Yerleşimciler ve İşgal Ordusunun İşlediği İnsan Hakları İhlalleri (Mayıs 2025)

Aşağıda Mayıs 2025 ayı boyunca Filistinli sivillere ve topraklarına yönelik olarak işgal ordusu ve yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen en önemli saldırıların özeti yer almaktadır. Bu rapordaki bilgiler, Filistin Kurtuluş Örgütü Müzakere İşleri Dairesi’ne bağlı Filistin İzleme Grubu’nun raporlarına, Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Duvar ve Yerleşim Karşıtı Direniş Heyeti ile Peace Now (Barış Şimdi) adlı kuruluşa dayanmaktadır.
Gazze Şeridi’ne Yönelik Soykırım Savaşı
18 Mart 2025 tarihinden itibaren işgalci İsrail, Gazze Şeridi’ne yönelik soykırım savaşını yeniden başlatarak kara, hava ve denizden bombardımanı yoğunlaştırmış; aynı zamanda kara operasyonlarını da genişletmiştir. Bu süreç, 2 Mart’tan Mayıs ayı sonuna kadar yaklaşık 90 gün boyunca tüm geçiş noktalarının kapatılmasıyla eş zamanlı olarak gerçekleşmiştir.[1] 7 Ekim 2023’ten bu yana devam eden savaş, 54.084 Filistinlinin şehit olmasına neden olmuş; bu sayının içinde 16.854 çocuk ve 12.400 kadın yer almaktadır. Ayrıca 123.308 kişi yaralanmıştır. Şehitler arasında bir yaş altı 931 çocuk bulunmaktadır; bu çocuklardan 356’sı savaş sırasında doğmuş ve hayatını kaybetmiştir.
Savaşın Mart 2025’te yeniden başlamasından bu yana ise 3.924 Filistinli şehit olmuş, 11.267 kişi ise yaralanmıştır. 23 Mayıs’tan itibaren ulaşımın imkânsız hale geldiği Gazze’nin kuzey vilayetinde hayatını kaybedenler bu rakamlara dahil değildir.
22 Mayıs’ta, İsrail makamları, Esir Nadia Derneği’ne, Gazze’den olan 33 yaşındaki bir Filistinli tutuklunun hayatını kaybettiğini bildirmiştir. Bu şahsın 13 Aralık 2023’te Sde Teiman askeri kampında hayatını kaybettiği ve 7 Aralık 2023’te ailesiyle birlikte Gazze’deki evinden tutuklandığı açıklanmıştır.
Mayıs ayının başından bu yana yardım faaliyetlerinde bulunan 28 görevli öldürülmüş; bu da her gün bir yardım görevlisinin öldürüldüğü anlamına gelmektedir. 7 Ekim 2023’ten bu yana 452 yardım çalışanı öldürülmüş; bunların 314’ü Birleşmiş Milletler çalışanıdır. Şehit olan gazetecilerin sayısı ise 221’e ulaşmıştır.
Gazze Şeridi’ndeki insani durumun sürekli kötüleşmesiyle birlikte, gıda, su ve ilaç kıtlığı ciddi boyutlara ulaşmış; iki milyondan fazla Filistinli sürekli kuşatma altında felaket boyutunda koşullara maruz kalmıştır. Mayıs ayı sonunda son derece sınırlı yardımın Gazze’ye girişinden yalnızca üç gün sonra, İsrail, güvenlik ve lojistik alanında faaliyet gösteren Amerikan şirketlerinin desteğiyle kurulan bir kurum aracılığıyla yeni bir yardım dağıtım planı başlatmıştır. Bu plan kapsamında biri Gazze’nin kuzeyini güneyden ayıran Netzarim ekseninde, üçü ise güneyde olmak üzere toplam dört dağıtım merkezi kurulmuştur.
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), askeri nitelikteki bu yeni yardım dağıtım sistemine itiraz etmiş; bunun insani ilkelere uygun olmadığını, sivillerin hayatını tehlikeye attığını, ihtiyaçları karşılayamadığını ve insan onurunu koruyamadığını belirtmiştir.
İsrail’in bu planla hedeflediği şey, insani yardım faaliyetlerinin yöntemini kendi güvenlik ve askeri hedeflerine uygun olarak yeniden yapılandırmak, aynı zamanda BM’ye bağlı insani yardım kuruluşlarının rolünü zayıflatmaktır. Raporlar, İsrail ordusunun yardım merkezlerinden gıda temin etmeye çalışan sivilleri hedef aldığını ve bu saldırılar sonucunda 13 sivilin hayatını kaybettiğini, 108 kişinin ise yaralandığını bildirmiştir.
Mayıs ayının son üçte birlik diliminde, İsrail işgal ordusu Gazze’nin kuzey vilayeti, Gazze, Deyr el-Belah, Han Yunus ve Refah vilayetlerindeki çeşitli bölgelerden tahliyeyi öngören çok sayıda emir yayımladı. 18 Mart’tan itibaren tahliye emri verilen ya da askeri amaçlarla erişimin yasaklandığı alanlar, Gazze Şeridi’nin toplam yüzölçümünün %81’ine ulaşmış durumdadır. Bu durum, toplamda 31 tahliye emri ile sağlanmıştır.
Raporlar, işgalin bombardıman ve askeri operasyonlarının, Gazze Şeridi’ndeki toplam tarım alanlarının yaklaşık %81’ine zarar verdiğini ortaya koymaktadır. Çiftçiler, bu alanların %78’ine, tahliye emirleri ve askeri kontrol nedeniyle erişim sağlayamamaktadır. Özellikle Refah ve Gazze’nin kuzey vilayetlerinde tüm tarım arazilerine ulaşmak mümkün değildir. Ayrıca, tarımsal sulama amacıyla kullanılan kuyuların %83’ü zarar görmüştür. Bu durum, savaş öncesi Gazze ekonomisinin yaklaşık %10’unu oluşturan yerel gıda üretiminin durmasına yol açmıştır.
Raporun kapsadığı dönemde İsrail, fırın ve aşevlerini hedef almaya devam etmiştir. 21 Mayıs’ta İsrail işgal ordusu, Gazze kent merkezinde bir fırını hedef almış; saldırı sonucunda 10 sivil hayatını kaybetmiştir. Aynı günün ilerleyen saatlerinde, Han Yunus’ta başka bir fırın hava saldırısıyla vurulmuş ve burada da siviller şehit olmuştur. Birkaç gün içinde Gazze ve Han Yunus’ta bir değirmen ile bir aşevi de bombardımana maruz kalmıştır.
Kuzey Gazze’de, son derece ağır koşullara rağmen kısmen faaliyet göstermeye devam eden tek sağlık kurumu olan Avde Hastanesi, İsrail tarafından birçok kez hava saldırısıyla hedef alınmıştır. Sağlık hizmet noktalarına yönelik sistematik saldırılar çerçevesinde, şu anda altı hastane, 20 sağlık merkezi ve 27 tıbbi nokta tahliye emri kapsamındaki bölgelerde yer almaktadır.
Batı Şeria ve Kudüs’teki İşgal İhlallerine Dair Temel İstatistikler
İşgalci İsrail ordusu, 21 Ocak 2025’ten bu yana Batı Şeria’nın kuzeyinde sürdürdüğü askeri operasyonun 131. gününde olup, Tulkarim ve Cenin’de yerinden edilmiş 33 bin Filistinlinin evlerine dönmesini hâlâ engellemektedir. Bu süreç, Tulkarim vilayetindeki mülteci kamplarında devam eden yıkım operasyonlarıyla eş zamanlı yürütülmektedir. İsrail makamları, Tulkarim Mülteci Kampı’nda bulunan 20 binadaki yaklaşık 50 aileye, binaların yıkımından önce eşyalarını almak üzere 3 saatlik sınırlı bir süre içinde kampa girme izni vermiştir. Bu yapılar, 1 Mayıs tarihinde yıkılması planlanan 58 binanın yer aldığı listededir. İsrail ordusu, bu giriş için özel bir güzergâh belirlemiş; ancak bu sırada askeri güçler, kampa girmeye çalışan sivillere, gazetecilere ve Kızılhaç ekiplerine ateş açmıştır.
Nur Şems Kampı’nda ise 48 binanın yıkılması planlanmışken, Tulkarim Valiliği Ofisi’nin verdiği bilgilere göre, 1 Mayıs’tan bu yana yaklaşık 50 ev yıkılmıştır.
Rapora göre, İsrail’in bölgedeki askeri operasyonları sonucu Cenin Kampı’nın doğu mahallesinde yaşayan yaklaşık 670 aile yeniden yerinden edilmiştir. UNRWA’nın (Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı) tahminlerine göre, toplam 33 bin kişiden oluşan 7 binden fazla aile hâlâ zorla yerinden edilmiş durumdadır. Bu sayının içinde 10.700 kişi Cenin’den, 10.500 kişi Nur Şems Kampı’ndan, 12.200 kişi ise Tulkarim Kampı’ndan yerinden edilmiştir.
22 Mayıs’ta İsrail işgal güçleri, Selfit iline bağlı Brokin ve Kefr ed-Dik beldelerinde dokuz gün süren askeri operasyonunu tamamlamıştır. Bu süreçte Filistinli sivillerin hareketliliği üzerinde ağır kısıtlamalar uygulanmış, yerleşimciler ise İsrail ordusunun koruması altında söz konusu bölgelerin çevresinde kalmaya devam etmiştir. İşgal ordusu, Selfit kentinin iki ana giriş kapısını kapatmış; bu durum Filistinlileri hazırlıksız ve zorlu alternatif yolları kullanmaya zorlamış, halkın günlük yaşamını ağırlaştırmış ve ulaşım maliyetlerini artırmıştır. Eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlere erişim büyük ölçüde sekteye uğramıştır. Aynı zamanda Brokin ve Kefr ed-Dik beldelerinde çöp toplama hizmetleri askıya alınmış, belediyelere ait çöp kamyonlarına el konulmuştur. İşgal kuvvetleri operasyon sırasında altı okulu basmış ve bu okullarda maddi hasara neden olmuştur.
Şehitler ve Yaralılar:
Bu ay içerisinde 18 Filistinli vatandaş şehit olmuştur. Şehitler arasında 2 çocuk ve 1 tutuklu bulunmaktadır. Nablus vilayeti, altışar şehit ile en fazla can kaybının yaşandığı bölge olmuştur. Onu, 5 şehit ile Tubas vilayeti izlemiştir. Şehit olanlardan 8’i İsrail ordusunun düzenlediği suikastlarla, 4’ü ise Filistin şehir ve köylerine yönelik baskınlar sırasında öldürülmüştür. En az 118 Filistinli ise yaralanmıştır. Yaralılar arasında 23 çocuk, bir gazeteci ve özel gereksinimli bir birey bulunmaktadır.
Yılın başından bu yana, İsrail işgali Batı Şeria’nın çeşitli bölgelerinde 118 Filistinliyi öldürmüştür. Bu kişilerden 23’ü çocuktur. Şehitlerin %90’ı Batı Şeria’nın kuzey vilayetlerinde (Cenin, Tubas, Tulkarim, Kalkilya, Nablus ve Selfit) hayatını kaybetmiştir.
Tutuklamalar ve Filistinlilerin Yaşadıkları Bölgelere Baskınlar:
İşgal güçleri, Batı Şeria ve Kudüs’te bu ay içerisinde 699 Filistinliyi tutuklamıştır. Tutuklananlar arasında 33 çocuk ve 7 kadın bulunmaktadır. En fazla tutuklama el-Halil’de (El Halil) 134 kişiyle gerçekleşmiştir. Onu 88 kişiyle Tulkarim, 77 kişiyle Ramallah, 74 kişiyle Nablus ve 68 kişiyle Selfit takip etmiştir. Diğer tutuklamalar ise Kudüs, Kalkilya, Tubas, Cenin, Beytüllahim ve Eriha’da gerçekleştirilmiştir.
İsrail Hapishane Hizmetleri tarafından “HaMoked” adlı insan hakları örgütüne sunulan verilere göre, İsrail hapishanelerinde toplam 10.068 Filistinli tutuklu bulunmaktadır. Bu tutuklulardan 3.577’si herhangi bir yargılamaya tabi tutulmaksızın “idari tutuklama” statüsünde cezaevinde tutulmaktadır. Bu sayılar, 7 Ekim 2023 sonrası Gazze’den tutuklanan Filistinlileri kapsamamaktadır.
İşgal ordusu ayrıca Batı Şeria ve Kudüs’te bulunan çeşitli Filistin yerleşim bölgelerine toplam 1.349 baskın düzenlemiştir. Bu baskınların 208’i Ramallah’ta, 201’i ise Nablus’ta gerçekleşmiştir. Geri kalan baskınlar ise Kudüs, Cenin, Tubas, Tulkarim, Kalkilya, Selfit, Eriha, Beytüllahim ve el-Halil vilayetlerinde gerçekleştirilmiştir.
Ev ve Yapıların Yıkımı:
1 Mart’tan bu yana işgalci İsrail güçleri, işgal altındaki Batı Şeria’nın farklı bölgelerinde toplam 121 Filistinli eve ve yapıya yıkım gerçekleştirmiştir. Bu yıkımların büyük bir kısmı, 56 ev ve yapıyla el-Halil vilayetinde yoğunlaşmıştır. Aynı dönemde, Filistinlilere ait yapılara yönelik 48 yıkım veya inşaat durdurma bildirimi tespit edilmiştir. Bu bildirimlerin çoğu, 21’i Ramallah ve El-Bire vilayetinde, 18’i ise Selfit vilayetinde olmuştur.
2025 yılının başından itibaren İsrail makamları, toplam 727 Filistin yapısını yıkmıştır. Bu yıkımların %65’i, yapı ruhsatı olmadığı gerekçesiyle gerçekleştirilmiştir. İsrail, “C” bölgesinde yer alan Filistin topluluklarının imar planlarını onaylamayı sistematik olarak reddetmekte ve bu durum, artan nüfus ve “A” ile “B” bölgelerine yönelik göç baskısı nedeniyle Filistinlileri ruhsatsız inşaata yöneltmektedir. Bu “A” ve “B” bölgeleri, Batı Şeria’nın yalnızca %36’sını oluştursa da nüfusun %86’sı bu alanlarda yaşamaktadır.
Kudüs’te ise yıkım emirleri ve para cezası tehdidi nedeniyle hedef alınan 80 yapının 50’si, sahipleri tarafından zorla kendi elleriyle yıkılmıştır. Ayrıca İsrail ordusu, “cezalandırma” gerekçesiyle 17 yapıyı yıkmış, bu yıkımlar 20 ailenin (toplam 79 kişi) yerinden edilmesine yol açmıştır.
Topraklara El Koyma ve Arazi Tahribatı:
Raporun kapsadığı süre boyunca, işgal makamları 7 askeri emirle toplam 48 dönüm araziye el koymuştur. Bu emirlerle hedef alınan toplam arazi miktarı ise 44.768 dönüme ulaşmıştır. Detaylar şu şekildedir:
- Selfit’teki Brokin köyünden 13.117 dönüm,
- Nablus’taki Burin köyünden 2.224 dönüm (askeri kule inşası için),
- Huwara köyünden 4.821 dönüm (güvenlik çiti inşası için),
- Awarta köyünden 2.374 dönüm (güvenlik yolu için),
- Qabalan ve Beita köylerinden 7.311 dönüm (“Aviatar” karakolu etrafında tampon bölge için),
- Deir Sharaf köyünden 4 dönüm (askeri kule için),
- Qalqilya ve Nablus’taki Far’ata, Jit ve Tell köylerinden toplam 14.917 dönüm (“Havat Gilad” karakolu etrafında tampon bölge için).
İsrail ordusu ayrıca Batı Şeria’nın birçok vilayetinde, özellikle Cenin, Tulkarim ve Nur Şems mülteci kamplarında, vatandaşlara ait onlarca dönüm araziyi tahrip etmiş; altyapıya zarar vermiştir. İsrail askerleri ve yerleşimciler, el-Halil, Selfit, Ramallah, Tulkarim ve Nablus’ta yaklaşık 1.068 zeytin ağacını da sökerek yok etmiştir.
Kolonyalist Yerleşimci Saldırıları:
Bu ay boyunca, İsrailli yerleşimciler tarafından Filistinli sivillere ve mülklerine yönelik 321 saldırı vakası kayda geçirilmiştir. Bu saldırılar; tarım arazilerinin işgali, ürün ve ağaçlara zarar verilmesi, Filistin köy ve beldelerine yönelik planlı saldırılar, evlere ateş açılması, araçların yakılması, mülklerin çalınması veya el konulması gibi eylemleri kapsamaktadır.
2025 yılı başından bu yana, yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen toplam saldırı sayısı 591’e ulaşmış; bu saldırılar sonucunda 223 Filistinli yaralanmıştır. Aylık ortalama 44 yaralanma ile, 2025 yılı yerleşimci şiddeti açısından 2005’ten bu yana en yüksek seviye olarak kayıtlara geçmiştir. Bu veriler, Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından raporlanmıştır.
Kolonyal Yerleşim Faaliyetleri:
Mayıs 2025 boyunca İsrail işgal makamları, Batı Şeria ve Kudüs’teki yasa dışı yerleşimleri genişletmeye yönelik 26 imar planını değerlendirmiş, bunlardan 16’sını onaylamış ve 10 planı askıya almıştır. Mart ayına ait planlar, 1.673 dönümlük Filistin arazisini hedef alarak toplamda 3.451 yeni konut biriminin inşasını öngörmektedir.
2025 yılı, Batı Şeria’da İsrail’in yerleşim faaliyetleri bakımından benzeri görülmemiş bir tırmanışa sahne olmaktadır. 7 Mayıs’ta “Yüksek Planlama Konseyi” 1.588 yeni konut biriminin onayını tartışmaya açmıştır; bunların 1.388’i “Kedumim” yerleşim biriminde yer almaktadır. Bu plan, Kedumim’in doğusunu ve Citt köyünün güneyini kapsayarak “Havat Gilad” yerleşim karakoluyla coğrafi bir bütünlük oluşturmayı hedeflemektedir. Bu, Citt köyünde herhangi bir Filistinli genişleme veya inşa faaliyetine fiilen engel teşkil etmektedir.
Geçtiğimiz iki ay içinde, el-Halil yakınlarındaki “Kiryat Arba” yerleşim biriminde 296, “Givat Binyamin” yerleşiminde 8 konutluk ihaleler duyurulmuştur. Ayrıca, Mayıs 2022’de resmen bir “turizm merkezi”ne dönüştürülen Beytüllahim’in güneyindeki “Oz Vegaon” yerleşim karakolunda en az 180 odalık bir otel inşası için ihale açılmıştır. Buna ek olarak, “Maale Adumim” sanayi bölgesinde 14 endüstriyel ve ticari yapı ile el-Halil’in güneyinde “Har Menuch” bölgesinde bir güneş enerjisi çiftliği kurulmasına yönelik ihaleler yayımlanmıştır. Şubat ayında “Efrat” yerleşim biriminde 974 konutluk ihale duyurulmuş, böylece 2025 başından bu yana toplam 1.278 yeni konutluk yerleşim ihalesi gerçekleştirilmiştir.
Bu ihaleler, Yüksek Planlama Konseyi’nin resmi onayının ardından gelen uygulama aşamasını temsil eder. Bu süreçte İsrail Toprak İdaresi, müteahhitleri projeleri üstlenmeleri için teklif vermeye davet etmektedir.
Buna paralel olarak İsrail devleti, Yüksek Mahkeme’ye özel bir başvuru yaparak, kısa süre önce Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilen yeni bir arazi kayıt sistemini devreye sokma niyetini bildirmiştir. Bu sistem, geçmişte “devlet arazisi” ilan edilemeyen tarım arazilerini de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Osmanlı Arazi Kanunu’na göre yalnızca işlenmeyen araziler devletleştirilebiliyorken, artık Filistinliler karmaşık ve zorlu koşullar altında mülkiyetlerini kanıtlayamazlarsa, ekili alanlar dahi devlet adına tescil edilebilecektir. Bu durum, Filistinlilerin geniş toprak kayıpları yaşamasına yol açabilecektir.
Sahada ise, bu tırmanış yerleşimcilerin 2023 ortasından 2024 ortasına kadar yaklaşık 139 yeni yol inşa etmesiyle kendini göstermektedir. Bu yolların toplam uzunluğu 116,4 km’ye ulaşmış ve yaklaşık %65’i özel Filistin toprakları üzerinden geçmektedir. Bu yollar sayesinde yeni yerleşim karakolları kurulmuş, tepeler ve geniş alanlar kontrol altına alınmıştır. Hatta bazı yollar, Filistin yönetiminin sivil denetimi altındaki “B bölgesi” içinde inşa edilmiştir. Her ne kadar bu yollar resmi olarak ruhsatsız olsa da, İsrail devleti ordu ve merkez komutanlığın katılımıyla güvenlik gerekçeleri öne sürerek milyonlarca şekel yatırım yapmıştır. Bu yollar ve eşlik eden askeri faaliyetler, Filistin köylerinin tarım arazilerine erişimini büyük ölçüde engellemiş ve “C bölgesi”ndeki Filistin varlığının yerleşimciler lehine daralmasına yol açmıştır.
21 Mayıs 2025’te İsrail hükümeti, “Eli”, “Elkana” ve “Ariel” yerleşim birimlerinde toplam 514 yeni konutun inşasına onay konusunu görüşmüştür. Bu durum, Aralık 2024’ten itibaren Yüksek Planlama Konseyi’nin çalışma biçimindeki değişimi de yansıtmaktadır. Daha önce dönemsel olarak toplanan konsey, artık yerleşim projelerini hızlandırmak amacıyla haftalık toplantılar yapmaktadır. Bu dönüşüm, işgal altındaki topraklarda inşa faaliyetlerini normalleştirmiş ve benzersiz bir hızla yaygınlaştırmıştır. Nitekim 2025 yılı başından itibaren onaylanan konut birimi sayısı 16.820’ye ulaşmış ve bu, Batı Şeria tarihinde şimdiye kadarki en yüksek rakam olmuştur.
Bu projeler arasında öne çıkanlardan biri de Ariel yerleşim biriminde eski evlerin yıkılıp daha fazla sayıda yeni birim inşa edilmesini öngören “tahliye ve yeniden inşa” planıdır.
11 Mayıs’ta ise İsrail Sivil İdaresi, Nablus’un batısında yer alan Sebastia antik kentinde arkeolojik kazılara başlamıştır. Bu kazılar, alanı esas olarak İsrailli yerleşimcilere hitap eden “turistik yerleşim”e dönüştürmeye yönelik devlet destekli bir planın parçasıdır. 2023–2025 yılları için bu amaçla 32 milyon şekellik bütçe ayrılmış olup, doğrudan bağlantılı bir yol ve ziyaretçi karşılama merkezi inşa edilmesi planlanmaktadır. Bu yatırım, Batı Şeria’da yerleşim turizmini yaygınlaştırmaya dönük daha geniş kapsamlı bir hükümet girişiminin parçasıdır.
22 Mayıs 2025’te, Ramallah’ın doğusundaki el-Muğayir köyü, yerleşimcilerin şiddetinin tırmanması sonucu toplu tahliyeye sahne olmuştur. Köy, etrafını saran yerleşimci çoban karakolları tarafından kuşatılmış; yerleşimciler geniş arazilere el koymuş ve halkın tarlalarına ve meralarına erişimini engelleyerek geçim kaynaklarını kesmiştir. Köyün evlerinin arasında yeni bir yerleşim karakolu kurulması ise zorunlu kitlesel göçe neden olan dönüm noktası olmuştur. Bu gelişmeler, İsrail hükümetinin yerleşimcilere verdiği açık destek ve yerleşimci liderlerin bölgedeki Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini amaçlayan açıklamaları eşliğinde yaşanmıştır.
Öte yandan İsrail Maliye Bakanlığı’nın verileri, 2024 yılı boyunca Doğu Kudüs’teki Filistin mahallelerinde yaşayan yaklaşık 3.000 yerleşimcinin korunması için özel güvenlik şirketlerine 101 milyon şekel harcandığını göstermektedir. Bu koruma, yerleşimcilerin evlerinde güvenlik görevlilerinin sürekli konuşlandırılmasını ve her hareketlerinde refakat edilmesini kapsamaktadır. Bu harcamalar, 1997’den bu yana 2,6 milyar şekeli aşmış olup, yıllık bütçelere ek ödenek olarak yansıtılmaktadır.
Mayıs 2025 sonunda, İsrail hükümeti Batı Şeria’da 22 yeni yerleşim biriminin kurulmasına karar vermiştir. Bunların 12’si yasa dışı yerleşim karakolu ve çiftlik olup “yasallaştırılacak”, 9’u ise tamamen yeni yerleşim birimleri olacaktır. Ayrıca mevcut “Nofei Prat” yerleşim birimine bağımsız yerleşim statüsü verilmiştir. Böylece, Aralık 2022’de mevcut hükümetin kurulmasından bu yana toplamda 49 yeni resmi yerleşim birimi kurulmuş, ayrıca 7 yerleşim karakolunun mevcut yerleşimlere bağlı mahalleler olarak yasallaştırılması süreci başlatılmıştır. Bu yeni yerleşimler, coğrafi olarak Cenin, Halil, El-Ağvar, Nablus, Ramallah ve Kudüs vilayetlerine yayılmıştır ve İsrail’in Batı Şeria’nın tamamında yerleşim faaliyetlerini yoğunlaştırmaya yönelik stratejisini açıkça ortaya koymaktadır.
[1] Sınırların kapatılması hakkında bkz.: https://vision-pd.org/tr/sinir-kapilarinin-kapatilmasi-gazze-seridine-yonelik-soykirimin-bir-evresi/