Esir Takası Operasyonlarının 7 Önemli Stratejik Faydası

Ahmed Atawna*

Filistinli esirlerin işgalci gücün hapishanelerinden kurtarılması, Filistin direniş güçleri için ulusal bir öncelik olmuştur. Aynı zamanda, özellikle doğrudan direniş mücadelesine katılan ve esirlik deneyimi yaşamış liderler için büyük bir sorumluluk teşkil etmiştir. Bu liderler, esirleri özgürlüğüne kavuşturmayı boynunun bir borcu sayıp omuzlamaları gereken bir sorumluluk olarak görmüşlerdir. Bu durum, direniş liderleri tarafından defalarca dile getirilmiş ve pek çok dönüm noktasında başarıyla ele alınmıştır.

Filistin ulusal hareketi boyunca Filistinli gruplar tarafından pek çok esir takası anlaşması gerçekleştirilmiş ve bu sayede binlerce Filistinli esir serbest bırakılmıştır. Bu anlaşmalar arasında en göze çarpanlar 1968, 1979, 1983, 1985, 2009, 2011 ve 2023 yıllarında yapılan anlaşmalardır. Günümüzde de aşamalı olarak yürütülen yeni bir anlaşma söz konusu.

Daha önceden 1993 Oslo Anlaşmaları kapsamında da çok sayıda esir serbest bırakılmıştır. Ancak asker veya yerleşimci öldürmekle suçlanıp müebbet hapis cezasına çarptırılan direnişçiler bu anlaşmaların dışında tutulmuştur.

Çok sayıda esirin serbest bırakılmasına rağmen, hem müebbet hapis cezası almış esirlerin serbest bırakılmasını sağlayamayan hem de esirlerin serbest bırakılmasına yönelik operasyonların gerçekleştirilmesinde direnişin önünde engel teşkil eden Oslo Anlaşmaları, esirler meselesinde hayal kırıklığı ve çaresizliğe yol açan karmaşık bir duruma zemin hazırlamıştır.

Bu hassas ulusal meselede yaklaşık otuz yıl süren bir ciddi durağanlık yaşanmıştır. Ancak, İkinci İntifada sonrasında Gazze Şeridi’nde direnişin yeniden ayağa kalkması ve güçlenmesiyle bu durum değişmiştir. Uzun süreli ve müebbet hapis cezalarına çarptırılanların serbest bırakıldığı son anlaşma 1985’te yapılmıştı. Bundan yıllar sonra ilk kez esir takası anlaşması ise 2011’de yapıldı. Bilindiği gibi 1987’de Birinci İntifada ve 2000’de İkinci İntifada sırasında yüzlerce Filistinli esir müebbet ya da çok uzun süreli hapis cezalarına çarptırılmıştı.

Yukarıda sözü edilen anlaşmaların önemi büyük olsa da, bugün devam eden esir takasının Filistin tarihinde özel bir yeri bulunmaktadır ve onu diğerlerinden ayıran bir dizi özellikleri bulunmaktadır. Bu süreç -şayet tamamlanabilirse- Filistin ulusal hareketinde tarihi bir dönüm noktası olacaktır.

Tabi ki farklı Filistinli gruplardan birçok önemli direnişçinin ve liderin serbest bırakılmasını sağlamış olması açısından önceki anlaşmaların önemi yadsınamaz. Ancak günümüzdeki anlaşmanın yapıldığı ortama bakarsak, anlaşma 15 ay süren ve Filistin direnişi ile işgalci İsrail ordusu arasında görülen en uzun, zorlu ve yıkıcı bir savaşın ardından geldi. Bu savaş sırasında, Filistin halkı kuşatma altındaki küçücük bir bölgede büyük bir bedel ödemiş ve muazzam fedakarlıklarda bulunmuştur. Bu nedenle, bu sürecin taşıdığı anlamlar ve beraberinde getirdiği faydalar farklıdır.

Şunu da vurgulamak gerekir ki, bu savaş sadece esirlerin serbest bırakılmasını hedeflememiş, aynı zamanda siyasi ve ulusal hedefleri de içermiştir. Direniş liderleri tarafından defalarca kez vurgulanan bu hedefler, Filistin davasının etrafını saran Siyonist politikalar ve tehditlerle ilişkilidir. Dolayısıyla bu savaş ile ortaya konan fedakarlıklar, sadece esirleri kurtarmak amacıyla yapılmamış, topyekûn Filistin ulusal kurtuluş projesinin bir parçası olmuştur. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, hedef sadece esirlerin kurtarılması olsaydı bile bu fedakarlıklara ve çatışmalara girmeye değerdi ve bu kadar esirin ve önemli şahsiyetin kurtarılması stratejik açıdan önemli ulusal bir başarı olarak tarihe geçerdi.

Filistinli esirlerin özgürlüğüne kavuşturulması, başlı başına asil bir düşünce ve ulvi bir gayedir. Zira bu, tam anlamıyla özgürleşmenin ve işgalden kurtulmanın önemini simgelemektedir. Filistinliler ve özellikle Filistin direniş hareketlerinin taşıdığı inanç ve ilkelere göre hayattaki en kıymetli şey insandır. Bu yüzden insanların yaşamını korumak, özgürlüğünü sağlamak ve onlara onurlu bir hayat sunmak bu hareketlerin en baş önceliğidir.

Filistin direniş hareketleri, özellikle Hamas ve askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, kuruluşlarından bu yana esirleri kurtarmak için elinden geleni yapmış ve bu yöndeki çabaları hiç durmadan devam etmiştir. Örneğin işgalci gücü esir takasına zorlamak üzere İsrail askerlerini ve yerleşimcileri kaçırmak için onlarca operasyon düzenlenmiştir. Bunların bazıları başarılı olurken bazıları başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Çünkü işgalci güç, bedel ödeyip Filistinli direnişçileri serbest bırakmak yerine kaçırılanları ortadan kaldırmayı ve öldürmeyi tercih etmiştir. Defalarca kez tekrarı yaşanan bu durum en son, “Aksa Tufanı” operasyonunda da görülmüştür. Çünkü İsrail, direnişin herhangi bir siyasi bedel ödemeden Filistinli esirlerin serbest bırakılmasını sağlamasının nasıl bir etki yaratacağının farkındaydı.

Bugün Filistin halkı, soykırım savaşına paralel olarak, irade, direniş ve değerlerin kabul ettirilmesi mücadelesini de vermektedir. Filistin davasının ve işgale karşı mücadelenin geleceğini etkileyecek olan bu savaşın en önemli yönlerinden biri, Filistinli direnişçilerin işgalci oluşuma rağmen direnişin belirlediği kurallara göre İsrail hapishanelerinden serbest bırakılmasının sağlanmasıdır. Nitekim bu, birçok açıdan stratejik anlamda ulusal bir zafer olarak değerlendirilmektedir:

  1. İşgalci oluşumun iradesinin kırılması: İşgalci oluşumun liderleri, Filistinli esir direnişçilerin idam edilmesi için bir kanun çıkarılması gerektiğini savunuyordu. Ancak bugün, bu direnişçiler İsrail’in burunlarından kıl aldırmayan tüm siyasi, askeri ve güvenlik yetkililerine rağmen serbest bırakılmaktadır. Bu durum, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun savaşın başında açıkladığı en önemli hedeflerden birinin başarısızlıkla sonuçlandığını göstermektedir.
  2. Mevcut sürecin siyasi bir pazarlık, ulusal bir taviz veya bir güvenlik anlaşması çerçevesinde yürütülmemesi: Örneğin Oslo Anlaşması karşılığında işgalci oluşum tanınmış ve Filistin’in yüzde 78’inden vazgeçilmişti. Ancak günümüzdeki süreç direniş, mücadele ve Filistin ulusal iradesinin dayatılmasıyla gerçekleşiyor.
  3. Benzersiz bir askeri mücadele sonucunda gerçekleşmesi: Esirlerin serbest bırakılması, büyük hedefleri ve etkilerinin yanı sıra stratejik ve ulusal boyutları olan eşsiz bir askeri mücadelenin sonucudur. Bu mücadele, olağanüstü fedakarlıklar ve büyük bedellerle gerçekleşmiş olup, yalnızca esirlerin özgürlüğüne kavuşmasıyla sınırlı değildir. Bilakis, onların özgürlüğüne kavuşturulması, bu savaşın birçok neticesinden sadece biri olmuştur.
  4. Anlaşmanın ulusal yönü: Anlaşma, Filistin ulusal yelpazesinin bütününe mensup en önemli ve en etkili mahkumları kapsamaktadır. Anlaşmanın ilk aşaması 300’den fazla müebbet mahkumunun serbest bırakılmasını kapsamaktadır. Üç aşamanın tamamlanmasının ardından 7 Ekim’den önce sayıları 600’ü bulan müebbet mahkumlarının serbest bırakılması beklenmektedir. Filistin direnişine bağlı her gruptan insanın olduğu bu grubun büyük bir çoğunluğu Fetih Hareketi’ne mensuptur.
  5. Serbest bırakılanların çoğunun, onlarca yıl Filistin direnişinin temel taşlarını oluşturan ve onun tarihini ve şanını yazan isimler olması. Bunlar 1987’deki Birinci İntifada, 2000’deki İkinci İntifada ve 2018’deki Kudüs İntifadası ile günümüze kadar süregelen direniş hareketlerine liderlik eden kişilerdir. Dolayısıyla, Filistin direnişinin bel kemiğini oluşturan, onun en güçlü kolu ve en dirençli adamları olan kişiler bu anlaşmalarla özgürlüğüne kavuşmaktadır. Bu durum, Filistin ulusal hareketinin, özellikle de direniş hareketlerinin geleceğini önemli ölçüde etkileyecektir.

Bu kişilerin kardeşleri, yoldaşları ve direniş gruplarının arasındaki varlığının ne anlama geldiğini anlamak için, Aksa Tufanı’nda şehit düşen liderlerin bir kısmının, 2011 yılında gerçekleştirilen “Vefa el-Ahrar Anlaşması” (Şalit Anlaşması) kapsamında serbest bırakılan kişiler olduğunu belirtmek yeterli olacaktır.

  1. Filistinli gençler arasında direniş ruhunun canlanması, direniş liderliğine ve onun izlediği yollara olan güvenin artması ve onlara esir düşmeleri halinde arkalarında kendilerini özgürlüğe kavuşturabilecek bir gücün olduğunu gösteren güçlü bir mesaj iletilmesi: Bu durum, işgalci gücün benimsediği tutuklama politikalarını ve müebbet hapis cezalarını etkisiz hale getirmek anlamına gelmektedir. İşgalci güç, bu politikalarla kendisine karşı mücadele edenleri caydırıcı bir şekilde cezalandırma denklemi kurmaya çalışıyordu. Ancak son gelişmeler, işgalcinin bu denklemi dayatma çabalarını boşa çıkarmaktadır.
  2. Ulusal düzeydeki durağanlığın kırılması: Filistin siyasi sahnesindeki büyük durgunluk, kurumların ve siyasi yaşamın zayıflaması ve yaşlanması, mevcut durumda köklü bir değişime ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Özellikle seçimler gibi diğer mekanizmaların sekteye uğradığı göz önüne alındığında, bu değişime serbest bırakılan esirler katkı sağlayabilir.

Önümüzdeki süreçte, farklı Filistinli gruplardan önemli liderlerin serbest bırakılması beklenmektedir. Bu liderler arasında Fetih Hareketi, Hamas Hareketi, İslami Cihad Hareketi ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nden isimler yer almaktadır. Bu kişiler, tutuklanmadan önce hem siyasi liderlikte hem de direnişin yönetiminde önemli roller üstlenmişlerdir. Serbest bırakılmaları ve Filistin siyasi yaşamına geri dönmeleri, Filistin siyasetinin zayıflamasına ve sınırlı etkinliğine neden olan mevcut durgunluğu kırabilecek önemli bir unsur olabilir.

Mervan el-Bergusi, Ahmed Sedat, İbrahim Hamed, Mervan İsa ve Abbas es-Seyyid gibi isimler esir oldukları süre boyunca bile Filistin siyasi programında aktif bir rol oynamışlardır. Nitekim Filistinli gruplar arasında ortak bir program niteliği taşıyan ve ulusal mutabakata dayanan “Ulusal Uzlaşı Belgesi”, esir hareketinin ve bu liderlerin ortak çabalarının bir ürünüdür.

Mevcut durum Filistin siyasi elitleri arasında önemli bir değişim yaratma potansiyeline sahiptir. Böylece, Filistin siyasi ortamı ve ulusal hareketin siyasi performansı üzerinde de kayda değer etkiler görülebilir.

*Dr, Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi Genel Müdürü

Bu makale Aljazeera.net’de yayınlanmıştır.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu