Batı Şeria’daki İsrail İhlallerinin Artması

Uygulama Özeti:

• Batı Şeria ve Gazze’de halkın öfkesi sırasında 75 kişi şehit oldu. Batı Şeria’da 68 şehit, Gazze’de 7 şehit verildi.
• Gerçek ve plastik kaplı metal mermi ile 393 vatandaş yaralandı, bunlardan 298’i Batı Şeria 95’i Gazze’de yaralandı.
• Batı Şeria ve Gazze’nin vilayetlerinde 1847’den fazla vatandaş tutuklandı.
• Yıkım emri tebliğleri ve yıkımlar hakkındaki özel bilgiler yaşadığımız yılın ilk yarısında 522’den fazla ev ve kurumun yıkıldığına işaret etti.
• İçinde bulunduğumuz yılın şubat ayında yıkımlar fark edilir şekilde arttı öyle ki 227 ev ve kurum yıkıldı.
• Yıkım eylemlerinden en büyük payı alan Kudüs şehri oldu öyle ki bu yılın ilk yarısında 118 ev ve kurum yıkıldı, Kudüs’ü 114 yıkımla Nablus kenti takip etti.
• Mayıs ayında yıkımların oranı 28 yıkıma kadar düştü. Çoğu Kudüs şehrinin Cebel el-Baba, Souaneh, Shufat, Dayr al- Ghusun ve Kalkaliyye vilayetinde ayrım duvarının arkasında yapıldı. Nablus ve Beytüllahim kentlerinde iki yıkım yapıldı.
• İçinde bulunduğumuz senenin ilk yarısında işgal güçleri tarafından 444 yıkım emri tebliğ edildi ve inşaat durduruldu.
• İşgal otoriteleri yıkımları ve yıkım emri tebliğlerini Şubat ayı boyunca arttırdı. Haziran ayında tebliğlerin sayısı 65 iken şubat ayında farklı vilayetlerde 173 yıkım emri tebliğ edildi. 
• Kudüs şehrinde 123 yıkım emri tebliğ edildi, ardından 104 tebliğ ile el-Halil vilayeti geldi.
• Yerleşim birimlerinin ve yapıların yasallaştırılma sayısı bu yılın ilk yarısında farklı vilayetlerde 838 yeni yerleşim birimine ulaştı. Uluslararası örf ve kanunlara aykırı toplumsal yaptırım siyasetini yasallaştırmak için ırkçı kanunlar çıkarıldı.
• İşgal otoriteleri bu yılın yarısında es- Saviye, el-Leben, Karyut, DeyrBelut, Hablah köyleri, Calut, Turmus Aya, el- Muğir, el-Buk’a, ez- Zaviye, eş-Şuyuh, Idhna beldeleri ve Eriha’daki İslami vakıf topraklarında 16000’den fazla dönüm araziye saldırdı. 
• Ücret toplayan gruplardan terör çeteleri ve al-Tilal gençleri Filistinli vatandaşlara 150’den fazla saldırı düzenledi, ölen ve yaralananlar oldu. Aynı şekilde ağaçları kestiler, arabalara saldırdılar, yolları kapattılar ve bunun gibi başka saldırılar yaptılar.
• Dini mekânlara yapılan saldırıların sayısı 2016 yılının ilk yarısına kadar 594’e ulaştı. Saldırılar Hz.İbrahim Camii’nde ezan okunmasını engelleme, mübarek Mescid-i Aksa başta olmak üzere mescitlere yapılan baskınlar üzerinde yoğunlaştı. 
• İsrail savunma bakanlığı Ramallah ve Nablus şehirleri arasında bulunan Shilo yerleşim yerinin yakınında başka bir yerleşim yeri inşa etmek için İsrail'in Yahudi yerleşim yerlerini geliştirme konusunda faaliyet gösteren Amana Örgütü ile işbirliği yapmayı planlıyor. Aralık 2014’te İsrail yüksek mahkemesi tarafından yılsonunda tahliyesine karar verilen Amona yerleşim biriminde oturan 40 radikal Yahudi ailenin oturabileceği kapasitedeki bu yerleşim yeri 139 yerleşim birimini kapsayacak.
• Bu yılın ilk yarısında işgal otoriteleri gelecekte uygulamayı düşündüğü birçok plan duyurdu. Bu planlardan bir tanesi de Kudüs’e dört ana durakta duracak iki buçuk kilometre boyunca uzanacak teleferik hattı yapmak. Birinci durak Kudüs’ün doğu ucunda olacak. Teleferik el-Meğaribe kapısından sonra Zeytin Dağı’ndan geçip el-Belde el-Kadime’nin surlarının doğu ucuna ulaşacak. 
• Ağlama Duvar Kültür Mirası fonu ile Mübarek Mescid-i Aksa’nın yakınlarındaki el-Ayn Hamamı vakfının altına büyük bir sinagog inşa etme projesi var.
• 1967-2015 yılları arasında Batı Şeria’da yerleşim yerlerinin sayısı arttı. 1967’de tek bir yerleşim yeri varken 2015 yılında bu sayı 159’a yükseldi.
• 413 tane yerin, 159’u yerleşim yeri, 120’si yerleşim merkezi, 16’sı sanayi bölgesi, 93’ü askeri mevzi, 21’i hizmet bölgesi, 4’ü turistik bölge olarak dağıtıldı, Kudüs’te bulunan 93 bölgeyi ise yerleşimciler kısmen ya da tamamen ele geçirdi. 
• Planlara göre ayrım duvarının boyu 714 km’ye ulaştı. 2015 yılına kadar 489 km’si inşa edildi bu da duvarın %68,5’ini oluşturuyor.
• Ayrım duvarına 74 kapı yapıldı. 11 tanesi günlük olarak açılıyor. 53 tanesi dönemsel olarak açılıyor. 10 tanesi ise haftalık olarak açılıyor.

Birinci Bölüm: İsrail’in ihlalleri

İsrail ihlallerinin birinci kısmı Filistin halkı ve topraklarına uyguladıklarını ele alıyor. Bu kısımda Filistin halkından şehit olan ve yaralanan vatandaşlar, Batı Şeria ve Gazze’deki esirler, İsrail’in mülklere yaptığı yıkım ve tahripler ve işgal güçleri ya da yerleşimcilerin insanlara ve topraklara yaptıkları saldırılardan bahsediliyor. 

• Halkın mücadelesi

Bu yılın ilk yarısı boyunca Batı Şeria ve Gazze’de şehitlerin sayısı 75’e ulaştı. Batı Şeria’da 65, Gazze’de 7 şehit verildi. Çoğu İsrail işgal ordusu tarafından olay yerinde infaz edildi ki bu durum uluslararası kanunlara göre savaş suçu sayılıyor. BM Genel Kurulu’nun 15 Aralık 1989 tarihli 136/44 numaralı kanunu uluslararası ceza kanunları gereğince kanun dışı, gelişigüzel zalimce ve yargılama olmadan yapılan tüm infazları suç kabul etti ve böyle suçlar tehlikesine göre cezalandırılırlar. İstisnai durumları mazeret göstermek mümkün değildir. Çünkü bu savaştır ya da savaş tehdididir ve yahut iç siyasetin istikrarsızlığı ve ya başka bir genel olağanüstü haldir. İnfaz operasyonları şartlar ne olursa olsun kabul edilemez. Ancak işgalci İsrail âdeti olduğu üzere kendisini bütün kanunların üzerinde kabul ediyor. 

Alınan bilgiler 393 vatandaşın gerçek ve plastik kaplı metal mermi ile yaralandığına işaret ediyor. İşgalcilerin Kefr Kudum, Na’lin, Bel’in ve en-Nebi Salih’te halkı ve barışçıl hareket yürüyüşlerini bastırması sırasında Batı Şeria’da 298, Gazze’de 95 kişi yaralandı. Aynı zamanda yüzlerce kişi göz yaşartıcı gazı soluduğu için boğulma tehlikesi geçirdi, çoğu hastaneye ulaşmadan önce olay yerinde tedavi gördü. 

Öte yandan İsrail işgal güçleri bu yılın ilk yarısında Batı Şeria ve Gazze’nin farklı vilayetlerinde 1847’den fazla vatandaşı tutukladı.

Tablo (1-1): 2016 yılının ilk yarısı boyunca Batı Şeria ve Gazze’deki şehit, yaralı ve tutuklu sayılarının dağılımı.
Bölge Şehitlerin Sayısı Yaralıların Sayısı Tutukluların Sayısı
Batı Şeria 68 298 1819
Gazze 7 95 28
Toplam 75 393 1847

Tablo (1-2): 2016 yılının ilk yarısındaki şehit sayılarının Batı Şeria ve Gazze kentlerine dağılımı 
Vilayet Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Toplam
Eriha – 1 – – – – 1
El-Halil 8 3 7 1 – 2 20
Kudüs 3 3 6 – 3 – 15
Beytüllahim 1 2 3 1 – – 7
Cenin 1 6 – – – – 7
Ramallah 2 2 – – – – 4
Selfit 1 – 2 – – – 3
Tubas 2 – – – – – 2
Tulkarim – 1 – – – 1 2
Kalkaliyye – – 1 – – – 1
Nablus 1 – 2 – – 1 4
Gazze 3 – 2 – 2 – 7
Genel Toplam 22 18 23 2 5 5 75

• Yıkım ve Tehcir Operasyonları.

Dördüncü Cenevre Sözleşmesi Malların İmha Edilmesi Yasağı (Madde 53): Ferden veya müştereken hususi şahıslara, devlete veya amme topluluklarına, içtimai teşekküllere veya kooperatiflere ait menkul ve gayrimenkul malların imhası, askeri harekât bu imhayı kat’i olarak zaruri kıldığı haller müstesna, yasaktır. 

İsrail işgal otoriteleri birinci dereceden Filistin mağaraları, Kudüs ve Bedevi toplulukları hedef alarak arazi sakinlerinin evlerini yıkmak, onları evlerinden kovmak ve vatandaşların doğal yayılmalarını engelleyerek toprakları boşaltmaya çalışıyor. 2016 yılının ilk yarısında yıkılan ev ve kurumların sayısı 522’ye ulaştı, bu durum 1949 yılında imzalanan dördüncü Cenevre anlaşmasının mecburen yıkımı gerektirecek savaş operasyonları dışında işgal edilmiş topraklardaki evlerin yok edilmesini yasaklayan 53. maddesine ters düşüyor. Tehlikeli bir şekilde Filistinli vatandaşların hayatlarına saldıran yıkım operasyonları uluslararası kanuna göre yasadışıdır. Çünkü bu yıkımlar suçlu ya da bir suçla itham edilmeyen kişileri cezalandırmaktır ve İsrail’in barış sözleşmeleri ile çelişmektedir. Bu İsrail’in topraklardaki gerçek varsayımının bir çeşididir. Grafik (1-1)’de Tubas kentinin bu yılın şubat ayı boyunca yıkımlardan en büyük payı almış olması dikkat çekiyor. Şubat ayı da 227 yıkımla en çok yıkımın yapıldığı ay olmuştur.

Grafik (1-1): Yıkım operasyonlarının 2016 yılının ilk yarısı için vilayetlere dağılımı

2016 yılının ocak ayında işgal güçleri 50 tane ev ve kurum için yıkım operasyonu düzenledi, dağılım şöyle oldu:

– Aşağıdaki topluluk ve köylerde 24 tane yıkım operasyonu yapıldı ( Beit Safafa, Silvan, Bethany/Al-Azariya, Jabal Mukabbir, Sur Baher, Beyt Hanina, Cebel el- Baba, Abu Nuvvar, Vadi Kudum / Kudüs)
– El-Halil şehrinin şu beldelerinde 9 tane yıkım yapıldı (Bayt Ula, Bayt Ommar, Bayt al-Rush, Arroub kampı)
– Ramallah vilayetinde 6 tane yıkım yapıldı (Surda, Khirbat al-Misbah)
– Tubas vilayetinde Bayt ‘Anun ve Khirbat Yarza topluluklarında 5 yıkım yapıldı.
– Eriha vilayetinin doğu bölgesinde 3 yıkım operasyonu yapıldı.
– Kalkaliyye vilayetinin Fundoq ve Jinsafut köylerinde 3 yıkım yapıldı.
– Nablus vilayetinin es-Saviye köyünde bir yıkım operasyonu yapıldı.
İstatistikler şubat ayı boyunca yıkım operasyonlarında ev ve kurum yıkımının 227’ye ulaşması ile fark edilir bir yükseliş olduğunu açıklıyor. Dağılım şöyle:
– Tubas vilayeti ( 80 yıkım)
– El-Halil şehri (58 yıkım)
– Nablus kenti (32 yıkım)
– Kudüs şehri (24 yıkım)
– Ramallah kenti (21 yıkım)
– Eriha şehri (12 yıkım)
Öte yandan mart ayında birçok bedevi topluluk ve köyde yapılan yıkımlar 98’i buldu. En büyüğü Nablus kentindeki Harbet Tana’da idi. Ardından Kudüs’te bulunan el-Balde el-Kadime, Silvan, Hazma, BeytHanina, Kalendiya Kampı, Eriha kentinde Fesayil ve Vadi Kelt köyleri, el-Halil şehrindeki Tebban, Cenba, eş-Şuyuh, Nebi Yunus köyleri ve Beytüllahim şehrinde Vadi Rahal ve el-Hadr köyleri Harbet Tana’yı takip etti. 
Aynı şekilde Nisan ayı da 98 yıkıma şahit oldu. 43 tane ev 55 tane kurum yıkıldı. Kudüs’teki Al-Khan al-Ahmar, al-Buğran, Bir al-Maskub, Silvan toplulukları, Kalendiya kampı, Beyt Hanina, Nablus şehrindeki Harbet Tana, Khirbet al-Marajim, Za’tara bölgesi, Ramallah vilayetindeki Ramon ve Na’lin köyleri, Beytüllahim şehrindeki Bayt Sahur ve el-Velce, el-Halil şehrindeki Khirbet Um al-Khair, Arroub kampı, Beyt Ommar, Sourif, al-Simia, Eriha kentindeki Vadi Kelt, Cenin vilayetindeki Bortaa ve Kubatiye’de yıkımlar oldu.
Bilgiler mayıs ayında yıkım oranının 28’e ulaşarak azaldığına işaret ediyor. Yıkımların çoğu Kudüs şehrinin Cebel el-Baba, Souareh, Shufat, Deyr al-Ghusun bölgelerinde ve Kalkaliyye vilayetinde ayrım duvarının arkasında yapıldı. Nablus ve Beytüllahim şehirlerinde iki yıkım yapıldı.
Haziran ayında yıkım sayısı 21’i bularak tekrar düştü. El-İseviyye ve Silvan’da 9 yıkım oldu. Bu yıkımlardan bir tanesi bireysel bir yıkım oldu. Muhammed Yunus Ebu Taeh isimli vatandaş işgalci belediyenin evini yıkıp yıkım masraflarını ona ödetmelerinden korkarak evini kendisi yıktı. Al-Khan al-Ahmar bölgesinde aralarında bir çocuk yuvasının da olduğu 7 kurum yıkıldı. Bayt Amra ve Susya ‘da dört ev yıkıldı. Kalkaliyye’nin doğusunda bulunan Hucce köyündeki şehit Beşşar Musaleha ‘nın evinin iç duvarı patlatıldı. 

Tablo (1-3): 2016 yılının ilk yarısı için yıkım operasyonlarının vilayetlere dağılımı
Şehir Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Toplam
Kudüs 24 24 25 20 16 9 118
Ramallah 6 21 – 16 – – 43
El-Halil 9 58 7 13 – 4 91
Beytüllahim – – 2 13 1 – 16
Tubas 5 80 – – – – 85
Eriha 3 12 10 4 – 7 36
Nablus – 32 54 27 1 – 114
Tulkarim – – – – 5 – 5
Cenin – – – 5 – – 5
Kalkaliyye 3 – – – 5 1 9
Toplam 50 227 98 98 28 21 522

• Yıkım emri tebliğleri ve tehcir emirleri
Yıkım emri tebliğlerinden kasıt; bütün yıkım emri tebliğleri, inşaatın durdurulması, yıkım emirlerine karşı çıkmak için fırsat verilmesidir. Aynı şekilde kapalı bölge, koruma bölgesi, askeri arazi ya da devlet toprağı ilan edildiği için topraklardan uzaklaşmaya mecbur bırakan vatandaş ya da kurumlar hatta tarlalar için işgal güçleri tarafından çıkarılan tahliye emirleri de vardır. Şubat ayında işgal güçleri yıkım operasyonları ve tebliğleri arttırdı. Öyle ki bu ayda farklı bölgelerde uygulanan 173 yıkım kararı uygulandı. Haziran ayındaki yıkım emri tebliğleri ise 65’i buldu.
Grafik (1-2): 2016 yılının ilk yarısı için Batı Şeria vilayetlerinde yapılan yıkım emri tebliğleri

Bu bağlamda, bu yılın ilk yarısına kadar işgal güçleri 444 yıkım ve inşaatı durdurma emri tebliğ etti. Tebliğlerin aylara ve vilayetlere göre dağılımı şu şekilde oldu:
– Ocak ayı ev ve kurum yıkımı için 82 ihtar:
Tebliğ oranının en fazla olduğu şehir 21 ihtarla el- Halil oldu. Ardından 14 tebliğ ile Nablus şehri onu takip etti. Kalkaliyye’de 13, Kudüs’te 12, Ramallah’da 9, Eriha’da 7, Tubas’da 3, Cenin, Selfit ve Tulkarim’de ise birer tebliğ yapıldı.
– Şubat ayında toplam 173 tebliğ yapıldı. Vilayetlere dağılımı şöyle oldu:
Kudüs 67 yıkım emri
El-Halil 59 yıkım emri
Nablus 31 yıkım emri
Cenin 10 yıkım emri
Selfit 5 yıkım emri
Ramallah bir yıkım emri
– Mart ayında 57 tebliğ yapıldı. Tebliğ yapılan vilayetler şöyle:
Kudüs’te; el-İseviyye, er-Ram ve Silvan’da 16’sı ev, 4 tanesi kurum olmak üzere 20 tane yıkım emri tebliğ edildi.
Kalkaliyye vilayetinde 16 ihtar yapıldı: 13 ev,Azunve Hucce köyünde 3 prefabrik
Beytüllahim şehrindeki Hullet’ulAyn, Nehhalin, el-Velce köylerinde 8 ev için yıkım emri tebliği
El-Halil şehrinde 6 tebliğ: İzna,Dora, Tebban, Hullet’ulMiye beldesinde 4 ev ve iki kurum.
Tulkarim vilayetindeki Firavun köyünde 3 ev, bir oyun alanı ve bir prefabrik için toplam 5 tebliğ.
Nablus ve Cenin şehirlerinin Kablan ve Kubatiye beldelerinde birer tebliğ.
– Nisan ayında vilayetlere 42 tebliğ yapıldı:
Kudüs’teki el-Belde el-Kadime’de 21 ihtar
El-Halil şehrindeki al-Fakheit, al-Markez, Cenbe ve el-Mecaz köylerine 12 ihtar
Ramallah şehrindeki Rantis köyü ve Sinjil beldesine 6 tebliğ
Kalkaliyye şehrindeki Azun köyünde bir ev için tebliğ
Nablus vilayetindeki Bayt Dajan beldesine iki tebliğ
– Mayıs ayında işgal güçleri 25 ev, bir okul, bir sağlık merkezi ve Filistin kamplarındaki sutaşıma hattı, bir apartman, bir sağlık merkezi, el- İseviyye köyünde bir benzin istasyonu, Ayn Cuveyze bölgesinde 9 ev, al-Akabe köyünde su hattı, Bardale köyünde iki ev, Ebziq köyünde başka bir su hattı, al-Jiftlik köyünde su havuzu, Izbet at-Tabib’de iki depo, Samu’a beldesinin doğusundaki Guven okuluna yıkım emri tebliğ etti. 
– Haziran ayında 15’i Nablus kentindeki Kusra ve Duma köylerinde bulunan yerlere, 5’i el-Halil kentindeki Bayt ar-rush al-fuqa ve Yata’daki evler, al-malih‘de iki su havuzu, Eriha kentindeki Marj ghazal ve al-Jeftlek‘de bir ev ve bir su hattı olmak üzere 26 ev ve kuruma yıkım emri tebliğ edildi.

Tablo (1-4): 2016 yılının ilk yarısı için vilayetlere yapılan yıkım emri tebliğlerinin dağılımı
Vilayet Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Toplam
Kudüs 12 67 20 21 3 – 123
Ramallah 9 1 – 6 9 – 25
El-Halil 21 59 6 12 1 5 104
Beytüllahim – – 8 – – 2 10
Tubas 3 – – – 9 2 yıkım emri tebliği + 41 tehcir 53
Eriha 7 – – – 1 2 10
Nablus 14 31 1 2 – 15 63
Cenin 1 10 1 – – – 12
Kalkaliyye 13 – 16 1 2 – 32
Tulkarim 1 – 5 – – – 6
Selfit 1 5 – – – – 6
Toplam 82 173 57 42 25 65 444

• Yerleşim birimlerinin inşası

Tehcir, Kitle Halinde Cebren Nakil ve Tahliye

Dördüncü Cenevre Sözleşmesi, Madde – 49

Himaye gören şahısların, işgali altındaki topraklardan şagil devletin kendi topraklarına veya işgal edilmiş olsun olmasın başka bir devletin topraklarına ferdi olarak veya kitle halinde cebren nakilleri veya tehcirleri, her ne sebeple olursa olsun, yasaktır.

Mamafih, şamil devlet, halkın emniyeti veya mücbir askerî sebepler icap ettirirse, muayyen bir işgal mıntıkasının kısmen veya tamamen tahliyesine tevessül edebilir. Tahliyeler, himaye gören şahısların buna maddeten imkân olmadığı haller müstesna ancak işgal altındaki topraklarda yer değiştirmelerini intaç edebilir. Bu suretle tahliye edilen halk, bu mıntıkada muhasamat sona erer ermez tekrar yerlerine iade olunacaktır.

Şamil devlet, bu tahliye ve nakillere tevessül ederken, himaye gören şahısların imkân nispetinde münasip tesisata kabul edilmelerini, yer değiştirmelerin memnuniyeti mucip sıhhat, hıfzıssıhha, emniyet ve iaşe şartları altında vuku bulmasını ve aynı aile efradının birbirlerinden ayrılmamalarını temin edecek surette hareket eyleyecektir.

Hami devlet; nakillerden ve tahliyelerden, vuku bulur bulmaz, haberdar edilecektir.

Şamil devlet, halkın emniyeti ve mücbir askeri sebepler zaruri kılmadıkça, himaye edilen şahıslar harp tehlikelerine bilhassa maruz mıntıkalarda alıkoyamaz.

Şamil devlet, işgal ettiği topraklara bizzat kendi halkının bir kısmını tehcir veya nakledemez.

Batı Şeria’da yerleşim yerlerinin inşa edilmesi, işgal ve savaş zamanlarında uyulan yasa ve düzenleri belirleyen uluslararası kanunları, işgalci devlete işgal ettiği bölgelerin vatandaşlarını taşımayı yasaklayan dördüncü Cenevre Sözleşmesi 49. bendi ve herkes tarafından bilinen insan haklarını delmek olarak görülüyor. Ayrıca Lahey bildirileri de işgalci devlete işgal ettiği topraklarda daimi değişiklikler yapmayı yasaklamıştır. Çünkü bu durum Filistinlilerin uluslararası kanunlarda geçen yaşam şeklini belirleme, eşitlik, mülkiyet, layık olduğu yaşam standartlarına ulaşma ve özgürce yer değiştirme haklarını çiğniyor. Güvenlik konseyinin 1979’da çıkardığı 446 numaralı yasa, Kudüs de dâhil olmak üzere işgal edilmiş Arap topraklarındaki İsrail sömürge siyasetinin yasa dışı olduğunu duyurdu.
1980 yılında çıkarılan 465 numaralı yasa İsrail’den sömürüyü durdurmasını ve yeni yerleşim yerleri inşa etmemesini istemektedir. Aynı şekilde üye devletlerden yerleşim yeri inşasında İsrail’e yardım etmemelerini istemiştir. 
Ancak işgal devleti uluslararası kanun ve örfleri küçük görüp kullandığı işgal ve ırkçılık politikası dâhilinde radikal yerleşimcilere sunulan yüzlerce yerleşim yerine yasallık kazandırmak için gereken ruhsat ve sözleşmeleri verebilmek için kanunlar çıkarıyor. Raporun hazırlandığı zamana kadar yerleşim birimlerinin sayısı aşağıdaki tabloda gösterilen vilayetlerde 838’e ulaştı.
Tablo (1-5): İllere göre 2016 yılının ilk yarısında yerleşim yerlerinin inşası ve yasallaştırılması
İl Ocak Nisan Haziran Toplam
Kudüs 2/ Bina 18/ Jabal Mukabbir Mahallesi 
76/ “Giv’at Ze’ev” 82/ “Ramat Shlomo
150/ Gilo
12/ Silvan 340
Ramallah – 48/ “Gane Mod’in”
98/ “Nerea” – 146
El-Halil 28/ “Carmel” 24/ “Ramat Mamra” – 52
Beytüllahim 60/ “Alon Shvut” 34/ “Tikva”
70/ “Nogedim” – 164
Nablus 31/ “Rehelim” 54/ “Har Brakha” – 85
Selfit 34/ Aytis Ferayim 17/ Rifafa – 51
Toplam 155 439 244 838

• Filistin topraklarına saldırı
İsrail işgal otoriteleri hakikati değiştirmek için kendi gerçeklerini uyduruyor. Bunu da el koyma, haciz, toprakları kapatma, yerleşim yerlerinin hizmetinde devlet arazisi ilan etme, Filistin devleti fikrini yok etmek için yapabildiği en büyük araziyi ele geçirme yoluyla yapıyor. Komşu Arap devletlerindeki karışıklık ortamını ve kuvvetli bir karşı güç olmayışını kullanıyor. İşgal otoriteleri araziler üzerindeki projelerini hayata geçirmek için yılın ilk yarısında 16000 dönümden fazla alana saldırdı. Bu saldırılar es-Saviye, el-Leben, Karyut, Deyr Belut, Hable köyleri, Calut, Turmus Aya, el-Muğir, …, ez-Zaviye, eş-Şuyuh, İzna beldeleri ve Eriha’daki İslami vakıf arazilerine yapıldı. Aşağıdaki tablo el koyma, haciz, gasp etme, devlet arazisi ilan etme ve yıkım yoluyla saldırı yapılan toprakları gösteriyor.

Tablo (1-6): 2016 yılının ilk yarısında el konularak ya da devlet arazisi ilan edilerek saldırı düzenlenen toprakların dönümleri
İl Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Toplam
Kudüs – 12 – – 419 – 431
Ramallah – – – 2500 – – 2500
El-Halil 15 – 240 – – 10 265
Beytüllahim – – – – – 180 180
Eriha 1540 – 3074 – – – 4614
Nablus – – 1200 2500 – – 3700
Cenin 275 – – – – – 275
Kalkaliyye – – 42 50 – – 92
Selfit – – 1500 2400 – – 3900
Toplam 1830 12 6056 7450 419 190 15957

• Dini mekânlara saldırı
İsrail işgal otoritelerinin ve yerleşimcilerin dini mekânlara yaptığı saldırılar İsrail’in Filistinlilerle çatışmayı alevlendirmek için kullandığı yöntem ve siyasetle beraber fark edilir bir artış gösteriyor. Bu saldırılar bütün uluslararası örf ve kanunları görmezden geliyor ve hiçbir sınır, ahlaki ve dini değer tanımıyor. İşgal altındaki Batı Şeria’da Filistinlilerin İslam ve Hristiyan dinlerine ait mukaddesatı kutsala hürmetsizlik edilerek Mübarek Hz. İbrahim Camii’nde olduğu gibi Mescid-i Aksa’yı da zamansal ve mekânsal kısımlara ayırma çabasıyla işgal otoriteleri tarafından defalarca hedef alındı. 2016 yılının ilk yarısında bu saldırıların sayısı 594’e ulaştı. Saldırılar Hz. İbrahim Camii’nde ezan okunmasını engelleme ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere mescitlere baskın etrafında yoğunlaştı.
Bu bağlamda yılın ilk yarısına kadar al-Haram al-İbrahimi’de 288’den fazla namaz vaktinde ezan engellendi ve Yahudi bayramlarında mescit tamamen kapatıldı. El-Halil şehrindeki vakıflar müdürlüğü işgal güçlerinin Hz. İbrahim Camii’nin altında kazılar yaptığını Hz. İshak’ın kabrine doğru uzunluğu 80 cm genişliği 50 cm olan mahzen şeklinde bir şey oluşturulduğunu ortaya çıkardı. Neredeyse her gün mübarek Mescid-i Aksa’ya baskınlar düzenlendi. Kudüs’teki Enbiya camiisi yıkıldı. Yerleşimcilerden oluşan terör çeteleri Dormition Abbey manastırı kapılarında Hristiyanların kurban edilip öldürülmesini isteyen ırkçı sloganlar attı. İşgal ordusundan polis korumaları eşliğinde Mescid-i Aksa’ya 178’den fazla baskın yapıldı.

Tablo (1-7): 2016 yılının ilk yarısı boyunca Batı Şeria illerinde mukaddes mekânlara yapılan İsrail saldırıları
Saldırının Türü
İl Mescide Baskın Namaz Kılanlara Saldırı Ezanı engelleme Namazı engelleme Kilise baskınları ve ibadetten alıkoyma Dini işaretleri değiştirme Kapatma Kabir ve makamlara baskın ve tahrip etme Yahudileştirme uygulamaları Toplam
Kudüs 180 51 – 13 1 6 1 – 3 250
El-Halil 10 11 288 10 – 3 4 1 1 328
Nablus – – – – – – – 12 – 12
Selfit – – – – – – – 2 – 2
Kalkaliyye – – – – – – – 1 – 1
Eriha – – – – – – – 1 – 1
Toplam 190 62 288 23 1 9 5 17 4 594

Bilgiler dini mekânlara saldırıların el-Halil şehrinde en çok yaşandığını gösteriyor. Bu ise el-Belde el-Kadime’de bulunan yerleşimcilerden kaynaklanıyor. Ardından Kudüs geliyor. El-Halil’de 328, Kudüs’te ise 250 saldırı düzenlendi.
• İsrail’in uygulamaları
Burada askeri sebeplerle verilen el koyma emirlerini ele alacağız. İşgal otoriteleri Filistin topraklarını sahiplerinden almaya çalışıyor. Bunun için de askeri zorunlulukları gösteriyor. Askeri emirlerle araziler devlet toprağı ilan ediliyor. 
Bu bağlamda işgalcilere karşı operasyon düzenleyen Filistinli gençlerin mal ve mülklerine el koymak için oluşturulan yasa tasarısını kabul etmek, Kudüs’ü çevreleyen duvardaki delikleri kapatmak ve Terkumya- Mitar bölgesinde duvarı tekrar inşa etmek için uğraşan işgal hükümeti “terörle mücadele” yasasını kabul ettiği gibi Knesset, tartışmalı “üst arama” yasasının ikinci ve üçüncü okumasını onayladı. İsrail, doğrudan ya da dolaylı olarak yasa dışı bir şekilde İsrail’de bulunan Filistinlilere işveren ve İsrail’de onları barındıranlar ve “kışkırtıcı” yayın yapan Filistin radyolarını kapatma ile ilgili yasa çıkarmaya çalışıyor. Aynı şekilde eylem yapanlar ve ailelerinden çalışma ve ticaret yapma izinlerini almak, Ramazan izinlerini geri çekmek, eylem düzenleyen Filistinlilerin evlerine verilen yıkım kararını kabul etmek için istenen süreyi kısaltmak, Ramallah’ın doğusunda bulunan Maale Mihmash, Rimonim, Psagot, Kokhav Ya’ir yerleşim yerlerini 77 bin kişinin oturacağı 2040 yılı için planlanan şehirlere benzeyen kırsal bir yerleşim yeri oluşturmak için çabalıyor.
İsrail savunma bakanlığı Yahudi yerleşim yerlerini geliştirme konusunda faaliyet gösteren Amana Örgütü ile Ramallah ve Nablus arasında bulunan Shilo yerleşim yeri yakınlarında 139 yerleşim birimini içine alacak yeni bir yerleşim yeri yapmak için işbirliği yapmayı planlıyor. Bu yeni yerleşim yerine, 2014 yılının aralık ayında İsrail yüksek mahkemesi tarafından çıkarılan karara göre yılsonunda tahliye edilmesi kararlaştırılan “Amuna” yerleşim merkezi sakinlerinden 40 Yahudi radikal ailenin yerleştirilmesi isteniyor. İsrail hükümeti Batı Şeria’daki yerleşim yerleri için 82 milyon şikelin tahvil edilmesini ve bölgenin “geliştirme ve ulusal öncelik bölgesi” kabul edilmesini onayladı.
• Doğal zenginliklere saldırı
1,2 milyar şikel değerinde zengin petrol yatağı bulduklarını duyurmak için İsrail şirketleri ve yabancı şirketler ölü deniz bölgesinde petrol çıkarmada ortaklaşa çalışıyor. Şirketlerin sunduğu rapora göre Khalamish petrol yatağında milyonlarca varil petrol var. Şirketler ölü denizin jeopolitik durumunu petrol ve petrolün çıkarılması için elverişli buluyor. Şirketlerin ölü denizde petrol çıkarmak için onay verdikleri alan 94 kilometrekareden oluşuyor. Şirketler burada 1995 yılında petrol çıkarmaya başladı. “Delek Group” yeni bir petrol yatağı bulmuştu ama o zamanki ucuz petrol fiyatları yüzünden çıkarmaktan vazgeçmişti. 

İkinci Bölüm: Filistinlileri Kudüs’ten çıkarmak için İsrail’in eylemleri ve çıkardığı kanunlar (Kudüs’ün Yahudileştirilmesi)

Kudüs’ü kendisine dâhil etmek isteyen İsrail hükümetine karşı çıkan Güvenlik Konseyi 1968 yılında 252 numaralı yasayı çıkardı ve şehri değiştiren uygulamalardan vazgeçilmesini istedi. 25.09.1971’de Güvenlik Konseyinden 298 numaralı başka bir karar çıktı. Yasaya göre işgalcilerin Filistinlileri Kudüs’ten zorla çıkartmaları ve tehcir etmeleri geçersiz sayılmıştır.
Bu tarihten itibaren işgal otoriteleri şehrin Filistinli bölgelerini ayırmak ve demografik, coğrafi yapısını değiştirmek için İbraniceleştirme ve Yahudileştirme çalışmalarına başladılar. İsrail “Elad” gibi yerleşim yeri örgütlerine Silvan beldesindeki Beidoun mahallesinde 9 yerleşim birimi inşa etmeleri için müsamaha göstererek kendini yasaların üstünde görüyor. “Elad” örgütü ile 6 katlı (12 bin metrekare) bir bina ve Mescid-i Aksa’nın 50 metre uzaklığındaki İslami Vakıf hesabına olan Burak avlusunda “Beit Strauss” projesi kapsamında 4 katlı bir bina, bir bina hattı, Kudüs yerleşim yerlerinin kuzey ve güneyi boyunca uzandığı yaklaşık 20 km uzunluğunda Mavi Hat olarak adlandırılan şehirde benzerlerinin bir üçüncüsü olacak yeni bir ek yol inşa etmek için proje üzerinde anlaştı. 
– İşgalci otoritelerin uygulamayı düşündüğü projeler
İsrail işgal otoriteleri bu yılın ilk yarısında gelecekte uygulamayı düşündüğü projelerin sayısını duyurdu:
• İşgal otoriteleri Kudüs şehrinde iki buçuk kilometre uzunluğunda dört ana istasyonda duracak teleferik hattı yapmayı planlıyor. Birincisi Kudüs’ün Batı ucunda olup teleferik el- Meğaribe kapısından geçerek Zeytin Dağına uğrayarak el-Belde el-Kadime’nin surlarının doğu ucuna ulaşıyor.
• Doğu Kudüs’ün içine duvar inşa etme ve 28 köyü Kudüs’ten ayırarak 200 bin Filistinliyi kovma projesi
• Şehrin doğusundaki Abu Tor bölgesinde bulunan Yunan- Ortodoks kilisesi topraklarına yeni bir yerleşim yeri projesini uygulama planı; plana göre Yunan kilisesine ait on dönümü aşan bir alana meskenler ve bir otel inşa edilecek.
• Mübarek Mescid-i Aksa yakınlarındaki El-Ayn hamamı altına Ağlama Duvar Kültür Mirası fonu büyük bir sinagog inşa etme 
• Kalendiya bölgesinde maliyeti 17 milyon şikel tutacak 1690 tane yerleşim biriminin inşası için proje sunulması ve Büyük Kudüs adlı İsrail projesi kapsamında sanayi bölgesinin genişletilmesi
• İşgal altındaki Kudüs’te bulunan “Ramu” yerleşim yerinin etrafındaki tepelerde yapması planlanan 1435 tane yeni yerleşim birimini kapsayacak bir yerleşim mahallesi oluşturma projesi
• Eski havaalanı “Atarot”a ait topraklarda 15 bin yerleşim birimini kapsayacak büyük bir Yahudi mahallesi oluşturma

– Kudüs’e dayatılan uygulama, yasa ve siyasetler
Filistinlilerin Kudüs’ten çıkarılması için İsrail’in yaptığı uygulamalar, çıkardığı yasalara gelince, işgal otoriteleri kanun çıkarma ve dayatma siyasetini izliyor ve bu kanunları uygulamak için çabalıyor. İsrail işgal otoriteleri 1948’de Filistin’i ve 1967’de doğu Kudüs’ü işgal etmelerinden Filistin topraklarında otoritesini dayatıp halkını tehcir etmelerine kadar dini ve tarihi öneme sahip Kudüs’e özel olarak odaklandı. Kudüs’e ve halkına dayattığı birçok uygulama, yasa ve siyaset yoluyla yerli halkı demografik olarak yeniden düzenlemek ve yerine Yahudileri yerleştirme yoluyla yeni bir gerçeklik oluşturmak için çabaladı. Bu uygulamalardan en önemlileri şunlardı:

Birincisi: Vatandaşlık kanunu
İsrail’in 1967’de doğu Kudüs’ü işgalinden sonra İsrail asıl halk Filistinlilere sonradan yerleşmiş halk muamelesi yaptı ve Filistinlilere içişleri bakanlığına aşağıdaki durum ve şartların gerçekleşmesi durumunda vatandaşlıktan çıkarma yetkisi veren 1952’de İsrail’e giriş kanununu uyguladı.
 Kudüslü Filistin vatandaşının art arda 7 yıl Kudüs’te bulunmaması
 Kudüslünün yabancı bir ülkenin vatandaşlığını alması
 Kudüslü vatandaşın yabancı bir ülkede oturma izni alması
Yılların geçmesi ile işgal güçleri Knesset ve savunma bakanlığının desteğiyle düzenlemeler yapıp bu yasaya İsrail’in Kudüs’ten yerli halkı çıkarma hedeflerine hizmet edecek yeni kriterler eklemeyi amaçladı. Bunlar şu iki davada açıkça fark edilmektedir:
 1988 yılındaki Doktor Mubarak Awad davası. Awad belirli bir zamanda yaşamının merkezini Amerika’da kurduğu için vatandaşlıktan çıkarıldı ve İsrail’de yerleşik biri olarak kabul edilmedi. Burada yaşamının merkezini taşıma kavramı ortaya çıktı ve İsrail’in iş, eğitim ya da herhangi bir sebepten dolayı Kudüs’ü terk etmek zorunda kalan vatandaşlardan daha çok sayıda kişiyi vatandaşlıktan çıkarmasına yardımcı oldu.
 İkinci dava 1994’de görüldü. İsrail içişleri bakanlığı lider Fethi Şikaki’nin eşini zikredilen şartları taşımamasına rağmen yaşamının merkezini değiştirdiği gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkarma kararı aldı.
2006 yılında işgal otoritesi vatandaşlıktan çıkarmaya yardımcı olacak yeni bir kavram ve kriter ortaya çıkardı, o da sadakat kavramıydı. Bu kavram sayesinde 4 siyasetçiyi devlete bağlı olmadıkları gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkardı. 
2015’teki halkın öfkesinde işgal otoritesi yeni bir kavram ortaya koydu ve “terörist” olarak nitelediklerini vatandaşlıktan çıkardı ve bunu sadece o kişilerle sınırlı bırakmayıp cezalandırmak istediği ailelerini de vatandaşlıktan çıkardı. 
2014’e kadar vatandaşlıkları alınan Kudüslülerin sayısı işgal edilmiş topraklarda bulunan İsrailli “Betselim” insan hakları kurumunun verdiği oranlara göre 14481’e ulaştı.
Tablo (1-9): Yıllara göre Doğu Kudüs’te vatandaşlıkları alınanların sayısı
Vatandaşlıkları alınan Filistinlilerin sayısı Yıl
2014 107
2013 106
2012 116
2011 101
2010 191
2009 725
2008 4,577
2007 289
2006 1,363
2005 222
2004 16
2003 272
2002 Veri yok
2001 Nisan ayı sonuna kadar 15
2000 207
1999 411
1998 788
1997 1,067
1996 739
1995 91
1994 45
1993 32
1992 41
1991 20
1990 36
1989 32
1988 2
1987 23
1986 84
1985 99
1984 161
1983 616
1982 74
1981 51
1980 158
1979 91
1978 36
1977 35
1976 42
1975 54
1974 45
1973 77
1972 93
1971 126
1970 327
1969 178
1968 395
1967 105
Toplam 14,481

Bu Kudüslülerden ikametlerin alınması ile ilgili, öte yandan işgal otoriteleri Kudüs’ten halkını çıkarmak ve Kudüs’e yeni bir demografik düzen getirmek için başka yasaları onayladı. En önemlilerinden biri de 2002 yılındaki Kudüslü bir bayan ya da Kudüslü bir erkekle evlenme durumunda dondurma kararı. Yasa 2005’te kabul edildi. Yasa Kudüs dışından biri ile evli olanlara ikamet vermemeyi ve çocuklarına Kudüs kimliği vermemeyi gerekli kıldı.

İkincisi: Topraklara el koyma ve toprakları İsrail’e katma 
İşgal otoriteleri çeşitli bahanelerle Kudüs topraklarından büyük arazilere el koydu. Bunların en önemlileri şöyleydi:
• Kamu maslahatı; işgal otoriteleri yaklaşık 23,4 kilometrekare araziye özel mülkiyet olmasına rağmen bu gerekçe ile el koydu ve bu arazileri daha sonra Kudüs’ü çevreleyen yerleşim yerleri zinciri için kullandı.
• Topraklara yerleşme ve Kudüs’teki Filistinliler adına toprakları kaydetme eylemlerinin dondurulması ve durdurulması, bu uygulama Birleşik Krallık Filistin mandası dönemine dayanmaktadır. Kayıtlar Yahudiler adına devam etti. Topraklara el koyup üzerlerine yerleşim yerleri inşa edilerek yerleşme ve kayıtlar devam etti.
• Tarihi yerler ve tarihi eserlerin yanı sıra üzerinde inşa ve genişletmenin yasak olduğu yeşillik alanların özelleştirilmesi.

Üçüncü: Kudüs için yapı planları
1967’de doğu Kudüs’ün işgalinden bu yana Kudüs için bir yapı planı için onay verilmedi ki bu husus özellikle işgal otoritelerinin uyguladığı toprakların kaydedilmesine engel olunması siyaseti ile beraber Kudüslü vatandaşa inşa ve genişletmeyi neredeyse imkânsız hale getirdi.
Kudüs’ün bir yapı planının olmaması, işgal otoriteleri için Kudüs’teki yerli Filistin halkına yönelik hizmet sektörünü ve altyapıyı geliştirmeme bahanesi oldu. Buna rağmen 1983’de Arap mahalleleri için bir yapı planı hazırladı ancak henüz bitirmedi. Bu plan Kudüslü vatandaş ile Yahudi’yi birbirinden ayırdı. Yani bu plan Kudüslü bir vatandaşa Jabal Mukabbir’da son sınır olarak iki ya da üç katlı bir bina inşa etme ya da genişletmeye izin verirken bir Yahudi’ye 4 ya da 5 kat inşa etmeye izin verdi. Genişletmesi için bir Filistinliye küçük alanlar verilirken bir Yahudi’ye daha büyük alanlar verildi. Ayrıca Filistinliler bina ruhsatı elde etmenin zorluğundan da şikâyetçi. İşgal otoriteleri önlerine engel koyuyor ve uygulamaları zorlaştırıyor. Aynı zamanda vatandaşları evlerinin yıkılmasına mecbur kılıyor ve ruhsatsız inşa ya da genişletme durumunda yüksek para cezaları ödetiyor. 
Öte yandan, Filistinlilerin yaşadığı bölgelerde cadde, okul, sağlık ocağı ve diğer başka alt yapı hizmetlerindeki büyük gevşeklikten dolayı sıkıntı yaşanıyor. Bunun sebebi Doğu Kudüs arasında bütçenin dengeli dağıtılmamasından geliyor. Örneğin Kudüs’teki Arap mahallelerinin geliştirilmesi için bütçeden sadece %10’luk kısım ayrıldı ancak Kudüs’te Filistinliler Yahudiler kadar vergi ödemekte. 
Dördüncü: Ayrım Duvarı
İşgal otoriteleri 2002 yılında Kudüs’ün de içinde bulunduğu Batı Şeria için ayrım duvarının inşa edileceğini duyurdu. Toprakları ele geçirmenin yanı sıra ayrım duvarının asıl hedefleri arasında nüfus yapısının tekrar oluşturulması ve en büyük sayıdaki Filistinli vatandaşların tehcir edilmesi var. Duvar 3 ana yerleşim bloğunu çevreliyor. Duvar yeni bir olgu oluşturup Kudüs çevresinde oturan Filistinlilerin kapılar ya da teftiş noktaları dışında içeri girmelerini engelledi. “Ir Amim 2015” raporuna göre 100000 Filistinli çıkarıldı. Duvarın Kudüs’te coğrafi ve tarihi sınırlarından ayırdığı en önemli bölgeler şöyle oldu: Kafr ‘Aqb, Semiramis, Kalendiya’nın bir kısmı, Shufat Kampı, Ras Khamees çevresindeki mahalleler, Ras Shahade. Aşağıdaki harita Kudüs şehrindeki ayrım duvarını ve şehirde aldığı yolu gösteriyor. 

Üçüncü Bölüm: Irkçı ayrım duvarı ve Batı Şeria’daki yerleşim yerleri

İşgalci Siyonist otoriteler 1967’de Batı Şeria’yı işgal eder etmez Filistinlilerin topraklarını ele geçirmeye başladı. Siyonist yerleşim yerleri inşa etmek için projeler üretti. Doğu Kudüs’ün de içinde bulunduğu Batı Şeria’da işgalini tamamlamak için farklı isimler altında topraklara el koydu. Böylece İsrail Filistin’i Yahudileştirmek için hazırladığı Siyonist projelerini uygulamak yolunda yeni bir fırsat yakalamıştı. 1967 yılındaki işgalin ardından hemen Batı Şeria’nın Kudüs şehrinde el-Meğaribe mahallesini yıkıp enkazı üzerinde bir Yahudi Mahallesi kurarak ilk yerleşim yerini inşa etti. 
İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim yerlerini inşa ettiği ve hala etmekte olduğu yerler Filistin topraklarına yapılmış en büyük ve en önemli saldırıları ve 1967’de işgal edilen Filistin topraklarının tamamında Filistin devletini kurmanın ve Orta Doğu’ya barışı getirmenin önündeki en büyük engeli oluşturuyor. Buna rağmen İsrail hala yerleşime siyasetinde öncelik, destek veriyor ve bütçe ayırıyor. Ayrım duvarı ve yerleşim yerleri merkezinin yaptığı açıklamalara göre Batı Şeria’daki yerleşim yerlerinin sayısı 413 yerleşim bölgesine ulaştı. Bunlardan 159’u yerleşim yeri, 120’si yerleşim birimi, 16’sı sanayi bölgesi, 93’ü askeri üs, 21’i hizmet bölgesi, 4’ü turistik bölge olarak kabul ediliyor. 93’ü ise yerleşimciler tarafından Kudüs şehrinde tamamen ya da kısmen ele geçirilen bölgeleri gösteriyor. Aşağıdaki tablo Batı Şeria’daki yerleşim yerlerinin kullanım alanlarını gösteriyor.

Tablo (1-10): 2015 yılında Batı Şeria’daki yerleşim bölgeleri
İl Yerleşim yeri Yerleşim birimi Askeri bölge Hizmet bölgesi Sanayi bölgesi Turistik bölge Toplam
Kudüs 26 17 14 7 3 1 68
El-Halil 21 19 10 4 3 0 57
Beytüllahim 15 15 2 0 0 1 33
Ramallah 30 23 10 0 0 1 64
Nablus 11 26 6 3 2 0 48
Selfit 15 6 3 1 3 0 28
Kalkaliyye 8 4 3 1 3 0 19
Tulkarim 3 2 1 0 1 0 7
Cenin 6 1 6 1 1 0 15
Eriha 16 6 27 4 0 1 54
Tubas 8 1 11 0 0 0 20
Toplam 159 119 93 21 16 4 412
Kudüs’te kısmen ya da tamamen ele geçirilen evler 93

İsrail istatistik kurumunun verdiği bilgilere göre 2015 sonuna kadar Batı Şeria’daki yaygın yerleşim yerlerindeki yerleşimcilerin sayısı 600000’e ulaştı. 2015 yılında havadan çekilen fotoğraflara göre yerleşim yerleri için ayrılan alanlar ise (sadece inşa edilmiş alanlar) yaklaşık 61,777 dönüme ulaştı. Yerleşim yerlerini çevreleyen güvenlik duvarı, yerleşim yerleri için ayrılan alanlar da dâhil 122 bin dönüme ulaştı. Yerleşim alanlarının etkili olduğu bölgelerin alanı haritalara göre 520 bin dönüme ulaştı. (1-11) numaralı tablo Filistin illerindeki yerleşim yerlerinin alanlarını gösteriyor.

Tablo (1-11): 2015 yılında yerleşim bölgelerinin, güvenlik kordonunun ve yerleşim yerlerinin etkili olduğu bölgelerin alanı
İl 2014 yılında yerleşim yerlerinin alanı (diğer bölgeleri kapsamaz)(dönüm) 2014 yılında yerleşim yerlerini çevreleyen güvenlik duvarının alanı (dönüm) Yerleşim yerlerinin etkili olduğu alan ( Kudüs’teki yerleşim yerlerini kapsamaz)(dönüm)
Kudüs 20221 31,834 81,244
El-Halil 3396 8,355 65,459
Beytüllahim 7063 12,517 77,971
Ramallah 11830 24,749 40,233
Nablus 2322 7,760 19,608
Selfit 7084 13,592 39,178
Kalkaliyye 4618 8,424 19,371
Tulkarim 827 2,041 9,896
Cenin 820 2,847 32,258
Eriha 2780 8,053 123,465
Tubas 816 2,037 11,319
Toplam 61,777 122,209 520,002

• Sömürünün aşamaları
İşgal yıllarını kısımlara ayırarak sömürünün kuruluşunu gözlemlemek mümkün:
 Birinci aşama 1967-1976: Bu dönemde kemmiyete değil de keyfiyyete dayanan sömürü politikası dâhilinde yerleşim yerleri kuruldu. Yerleşim yerleri Alon projesi ile Kudüs ve Gavru’l- Urdun bölgesinde yoğunlaştı. 
 İkinci aşama 1977- 1984: Bu dönem Likud partisinin yükselişine ve Gush Emunim’in sömürü hükümetine tanık oldu. Mısır ile Camp David anlaşması yapıldı ve Sina yarımadasındaki yerleşim yerleri tahliye edildi.

Bu dönemde yerleşim yeri inşasında sıçrama ve dikey yayılımında artış yaşandı. Bu büyümenin teorik kısmını bir grup yerleşim yeri projesi oluşturuyordu. En önemlileri şunlardı:
– Şaron Projesi: Bu proje Batı Şeria’da kuzeyden güneye uzanan enine geniş alanları kapsayan yerleşim bloğu kurmayı içeriyor.
– Milyon projesi: Bu proje Filistin’de stratejik yerlere kurulacak 50 yerleşim yeri ile 120000 Yahudi’ye yurt edindirmeyi planlıyor.
Bunların neticesinde yayılmanın arka planında –zorunlu olarak- siyasi, coğrafi, stratejik mantık hâkimiyeti gerçekleşmeksizin Filistin’in farklı bölgelerinde sadece yerleşim yayıldı.
 Üçüncü aşama 1985- 1990: Birinci aşamaya benzer bir şekilde –kemmiyyet açısından- yerleşim gerçekleşti. Bunun sebebi koalisyon iktidarındaki (İşçi ve Likud partisi) yerleşim vizyonundaki ihtilafın yanı sıra yerleşim yeri için uygun yerlerin olmaması olabilir (kanuni ve coğrafi boyut göz önüne alındığında). Bu dönemin çoğunda bu koalisyon hâkimdi.
 Dördüncü aşama 1991-2014: yerleşim yerlerinin inşa edilmesinde ciddi bir düşüş yaşandı. 1992,1993,1995,2000-2012 yıllarından yeni yerleşim yeri inşa edilmedi. Bu durum İsrail’i Filistin işgalinde ilk defa yaşadığı bir durumdu. Sebebi ise barış süreci, yerleşim yerlerinin inşasını durdurması için İsrail’e yapılan uluslararası baskılar ve İsrail’de bu dönemde yaşanan siyasi istikrarsızlıktır. Sadece “rehelim” yerleşim birimi işgal otoriteleri tarafından yerleşim yerine dönüştürüldü.
İşgal otoriteleri bu dönemde işgal otoriteleri yapılmış yerleşim yerlerinin kapasitelerini arttırarak ya da yerleşim yerler sınırları içinde yeni mahalleler inşa ederek bu durumu telafi etti. Bunun yanı sıra 2002 yılının haziran ayında ayrım duvarı inşa edilmeye başladı. Duvarın sınırları yerleşim yerleri liderleri ve İsrail hükümeti arasındaki müzakereler ile çizildi. Böylece yerleşim yerleri halkının %88’i duvarın içine yerleştirildi.
Toplamda Batı Şeria’daki yerleşim yerlerinin sayısı 1967- 2014 yılları arasında arttı. 1967’de tek bir yerleşim yerinden 2015 yılında 159 yerleşim yerine çıktı.
• Irkçı ayrım duvarı
Projelere göre duvarın uzunluğu 714 km’ye ulaştı. 2015 yılına kadar 489 km’si inşa edildi. Bu rakam duvarın toplam uzunluğunun %68,5’ini oluşturuyor. Duvar tamamlandığında 560 bin dönüm Batı Şeria toprağı tecrit edildi bu rakam da Batı Şeria topraklarının %10’unu oluşturuyor. 2015 yılına kadar duvar 295 bin dönüm Batı Şeria toprağı tecrit edildi.
Duvarın arkasında Kudüs içindeki Filistin toplulukları da dâhil 40 topluluk tecrit edildi. Irkçı duvardan etkilenen toplulukların sayısı aşağıdaki tabloda olduğu gibi 149’u buldu.

Tablo (1-12): 2016 yılında vilayetlere göre duvarın arkasında tecrit edilmiş ve duvardan etkilenen Filistin toplulukları
İl Duvarın arkasında tecrit edilmiş topluluklar Duvardan etkilenen topluluklar
Kudüs 28 36
Ramallah 0 17
El-Halil 1 27
Beytüllahim 1 7
Cenin 7 22
Selfit 0 8
Kalkaliyye 3 18
Tulkarim 0 13
Tubas 0 1
Toplam 40 149

Ayrım duvarında açılan 74 tane kapı var, 11 kapı günlük, 53 kapı dönemsel, 10 kapı haftalık açılıyor

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu