Düdüklü Tencere: İşgal Rejiminin Batı Şeria’daki Direnişçileri Hedef Alma Stratejisi

Yaser Menna*

İşgal ordusu 30 Ağustos 2022 Salı günü, Nablus’un doğusundaki Rojib köyünde bulunan bir binayı kuşattı. İsrail’in şehrin batısında yer alan “Shavei Shomron” yerleşiminin güvenlik güçlerine ait askeri bir araca ateş açmakla suçladığı iki direnişçi bu binada saklanmaktaydı. İbranice yayın yapan çeşitli haber ajanslarından askeri muhabirler, ordunun aranan kişileri tutuklamak amacıyla סיר לחץ (Sir Lahatz) yani Düdüklü Tencere taktiğini uyguladığını yazmaktaydı.[1]

İsrail’in, Filistinlilere yönelik orantısız şiddetini dikkat çekici isimlerin arkasına saklama gibi bir alışkanlığı vardır. İsrail ordusu, zaman içerisinde askeri ve operasyonel kavramlar geliştirmiş, bununla da kimi zaman bu kavramlara Tevrat kaynaklı bir kutsallık kazandırmayı, kimi zaman da yaptığı eylemlerin olayları izleyen ve dinleyenler üzerindeki etkisini azaltmayı amaçlamıştır. Buradaki asıl soruya dönecek olursak; son dönemde basında çıkan haberlerde tekrar başı çeken Düdüklü Tencere kavramı neyi temsil etmektedir?

Düdüklü Tencere:

Düdüklü tencere, işgalci İsrail ordusu tarafından bir evin içine konuşlanmış bir kişiyi tutuklamak için kullanılan çok aşamalı bir operasyon taktiğidir. Bu taktiğin uygulandığı operasyonda askerlere ateş açılma ihtimali oldukça yüksektir.[2] Yani tutuklama operasyonları sırasında çatışmalarla baş etmek için kullanılan sistematik bir askeri prosedürdür. Mevcut aşama yeterince etkili değilse, her aşamada baskı daha da arttırılır. Bu prosedür, İsrail Yüksek Mahkemesi’nin 18 Nisan 2012 tarihli kararında da belirtildiği gibi, bir askeri faaliyettir.[3] İlgili evin kuşatılmasından başlayarak yıkılmasıyla son bulan bir dizi adımdan oluşur ve bu adımlar aranan kişinin teslim olmayı reddetmesi durumunda uygulanarak, birbirine bağlı bir yapı arz eder.

Bu taktik ilk olarak, rehin alma operasyonlarına karşı kullanılmak üzere tasarlanmıştır.[4] Yani aranan kişinin rehinlerle birlikte bir evde saklandığı durumlarda, şartlar el veriyorsa krizi en az hasarla çözerek rehineleri askeri buldozer, bombalama ya da uçak saldırıları olmadan sağ salim bir şekilde kurtarmayı amaçlamaktadır. Bununla beraber rehine kurtarma operasyonlarında ya müzakere yoluna gidilmekte ya da önceden uyarıda bulunmaksızın rehinelerin bulunduğu mekana baskın yapılmaktadır. Nitekim Hamas Hareketi’ne ait bir hücre yapılanması tarafından 1994 yılında Bir Nabala’da kaçırılan İsrail askeri Nachshon Wachsman’ın kurtarma girişiminde de baskın yöntemi kullanılmıştır.[5]

Bu operasyon taktiği el-Aksa İntifadası sırasında daha da geliştirilerek, aranan kişinin bir evde saklanması şeklindeki daha yaygın meydana gelen duruma uygun olacak hale getirilmiş ve özellikle 2002 yılında Cenin mülteci kampına yönelik düzenlenen Savunma Kalkanı operasyonunda kullanılmıştır.[6] Böylece amaç, ilgili şahsı orduyu tehlikeye sokmayacak şekilde tutuklamak ya da öldürmek haline gelmiştir. Bu bağlamda söz konusu taktikte meydana gelen en büyük değişiklik, mevcut durumu kızıştırarak roket ve füzeler kullanma ve mevzubahis olan evi yıkmak için zırhlı buldozerlerin kullanılmasına daha istekli yaklaşma olmuştur.[7]

Kuşatmadan Yıkıma:

Yukarıda da bahsedildiği gibi, bu operasyon yöntemi peşi sıra gelen bir dizi prosedürden oluşmaktadır. Sahadaki olayın türü ve gelişimi, prosedürün yapısını ve atılacak bir sonraki adımı yahut operasyonun hedefine ulaşması halinde sona erdirilmesini belirlemektedir. Bu prosedürlere ilişkin bilgi, işgal ordusunun medya ya da ordunun resmî açıklamaları ile düdüklü tencere yöntemini uyguladığını kabul ettiği operasyonları inceleme ve takip etme yoluyla edinilmektedir. Söz konusu prosedür şu şekilde işlemektedir:

  1. Adım: İşgal ordusu hedef evi belirler. Ordudan bir kuvvetin konuşlanmasının ardından evi her yönden sıkıca kuşatır. Bu kuvvet çoğunlukla Arap gibi giyinmiş kişilerden ya da Yamam birliği üyelerinden oluşmaktadır.[8] Sonrasında ordu, evde bulunan herkesi tahliye ederek içeride yalnızca hedef şahsın kaldığından emin olur. Bu da genellikle ordunun doğrudan ev sakinlerine sorması yoluyla gerçekleştirilir.
  2. Adım: Megafon aracılığıyla hedef şahsa seslenilerek dışarı çıkması ve teslim olması istenir.[9] Bunu yapmanın birinci yolu, askerlerden birinin seslenmesidir. Geçtiğimiz 9 Ağustos’ta İbrahim en-Nablusi’nin evi kuşatılıp öldürüldüğünde bu yöntem kullanılmıştır.[10] İkinci yol ise ailesi ya da birinci derece akrabalarından birinin getirilerek, hedef şahsın canını kurtarmak için teslim olmaya ikna edilmeye çalışılmasıdır. 30 Ağustos’ta Nebil es-Savahili’ye yönelik operasyonda bu yöntem kullanılmıştır.[11] Bu adım hukuki açıdan temel olarak gerekli olduğundan hedef kişiye, kendisine karşı güç kullanmadan önce teslim olma fırsatı verilmesi amaçlanır. Aksi takdirde çağrıyı yapan kişi canlı kalkan mesabesine indirgenmiş olacaktır ve bu da uluslararası hukuka aykırıdır.[12]
  3. Adım: Kuşatma altındaki evin duvarlarına ateş açılır.[13] Sonrasında ev, Law ve Matador füzeleri gibi omuzda taşınan füze ve roketatarlarla bombalanır.[14] Bazı durumlarda el bombası ve ses bombası kullanılarak oluşan patlama ve sarsıntılar yoluyla hedef kişinin paniğe ve korkuya kapılması sağlanmaya çalışılır. Burada amaç örneğin silahlı çatışmaya girmiş olması durumunda direnmeyi bırakarak teslim olmaya zorlanmasıdır.
  4. Adım: Hedef kişiyi evden çıkmaya zorlamak için mühendislik birliğine ait D9 tipi benzeri zırhlı bir askeri araç devreye sokulur.[15] Bu adım evin bulunduğu konumun coğrafi yapısıyla ve araçların konuma ulaşabilme imkanıyla da ilişkilidir. Buldozer kullanımında amaç, birinci derecede askerleri korumaktır.
  5. Adım: Kısmi yıkım yapılır. Genellikle eğer varsa avlu duvarları yıkılarak ya da evin duvarlarından biri yıkılarak başlanır. Bu adım, 14 Mart 2006’da Eriha Hapishanesi kuşatıldığında Ahmed Sadat ve arkadaşlarının tutuklanması sırasında uygulanmıştır.[16]
  6. Adım: Tamamen yıkım yapılır. Bu yıkım doğrudan bombalama yoluyla ya da askeri buldozer kullanılarak gerçekleştirilir. Böylece hedef kişi yıkılan evin enkazı altında kalır. 27 Temmuz 2016’da el-Halil’in kuzeybatısındaki Surif kasabasında yaşayan Şehit Muhammed el-Fakih’e karşı bu adım uygulanmıştır.[17]

Düdüklü Tencere mi Komşu Prosedürü mü?

Haaretz gazetesinden Gideon Levy köşe yazısında, bir evin sakinlerinin başına yıkılmasını öngören “düdüklü tencere” yönteminin mi, bu evdekilerin bir komşusunun evin önüne gidip bedenini askerlere siper etmesini öngören “komşu prosedürü”nün mü yoksa işgal ordusunun tabiriyle “erken uyarı” sisteminin mi daha iyi olduğunu incelemiştir. Levy, bazen ordu komutanlarının üzerinde çok tartışma olan iki prosedürden birini seçme konusunda çatışma yaşadığını belirtmiştir. Zira bir yöntemin kullanılmaması otomatikman diğerinin kullanılmasına yol açmaktadır. Öte yandan her iki yöntem de, neredeyse her şeyin meşru görülmesine imkan veren terörle mücadele bağlamında her halükarda meşrulaştırılmaktadır.[18]

Komşu prosedürü ve erken uyarı prosedürü, tutuklamayı amaçlayan bir askeri faaliyet sırasında -eğer kabul ederse- sahada görevli subayın takdirine bağlı olarak hayati tehlikesi yoksa, bir Filistin vatandaşının yardımına izin veren operasyonel bir taktiktir. Bu prosedür, ordunun dikkatsizlik sonucu oluşan kayıplardan sonra Filistinli sivil halkı canlı kalkan olarak kullanmasını yasaklayan geçici bir emrin ardından, Yüksek Mahkeme’nin 3799/2002 sayılı duruşması kapsamında mahkemeye getirilmiştir. Nitekim hedef kişi olan Nasr Cerrar’ın öldürüldüğü operasyonda Tubaslı Şehit Nidal Ebu Muhsin’in durumu bu kayıplara örnektir.[19] Ancak bu prosedür, Uluslararası İnsancıl Hukuk’a aykırıdır ve ilgili vatandaşın onurunu ihlal etmektedir.[20] Buna bağlı olarak Komşu Prosedürü yöntemine alternatif haline gelen Düdüklü Tencere yöntemini diğerlerinden ayıran, operasyon sırasında hedef kişinin yalnızca ailesi ve birinci derece akrabalarından yardım alınmasıdır. Yani işin aslına bakılırsa İsrail ordusu bu prosedürle Yüksek Mahkeme’yi aldatmaktadır.

Filistinlilerin İsrail ordusunun operasyonel ihtiyaçları için kullanılması yeni bir durum değildir. Nitekim I. İntifada sırasında doğrudan ölüme yol açan elektrik çarpması tehlikesine bakılmaksızın, Filistinlilere elektrik direklerine tırmanmaları ve yasaklı Filistin bayraklarını kaldırmaları emredilmiştir. Aynı şekilde yol ve sokaklardaki taş bariyerlerin zorla kaldırılması da o dönem verilen emirler arasındadır.

Örnekler:

İşgal ordusu birçok operasyonunda “Düdüklü Tencere” taktiğini kullanmıştır. Bu operasyonlardan bazılarında hedef kişi tutuklanmış, bazılarında İsrail ordusu ağır kayıplar vermiş ve bazılarında ise hedef kişi saklandığı evden çıkarak teslim olmaya ikna edilemeyince öldürülmüştür.[21] Bu operasyonların bazıları şunlardır:

  1. Ahmed Cerrar’ın öldürülmesi: Yamam birliğinden bir kuvvet 9 Ocak 2018’de yerleşimci Raziel Şifah’ın Nablus’un batısındaki Havat Gilad yerleşim biriminin yakınında arabasına ateş açılarak öldürüldüğü operasyonu gerçekleştiren Ahmed Cerrar’ı tutuklamak için 6 Şubat 2018’de Cenin’in güneyindeki el-Yamun kasabasında bulunan bir evi kuşatmıştır. Cerrar’ın saklandığı evin etrafı İsrail ordusu tarafından kapatılmış ve Cerrar’dan teslim olması istenmiştir. Ev en az bir füzeyle vurulmuş ve ardından askeri buldozerle yıkılmıştır. Ancak Cerrar teslim olmayı reddetmiş ve birlikle çatışmaya girerek şehit olmuştur.[22]
  2. İbrahim Hamid’in tutuklanması: 23 Mayıs 2006 sabahında, işgal ordusu Ramallah şehrinin el-Balu bölgesinde bulunan bir apartman dairesini kuşatma altına almıştır. Kuşatmada hedef, Hamas Hareketi’nin Batı Şeria’daki askeri kanadının komutanı olan ve 1998’den beri aranan İbrahim Hamid’dir. Askeri buldozerin kuşatma altındaki eve yaklaşmaya başlamasıyla Hamid teslim olmuştur.[23]
  3. Mervan el-Kavasime ve Amir Ebu Iyşe’nin öldürülmesi: 23 Eylül 2013 sabahı, el-Halil şehrinin merkezinde bulunan ve içerisinde aranmakta olan Mervan el-Kavasime ve Amir Ebu Iyşe’nin saklandığı iki katlı bir bina kuşatılmıştır. Kavasime ve Iyşe, işgal rejimi tarafından 12 Haziran 2014’te el-Halil’de üç yerleşimciyi kaçırmak ve öldürmekle suçlanmaktaydı. Teslim olmaları istendikten sonra binaya ateş açılması sonucunda Kavasime ve Iyşe şehit olmuştur.[24]
  4. Muhammed el-Azizi ve Abdurrahman Sabah’ın öldürülmesi: Yamam birliğinden bir kuvvet 24 Temmuz 2022 sabahı Muhammed el-Azizi ve Abdurrahman Sabah’ı tutuklamak için gizlice Eski Şehir’e (Kudüs) girmiştir. Bu iki gencin içerisinde olduğu düşünülen binanın birlik tarafından kuşatılmasının ardından silahlı çatışma başlamış, ordu güçleri zırh delici füze kullanmış ve bunun sonucunda el-Azizi ve Sabah şehit olmuştur.[25]

Hatalar ve Başarısızlık:

İşgal ordusunun sayı ve teçhizat bakımından sahip olduğu askeri cephaneliğin büyüklüğü ile Düdüklü Tencere prosedürünün uygulanması sırasında kullandığı silah ve füze atışlarının yoğunluğuna rağmen, başarısızlıkları da olmuştur. Bu başarısızlıklara şu örnekleri verebiliriz:

  1. 5 Mayıs 2021’de işgalci İsrail ordusundan bir kuvvet, Nablus’un Akraba kasabasındaki bir tarım arazisine saldırmış ve bir tarım tesisini kuşatarak megafon aracılığıyla burada bulunan kişilere teslim olmalarını söylemiştir. Ardından ise burayı omuzdan ateşlemeli füzelerle vurmuştur. Ancak sonrasında bahsi geçen yerin tamamen boş olduğu anlaşılmıştır.[26] Bu olay Zatera operasyonunu gerçekleştirmekten aranan Muntasır eş-Şelbi’yi yakalama kapsamında meydana gelmiş olup, Şelbi olaydan birkaç gün sonra Silvad köyünde tutuklanmıştır.
  2. 28 Mayıs 2006’da sabah saatlerinde İsrail ordusu, aranan bir kişiyi tutuklamak için Nablus şehrinde bulunan Akube ailesine ait binayı kuşatmıştır. Sekiz saatten uzun süre boyunca binaya ateş açılmış ve İmad Akube’ye teslim olma çağrısı yapılmış ancak Akube askerlerle çatışmış ve bina havaya uçurulmadan önce kaçmayı başarınca işgal güçleri de geri çekilmiştir.[27]

Sonuç:

Batı Şeria’daki direniş ve silahlı çatışmaların artmasıyla bağlantılı olarak İsrail, ılımlı bir askeri baskı altında bir Filistin gerçekliği tasarlamak için zamana karşı yarışmaktadır. Bahsi geçen operasyonlar hesaplı bir şekilde arttırılırken, aynı zamanda Filistinlilerle ortaklığın da korunduğu imajı oluşturulmaktadır. İsrail, Filistin Yönetimi’nin değişiminden sonra şartların gereği olarak yahut gereksinimlerine uygun şekilde siyasi bir unvan altında idari bir yapılanma işlevi görecek bir ortak istemektedir. Diğer bir deyişle, sömürgeci projesine hizmet edecek, aslında İsrail tarafından yönetilirken dünyanın gözünde Filistinliler tarafından yönetiliyor izlenimi bırakacak Filistinli bir oluşumun teşekkülüne çalışmaktadır.

Bu nedenle İsrail, son dönemde direniş ile Filistin toplumunun geri kalanını birbirinden ayırmak için çabalamakta, bu sürecin ve politikasının bir parçası olarak da insanların hayatlarına olağan şekliyle devam etmesini sağlamak istemektedir. Buna bağlı olarak İsrail ordusunun kullandığı operasyonel taktik prosedürleri sahadaki şartlara ve durumlara göre değişmektedir. Bu bağlamda Düdüklü Tencere yönteminin yoğun bir şekilde kullanılması, Savunma Kalkanı operasyonu gibi günlerce süren baskınlara bir alternatif işlevi görmektedir. Ancak bu yöntem, hedef alınan kişinin idam fermanı hükmündedir. Öte yandan İsrail, bu prosedürün istenen sonucu vermediğini gördüğü anda, güvenlik gereksinimleri doğrultusunda bu yöntemi değiştirecek veya geliştirecektir.

Bir yandan sürekli olarak karşı karşıya kalınan güvenlik sorunları, diğer yandan ise Filistin direnişinin giderek artan etkinliği düşünüldüğünde, İsrail ordusu operasyonel deneyim birikimine ek olarak ve yaşadığı her başarısızlıktan yararlanmak suretiyle, Filistinlilerin yol açtığı ikilemlere çözüm ve alternatifler aramak zorunda kalmaktadır. Ayrıca içinde bulunulan tüm bu şartlar İsrail’i, bu sorunları mümkün olan en az kayıpla çözebilecek yaklaşımlar geliştirmeye teşvik etmektedir.

* Birzeit Üniversitesi, İsrail Çalışmaları, Yüksek Lisans programında araştırmacı

[1] Itay Blumental, “Nablus’ta Düdüklü Tencere Yönteminin Kullanımı”, https://2u.pw/vOelU

[2] Emir Afifi, İsrail kaynaklı Kanal 12’yle “Sir Lahatz” başlıklı röportaj, el-Hüdhüd sitesinin çevirisi: https://hodhodpal.com/post/66709/

[3] Bireyi Savunma Merkezi (HAMOKED), “Mahkeme Düdüklü Tencere’nin Savaş Faaliyeti Kapsamında Kullanımını Onayladı”, https://hamoked.org.il/document.php?dID=Updates1282

[4] Gil Ronen, “SWAT Timi ‘Düdüklü Tencere’ Teröristleri Ortadan Kaldırdı”, Israel National News, https://2u.pw/QrCg9

[5] Kanal 10, “Nachshon Wachsman Esaret Altında”, https://cutt.us/UuAgt

[6] Maariv gazetesi, “Savunma Kalkanı’nın Yirminci Yılı”, https://www.maariv.co.il/news/military/Article-907130

[7] A. g. k.

[8] Kanal 12, a. g. k.

[9] Kanal 12, a. g. k.

[10] Tal Liv Ram, “İbrahim en-Nablusi Yamam Tarafından Öldürüldü”, https://www.maariv.co.il/news/military/Article-937570

[11] Makan, “Aranan İki Kişi Nablus’un Doğusundaki Rojin Köyünde Tutuklandı”, https://www.makan.org.il/item/?itemId=133705

[12] Bireyi Savunma Merkezi (HAMOKED), a. g. k.

[13] Gil Ronen, a. g. k.

[14] Kanal 12, a. g. k.

[15] Adri Nieuwhof, “İsrail Yargısız İnfaz Yapmak İçin Paletli Araçları Nasıl Kullanıyor? Elektronik İntifada, https://cutt.us/RyRSC.

[16] Aljazeera, “Sadat’ın Tutuklanması ve Eriha Hapishanesi Operasyonu Sonucunda Yüzlerce Kişinin Yakalanması”, https://cutt.us/ctRXu

[17] Yovaf Ziton ve İlior Levy, “Bir Hücrenin Keşfi, Mikhael Mark’ın Katilinin Öldürülmesi ve Tutuklamalar” Yedioth Ahronoth, https://www.ynet.co.il/articles/0,7340,L-4833747,00.html

[18] Gideon Levy, “Acımasız Komşu Prosedürü”, Haaretz, https://2u.pw/7b2o9

[19] A. g. k.

[20] Bireyi Savunma Merkezi (HAMOKED, “Erken Uyarı Prosedürü Kararları”, https://hamoked.org.il/document.php?dID=7963

[21] Gil Ronen, a. g. k.

[22] Yovaf Ziton ve İlior Levy, “Düdüklü Tencere Prosedürü, Füze Atımı ve Buldozerle Yıkım, Suçlu Böyle Öldürüldü” https://2u.pw/TVjfz

[23] Yedinci Kanal, “Aranan Önemli Bir İsim Batı Şeria’da Tutuklandı”, https://www.inn.co.il/news/149792

[24] Ron Ben Yeşay ve İlior Levy, “Hesap Kapatıldı, İsrail İki Genci Öldürenleri Öldürdü” Yedioth Ahronoth, https://www.ynet.co.il/articles/0,7340,L-4574136,00.html

[25] Alon Hakman, “Nablus’ta Silahlı Çatışmalar”, Maariv gazetesi, www.maariv.co.il/news/military/Article-933762

[26] Arap 48, “Zatera Operasyonu: eş-Şelbi’nin Takibi, İşgal Rejimi Akraba’da Tarım Tesisini Havaya Uçurdu”, https://2u.pw/V13Wv

[27] el-Bevvabe, “İşgal Rejimi Nablus’ta Bir Binayı Bombaladı ve 7 Filistinliyi Yaraladı, Batı Şeria’daki Gençlerin İzni Olmadan Seyahat Etmesini Yasakladı”, https://2u.pw/3Tqtq

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu