EtkinliklerKonferanslarPROJE VE ETKİNLİKLER

“Uzlaşmanın Başarısızlığı ve Uzlaşmayı Sağlayacak Fırsatlar” Toplantısı

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi, Filistinli gruplar arasında görüş birliği ve yakınlığı sağlama gayesiyle, 21 Mayıs 2016'da bazı Filistinli farklı gurup liderleri, bazı gazeteciler, aktivistler ve basın-yayın öğrencilerinden oluşan katılımcılarla, "Uzlaşmanın başarısızlığı ve uzlaşmayı sağlayacak fırsatlar" adında bir açık oturum düzenledi. Bu oturumda Hamas'ın siyasi büro başkan yardımcısı Musa Ebû Merzuk, Lübnan'daki İslami Cihad Hareketi'nin temsilcisi Ebû imad er-Rufai, Demokratik Cephe lideri Kays Ebû leyla, Fetih Hareketine bağlı Devrim Konseyi sekreteri Emin Makbul, Halk Cephesinin siyasi büro üyesi Halid Berekât bir araya geldi. Ayrıca bu oturumun açılışına Ankara'daki Filistin büyük elçisi Fayid Mustafa da katıldı.

Demokratik Cephe

Kays Ebû Leyla şöyle konuştu: "Bölünmeyi sona erdirmekten başka bir seçenek olamaz. Bu seçeneği gerçekleştirme yolundaki bütün problemler ve engeller zaman kaybından ve dar hesaplardan ibarettir. Eninde sonunda bütün engeller, bölünmeyi sona erdirmek için objektif seçenekler karşısında çökecektir. Aktif biçimde ulusal bir karar almak suretiyle bu iki hareketten (Hamas ve Fetih)  herhangi birini feshetmek veya uzaklaştırmak mümkün değildir. Bölünme seçeneği devre dışı kalmaya mahkûmdur. Bir gerekçeye matuf olarak siyasi bölünmeyi tercih edenler de bu seçeneğin başarısız kalacağı noktasında mahkûm olacaklardır. Dolayısıyla kısır düşünceli hesap ve arzuları bir kenara bırakarak yeniden objektif düşünmeye başlamak zorundayız. Hükümet kurmaktan toplumsal barışı sağlamaya kadar bölgemizde imzalanmış nice antlaşmalar var ki bunların birçoğu bölünmeyi sonuçlandırma maddesi altında yer almış konulardır."

Kays Ebû leyla sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdiye kadar antlaşma maddelerini belirleme konusunda başarılı olamadık. Bu başarısızlığın sebeplerine girmememiz ve bunun sorumluluğunun kime ait olduğuna bakmamamız çok önemlidir. Maalesef bölünmeyi sonuçlandırma çerçevesinde yapılan diyalogların çoğunda, bir tarafın bu işlemi aksatma sorumluluğunu diğer bir tarafa yüklemesi amaçlanmaktadır. Toplum açısından sorumluluğun kimde olduğunun bir öneminin kalmadığı bilindiği halde bu yapılmaktadır. Taraflar bir takım tavizler vermek zorunda kalsalar bile önemli olan bu krizden çıkıp yol almamızdır. Bölünmenin iki ayrı yöntem veya program etrafındaki anlaşmazlık olduğunu söylemek, gerçeklikten oldukça uzaktır. Zira yetmişli yılların başından beri Filistin’e özgü yöntemler konusunda anlaşmazlık vardır. Bu görüş ve anlaşmazlıkların bir kısmı, kısa sürede sona eren bazı bölünmelere yol açmıştır. Şimdi bölünme konusunda onuncu yılımıza girdik. Siyasi program ve yöntem konusundaki anlaşmazlıklar genişlemiyor aksine yavaş yavaş daralıyor. Ne var ki bölünenler arasındaki oyuk her zaman genişler. O halde mesele, siyasi program meselesi değildir."

Aynı zamanda Ebû leyla, Kahire'de imzalanan antlaşmaların on dört Filistinli gurup tarafından imzalanmış olduğuna işaret etti. Fakat bu antlaşmaları uygulama çalışmalarını sadece iki gurup üstlenmiş durumdadır. Ebû leyla, Filistin konusunda diyalog alanının bütün grupları içine alacak şekilde genişlemesinin zorunlu olduğunu düşünmektedir.

"Bölünme, sadece İsrail işgaline karşı birlikte hareket etme imkanımızı ortadan kaldırmakla kalmaz, günlük siyasi hayatımız ve Filistin siyaset sisteminin altyapısı günbegün aşınır ve çöker. Bütün Filistinli yasal kurumların sürekli aşınmasından dolayı bu siyasi hayat çöker. Ne var ki bu kurumları, halka sormadan ve seçimlere gitmeden durdurmak mümkün değildir. Halka sormaktan çıkacak kesin sonuç, bölünmenin sona erdirilmesidir. Ayrıca her kim ki bölünme seçeneğinden vazgeçmeme konusunda direnirse, vatandaşların en tabii demokratik haklarının alıkonulması konusundaki sorumluluğu üstlenmiş olur. Bu sebeple ben, barış ve uzlaşma konusunu, seçimleri yapıncaya kadar tartışılması ve müzakere edilmesi gereken esas konu olarak ele almaya davet ediyorum".

Hamas Hareketi

Bu arada Musa Ebû Merzuk ise şöyle dedi: "Aslında halk, barış ve uzlaşma konusundaki konuşmalardan bıktı. Fakat sorumluluk taşıyan kimselerin, bu konuşmalardan bıktım demeleri mümkün değildir. Siyasi veya yöntem açısından ayrılığın söz konusu olduğu hiç bir ulusal hareket yoktur. Ne var ki Filistin toplumu arasındaki siyasi ayrılık, göç olduğundan beridir hep vardı. Filistin hareketlerinin kurulmaya başlandığı 1936 yılından beri yöntem farklılığı vardır. Diğer yandan ben, yöntem ayrılığının, bölünme nedeni olduğunu düşünmüyorum. Filistin hareketlerinin mensuplarının, kendinden olmayan diğer gurup ve hareketleri feshetmeleri mümkün olmadığına göre bütün grupların, Filistin mücadelesini milli birlik ve zafere taşımak için Filistin halkına sunacakları ortak bir takım programlar çerçevesinde yardımlaşmaları gerekir. Özgürlük sürecinde bölünme olursa herhangi bir zaferin gerçekleşmesi mümkün olmaz. Ayrıca bölünmeyi sona erdirmenin ötesinde özgürlüğün yolu, Filistin halkının tüm gücünü İsrail işgaline karşı kullanması şartına bağlıdır".

Musa Ebû Merzuk şunları da sözlerine ekledi: "Filistin halkının tarihinde bölünme kara bir sayfa olarak yer almıştır. Fakat birliğin kurulma şartlarından biri, taraflar arasında gerçek siyasi bir iradenin olmasıdır ki bununla Filistin halkının işgale karşı birlikte ayaklanması sağlansın. Hem Filistin üzerinde dış faktörlerin de olmadığını söyleyemeyiz. Esas itibariyle kendi bölgesel dairesine dayanan en zayıf taraf biziz. Şu an içinde yaşadığımız bölgesel ortam, aşırı derecede akışkanlığın ve kutuplaşmanın olduğu bir ortamdır. Bir çok ülke arasında savaşa varacak ölçüde gelişen sıcak ilişkiler söz konusuyken Filistin sahasına nasıl yansıyacağını kestiremiyoruz. Bütün bu gelişmeler, Filistin sorununu bölge devletlerinin gündeminden alarak arka plana itmiştir. Hiç şüphesiz bu durumdan en fazla yararlanan devlet İsrail’dir. Diğer yandan İsrail, Filistin sorunuyla ilgili tüm dış müdahaleleri reddettiğini bildirdi. Böylece o, bölgedeki en büyük çekişmenin bir parçası olmuş oldu."

"Buradan hareketle diyorum ki Filistinli guruplar arasındaki bölünmeyi olduğu gibi sürdürmek bu bölünmeler başladığından beri açık bir şekilde İsrail’in amacı olduğu belliydi. İsrail’in bununla hedeflediği şey, Filistin halkını yöntem ve çalışmaları konusunda batı şeria’da bölmektir. Ayrıca İsrail, bölgedeki bu gelişmeleri bence daha önce benzeri hiç görülmemiş tarihi bir fırsat bilerek,  bir takım antlaşmalarla çözüm noktasında iki devlet arasında ortaya çıkan siyasi eşitlik fırsatını sona erdirmeyi hedeflemektedir. Bundan başka İsrail, Gazze şeridini daimi olarak ambargo altında bırakmayı amaçlamaktadır".

Ebû Merzuk'a göre "insanların herhangi bir olayı karşılama şekli ve yorumlama tarzı mantık sınırlarını aşmaya başlamıştır. Ortaya çıkan olay ve sorun  ne olursa olsun sorumluluk iki hareketten birine (Fetih ve Hamas) yüklenir. Bölünmeyi sonlandırıp barışı sağlama konusunda siyasi bir iradenin olmadığını düşünüyorum. Bizim, Ulusal İttifak Hükümeti çerçevesinde hareketteki görüşümüz şöyledir: her gurup, kendini temsil eden adaylarını seçerek bu ulusal hükümete ortak olur. Fakat bu görüşün neden kabul görmediğini bilemiyorum".

Ulusal İttifak Hükümetinin siyaset programı konusunda  Ebû Merzuk şöyle konuştu: "Bazıları Filistin Kurtuluş Teşkilatının programının esas alınması gerektiğini söyler. Fakat Hamas Hareketinin düşüncesine göre mevcut Hamas Hareketinin özel programı, halkın bütün taleplerinin içinde yer aldığı, ayrıca bu talepleri ve Filistin halkının çıkarlarını hayata geçirmek için gelişime açık bir programdır. Bununla beraber Filistin Kurtuluş Teşkilatının programı da bu programın içinde yer almıştır. Ne var ki Fetih hükümeti tarafından tanınmayan Hamas'ın memurları engellerden biridir. Tanımadığın bir gurubun kadrolu memurlarını nasıl yönetebilirsin ki? Bizler gerçek anlamda bir Filistin ortaklığı istiyoruz. Sorun hükümetin görevlerini yerine getirme veya getirmeme sorunu değildir. Aksine sorun, ulusal ittifak hükümetinin kurulma sorunudur. Ulusal İttifak Hükümetinin kurulması Hamas Hareketi tarafından onaylanan bir karardır. Fakat biz, burada ortaklığın olması gerektiğini düşünüyoruz. Hamas'ı da dahil ederek herhangi bir tarafın yönetimi sadece kendi elinde tutmasını reddediyoruz".
Ebû Merzuk şu sözlerle konuşmasını bitirdi: "Sözlerimi şöyle özetliyorum ki Filistin gruplarının imzalamış olduğu altı adet dosyadaki ana başlıklar halinde tüm sorunlar, sayın başkan Ebû Mazin'in önünde durmaktadır. Bunlar arasında Seçimler, Yasama Meclisi vesaire bir çok sorun bulunmaktadır. Askıdaki tüm dosyaların sadece kararnameye ve bu kararnameleri uygulamaya sokma ihtiyacı vardır. Yasama Meclisinin kurulmasını engelleyen ne vardır?"

Fetih Hareketi

Bu arada Emin Makbul şöyle dedi: "Filistinlilerin karşısında uzlaşma ve ittifaktan başka hiç bir seçenek olamaz. Ulusal uzlaşıyı gerçekleştirmediğimiz her gün, tüm Filistin halkına zarar olarak dönmektedir. Bu bölünmenin ardından kazanacağına inanan yanılıyor. Filistin vatandaşı, engelleme ve aksatma sorumluluğunun kimde olduğunu önemsemiyor. Aksine onun önemsediği şey, bölünmenin sürdürülme nedeni üzerine yoğunlaşmıştır. Özellikle halkımızın Gazze şeridinde maruz kaldığı büyük sıkıntı ve acılar önemsenmektedir. Bu sıkıntı ve acıların nedenlerinden biri bölünmedir. Kahire'de düzenlenen genişletilmiş diyalog toplantısında Dr. Musa, Kays Ebû leyla ve 14 gurubun yanı sıra bağımsız kişilerden oluşan bir gurup ile beraber katılımcı olarak bulundum. Demek istediğim şudur: Kahire anlaşması, yeterli ve kapsamlıydı. Fakat sorun, bunu uygulamada çıktı. Hatta Kahire anlaşmasından sonra Sahil anlaşması gibi bir dizi anlaşma yapıldı. Uzlaşma anlaşmalarını hayata geçirmeye engel olan şey, uluslararası bölgesel dış etkenler değil irade ve kararlılığın kendisidir".

Makbul sözlerine şunları ekledi: "Sonuçta Filistin vatandaşı bu durumdan endişe duyacaktır. Bütün taraflar, bu çekişmeden zararlı çıkacaktır. Belki bu bölünmenin sürmesinden yararlanan bazı kişiler olabilir. Ancak hiç bir gurup ve kuruluş yararlanacak değildir. Bazı kişilerin, halkın ve barışın geleceği konusunda karar vermeleri doğru değildir. Ne var ki bu konularda asıl sorumluluk Fetih ve Hamas hareketlerine aittir. Ulusal birliği yürürlüğe sokmanın ihtilafları bitireceğini söylemiyorum. İhtilaf yine sürecek ve birbiriyle çekişen guruplar olacaktır".

Makbul konuşmasını şu sözlerle bitirdi: "Ben inanıyorum ki farklı gurupların katılımıyla ulusal birlik hükümetini kurmak suretiyle işe başlamak çözümün anahtarı olacak. Bu hükümet, Kahire anlaşmasında memurlar konusunu takip edecek bir komisyonun kurulmasına dair gelen maddede memurlar dosyasını uygulamakla sorumlu tutulur. Hiç kimse bu memurların sorunlarının derhal çözülmesi gerektiğini inkar edemez. Ne var ki bu konunun, ulusal birlik hükümeti tarafından kurulacak bir komisyonla ulusal hizmet yasası gibi bir takım yasalara uygun olarak çözülmesi gerekir. Bizim yeni diyaloglara ve yeni komisyonlara artık ihtiyacımız yoktur. Kahire anlaşmasında onaylanan tüm dosyalar, askıdaki bütün sorunları ele almış dosyalardır. Artık tartışılmayan hiç bir konu kalmamıştır. Şayet ele alınmadık bir konu varsa bunu da ulusal birlik hükümeti ile kurulacağı zaman yasama meclisinin çözmesi mümkündür. Nitekim bu durum, kanun maddesinde de belirtilmiştir".

İslami Cihad Hareketi

Bu arada Ebû İmad er-Rufai şöyle konuştu: "Gerçek şu ki bölünme ilk olarak Fetih ve Hamas hareketleri arasında yaşandı. İlk süreçte direniş projesi ile müzakere projesi arasında bariz bir bölünme söz konusuydu. Fakat çok geçmeden bu tarz bölünme, refah sınır kapısı ve memurlar konusu gibi bazı detaylara kilitlenerek başka bir boyuta taşındı. Biz her iki hareketin çözüme ulaşmasına mani olan sebepleri şu şekilde sınırlandırmayı önemsiyoruz: İsrail işgalinin araya girmesi, dörtlü komisyonun öne sürdüğü şartlar, bölgesel rol ve bu rolün her iki harekete karşı ileri sürdüğü şartlar, bazı teknik sorunların çözüme engel gerçek hatalara dönüşmesi, anlaşmazlığın proje anlaşmazlığından çıkıp yetki ve iktidar anlaşmazlığına dönüşmesi, Amerika yönetiminin anlaşmayı engelleyen konumu, Filistin yönetimi içinde yer alıp anlaşma olduğu takdirde bundan zarar görecek bazı kişilerin varlığı".

Ebû İmad sözlerine şunları da ekledi: "Bir geçici yönetim halkasının kurulması zorunludur. Bu yönetim, 11 yıl önce kurulduğundan bu yana iki kereden başka toplanmadı. Bütün siyasi grupları, bölünmeye çözüm bulmaktan uzak tutan sebeplerden birisi budur. Kurtuluş Örgütünün dar halka yönetimde olmamasının ve çeşitli gurupların uzaklaştırılmasının bölünmeyi bitirmemede büyük etkisi olduğuna inanıyorum. Ayrıca Filistin halkının maruz kaldığı saldırılara karşılık vermede birlik düşüncesinin olmamasının da büyük etkisi olmuştur. Yıllarımızı alacak tartışmalara girmemek için görüş ayrılığının ve çeşitliliğin sınırlarını çizecek, Filistin çevreleri arasındaki anlaşmazlığın nasıl yönetileceğini belirleyecek birtakım mekanizmaların olması zorunludur. Filistin ile ilgili bir kararın bireysel olmaması gerekir. Yetkili iktidar ile örgüt ayrımının yapılması gerektiği gibi Filistin ulusal meclis seçimlerinin de yapılması gerekir. Bütün örgüt kuruluşları Filistin iktidarının bir parçasıdır. Bölünmeyi sona erdirmek için bize baskı yapsın diye bölgeye ve büyük devletlere bakıp bir beklenti içerisinde olmamamız gerekir. Bölünmeyi sonlandırma girişimi, bizzat Filistinlilerin kendileri tarafından olmalıdır".

Filistin Kurtuluş Halk Cephesi

Son olarak Halid Berekât konuştu ve şöyle dedi: "Filistin’deki bölünme sorununa yaklaşım yöntemi konusunda bir problem var. Çözüm arama çerçevesinde çok önemli bir konuya vurgu yapmamız gerekir ki bu konu diyalog, tartışma ve tartışmanın şeklidir. Çok açık ana konuları görüşmek üzere aramızda diyalogun ve müzakerenin olması, Filistin içindeki cephenin korunması için kaçınılmaz bir zorunluluktur. Birbirimizden farklı görüş ayrılığı içinde olduğumuzu kabullenmemiz gerekir. Yani bizler farklı akımlardan, meşreplerden, gurup ve güçlerden geliyoruz. Bu çeşitlilik, bizim lehimize veya aleyhimize kullanılan bir silah olabilir. Bunu belirleyecek olan yine biziz. Bu Filistin çeşitliliğini, çoğulculuğunu kutlamak mı isteriz yoksa bölünmek ve iç cephemizi zayıflatmak mı isteriz. Filistin gemisinin ileri doğru yürümesi için kendi içimizde bazı tavizler verebiliriz, ama düşmana karşı taviz veremeyiz. Filistinliler olarak siyasi tavrımızı kontrol eden denklem, Filistin içi işlerde alabildiğine esnek davranıştan yararlanmak; düşmana karşı ise alabildiğine sert ve katı davranmaktır".

Halid Berekât sözlerine şunları ekledi: "Filistin içindeki cephenin durumuyla ilgili merkezi soru şudur bugün halkımızın yaşadığı şartlar, Filistinli bir kesimden diğer bir kesime farklılık göstermektedir. Biz şimdi öyle Filistinli topluluklar karşısındayız ki hepsinin öncelikleri birbirinden farklıdır. Uzlaşma ve ittifak konusu sadece belli bir gurubun görevi değil ulusal bir görevdir. Düşmanın da kendi içinde bazı anlaşmazlıkları ve sorunları var. Fakat düşman, kendi iç problemlerini yönetecek siyasi kurum ve kuruluşlara sahip. Buna karşı hani bizim anlaşmazlıklarımızı ve çekişmelerimizi yönetecek Filistin’e ait siyasi kurum ve kuruluşlarımız nerededir?"
Halid Berekât konuşmasını şu sözlerle bitirdi: "Biz inanıyoruz ki ulusal birlik, sadece iki parti arasında kurulan uzlaşı ve ittifak değildir. Asıl ulusal birlik, Filistin ulusal hareketinin birliğidir. Bu, çeşitli gurupların veya iki gurubun birliğinden daha geniş ve kapsamlıdır. Filistin'in direnen ve tek ulusal programının olması bu birliğin temelini oluşturur. Ben bölünmeye karşı çözüm reçetesinin seçimler olacağına inanmıyorum. Ancak bölünmeyi güçlendirmek istersen seçim yaparsın. Biz şu an Filistin’de, ne Ramallah'da ne Gazze'de yasal bir yetkiye sahip değiliz. İnsanların çeşitli guruplara şu soruyu sorma hakkı vardır: halkımız bu acıları çekiyorken siz nerede ne yapıyorsunuz?".

Çalıştayın Önerileri: "Uzlaşma ve ittifakı sağlama yolları"

Açık oturumun ikinci yarısında katılımcılar beş gruba ayrılarak bir çalıştay yapıldı. Her bir gruba, söz konusu Filistinli liderlerden biri başkanlık etti ve basın mensuplarını, aktivistleri ve basın öğrencilerini de içine alan kendi grubuyla uzlaşma ve ittifakı sağlama yollarını tartıştı. Her gurup, gençler aracılığıyla uzlaşma ve ittifaka katkı sağlaması için Filistin yönetimine birtakım öneriler sundu. Bu öneriler şu şekilde sıralandı:
 

  1. Bütün Filistin güçlerini içine alacak ve 2006 Filistin seçimlerinde başarılı olan bütün grupları temsil edecek ulusal birlik hükümetinin kurulması 
  2. Bütün Milli-İslami güçlerin ve yerel toplum kuruluşlarının katılımıyla demokratik ulusal ilkelere uygun şekilde Filistin halkının yasal tek temsilcisi olarak tekrar Filistin Kurtuluş Teşkilatının kurulması ve yeni bir ulusal sözleşme metninin yazılması
  3. Detaylı anlaşmazlık dosyalarını azaltmak ve  bu dosyaları, esas milli sorunlar çözülünceye kadar ertelemek
  4. Uzlaşma ve ittifak dosyasında mesafe almak için bütün taraflara karşı baskın çıkacak toplumsal bir güç oluşturmak
  5. Kahire'de imzalanan milli ittifak belgesine sadık kalmak, oradaki her sonuca bağlı kalarak ittifakı sağlamak üzere gerekenleri sıraya koymak
  6. Organize edilmiş programlar yapmak; başkanlık, yasama ve belediye seçimlerinin zamanını belirlemek. Bunların kabul edilmediği ve mevcut bölünme devam ettirildiği takdirde Filistin yönetiminin feshedilmesini ve kapsayıcı bir daire olarak Kurtuluş Teşkilatının tekrar kurulmasını öneriyoruz.
  7. Basın ve Filistin halkı karşısında diyalog için açık oturumların düzenlenmesi. Böylece Filistin halkı, uzlaşma ve ittifak dosyasına kimin muhalefet ettiğini ve kimin bölünmenin sürmesinden yana olduğunu görüp onu yargılasın. Ayrıca uzlaşma ve ittifak dosyasının gereği kadro veya personelin değiştirilmesi; halkın tek tek geldiğini düşünerek diyalog masası karşısında hakem heyetinin kurulması
  8. Filistin sorunlarını, başka taraflara veya dış alanlara başvurmadan içeriden olacak şekilde çözmek
  9. Seçimlerin yapımına müteakip bir ay içinde yasama meclisinin toplanması; bu meclisin toplanmasından 5-6 hafta sonra burada alınan kararları düzene sokacak bir komisyonun kurulması
  10. İktidarın memurları düşüncesiyle tüm memurlar sorununun çözülmesi; yasalara uygun olarak memurlar dosyasına bakacak bir uzlaşı komisyonunun kurulması
  11. Ortak etkinlikler çerçevesinde diğer görüşleri de kabul kültürünün ve içerdeki demokratik diyalog kültürünün güçlendirilmesi; birliği sağlamada olumlu bir rol icra etmesi için Filistin basınının güçlendirilmesi; buna ek olarak uzlaşma ve ittifak haberlerini yayımlamada bağımsız ve güvenilir basın mensuplarının tayin edilmesi
Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu