DOSYALARİsrail Araştırmaları

Yerleşim yeri yolu için Calut köyündeki binlerce dönüm araziye el konulması

Batı Şeria’daki işgal edilmiş Filistin toprakları doğrudan İsrail hükümetinin yönettiği yoğun bir yerleşim yeri saldırısına şahit oluyor. Gözlemciler toprak hacizlerinde bir tırmanmaya dikkat çekiyor, Filistinlilerin birçok bölgede tarım arazilerine erişimleri engelleniyor, dünyanın ve Arapların suskunluğu, Filistin’in giderek alçalan ve zayıf resmi tepkisinin gölgesinde değiştirilemez yeni gerçekler üretmek için Batı Şeria’yı Yahudileştirme planları bütün ciddiyet ve kararlılığı ile devam etmektedir. Yerleşim yeri inşaatlarının çoğu, çözüm anlaşmalarına göre C bölgesi olarak kabul edilen Batı Şeria’nın yaklaşık %60’ını kaplayan bölgede toplanmıştır. 

Batı Şeria’nın merkezinde Yahudileştirme planı ve bir milyon yerleşimci projesi

Nablus ve Ramallah kentleri arasında Batı Şeria’nın merkezinin maruz kaldığıyerleşim saldırısının gidişatından bölgeyi hedefleyen büyük bir planın olduğu anlaşılıyor. Kusra, Calut, Karyut ve Turmus Aya köylerinden vatandaşlar bize yerleşim yerlerini genişletme ve toprakları haciz çalışmalarının geçen yıl ve bu yıl boyunca hiç durmadığını ifade etti. İsrailli şehir yönetimi ev inşasını engelleme, yerleşim yerleri ve yerleşim yeri birimlerine yakın olan Filistinlilerin evlerini yıkım emri tebliğlerini yoğunlaştırdı.

İşgal ordusu tarafından desteklenen silahlı yerleşimcilerin gerçekleştirdiği ağaç kesme, Filistinlilerin tarım arazilerinin yakılması, vatandaşlara şiddet eylemleri, vatandaşları öldürme ve korkutma, vatandaşların tarım arazilerine erişimlerini engelleme gibi şiddet olayları tehlikeli bir şekilde tırmanıyor. Anlaşılan o ki bütün bu uygulamalar bölgede Batı Şeria’nın merkezinde Filistin toprakları adına geniş ve kesintisiz bir yerleşim kümesi inşasını hedefleyen büyük bir yerleşim projesinin uygulanmasına hazırlık olarak yapılıyor. 

Yerleşim bölgeleri uzmanı Halil el-Tefekci, İsrail’in Batı Şeria’yı kantonlara ayıracak Abir es- Samir caddesi projesini uyguladığını söyledi ve İsrail’in Batı Şeria’nın kuzeyini güneyinden ayırıp sahil bölgesi ile Ağvar bölgesini birbirine bağlayacak yerleşim bölgesi hattı oluşturmak istediğini ekledi. El-Tefekci bu bölgenin kısmen boş olduğunu bu durumun da bölgenin hâkimiyet altına alınmasını kolaylaştırdığını açıkladı ve şöyle diyerek devam etti: İsrail 1979’da ortaya atılan “milyon projesini” / Metetyahu Derubles projesini uygulamak üzere çalışıyor. Plan 2020 yılının gelmesiyle bir milyon yerleşimciye Batı Şeria’da yurt edindirmeyi amaçlıyor ve bu planı hızla hayata geçirmek için bölgesel ve yerel şartlardan faydalanıyor. 

Bölge halkı arasında, yaşananların, Selfit bölgesindeki Ariel yerleşim yerine benzeyecek büyük Shilo şehrini kurma amacını taşıyan İsrail’in eski planının uygulanması olduğunu düşüncesi hâkim. Temelde, plan Batı Şeria’daki Yahudi varlığını güçlendirmeyi istiyor. Plan ulaşımı garantileyecek alt yapı projeleri sayesinde Ahiya, Adi Ad, Adei Ad, Kodesh ve Kida yerleşim birimlerini Shilo, Eli, Shvut Rahel yerleşim yerleri ile birbirine bağlayacak ve tarım, sanayi, hizmet projeleri silsilesi ile işin sonunda “Büyük Shilo Şehri”ni kuracak.  Açıkçası en son çıkarılan toprakları haciz kararı bu amaca hizmet ediyor.

Batı Şeria’daki yerleşim yerleri haritaları gösteriyor ki bölgenin kutuplaştırılması Batı Şeria’nın kuzeyini ortasından tamamen ayırmakla olacak. Ek olarak Filistinli iç bölgeyi Batı Şeria’nın yaklaşık %30’una hâkim olanÜrdün Vadisi yerleşim yerlerine bağlayan yerleşim yeri hattı güçlendirilecek. Filistin nüfuslu bölgeler; yerleşim yerleri, caddeler ve askeri noktalar ile çevrelenmiş birbirinden bağımsız kantonlara dönüştürülecek. 
Sonuç olarak bu durum, Batı Şeria ve Gazze’de Filistin devletinin kurulmasını isteyenbütün çözüm operasyonlarını yıkacak. Filistinliler Batı Şeria’nın en az %40’ında kuşatılmış ve tecrit edilmiş adalarda toplanacaklar. Bu aynı zamanda Şaron’un Filistin devlet tasavvuru hakkında birçok defa sunduğu mümkün olan en az toprakla en büyük nüfustan kurtulma esasına dayanan siyasi görüşünü yansıtıyor. 

Aşağıdaki harita Batı Şeria’daki bu yerleşim yeri kümesinin konumunu ve Batı’daki Selfit kentinde bulunan Ariel yerleşim yeri kümesi ile Doğu’daki Ürdün Vadisi yerleşim yeri kümesi arasındaki ulaşımı nasıl sağladığını gösteriyor.

Resim 1
 

Son haciz kararı:

Calut köyü konseyi başkanı Abdullah Hac Muhammed’e göre, işgal ordusu komutanı Roni Ruma’dan güney ve doğu Calut topraklarındaki “el-Hullet’ul Vusta” adıyla bilinen bölge (19), “Şağb Hullet’ul Vusta” adıyla bilinen bölge (20) ve “Ebu’l Kasber” adıyla tanınan bölge (22)’de 3 bölgeye dağıtılmış hacizleri içeren bir uyarı aldı. Bu bölgelerin hepsi Calut Köyü toprakları arasında bulunuyor ve güney ve doğu Calut topraklarında yer alan “Kida”, “Ahiya” ve “Esh Kodesh” yerleri arasında bulunuyor.

Haciz kararıgüvenlik ihtiyacı bahane gösterilerek verildi. Kararda şöyle geçti: “bölgedeki ordu komutanlığı yetkime dayanarak, askeri sebeplerle durumun zaruretine inandığım için ve terör eylemlerini durdurmak için adım atılması ihtiyacına dayanarak güvenlik ve tam yetkiye ulaşmak amacıyla topraklara el konulmasını emrediyorum.”

Şüphe yok ki askeri haciz kararı dayanaksız güvenlik bahaneleri delil gösterilerek Filistin topraklarını çalma ve yağmalamayı temsil ediyor. Karar aynı zamanda işgal hükümeti başbakanı Binyamin Netanyahu’dan yerleşim birimlerinin birbirine, Shilo yerleşim yerine ve ana caddeye bağlanması için bu yolun yapılmasını talep eden yerleşimcilerin isteklerinin uygulanmasını temsil ediyor. Bölge sakinleri olan vatandaşlara göre açılması istenen caddenin bulunduğu bölgedeki topraklar aylar önce ellerinden alındı. 

Resim 2: İşgal ordusunun el koyma kararı aldığı bölgenin fotoğrafı
 

Havadan çekilen bu fotoğraf, fotoğrafta görülen yerleşim yerlerine hizmet amacıyla yapılacak yolun bulunduğu bölgeyi gösteriyor. 

Resim 3
 

Batı Şeria’nın kuzeyinde bulunan vilayetlerdeki yerleşim dosyası ile ilgilenen Gassan Deglis Bey, son çıkarılan haciz kararının işgal hükümeti başbakanı “Binyamin Netanyahu” ve Batı Şeria’daki yerleşimcilerin liderleri arasında 26.04.2014 tarihinde yapılan anlaşma gereği verildiğini ifade etti.
 
Netanyahu yerleşimcilerin liderleri ile yaptığı bu anlaşma gereği yerleşim için resmi bir yol yapmak için söz verdi. Bu yol Shilo yerleşim yeri ile daha doğuda, Calut köyü topraklarında bulunan (Ahiya, Adi Ad, EshKodesh, Kida) yerleşim birimlerini birbirine ve 6 km uzunluğundaki “Alon” adlı ana caddeye bağlayacak. Netanyahu aynı zamanda yapılması istenen caddenin bulunduğu bölgedeki topraklara el koyma ve bu yerleşim yerlerinin bulunduğu araziyi devlet arazisi olarak kabul etme sözü verdi. Bu durum, resmi belgede yayınlanan, Netanyahu hükümetinde kabine sekreteri “Avichai Mandleblit”in imzaladığı anlaşmaya göre doğu ve güney Calut topraklarının, yasallaştırılmaya ve kanuni hale getirilmeye çalışılan yerleşim yerleri arasında parçalanmasına sebep olacak. 
 
Resim 4
 

Calut köyü konseyi başkanının belirttiğine göre, bu karar binlerce dönüm tarım arazinin “devlet arazisi” olarak ilan edilmesinden sonra el konulmasına sebep olacak. Calut köyündeki topraklara el koyma eylemleri de bu toprakların “devlet arazisi” ve askeri arazi olması amacıyla yapılıyor. Aynı zamanda Calut köyünde bulunan yerleşim birimlerinin yasallaştırılması ve kanuni hale getirilmesi planının hayata geçirilmesi amacını taşıyor.  Bu yerleşim birimleri kanunsuz olarak inşa edildiği için hala –işgal tasnifine göre- yasa dışı kabul ediliyor.

Calut köyü konseyi başkanı bu kararın, İsrail yüksek mahkemesinin baktığı davalardan ve konseyin Calut köyü topraklarındaki yerleşim birimleri aleyhine İsrailli insan hakları örgütü “Yeş Din” yoluyla açtığı davadan önce atılan bir adım olduğuna inanıyor. Önce atılan bu işgalci adım, yüksek mahkemenin baktığı diğer davaların yanı sıra yerleşim birimlerine resmi bir kimlik kazandırmayı amaçlıyor. Geçen yıllarda işgal ordusunun sahiplerine yasaklayıp askeri bölge ilan ettiği binlerce dönüm arazinin yağmalandığı bu topraklar için düşünülen yerleşim planlarının uygulanması isteniyor. Sahiplerine yasaklanan bu toprakları yerleşimcilerin ele geçirmesine izin verildi öyle ki yerleşimciler burada 2000 dönümden fazla arazide üzüm ve zeytin tarımı yaptı. Topraklar devlet arazisi olmayıp mülkiyetleri vatandaşlara ait olmasına rağmen bu topraklarda yeni evler inşa ettiler.

Konsey başkanı ayrıntılı planın, uzanacak caddenin “Shilo” yerleşim yeri ile Calut köyünde bulunan dört yerleşim birimini (Ahiya, Adi Ad, EshKodesh, Kida) birbirine bağlayacağını ve bu yolun onlara hizmet edeceğini ortaya çıkardığını ekledi. Bu kararın İsrail yüksek planlama kurumunun iç işleri sivil yönetim subayı yoluyla Calut ve el-Muğir köylerindeki 467. bölgenin açılması için 1/1959 numaralı ayrıntılı projenin geçerliliğinin başladığının ilanından sonra geldiğini ekledi ve bu caddenin Calut, Turmus’ayya, el-Muğir köylerindeki geniş arazileri yerle bir edeceğini vurguladı. Duyurunun ardından bu caddenin açılması için çalışmalar her an başlayabilir. Bu bölge, Shilo yerleşim yeri kavşağından Ramallah ve Nablus yolu üzerinde Doğu yönünde Turmus’ayya yolunu keserek Calut ve el- Muğir topraklarından geçerek Eriha’ya ulaşan Allon caddesi ile birleşerek 5420 metre uzunluğunda 50 metre genişliğinde uzanacak.

 

Resim 5:  Ayrıntılı plan yerleşim yerlerinin C bölgesindeki Calut köyü topraklarını nasıl ikiye böldüğünü ve araziyi parçalayan yolları gösteriyor. İşgalci yüksek planlama kurumunun içişleri sivil yönetim subayı yoluyla Eriha’ya ulaşan Allon Caddesi ile birlikte Shilo yerleşim yeri ile daha doğuda Calut topraklarında bulunan Ahiya- Adi Ad- Esh Kodesh- Kida yerleşim birimlerini birleştirecek caddenin açılması hedefiyle Calut, Turmus’ayya, el-Muğir topraklarında 467. Bölgenin açılması için kurumun 1/ 1959 numaralı ayrıntılı planının hayata geçirilebilmesi amacıyla çalışmalara başlanabileceğini duyurdu.  Bölge, Shilo yerleşim yeri kavşağından Ramallah ve Nablus yolu üzerinde Doğu yönünde Turmus’ayya yolunu keserek Calut ve el- Muğir topraklarından geçerek Eriha’ya ulaşan Allon caddesi ile birleşerek 5420 metre uzunluğunda 50 metre genişliğinde uzanacak. Bu cadde Calut, Turmus’ayya, el-Muğir köylerindeki geniş arazileri yerle bir edip yok edecek. Duyurunun yapılmasının ardından en tehlikeli kesişen caddelerden kabul edilen bu caddenin açılması için çalışmalar her an başlayabilir.

Hac Muhammed, Calut halkının 2014 yılında topraklarına kurulan bu yerleşim yeri biriminin yok edilmesi için İsrail yüksek mahkemesine yargı davası açtığını hatırlattı ve şöyle ekledi: “Ancak görünen o ki bu karar bu yerleşim yerlerinin yasal bir zemine oturtmak ve bizim topraklarımızı geri almamızı engellemek için verildi.”

Bu konuda, işgal ordusunun 1978 yılında verdiği (T/5/78) numaralı emri taşıyan ve bölge (22-23-24)de bulunan Calut arazisinin (1705) dönümünü hedef alan askeri haciz kararını iptal ettiğine işaret ediliyor.24.2.2016 tarihinde haciz iptal edildi. Calut köyü konseyinin yüksek mahkemeye dava açmasının ardından iptal kararı 30 dönüm dışında geri kalan arazinin sahiplerine geri verilmesini istedi. Ancak toprakların Calut köyündeki yasal sahiplerine iadesi edileceği yerde yerleşimciler karargâhın tahliyesinin ardından toprakları ele geçirdi.
 

Resim 6: Calut köyü arazisindeki Esh Kodesh yerleşim birimi

İşgal mahkemesi ve kanun ve adalet tiyatrosu

İşgal devletinin Filistin topraklarını çalmak için hazırladığı dayanaksız planlarını kanuni ve resmi hale getirme çabasına rağmen görünen o ki işgal devletinin işgalci yüksek mahkemesi dâhil bütün kurumları uygulamaya katılıyor.   İşgalci yüksek mahkeme yerleşimcilerin taleplerine karşıt kararlar alıyor gibi görünse de gerçekte bu kararları uygulamıyor. 12 Ekim 2015’de bu mahkeme uyanıkça bir karar aldı. Calut köyü sakinlerinden bazılarının İsrailli insan hakları örgütü Yeş Din aracılığıyla açtığı “Adi Ad” yerleşim biriminin yok edilmesini isteyen dava sonucunda alınan karar gereğince “Adi Ad” yerleşim birimine ait yerleşimciler inşa ve genişletme yapamayacaktı. Ancak yerleşimciler 11 Nisan 2016’da işgal yüksek mahkemesinin inşaatın ve genişletmenin durdurulması kararına rağmen sağlamlaştırmak amacıyla yerleşim birimine prefabrik ev ve su deposu taşıdılar, ta ki yerleşim yerinin yasallığı lehinde son karar verilene kadar. 

İsrail mahkemeleri işgalin yüzünü güzelleştirmek ve Batı Şeria’daki egemenliğine kanuni yasal bir görünüm kazandırmak için var. Yerleşimcilere hizmet etmeyen kararlar ise uygulanmıyor.

Aşağıdaki ayrıntılı bir tablo Calut köyü çevresindeki sömürgeci yerleşim birimleri ve merkezleri,askeri noktaları gösteriyor.
 

Yerleşim yeri/ karargâh/ merkez

Filistinlilerin yaklaşmasının yasak olduğu el konulan toprağın dönümü

Kuruluş yılı

Kullanım alanı

Askeri karargâh

1550

1975

Askeri üs (tahliye edildi)

Shilo yerleşim yeri

900

1979

Sanayi bölgesi, dini merkez

ShvutRahel

1760

1991

Yaşam ve tarım bölgesi

Ahiya yerleşim birimi

3293

1997

Tarım ve taşınabilir evler

Adi Ad yerleşim birimi

1668

1998

Tarım ve taşınabilir evler

EshKodesh yerleşim birimi

3500

2000

Tarım ve taşınabilir evler

“Yusif” tarlası

1100

2002

Tarım ve taşınabilir evler

Kida yerleşim birimi

2250

2003

Tarım ve taşınabilir evler

Toplam

16021

 

 

En son verilen el koyma kararı devam edecek serinin yeni bir halkası:

Konuyla ilgilenen herkes için açıktır ki; yerleşim yeri adına yapılacak yol için Calut köyündeki binlerce dönüm araziye el koyma kararı, bölgedeki vatandaşların topraklarını hâkimiyet altına alma ve el koyma gibi kesintisiz bir şekilde devam edecek kararlar serisinden başka bir şey değildir. Muhakkak ki bu son karar olmayacak. Son birkaç ay boyunca aynı bölgede yapılan tehlikeli yerleşim ihlallerini gözlemledik, en önemlileri şöyle:
 

  • 2015 yılının mayıs ayında 60 dönümden az olmayan Karyut tarım toprağında, yeni evler inşa etme, Shilo yerleşim yerinin kamu hizmetleri ve alt yapısının geliştirilmesi gibi şeylerle bölgenin sömürülmesi için yıkımlar yapıldı. Bu topraklar 2002’den beri hâkimiyet altına alınıyor öyle ki Filistinlilerin girişinin yasaklanıp yerleşim faaliyetlerinin etkin olduğu bir yer oldu.
     
  •  
    Resim 7: Karyut topraklarında Shilo yerleşim yerinin genişletildiği bölge
  • 3 Mart 2015’te İsrail Planlama ve İnşaat Komisyonu Karyut köyünün güney kısmındaki devasa planından iki km’yi aşmayacak uzaklıkta olan as- Shelat bölgesini ele geçirmeyi amaçlayan yeni bir planı duyurdu. Hedeflenen bölge yaklaşık 500 dönümlük zeytin ağaçlarının bulunduğu tarım arazisini kapsıyor.
     
  • Resim 8: el konulması hedeflenen as- Shelat bölgesi
  • 3.11.2015’te işgal güçleri Calut köyünde bulunan on evlik bir mahallenin bütün sakinlerindenyıkım için evlerini boşaltmalarını istedi. Görünen o ki; “Ahiya” yerleşim yeri birimine yakınlığından dolayı bu evler yıkılacak ve sahipleri evsiz bırakılacak. Buradaki evlerden bazılarının kırktan fazla yıl burada olduğuna işaret ediliyor. 
  •  

“Devlet arazisi ve hükümet mülkleri”: Filistin topraklarını yağmalamak için işgalin yolu

İşgal güçlerinin kullandığı en belirgin el koyma çeşitlerinden biri “devlet arazisi ve hükümet mülkü” bahanesi ile el koymaktır. Öyle ki bu yolla yerleşim yerlerinin çevresindeki binlerce dönüm arazi ele geçirildi ve otomatikman Filistinlilerin yaklaşmasının engellendiği yerleşim yerlerinin ağır bastığı bir bölgeye dönüştü. Batı Şeria’yı işgal ettiği ilk yıldan bu yana işgal devleti (59-1967) sayılı kanunu duyurdu. Bu, devlet mülklerinin yönetilmesi adına bir komisyon oluşturmak için özel bir kanundur. Bu komisyona İsrail savunma bakanlığına bağlı “sivil yönetim” olarak adlandırılan bir subay başkanlık ediyor. 

Bu kanuna dayanarak İsrail devlet arazilerini şu şekilde sınıflandırdı:
 

  • 635 bin dönüm, Batı Şeria’nın yaklaşık %11’ini oluşturuyor, Batı Şeria’nın işgalinden önce burası devlet arazisi idi ve İsrail kendini 1967’de biten Ürdün yönetiminin varisi kabul ederek kendisini bu toprakların sahibi kabul ediyor.
  • 844 bin dönüm, Batı Şeria’nın %14,9’unu oluşturuyor, burası 1979’dan sonra İsrail’in devlet arazisi ilan ettiği topraklar.
  • 667 bin dönüm, Batı Şeria’nın %12’sini oluşturuyor, el konduktan sonra devlet arazisi kabul etmek için planlar yapıldı ve İsrail kanunlarına göre kayıt etme çalışmaları devam ediyor.
  •  

Böylece toplam devlet arazisi 2146 bin dönüme yani 2164 kilometrekareye ulaşıyor, bu da Doğu Kudüs de dâhil olmak üzere Batı Şeria topraklarının %38’ini oluşturuyor. Bu alanların çoğu İsrail’in mutlak otoritesine boyun eğiyor veyerleşim yerlerini genişletme ve askeri üs kurmak için uygun alanlar kabul ediliyor. Bu durum, bölgenin Oslo anlaşmasına göre İsrail’in mutlak otoritesi altında kabul edilen C bölgesi olmasından kaynaklanıyor. Bu bölgede Filistin yönetiminde sadece %5’lik bir alan bulunuyor.

İsrail bu bölgedeki mutlak otoritesini alanı büyük bir yerleşim yerine dönüştürmek için kullanıyor. Örnek olarak: İsrail sivil yönetimi sadece bu yılın mart ayı boyunca Filistin topraklarından Eriha şehrinin güneyinde bulunan 2342 dönüm Filistin toprağının ve 596 dönüm Karyut, el-Leben, es-Saviye toprağının da bulunduğu toplam 2938 dönüm araziye el koymak için “devlet arazisi” bahanesi altında askeri emirler çıkardı. Nablus şehrinin güneyinde bulunan aynı köylerdeki 2580 dönüm arazinin el konulması kesinleştirildi ( geçen yıllarda el konuldu). 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu