ile birlikte 30’a yakın üzerinde doktor ve asistan desteği Katar tarafından temin edildi. Bu noktada Katar Kızılayı ve Katar Hayır Kurumu öne çıkan kurumlar oldu. Arama kurtarma çalışmalarında da kurumsal destek sağlandı. Bu anlamda 120 kişilik arama kurtarma ekibi, 12 araç, ekipman, 3 sahra hastanesi ve ilk yardım sağlık ekibinin ulaşımı için Türkiye’ye bir hava köprüsü kuruldu.

Bölge siyasetinde güçlenme, imaj tazelemek, prestij kazanmak, İslam dünyasındaki gücünü artırmak vb. birçok sebepten ötürü insani yardıma önem veren Suudi Arabistan[5], Türkiye-Suriye’de yaşanan depremlerde diplomatik ilişkileri uzun süre önce sonlandırdığı Esed rejimine yardım gönderdi.[6] Benzer şekilde Suudi Arabistan, Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi’nin koordinasyonu ile Türkiye’ye 100 ton insani yardım gönderdi. Sahem[7] isimli bir program kapsamında 1 milyona yakın bağışçının destekleriyle 100 milyon dolar maddi yardım tahsis edildi.[8] 100 kişilik yardım ekibinin yanında önemli miktarda tıbbi malzeme temin edildi. 3 bin konteyner ev desteği sağlayan Suudi Arabistan, 3 sahra hastanesi inşa etti.

Katar, Suudi Arabistan’ın yanında Kuveyt de deprem boyunca Türkiye’ye destek sağladı. Bu anlamda insani yardım taşıyan iki askeri Türkiye’ye sürekli yardım götürdü. Kuveyt Kızılayı, Sağlık Bakanlığı ve Ordu entegre ve koordineli biçimde Türkiye’ye desteği sürdürdü. Bu kapsamda 1 milyar dolar civarında maddi desteğin yanında 600 tona yakın insani yardım desteği sağlandı. BAE de bu süreçte Türkiye’ye destek sağladı. Dış İşleri Bakanı Abdullah bin Zayid Türkiye’ye geldi. BAE, Emirlik Kızılayı aracılığıyla[9] 1 milyar doları aşan maddi destek, arama kurtarma ekibi desteği, 3 bin tona yakın insani yardım desteği, sahra hastanesi ve mobil hastane ile Türkiye’ye destek sağladı. Bahreyn, 60 ton ayni yardım, 12 milyon dolara yakın insani yardım ve arama kurtarma ekibi desteği sağladı. Umman, arama kurtarma ekibi ve 81 kişilik askeri sağlık ekibi gönderdi. 15 milyon TL’ye yakın maddi desteğin yanında 4.5 ton insani yardım gönderdi.

Deprem bağlamında Türkiye-İsrail ilişkileri de hareketlendi.  İsrail ordusu mühendis, sağlık personeli ve yardım çalışanı içeren 150 kişilik bir kurtarma ekibi gönderdi. Bu anlamda Azerbaycan’dan sonra en fazla ekip gönderen ekibin İsrail olduğu iddia ediliyor.[10] İsrail Dış İşleri Bakanı Eli Cohen Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. Fakat İsrail’in depremler sürecinde sadece insani yardıma odaklanmadığı ifade edilebilir. Bunu kanıtlayan birçok gelişmeden bahsedilebilir. İlk olarak, İsrail deprem kapsamında insani yardımı dış politikada araç olarak kullanıyor. İsrail Başbakanı, Suriye rejiminin İsrail’den diplomatik kanallar aracılığı ile yardım talep ettiğini ifade etmesine rağmen Esed rejimi bu iddiaları reddetti. İsrail, dünya kamuoyuna diplomatik ilişkilerin tesis edilmediği ülkelere dahi insani yardım desteği sağladığı iddiasını satmaya çalışıyor. Dolayısıyla İsrail, deprem veya doğal afetlerden süreçten olabildiğince faydalanmak istiyor. İkinci olarak, son dönemde Türkiye ile yakınlaşan İsrail, Filistin’deki hak ihlallerine devam ediyor ve deprem sürecini public relations/halkla ilişkiler bağlamında iyi değerlendiriyor. Filistin’deki katliamlara, yasal olmayan yerleşimlere rağmen, Türkiye’de çok sayıda isim süreçte İsrail’in sözcülüğünü yaptı. Üçüncü olarak İsrail, depremleri bir fırsat olarak değerlendiriyor. Türkiye’ye gönderilen ekibin içerisinde istihbarat personeli olması da bu yorumu güçlendiriyor. Ayrıca arama kurtarma ekibinin Türkiye’den el yazması Tevrat’ı İsrail’e kaçırdığı ortaya çıkması ve arama kurtarma ekiplerinin deprem bölgelerine silahlı girmeye çalışmaları[11] da İsrail’in insani yardım politikasının sorgulanması gerektiğini ortaya koyuyor.

Mısır ile ilişkiler bağlamında da olumlu gelişmeler yaşandı. Bir süredir normalleşe sürecini yaşayan iki ülke deprem münasebeti ile diplomatik temaslarını artırdı. Bu anlamda 27 Şubat’ta Mısır Dış İşleri Bakanı Semih Şükri Türkiye’yi ziyaret etti. Bu ziyaret 10 yıldan sonra Mısır’dan Türkiye’ye yapılan en üst düzeyde ziyarettir. Nitekim 2013’teki darbeden bu yana Mısır’dan Türkiye’ye bu düzeyde diplomatik ziyaret yapılmamıştı. Dolayısıyla bu ziyaret diplomatik temasların artmasına ve normalleşmenin kurumsallaşmasına yol açabilir.

Depremle Türkiye-Mısır ilişkileri yeni bir boyut kazandı. İkili ilişkileri geliştirmek için fırsat olarak görülen bu ziyarette yapılan açıklamalar, iki ülke cumhurbaşkanı arasında yakın zamanda bir görüşmenin gerçekleşeceğine zemin hazırladı.[12] Nitekim Mısır Dış İşleri Bakanı, ziyaretin dostluk ve dayanışma mesajı olduğu ifade etti. Mısır, yaşadığı ekonomik problemlerden ötürü maddi anlamda ciddi bir destek sağlayamasa da Türkiye’ye deprem boyunca imkanları doğrultusunda yardım etti. Bu anlamda Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi’nin talimatları doğrultusunda insani yardım kampanyası başlatıldı ve bu kapsamda 144 tonluk insani yardım Mısır tarafından gönderildi. Savaş uçakları, askeri gemi ve ilaç desteği de temin edildi.

Cezayir 89 arama kurtarma personelinin yanında 210 ton insani yardım malzemesi gönderdi. Ürdün, 5 doktor, 99 arama kurtarma personeli ve lojistik ekipman desteğinin yanında 10 bin çadır desteği sağladı. Ayrıca Ürdün tarafından doktor, hemşire ve idarecilerden oluşan 100 kişilik sahra hastanesi tesis edildi. Lübnan ordusuna ve Kızılhaç ve Sivil Savunma kurumuna bağlı ilk yardım ve itfaiye ekiplerinin yanında 20 mühendis Türkiye’ye gönderildi. Tunus Kızılay’ı 14 tonluk insani yardım ve sivil savunma kuvvetleri ve gönüllü doktorlar göndererek Türkiye’ye destek sağladı.[13] Filistin arama kurtarma ekibi göndermenin yanında 20 milyon TL’lik yardım ve Filistin halkından 22 bin uyku tulumu, 15 ton hurma desteği gönderildi. Yemen çeşitli sivil toplum kuruluşları ile Türkiye’ye destek sağladı. Bu anlamda Nobel ödüllü Tawakkul Karman’a ait Tawakkul Karman Foundatiton 50 ev yapımına başladı. Sudan arama kurtarma ekibi gönderdi ve ülke çapında yardım kampanyaları düzenledi. Afganistan, İran, Pakistan, Malezya, Moritanya, Libya, Fas, Irak ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi de benzer faaliyetlerde bulundu. Dolayısıyla depremde İslam dünyası bir bütün halinde kendi imkanları dahilinde Türkiye’ye yardım sağladı. Aslında bu süreç Türkiye’nin Kızılay, AFAD ve TİKA gibi kurumlarla son 20 yılda sürdürdüğü kamu diplomasisi ve insani yardım faaliyetlerinin ne denli önemli olduğunu ortaya koydu. Mezkûr ülkeler insani yardım ve kamu diplomasisinde hep yanlarında olan Türkiye’nin, bu deprem sürecinde yanında olduklarını gösterdiler.

Son olarak Ortadoğu menşeili birçok dernek, depremden ötürü Türkiye’ye yardım kampanyaları başlattı. Milletler Arası İlişkiler ve Diplomasi (MID) Türkiye’de yaşayan Arap diasporasını birleştirdi ve Türk-Arap Kardeşlik Koordinasyonu kurdu. Bu koordinasyon İç İşleri Bakanlığı Göç İdaresi, AFAD ve Kızılay ile entegrasyon halinde iş birliği yürüterek birçok faaliyet gerçekleştirdi. Bu minvalde, Türk-Arap Kardeşlik Koordinasyonu depremin ilk saatlerinden itibaren ilk 3 günde AFAD hesaplarına 57 Milyon 876 bin lira ulaştırmıştır. Türk-Arap Kardeşlik Koordinasyonu, deprem bölgelerine (sayısı gittikçe artmakla birlikte) şu ana kadar yaklaşık 70 tır ayni yardım göndermiştir. Türk-Arap Kardeşlik Koordinasyonu kapsamında yaklaşık 12.000 genç sahada görev yapmaktadır. Şu anda yardım çalışmaları kapsamında 1200 Filistinli genç, 500 Yemenli genç, 300 Mısırlı genç, 400 Iraklı genç ve binlerce Suriyeli genç deprem bölgesinde destek görevleri yapmaktadır. Ayrıca deprem bölgesine destek amaçlı Mısırlı, Filistinli, Yemenli ve Iraklı 300 doktor görev almıştır. Depremin ilk saatlerinden itibaren Türk-Arap Kardeşlik Koordinasyonu kapsamında seferber olan derneklerin bir kısmı ayrıca kendi ülkelerinde kampanyalar başlatmıştır. Filistinli derneklerin hepsi “Filistin Sizinle” Kampanyası ile AFAD koordinasyonunda ayni ve nakdi destekler oluşturmuştur. Türkiye’de yasayan Mısırlı kardeşlerimiz de “Tek ümmet tek acı” adıyla kampanya yürütmüş ve doğrudan AFAD ile yardımlarını ulaştırmıştır. Yemenli Sivil Toplum Kuruluşları ortak bir kampanya yapmıştır. “Yemen-Türkiye İnsani Yardım Kampanyası” adıyla yürütülmüştür. Sudanlı Sivil Toplum Kuruluşları da ortak kampanya yürütmüştür. Türk- Arap Koordinasyonu aynı zamanda sosyal medyadaki dezenformasyonlara karşı doğru bilgilerin vatandaşlarımıza ulaştırılması için Türkçe, Arapça, İngilizce olarak üç dilde kamu kurum ve kuruluşlarımızdan yapılan resmî duyuruların yaygınlaştırılmasını sağlamıştır. MID, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı ile birlikte ilk günden itibaren ülkemizdeki ülke topluluklarıyla koordine olmuştur. Göç Başkanlığı yardıma koşan bu sivil toplum kuruluşlarının deprem bölgesine ulaşması, izinleri, AFAD ile koordine olmaları konusunda öncülük etmiştir. Göç Başkanlığı, koordinasyon toplantılarıyla sivil toplumun düzenli birlikteliği ve uyumu konusunda hızla tüm adımları atmıştır.[14]

Sonuç olarak, son yüzyılın en büyük felaketi olarak tanımlanan deprem, Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleri ile ilişkilerine olumlu yansıdı. Bu anlamda deprem sonrası birçok ülkeden gelen destekler, uluslararası ilişkilerde dayanışma ve iş birliğine dayalı deprem diplomasisi kavramını öne çıkardı.[15] Deprem Katar, Kuveyt gibi iyi ilişkiler sürdürülen ülkelerle ilişkilerin güçlendirilmesine vesile oldu. Kısa süre önce normalleşme süreçlerinin olumlu sonuçlandığı Suudi Arabistan-BAE gibi ülkelerle de ilişkilerin geliştirilmesini sağlayan afetler, Türk dış politikasında diplomatik temasların artmasını sağladı. Bu anlamda özellikle Mısır dış işleri bakanının Türkiye’ye gelmesi Ankara-Kahire hattında sürdürülen normalleşme adına önemli bir işaret olarak görülebilir.


[1] Dr.; Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü, Araştırmacı; Dimensions for Strategic Studies.

[2] Filiz Cicioğlu, “Deprem seferberliği ve uluslararası ilişkilere etkileri”, Anadolu Ajansı Analiz, 27 Şubat 2023.

[3] “Qatari emir heads to Türkiye, first leader to visit after earthquake”, Daily Sabah, 12 February 2023.

[4] “Qatar ships 10,000 World Cup mobile homes to Turkey-Syria victims”, Arabian Business, 14 February 2023.

[5] Yasmine Farouk, “Saudi Arabia: Aid as a Primary Foreign Policy Tool”, Michele Dunne (ed), As Gulf Donors Shift Priorities, Arab States Search for Aid, Carnegie Endowment for International Peace, 2020.

[6] Eman Alhussein, “Saudi Earthquake Response Emphasizes Aid to All Parts of Syria”, The Arab Gulf States Institute in Washington, 16 February 2023.

[7] “الحملة الشعبية لإغاثة متضرري الزلزال بسوريا وتركيا (عطاؤكم يخفف عنهم)”, Sahem Platform.

[8] Ayush Narayanan, “Turkish government lauds Saudi Arabia’s humanitarian aid after deadly earthquake”, Al-Arabiyya, 11 February 2023.

[9] Gökhan Ereli, “Afet ve İnsani Diplomasi: Körfez Ülkelerinden Türkiye’ye Deprem Yardımları”, Sabah, 25 Şubat 2023.

[10] M. Birol Güger, “İsrail basını yanıtladı: Arama kurtarma ekipleri neden geri döndü?”, Cumhuriyet, 17 Şubat 2023.

[11] “İsrail arama kurtarma ekibinin Türkiye’ye silahlı bir şekilde geldiği ortaya çıktı”, MEPA News, 17 Şubat 2023.

[12] İsmail Numan Telci, “Diplomacy in Times of Disaster and the Future of Turkish-Egyptian Normalization”, Politics Today, 2 March 2023.

[13] Zikredilen bilgiler değişkenlik gösterebilir. “Turkey-Syria earthquake: The countries that have offered help”, Middle East Eye, 8 February 2023.

[14] “Hep Birlikte Türkiye’yiz”, MID Basın Açıklaması, https://www.mid.org.tr/hep-birlikte-turkiyeyiz/  

[15] Burhaneddin Duran, “Depremin dış politikaya etkisi ne olur?”, Sabah, 21 Şubat 2023.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu