Yahudilik Ve Milliyetçiliğin Karanlık Birleşimi
Makale Metni
Konfüçyüs 2500 sene önce “bir resim bin kelimeye bedeldir” demişti. Tabi bunu derken görsel olarak resmi kastetmemişti. Ancak kameranın icat edilmesiyle birlikte onun bu sözü fotoğraf olarak resme atfedildi. Şayet o zamanlar kamera keşfedilmiş olsaydı, Konfüçyüs’ün sözü “video sahnesi milyon kelimeye bedeldir ”olarak değiştirilirdi.
Aşırı sağcı İsraillilerin, ellerinde tüfeklerle ve yakılarak öldürülen Filistinli bir çocuk olan Ali Devabişe’nin resmiyle bir düğünde kutlama yaparken görüntüye geldikleri o korkunç video yayınlandığında ateşli bir grubun varlığından haberdar olduk. Bu grup, Batı Şeria’da faaliyet gösteriyor ve nasıl oluştuğuna dair bir bilgi de bulunmuyor. Grubun İşledikleri suçlar arasında kiliseler, camiler ve insanları yakmak yer alıyor.
Bu grubun gerçekte sokakta yaşayan başıboş gençlerden oluşan küçük bir grup olduğu ve sokak çocuklarıyla bir yer bularak radikal eylemlerle meşgul oldukları konuşuluyordu. Ayrıca Şabak adı verilen İsrail güvenlik güçlerinin, şimşek hızında olsalar bile bunların izini araştırabilmesi mümkün değildi ve yine son senelerde beliren diğer gruplar gibi ortadan kaybolacakları konuşulanlar arasındaydı.
Çoğunluğun, olan bitenlerin Yahudi terörü olduğuna dair bir algısı vardı. Ancak bunu yanıldıktan sonra anladık. Çok büyük bir şekilde sarsılmıştık. Profesör Yeshayahu Leibowitz “Nazi Yahudileri” hakkında konuştuğunda, onun haddi aştığı kanaatine varmış ve şöyle demiştik: Nazi olmaları mümkün değil. Ne için? Yahudilerin özel bir dokunulmazlığı mı vardı? Onlar, diğer insanlardan farklı olarak daha ziyade bir ahlaka sahip olarak mı dünya ya geldiler?
Yahudiler en çok ve en güzel insani işleri yapanlar ve buna gücü yeten insanlar olduğu gibi aynı zamanda en deni işleri hazırlayan ve yapan insanlardır. Yahudi dininin ana parçasını oluşturan ve Yahudilerin var olabilme gücünü sağlayan Yahudi tarihi ve kültürü, bütün bunlar bizi biz yapan değerlerdir. Zira” Yahudi milleti”, “Yahudi halkı”, Yahudi kabilesi” yahut ailesi, “Yahudi cemaati kimliğini oluşturdular. Bizim cemaat olarak, övünç kaynağımız olan ahlaki değerlere bağlılığımız vardır. Yahudiliğe bir bütün olarak mensup olmamız gerçeği, hiçbirimize diğer insanlara göre bir üstünlük sağlamaz.
Yahudi halkının tekelinde olmayan değerlerimizden biri de üstün bir halk olma isteğidir. Aramızda, üstünlük sevdasıyla, üstünlük arzusunda olan halkın, Yahudi halkı olduğuna dair nihai karar arasındaki farkı ayırt edemeyenler var. Biz de, bu üstünlüğü tasdik etmek uğruna gün be gün hiçbir çaba harcamadan üstünlük sevdasında olanlardan isek, o zaman bu mantık sorun teşkil eder. Sadece Yahudi inancında, Yahudi cemaati içinde bulunan herkes üstünlük sahibidir. Bu sebeple, biz aynı beşeri surette doğan diğer insanlardan daha üstünüz.
Bu duygusal tecrübeden yola çıkarak, yerleşimciler arasında birçok iyi insan olduğunu söylemek mümkündür. Onlar da, bütün izleyenler gibi bu düğündeki görüntülerden dolayı güçlü bir şekilde sarsıldılar. Hala yeşil hattın dışında yaşayanların hepsinin ırkçı ya da katil olduğunu söyleyenlerin bulunmaması anlaşılır bir durumdur. Hiç kuşku yok ki, son zamanlarda, ABD başkanı Barak Obama, eleştiri eyleminin kuralları gereği “İslami terör” kavramını kullanmaya hazır değildi. Çünkü bütün Müslümanlar terörist değil, ancak takriben bütün teröristler Müslümandır. Kanaatimce, bu durumun Siyonizm’le ilgili de doğru olması mümkündür. Son zamanlarda, Siyonizm’le ilgili siyasi yönetimin sorumluluğu çerçevesinde başlayan tartışma, sorunun kökünün ve onun tehlikesinin kabul edilmesidir. Bu tartışma, uzun senelerden beri bayrağı taşıyan aynı çevre aracılığıyla olumlu işaretler gönderiyor. Din ve kavmiyetçiliği birleştiren bu bayrak, birçok insanı tarihte karanlık mahzene götürüyor.
Rabbi Tasady Yahuda Kok, bir yeri işgal etmek için kutsal savaşa çıkmadığımızı, işgal ettiğimiz andan itibaren o toprakların bize haram olduğunu ve Tevrat’a göre oradan çekilmemiz gerektiğini açıkladı. Zira din ve kavmiyetçiliğin aynı hareket içinde birleşiminden oluşan tehlikenin büyüklük derecesi kaygılandırdı. Çok önceden, geleneksel Yahudilik için İsrail’in merkezini isteyen ve Siyonizm’e bağlı bir parti olan Mifdal partisi vardı. Son 48 yılda din ve kavmiyetçiliğin bütünleşmesi konuşulmaktadır. Ancak bu son derece sorunlu bir bütünleşmedir.
Muhakkak ki düğündeki video görüntüsü, büyük bir tehlikeyi somutlaştırmıştır. Şayet bu grup kendine gelmezse, kavmiyetçi dini hareketin bu tehlikeyi yönlendirmesi mümkündür.
Bu olayı kınamak yeterli değildir. Bu olaya ve onun tehlikesine karşı kahredici bir şekilde sessiz kalan insanlar, tamamıyla olaya adı karışan gençleri koruduklarını biliyorlar. Fakat onları teslim etmeye cesaret edemiyorlar. Ve yine katillerle ilgili bazıları gurur duyarken, bazılarıysa sanki onlar toplumda hiç yaşamıyormuş gibi onların mesuliyetini yüklenmiyor.
İyileri kötülerden ayırmak üzere Siyonizm’e müdahale etmek için cesaretli olman gerekir ki bu vakıanın nasıl yayıldığının farkına varasın! ” Biz İsrail toplumunun yeni seçkin insanlarız” demeden bunu yapmamız gerekiyor. Seçkin tabakadan olmak isteyen kişi, karargâhının temizliğini temin etmesi gerekiyor.
Yorum
Bu makalede İsrail toplumunda yaşanan tehlikeli bir olgu tartışılıyor. Bu olgu terör eylemi yapan silahlı guruplardır. Ancak sadece Araplara karşı değil, Araplarla siyasi çözüm içine girildiğinde kendilerine karşı da terör eylemi yapmaya hazırlardır. Muhammed Ebu Hudayr ve Devabişe ailesini katleden bu fikrin sahipleri İsrail başbakanı İzak Rabin’i de öldürdüler. Bu eylem İsrail demokrasisine ve toplumsal barışa en tehlikeli darbeyi oluşturdu. Rabin ’in öldürülme kararını uygulayan Yigal Amir’in yaptığı eylemi destekleyen Beitar Jerusalem gibi bir spor kulübü olduğunu bilmemiz bile tehlike işareti olarak yeterlidir. Üstelik İzak Rabin’in ölüm yıldönümünde bir dakikalık saygı duruşunda bulunmayı reddettiler. Bu durum, İsrail içinde bu yönelimleri taşıyan gerçek bir akımın var olduğunu gösteriyor.
İsrail yayın organları bu kişileri “Daeş” terör örgütü mensuplarına benzetiyor. Yalnız bu benzetme, İsrail terör eylemi yapmadığından değil, bilakis, İsrail terörün yasal ve kanuni olmasını, emniyet güçlerinin yönlendirmesiyle, terör olarak isimlendirilmeden, İsrail askerleri tarafından yapılmasını istiyor.
Yazar, Siyonizm fikrini tenkit edenlerin en ünlülerinden biri olan Profesör Yeshaya Leibowitz’in “Bazı Yahudiler Naziler gibidir. ” sözüne atıfta bulundu. Ve makalenin, Yahudiler hala Allah’ın seçilmiş kulları olduklarını hissettiklerine vurgu yapmasına karşın yazar, Profesör Leibowitz’in sözünü yineleyerek bu olayın ciddiyetine işaret etti.
Muhakkak ki, Yahudilik ve Siyonizm arasındaki ilişki tartışmaya açık bir ilişkidir. Zira Siyonizm hareketi seküler bir harekettir. Yahudilikte ise birçok mezhep ve görüşler vardır. Yahudilikle Siyonizm’in birleştirilmesini benimseyen kişiler, Yossi Beilin’in bu makalede sunduğu ve tahlil ettiği düşüncelerle aynı sonuca varıyorlar. Hiç kuşku yok ki, bu makale, İsrail bakış açısından, Siyonizm projesinin içerdiği en önemli tehlikelerden birine, vurgu yapıyor.