Yerleşimciler ve İşgal Ordusunun İşlediği İnsan Hakları İhlalleri (Ekim 2025)

Ekim 2025’in ilk üçte birlik bölümünde, Gazze’de bir ateşkes anlaşması imzalandı ve bu gelişmeyle birlikte Filistin direnişi ile işgalci İsrail hükümeti arasında bir esir takası anlaşması ilan edildi. Aynı dönemde, işgalci İsrail ordusu Batı Şeria’nın kuzeyindeki askerî operasyonlarını sürdürürken, yerleşimcilerin Filistinli çiftçilere yönelik saldırıları, özellikle zeytin hasadı mevsiminde ciddi şekilde artış gösterdi. Tüm bu gelişmeler, zorla yerinden etme politikalarının, arazi gasplarının ve yerleşim faaliyetlerinin yoğunlaştırılmasının eşlik ettiği daha geniş çaplı bir sürecin parçası olarak yaşandı.

Bu rapor, Ekim 2025 boyunca işgalci İsrail ordusu ve yasa dışı yerleşimciler tarafından Filistinli sivillere ve mülklerine yönelik gerçekleştirilen başlıca ihlalleri özetlemektedir. Raporun içeriği, Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Duvar ve Yerleşimlere Direniş Heyeti, ve Peace Now (Şimdi Barış) örgütü gibi kaynaklardan derlenen bilgilere dayanmaktadır.

Gazze Şeridi’ne Yönelik Soykırım Savaşı

Ateşkes anlaşması yürürlüğe girmesine rağmen, işgalci İsrail ordusu Gazze Şeridi’ndeki sivillere yönelik günlük ihlallerini sürdürmektedir. Bu ihlaller; katletme, keyfî tutuklamalar, askerî baskınlar ve anlaşmada belirlenen sınırların aşılması gibi eylemleri kapsamaktadır. Söz konusu ihlaller sonucunda, aralarında çok sayıda çocuk, kadın ve yaşlının da bulunduğu 250 sivil vatandaş şehit olmuş, 579 sivil yaralanmıştır. Yaralanmaların %99’undan fazlası sivilleri kapsamaktadır. Aynı zamanda, yoğun nüfuslu bölgelerde devam eden askerî kuşatma ve baskılar eşliğinde, onlarca Filistinli keyfî şekilde gözaltına alınmaya devam etmektedir.

İnsani alanda, işgalci güçler, temel yardım malzemelerinin, yakıtın ve arama-kurtarma faaliyetleri için gerekli ekipmanların girişini kasıtlı olarak engellemektedir. Anlaşmada kararlaştırılan miktarlardan yalnızca çok sınırlı bir kısmının geçişine izin verilmiştir. Bu durum, sağlık ve lojistik krizini derinleştirmekte, enkaz altındaki cenazelerin çıkarılmasını zorlaştırmakta ve yaralıların yurt dışına tedavi amacıyla sevkini engellemektedir.

Buna ek olarak, İsrail makamları yüzlerce şehit cenazesini alıkoymayı sürdürmekte, bazı cenazeleri ağır işkence izleriyle geri teslim etmektedir. Hükümet kurumları ve insan hakları örgütleri tarafından belgelenen bulgular; idam niteliğindeki infazları, ağır işkence uygulamalarını, kurşun izlerini, ellerin bağlanmasını, gözlerin kapatılmasını, ayrıca tank paletleriyle ezilen cesetleri, ciddi yanıkları ve derin yaralanmaları gözler önüne sermektedir. Bu durum, vahşi yöntemlerle gerçekleştirilen savaş suçlarının belgelenmiş bir örneğidir.

10–31 Ekim 2025 tarihleri arasında Gazze Şeridi’ne yalnızca 3.203 yardım ve ticari malzeme taşıyan tır giriş yapabilmiştir. Oysa ateşkes anlaşmasına göre, günde en az 600 tır, bunun içinde 50 yakıt tırı olmak üzere giriş yapmalıydı. Bu da anlaşmaya uyum oranının sadece %24 civarında kaldığını, yakıt temininde ise yalnızca %10’luk bir gerçekleşme sağlandığını göstermektedir.

Yakıt yetersizliği, hastaneler, fırınlar ve diğer hayati tesislerde tam anlamıyla felce yol açmış, sağlık ve kamu hizmetlerine ait altyapının yeniden faaliyete geçirilmesini neredeyse imkânsız hale getirmiştir.

İki Yılı Aşan Soykırım Sürecinin Sahadaki Bilançosu

İsrail’in iki yılı aşkın süredir Gazze Şeridi’nde sürdürdüğü soykırım savaşında, bugüne dek şehit olan ve kaybolan Filistinlilerin sayısı yaklaşık 77.000’e ulaştı. Bu sayı içinde on binlerce çocuk ve kadın yer almaktadır. Hâlâ 9.500’den fazla kişi enkaz altında ya da kayıp olarak sayılmaktadır. Ayrıca, gıda, ilaç ve suyun birer savaş silahı olarak kullanılması sonucunda, aralarında bebeklerin de bulunduğu yüzlerce kişi, açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybetmiştir.

İşgalci güçler, sağlık, insani yardım ve medya alanında çalışan personeli sistematik olarak hedef almıştır. Bu saldırılar sonucunda:

  • 1.670 sağlık çalışanı,
  • 140 sivil savunma personeli,
  • 254 gazeteci,
  • 565 insani yardım çalışanı katledilmiştir.

Öldürülen yardım çalışanlarının kurumlara göre dağılımı şu şekildedir:

  • 376’sı Birleşmiş Milletler personeli,
  • 131’i sivil toplum kuruluşlarında çalışanlar,
  • 54’ü Filistin Kızılayı personeli,
  • 4’ü Uluslararası Kızılhaç Komitesi çalışanı.

Bu saldırılar, sivillerin ve insani görev yapan personelin korunmasını öngören uluslararası hukukun açık ihlali anlamına gelmektedir. Öte yandan, 6.700’den fazla Filistinli tutuklu, İsrail hapishanelerinde ağır işkence ve kötü muameleye maruz bırakılmaktadır.

Gazze’deki sağlık altyapısı neredeyse tamamen çökmüştür.

  • 38 hastane tamamen hizmet dışı bırakılmış,
  • 788 sağlık tesisi doğrudan hedef alınmış,
  • onlarca birinci basamak sağlık merkezi yıkılmış,
  • ambulans hizmetleri engellenmiştir.

Eğitim kurumları da ağır saldırıların hedefi olmuştur:

  • 670 okul,
  • 165 üniversite ve yükseköğretim kurumu yıkılmış;
  • 13.500 öğrenci,
  • 830 öğretmen,
  • 193 akademisyen ve araştırmacı hayatını kaybetmiştir.

Bu veriler, Filistinli toplumun bilincini ve bilimsel varlığını hedef alan sistematik bir yok etme politikasını gözler önüne sermektedir.

İbadethaneler de saldırılardan nasibini almıştır:

  • 835 cami tamamen yıkılmış,
  • 3 kilise ve 40 mezarlık saldırıya uğramıştır.
  • Ayrıca, 2.450’den fazla cenaze İsrail makamları tarafından alıkonulmuş,
  • ve 7 toplu mezar, tıbbi tesislerin içinde oluşturulmuştur.

Tüm bunlar, insan onuru ve uluslararası hukuk ilkelerinin açık ihlali anlamına gelmektedir.

Resmî kurumlara göre, 2025 Ekim ayı ortasına kadar Gazze’deki yıkımın ortaya çıkardığı enkaz miktarı 65 ila 70 milyon ton arasında hesaplanmaktadır. Ayrıca, yaklaşık 20.000 patlamamış mühimmat, hâlâ sivil halk için doğrudan bir tehdit oluşturmaktadır ve arama-kurtarma ile insani yardım faaliyetlerini ciddi şekilde engellemektedir.

İsrail’in saldırıları sonucu:

  • yaklaşık 300.000 konut tamamen,
  • 200.000 konut ise kısmen yıkılmıştır. Bu yıkım, yaklaşık 2 milyon Filistinlinin zorla yerinden edilmesine yol açmıştır. Bu insanlar, son derece sağlıksız, yıpranmış çadırlarda, insanlık dışı koşullarda, hastalık, yoksulluk ve gıda güvencesizliğiyle baş etmeye çalışmaktadır.

Batı Şeria ve Kudüs’teki İşgal İhlallerine Dair Temel İstatistikler

İsrail işgal güçleri, Batı Şeria’nın kuzeyinde – özellikle Cenin vilayetinde – geniş çaplı baskın ve askerî operasyonlarını sürdürmektedir. 2025 yılı başından bu yana Cenin’de 65 Filistinli şehit edilmiştir, bu sayı Batı Şeria genelinde aynı dönemde kaydedilen toplam 198 şehidin yaklaşık üçte birine denk gelmektedir. Birleşmiş Milletler raporlarına göre, süreklilik arz eden bu operasyonlar, devriye faaliyetleri, konut ve iş yerlerine yönelik günlük baskınlar ve arama-tarama eylemleri şeklinde devam etmektedir. Bunlar, İsrail ordusunun yılın başında başlattığı askerî kampanyanın bir parçasıdır.

2025 yılı boyunca Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki İsrail ihlalleri, 40 Filistinli çocuğun yaşamını yitirmesine yol açmıştır. Bu da, aynı dönemde öldürülen her beş Filistinliden birinin çocuk olduğunu göstermektedir. Yakın zamanda yaşanan bir olayda, El-Halil’in güneyindeki Er-Rihiye köyünde, 9 yaşındaki bir çocuk futbol oynarken İsrail askerlerinin baskını sırasında gerçek mermi ve gaz bombalarıyla düzenlenen saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), zeytin hasadı mevsimi boyunca yerleşimci şiddetinde belirgin bir artış kaydetmiştir. Ekim ayının başından bu yana Batı Şeria genelinde, 50 köy ve kasabada toplam 86 saldırı belgelenmiştir. Bu saldırılarda 112 Filistinli yaralanmış, çoğu zeytin ağacı olmak üzere 3.000’den fazla ağaç ve fidan tahrip edilmiştir. Aynı dönemin 2024 yılı verileri, 48 yerleşim biriminde 80 saldırı, 50 yaralı ve 1.000 ağacın zarar gördüğünü göstermekteydi. Bu da ihlallerdeki kayda değer artışı gözler önüne sermektedir.

Ayrıca, Ekim 2023’ten bu yana, yerleşimci şiddeti ve hareket kısıtlamaları, çoğu “C Bölgesi”nde yer alan Bedevi ve göçebe topluluklardan oluşan 3.200’den fazla Filistinlinin zorla yerinden edilmesine yol açtı. Bu sayı içinde 1.600 çocuk da bulunmaktadır.

Aynı dönemde, insan hakları örgütleri, 7 Ekim 2023 ile 17 Ekim 2025 tarihleri arasında, İsrail hapishanelerinde tutulan 77 Filistinli tutuklunun hayatını kaybettiğini belgeledi. Şehit olanlar arasında 17 yaşında bir çocuk, 49’u Gazze’den, 26’sı Batı Şeria’dan, 2’si 1948 topraklarından Filistinli vatandaşlardı.

2023 yılında Filistinlilere yönelik çalışma izinlerinin iptal edilmesinin ardından, birçok kişi geçim kaynaklarına ulaşmak için Ayrım Duvarı’nı geçmeye çalışırken saldırıya uğramıştır. Bu bağlamda, 153 olayda 14 Filistinli hayatını kaybetmiş, yaklaşık 190 kişi ise yaralanmıştır.

İşgalci uygulamalar, eğitim alanını da ciddi şekilde etkilemektedir. Batı Şeria ve Kudüs’te 85 okul, yıkım veya inşaat durdurma tehdidi altındadır. Bunların:

  • 55’i tamamen yıkım tehlikesiyle,
  • 30’u ise kısmi yıkım tehdidiyle karşı karşıyadır.

Bu durum, 13.000’den fazla öğrencinin eğitim hakkını doğrudan tehdit etmekte, 1.089 öğretmen ve eğitim personelinin çalışma koşullarını da belirsizliğe itmektedir. Özellikle “C Bölgesi”nde yer alan bazı topluluklarda, resmî yıkım emirleri olmasa dahi zorla tahliye uygulamaları, bu okulları fiilen kapanma riskiyle karşı karşıya bırakmaktadır.

2025 yılı boyunca, Cenin, Tulkarem ve Nur Şems mülteci kamplarındaki 10 UNRWA okuluna devam eden askerî operasyonlar nedeniyle öğrencilerin erişimi ciddi biçimde aksadı. 4.000’den fazla öğrenci, düzenli eğitime erişememiş; bunun yerine, uzaktan eğitim, kendi kendine çalışma ve geçici öğrenme alanları, zorunlu alternatifler hâline gelmiştir.

Şehitler ve Yaralılar

Bu ay içerisinde ikisi çocuk olmak üzere 15 Filistinli hayatını kaybetti, ayrıca ikisi mahkûm, İsrail hapishanelerinde kasıtlı tıbbi ihmal nedeniyle şehit oldu. Cenin vilayeti, şehit sayısı açısından başı çekti. Hayatını kaybedenler arasında 3 kişi İsrail ordusu tarafından infaz edilirken, 6 kişi baskınlar sırasında, 1 kişi ise Yahudi yerleşimciler tarafından öldürüldü. Ayrıca, 34’ü çocuk, 8’i kadın (aralarında yaşlı bir kadın ve iki gazeteci bulunmakta) ve bir yaşlı erkek olmak üzere 189 Filistinli yaralandı.

2025 yılı boyunca, İsrail güçleri Batı Şeria’da 40 Filistinli çocuğu öldürdü. Bu vakalardan biri, 16 Ekim tarihinde El-Halil vilayetinde, 9 yaşındaki bir çocuğun yaşamını yitirmesiyle gerçekleşti.

Birleşmiş Milletler Filistin Topraklarındaki İnsan Hakları Ofisi’nin verilerine göre, 7 Ekim 2023 ile 20 Ekim 2025 tarihleri arasında, İsrail güçleri ve yerleşimciler tarafından Batı Şeria ve Kudüs genelinde toplam 1.001 Filistinli öldürüldü. Bunlar arasında:

  • 213 çocuk (206 erkek, 7 kız çocuk),
  • 20 kadın,
  • en az 7 engelli birey bulunmaktadır.

Bu sayı, son yirmi yılda Batı Şeria’da öldürülen toplam Filistinli sayısının %43’üne tekabül etmekte olup, sivillere – özellikle de en savunmasız gruplara – yönelik saldırılarda eşi benzeri görülmemiş bir artışa işaret etmektedir. Bu durum, uluslararası insancıl hukuk ve çocukların çatışmalardan korunmasına yönelik uluslararası normların açık ihlali olarak değerlendirilmektedir.

Gözaltılar

Ekim 2025 boyunca, İsrail güçleri tarafından 691 Filistinli gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında 21 çocuk, bir kadın ve yaşlı bireyler yer aldı. En yüksek gözaltı sayısı El-Halil’de (154 kişi), ardından Ramallah’ta (142 kişi) gerçekleşti. Kalan gözaltılar ise Kudüs, Beytüllahim, Eriha, Selfit, Kalkilya, Tulkarim, Nablus ve Cenin vilayetlerine dağıldı.

İsrailli insan hakları örgütü “HaMoked” tarafından İsrail Cezaevi İdaresi verilerine dayanılarak hazırlanan son rapora göre, Ekim 2025 itibarıyla İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinli mahkûm ve tutuklu sayısı 11.056’ya ulaştı. Bu sayının içinde, herhangi bir suçlama yöneltilmeden veya yargılanmadan tutulan 3.544 kişi de bulunmaktadır. Söz konusu veriler, 7 Ekim 2023’ten itibaren Gazze Şeridi’nden gözaltına alınan Filistinlileri kapsamamaktadır.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi’nin verilerine göre, 7 Ekim 2023 ile 31 Ağustos 2025 tarihleri arasında, İsrail makamlarının gözaltında tuttuğu en az 75 Filistinli hayatını kaybetti. Bu kişiler arasında 17 yaşında bir çocuk da yer almaktadır. Hayatını kaybedenlerin 49’u Gazze Şeridi’nden, 24’ü Batı Şeria’dan ve 2’si İsrail vatandaşı Filistinlilerdendir.

Evlerin ve Tesislerin Yıkımı

1 Eylül 2025’ten itibaren, İsrail işgal güçlerine ait iş makineleri, işgal altındaki Batı Şeria’nın çeşitli bölgelerinde 28 Filistin yapısını kapsayan 25 yıkım operasyonu gerçekleştirdi. Bu yıkımların en fazla gerçekleştiği yerler, 7 yapıyla Tubas vilayeti, 4 yapıyla Selfit, ardından ise 3 yapıyla El-Halil oldu. Ayrıca, 30 Filistin yapısı için yıkım veya inşaat durdurma tebligatı verildiği tespit edildi. Bu tebligatların 20’si El-Halil vilayetinde gerçekleşti.

2025 yılının başından 23 Ekim’e kadar, Batı Şeria’da 1.300’den fazla yapının yıkımı belgelendi. Bu yapılar arasında 300’den fazlası ikamet edilen konutlardı ve İsrail makamlarından yapı ruhsatı alınmamış olması gerekçesiyle yıkıldılar.

Araziye El Koyma ve Toprak Tesviyesi

Raporda kapsanan dönemde, İsrail makamları Batı Şeria’daki Filistinlilere ait yaklaşık 245 dönüm araziye el koydu. Bu el koymalar, askeri amaçlarla kullanılmak üzere çıkarılan 13 askeri el koyma emri yoluyla gerçekleştirildi. Söz konusu emirler, Ramallah ve El-Bire, Nablus, Kalkilya, Selfit ve Tulkarim vilayetlerindeki yerleşim birimleri etrafında tampon bölgeler oluşturulmasını, ayrıca tel örgüler ve yeni yerleşim yolları inşa edilmesini içeriyor.

Ayrıca, işgal güçleri Batı Şeria genelinde Filistinlilere ait onlarca dönüm araziyi tesviye etti ve askerler ile yerleşimciler toplamda yaklaşık 1.200 zeytin ağacını kökünden söktü. Ağaçların vilayetlere göre dağılımı şu şekildedir:

  • El-Halil: 352 ağaç
  • Ramallah: 320 ağaç
  • Tubas: 150 ağaç
  • Kalkilya: 130 ağaç
  • Nablus: 237 ağaç
  • Beytüllahim: 10 ağaç

Yerleşimci Saldırıları

Ekim 2025 boyunca, yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen saldırıların sayısı 766’ya ulaştı. Bu, Filistinli köyleri ve Bedevi topluluklarını hedef alan yerleşimci terörünün en yoğun dalgalarından biri olarak kayıtlara geçti. Saldırıların en yoğun yaşandığı bölgeler şunlardır:

  • Ramallah: 195 saldırı
  • Nablus: 179 saldırı
  • El-Halil: 126 saldırı

Yerleşimci saldırıları sonucunda, Deyr Cerir beldesinden 26 yaşındaki Cihad Muhammed Acac, yerleşimcilerin doğrudan ateş açması sonucu şehit oldu. Böylece, 2025 yılı başından bu yana yerleşimciler tarafından öldürülen Filistinlilerin sayısı 14’e yükseldi.

Yerleşim Faaliyetleri

Son dönemde, Batı Şeria’da tarım ve hayvancılık ağırlıklı yeni yasa dışı yerleşim karakolları kurma girişimlerinde belirgin bir artış yaşanıyor. Ekim ayının başından bu yana, Yahudi yerleşimciler yedi yeni yerleşim karakolu kurmaya teşebbüs etti: bunların üçü El-Halil vilayetinde, dördü ise Nablus vilayetinde yer aldı.

Aynı bağlamda, Ekim 2025 boyunca İsrail planlama otoriteleri, Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşim yerleri ve işgal altındaki Doğu Kudüs’teki İsrail belediye sınırları içindeki yerleşimler için toplam 19 imar planı üzerinde çalıştı. Bunların:

  • 12’si Batı Şeria’daki yerleşim birimlerine,
  • 7’si ise Kudüs Belediyesi sınırları içindeki alanlara yönelikti.

Sonuç olarak:

  • Batı Şeria’daki 8 plan onaylandı, bunlar arasında E1 projesiyle bağlantılı iki plan da yer aldı.
  • 4 plan ise ileride onaylanmak üzere askıya alındı.

Bu çerçevede, vatandaşlara ait yaklaşık 2,233 dönüm arazi üzerine 3,524 yeni yerleşim birimi inşa edilmesi onaylandı.

Öte yandan, Kudüs Belediyesi, 2 planı onayladı ve toplam 1,205 birim içeren 5 ek planı onay sürecine aldı. Bu projeler, 28.5 dönüm Filistin arazisini kapsıyor.

Zorla Tahliye ve Mahkeme Kararları

Bu tırmanışla eş zamanlı olarak, Silvan bölgesindeki Baten El-Hawa mahallesinde, İsrail İcra ve Tahsilat Kurumu tarafından üç Filistinli aileye tahliye emri gönderildi:

  • 18 kişilik Um Nasır er-Racabi ailesi,
  • 19 kişilik Şuveyki ve Ude ailesi.

Bu emirlere göre aileler, üç hafta içinde evlerini boşaltmak zorunda. Aksi takdirde, iki buçuk hafta sonra İsrail polisi tarafından zorla tahliye edilecekler. Bu tahliyeler, “Atiret Kohanim” adlı yerleşimci derneğiyle bağlantılı şahısların açtığı davalara dayandırılıyor. Oysa Filistinli aileler, mülkleri onlarca yıl önce yasal yollarla satın aldıklarını belgeleriyle ispat etmişti.

Mahkeme, hükümetin hukuki gerekçesiz erteleme taleplerine rağmen, ailelerin itirazlarını nihai olarak reddetti. Son haftalarda, 131 kişiyi kapsayan beş ek temyiz başvurusu da Kudüs Merkezi Mahkemesi tarafından reddedildi. Diğer bazı aileler ise İsrail Yüksek Mahkemesi’ne başvurmaya hazırlanıyor.

Bu gelişmeler, Baten El-Hawa’da yaklaşık 700 Filistinlinin zorla tahliye edilmesini hedefleyen daha büyük bir kampanyanın parçası. İsrail yasaları, Yahudilere 1948 öncesi mülkiyet iddiası hakkı tanırken, Filistinlilere benzer bir hak tanımıyor, bu da açık bir yasal ayrımcılık oluşturuyor.

Mahkeme Emirlerinin İhlali: Um Hayr Örneği

19 Ekim 2025 Pazar günü, El-Halil’in güney dağlık bölgesinde yer alan Um Hayr köyü sakinleri, köylerinin yakınındaki yasa dışı yerleşim karakolunda yaşanan gelişmelerle ilgili, mahkeme kararının ihlal edildiğine dair ayrıntılı bir beyan sundular.

Mevcut mahkeme kararı, karavan yerleştirmeyi ve inşaat faaliyetlerini yasaklıyordu. Ancak, yerleşimciler kararı hiçe sayarak:

  • Elektrik bağlantısı kurdu,
  • Ekipman taşıdı,
  • Karavanları yeniledi.

Tüm bunlar, güvenlik makamlarına iletilen görüntülü kanıtlara ve şikayetlere rağmen gerçekleşti.

Um Hayr köylüleri, 1948’de Negev’den zorla çıkarıldıktan sonra bölgeye yerleşmişlerdi. İsrail devleti köyü hâlâ resmi olarak tanımıyor, bu yüzden inşaat ruhsatları da verilmiyor. OCHA verilerine göre, son 15 yılda köyde 56 yapı yıkıldı. 1980’lerde İsrail, bölgedeki 4,000 dönüm araziyi yerleşim projelerine tahsis etti ve köy sınırları içindeki 7 dönümlük araziye yerleşim planları onayladı. Oysa bu araziler, resmi planlarda tarım alanı olarak tanımlanmıştı.

Yeni İmar Planları ve Rekor Artış

Ekim ayının son üçte birlik diliminde, İsrail Sivil Yönetimi’ne bağlı Yüksek Planlama Konseyi, Batı Şeria’da 248 yeni konut birimi inşa etmeye yönelik planları değerlendirdi:

  • 102 birim, Ürdün Vadisi’ndeki Rotem yerleşiminde,
  • 128 birim, Batı Şeria iç kesimlerindeki Eli yerleşiminde.

Kasım 2024’ten bu yana, konsey haftalık olarak toplanarak yerleşim inşaatlarını hızlandırmayı amaçlıyor. Bu politikayla, yerleşimlerin meşrulaştırılması ve uluslararası dikkat dağınıklığından faydalanılması hedefleniyor.

2025 yılı başından bu yana, konseyin gündemine aldığı yerleşim birimi sayısı 25,129’a ulaştı – bu, şimdiye kadar kaydedilen en yüksek yıllık rakam olarak değerlendiriliyor.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu