Soykırımın Gölgesinde Gazze Şeridi’ndeki Piyasaların Çöküşü

İşgalci İsrail, 7 Ekim 2023’te Gazze Şeridi’ne savaş açar açmaz ağır bir kuşatmayı da beraberinde uyguladı. Bu kuşatma kapsamında sınır kapıları kapatıldı, tedarik zincirleri kesildi ve aynı zamanda gıda ve temel ihtiyaçların yanı sıra insani ve hizmet odaklı yardımların girişi engellendi. Bunun sonucunda piyasada pek çok ürün ulaşılamaz hale gelirken, kalan sınırlı ürünlerin fiyatları da fahiş biçimde arttı.
Aradan geçen 22 ay boyunca işgalci İsrail, Gazze Şeridi’nde konutlardan altyapıya, ticaret merkezlerinden çarşılara kadar bütün geçim kaynaklarını kasıtlı bir şekilde yok etti. Zaviye Çarşısı, Şeyh Rıdvan Çarşısı, Carrefour ve Metro gibi alışveriş merkezlerinin tahrip edilmesinin ardından, Gazze halkı bu boşluğu sokak aralarına ve yerinden edilen insanların yoğunlukta olduğu bölgelerde köşe başlarına kurdukları çardaklar ve küçük tezgâhlarla doldurmaya çalıştı. Gelinen bu nokta piyasaları alt üst etti ve ekonomik bozulmaya yol açtı.
Bu bozulma, karaborsanın hızla yayılmasına ve ürün fiyatlarının fahiş derecede artmasına yol açtı. Bunun sonucunda halkın alım gücü ciddi derecede düştü ve en temel ihtiyaçları karşılamak dahi Gazzeliler için her gün tekrar eden ağır bir mücadeleye dönüştü.
Birinci Bölüm: Savaşın Gölgesinde Çarşıların Durumu
Gazze Şeridi’ndeki çarşılar, 22 aydır devam eden soykırım savaşı nedeniyle neredeyse tamamen felç olmuş durumda. Savaş, ekonomik hayatı çökerterek Filistinlilerin günlük hayatının her köşesine gölge düşürdü.

Toplu Yıkım
İşgalci İsrail ordusu, Gazze’nin dört bir yanında ticari binaları, depoları ve ana çarşıları sistematik şekilde bombardımana tuttu. Gazze kentinin tarihi çarşısı olan Kayseriye (Zaviye) Çarşısı, merkezdeki Firas Çarşısı, yine kuzeyde Beyt Lahiya Çarşısı ve Cibaliye Mülteci Kampı Çarşısı –ki burası bölge halkı için en önemli ticaret merkezlerinden biriydi– yerle bir edildi. Aynı kaderi Han Yunus ve Refah kentlerindeki çarşılar da yaşadı.
Buldozerler ve savaş uçakları, Gazze kentinde sayılı kalan ticaret merkezlerini ve alışveriş alanlarını da hedef aldı. Rimal Mahallesi’nin kalbinde yer alan Ömer el-Muhtar ve Şüheda caddelerindeki dükkanlar defalarca bombalanarak onlarcası yok edildi ve pek çoğu yandı. Aynı şekilde bölgedeki ticari projelerin altyapısı da tahrip edildi. Metro, Carrefour, Steps ve Meat Town bunların başında geliyordu.
Filistin Ekonomi Bakanlığı’nın verilerine göre, işgal ordusu 2,4 milyonun üzerinde insana hizmet veren on binlerce çarşı ve ticaret merkezini yıktı. Bu şekilde işgalci oluşum, Gazze’deki ticari altyapıyı bilinçli şekilde yok ederek, neredeyse iki yıldır devam eden soykırım savaşı sona erdiğinde dahi Filistin halkının yeniden ayağa kalkma ihtimalini engellemeyi hedeflemektedir.
Tedarik Eksikliği
İşgalci İsrail ordusunun yaklaşık 156 gündür sınır kapılarını tamamen kapatması Gazze Şeridi’ne gıda, mal ve insani yardım girişini engelledi. Böylece çarşılar boşaldı ve raflarda Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin ihtiyaç duyduğu temel gıda maddeleri kalmadı.
Dünya Gıda Programı (WFP) tarafından hazırlanan, dünyanın herhangi bir bölgesindeki gıda güvenlik durumunu ölçen ve 15 örgütten oluşan uluslararası bir komitenin denetiminde uygulanan “Açlık Ölçeği”ne göre Gazze Şeridi’nde felaket boyutlara ulaşan yetersiz beslenmeden ötürü insanların acıları ikiye katlanıyor ve sağlık durumları günden güne kötüleşiyor.
7 Ekim 2023’ten bu yana uygulanan ağır abluka, tedarik eksikliği nedeniyle yalnızca gıda değil, yaşamın tüm temel gereksinimlerine ulaşımı zorlaştırdı. Halk kendisini yaz sıcağına ya da kış soğuğuna karşı koruyacak giysi ve ayakkabı bulamıyor. Öte yandan temizlik malzemelerinin yokluğu hastalık ve salgınları yaygınlaştırıyor. İnşaat malzemelerinin fiyatı ise kıtlık ve halkın talebinin yükselmesinden ötürü onlarca kat arttı.
Gazze, zaten 18 yılı aşkın süredir, yerel üretimi büyük ölçüde sekteye uğratan bir ablukaya maruz kalsa da, Gazze Ulusal Ekonomi Bakanlığı’na göre savaştan yalnızca iki ay öncesine kadar her gün ortalama 1551 ticari yük kamyonu bölgeye giriş yapıyordu[1]. Bu durum, kısıtlı da olsa hayatı sürdürülebilir kılıyordu. Ancak soykırım saldırılarının başlamasından bu yana en fazla 500–600 kamyon, o da geçici ateşkes dönemlerinde içeri girebildi. Ardından sınırlar yeniden kapatıldı ve üç ayda çarşılar tamamen boşaldı. Sonrasında İsrail, WFP’nin yalnızca un yüklü birkaç tırının geçişine izin verdi; fakat bu yardımlar Gazze’deki güvenlik güçlerinin denetim yapmasına izin verilmeden sokak ortasında bırakıldı. Bu da yardımların yağmalanmasına ve Gazzelilere ulaşmamasına sebep oldu.
Aynı şekilde çarşıların çoğu ya tamamen yıkıldı ya da ağır hasar aldı. Bunun sonucunda özellikle göçmenlerin yoğun olduğu bölgelere göre geçici ya da kalıcı halk pazarları kuruldu: Şeyh Rıdvan, Celee Caddesi, Ebu İskender Caddesi ve Vahde Caddesi çarşıları bunlardan bazıları. Ancak bu alanlara karaborsa hâkim olmuş ve fiyatlar astronomik seviyelere çıkmış durumda. Gazzeliler artık sebzeyi kilo ile değil, tek tek almak zorunda kalıyor. Kahve, şeker, domates salçası ya da bulyon gibi temel ihtiyaçlar gramla satılıyor. Bir gram şekerin fiyatı 5 şekele kadar yükselmiş durumda.
Nüfusun Yerinden Edilmesi
Gazze Şeridi nüfusunun kitlesel bir şekilde yerinden edilmeye devam edilmesi insani krizi derinleştirdi, piyasaların neredeyse tamamen çökmesine yol açtı ve para harcama önceliklerini kökten değiştirdi. İnsanlar savaşın sürmesi ve sürekli yer değiştirme zorunluluğu olmasından ötürü artık yalnızca en zaruri ihtiyaçlarını almaya yönelip gereksiz gördüklerinden uzak duruyor. Artık halk, pazarlarda bulamadıklarından ötürü taze et ve sebzeler yerine un, bakliyat, konserve ve kuru gıda gibi temel ürünlere yöneliyor.
Bunu, İsrail bombaları altında Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndan Gazze kentine göç etmek zorunda kalan Sündüs Fayyad da doğruluyor[2]. Fayyad, ev eşyası, halı, mutfak gereçleri ve kıyafet gibi pek çok şeye ihtiyaç duymasına rağmen bunlardan tamamen vazgeçtiğini, yalnızca zaruri ve kolay taşınabilir şeyler aldığını belirtiyor. Ayrıca gıda malzemelerini de günlük ihtiyacı kadar, az miktarda satın aldığını ifade ediyor. Çünkü herhangi bir anda tahliye emri alabileceğini ve o an aldığı tüm yiyecek ve eşyaları geride bırakıp sadece canını kurtarmak için kaçmak zorunda kalabileceğini söylüyor.
Alım Gücünün Kaybı
Maaşların kesilmesi, gelir kaynaklarının yok olması, işsizlik ve yoksulluğun rekor seviyelere çıkması Gazze halkının alım gücünü neredeyse sıfırladı. Bu durum, yerel piyasanın hareketliliğine gölge düşürdü.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ULO) verilerine göre, Gazze Şeridi’nde işsizlik oranı yüzde 80’e dayandı. Dünya Bankası (WB) ise yoksulluğun yüzde 100’ün üzerine çıktığını, 2024 yılı içinde gayrisafi yurtiçi hasılanın yaklaşık yüzde 85 oranında daraldığını açıkladı. Bu durum, halkın maddi durumunu ve alım gücünü büyük oranda etkiledi, gündelik yaşamı daha da zorlaştırdı ve piyasalarda alışverişin neredeyse durma noktasına gelmesine yol açtı.
Ekonomi uzmanı Ahmed Ebu Kamer’e göre, yarım maaş ödemeleri, gelir kaynaklarının tükenmesi ve ürünlerin fahiş fiyatlara çıkması alım gücünün daha da düşmesine neden oldu. Özellikle “nakde çevirme” komisyonlarının oldukça yükselmesinden ötürü vatandaşlar ellerindeki paranın neredeyse yarısını kaybediyor. Halkın temel ihtiyaçlara oldukça ihtiyacı olmasına rağmen, alım gücünün bu denli zayıf oluşu ihtiyaçların karşılanmasını engelliyor[3].
Gazze’de 22 aydır devam eden savaş boyunca “nakde çevirme” uygulamaları yayıldı. Buna göre, maaşının bir bölümünü almak ya da yurt dışındaki işlerinden veya akrabalarından gelen havaleleri ve yardım paralarını çekmek isteyen biri, bu meblağı elektronik olarak aracının hesabına yatırıp karşılığında bu parayı nakit olarak ancak yüzde 45’e varan kesintiyle alabiliyor. Gazze Şeridi’nde bankaların kapalı olması ve nakit paranın kıtlığı karşısında bu, insanların açıkça sömürülmesi için bir araç haline gelmiş durumda.
Sonuç olarak, vatandaşların alım gücündeki bu keskin düşüş, piyasalardaki ticaretin durgunlaşmasına ve ekonomik hareketliliğin zayıflamasına yol açıyor. Bu da, zaten feci yaşam şartları arasında hayatta kalma mücadelesi veren Gazze halkının krizini daha da ağırlaştırıyor.
İkinci Bölüm: Piyasalardaki Krizin Belirtileri
Gazze Şeridi’ndeki Filistinliler, un, pirinç, yağ, süt, et, sebze, meyve ve hatta ilaç gibi temel ürünlerde büyük bir kıtlık yaşıyor. Bu kıtlık, halkın alım gücünü aşacak kadar korkunç bir şekilde fiyatların artmasına neden oldu.

Gazze Ticaret ve Sanayi Odası’nın piyasadaki haftalık temel ürün fiyatları raporuna göre:
- 25 kilo unun fiyatı savaş öncesinde 35 şekel (10 dolar) iken bugün 2.536 şekele (742 dolar) çıktı.
- Bir kilo şekerin fiyatı savaş öncesinde 3 şekel (0,88 dolar) iken bugün 413 şekele (130 dolar) çıktı.
- Bir kilo pirincin fiyatı savaş öncesinde 8 şekel (2,3 dolar) iken bugün 102 şekele (29 dolar) çıktı.
- Bir litre sıvı yağın fiyatı savaş öncesinde 8 şekel (2,3 dolar) iken bugün 85 şekele (25 dolar) çıktı.
- Bebek bezinin fiyatı savaş öncesinde 29 şekel (8,5 dolar) iken bugün 520 şekele (152 dolar) çıktı.
- Bebek mamasının fiyatı savaş öncesinde 25 şekel (7,3 dolar) iken bugün 170 şekele (50 dolar) çıktı.
- Bir litre mazotun fiyatı savaş öncesinde 6,3 şekel (1,8 dolar) iken bugün 117 şekele (34,2 dolar) çıktı.
Buna göre, Gazze’de tüketici ürünleri fiyat endeksi geçen hafta 3.590 şekel (1.015 dolar) seviyesine ulaştı. Aynı hafta içinde nakit elde etmek için ödenen komisyon oranı ise ortalama yüzde 43 oldu. Fiyatlar, piyasaya yardımlar aracılığıyla giren az sayıdaki ürünün durumuna göre değişiklik gösteriyor.
Öte yandan sebzeler, halkın günlük mutfağının vazgeçilmez parçası olmasına rağmen, neredeyse bulunmaz hale geldi. Bulunan az miktar ise fahiş fiyatlarla satılıyor. Örneğin bir kilo domates 120 şekele (35 dolar), bir kilo salatalık 90 şekele (26 dolar) ve 30 gram acı biber 30 şekele (9 dolar) satılmaya başlandı. Meyvelerde de durum aynı. Üzüm, incir, karpuz ve kavun gibi ürünler yok denecek kadar az. Et ise —beyaz veya kırmızı— 156 gündür kapalı olan sınır kapıları nedeniyle tamamen piyasadan yok olmuş durumda.
Temel olmayan mallar da piyasadan neredeyse tamamen yok olmuş durumda; miktar azlığı ve bazı tüccarların bu kıtlığı istismar etmesi nedeniyle fiyatları fahiş şekilde artmış bulunuyor. Bunlara örnek olarak kıyafet, elektrikli ve elektronik cihazlar, otomobiller ve çeşitli içecekler verilebilir. Örneğin 30 gram kahvenin fiyatı 400 şekele (117 dolar) ulaşırken, soykırım savaşı öncesinde en kaliteli türleri bile sadece 14 şekele (4 dolar) satılıyordu.
Ekonomi uzmanı Muhammed Berbeh’e göre, krizin en önemli göstergelerinden biri, işgalci İsrail’in sınır kapılarını kapalı tutması ve sadece çok sınırlı bir şekilde açarak küçük miktarlarda yardım malzemesi (çoğunlukla un) girmesine izin vermesidir. Bu yardımlar çeşitlilikten yoksun olduğu için pazarlarda gerek temel gerek temel olmayan mallar bulunamamaktadır. Bu şekilde Gazze halkı, felaket boyutunda bir açlık ve insani krizle baş başa bırakılmış durumdadır[4]. Sağlık Bakanlığı’nın 1 Ağustos 2025 tarihli basın açıklamasına göre, bu durumun doğrudan sonucu olarak 92’si çocuk olmak üzere 162 kişi yaşamını yitirdi.
Üçüncü Bölüm: Savaşın Ekonomik Sistem ve Piyasalara Etkisi
Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden soykırım savaşı, binlerce tüccarın dükkânlarını, depolarını ve ticaret merkezlerini kaybetmesine yol açtı. Yalnızca ticari sektördeki ilk kayıplar 1,625 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Buna pazar yerleri, mağazalar, depolar ve diğer ticari tesisler de dâhil. Bu durum ekonomik hayatı felce uğrattı ve benzeri görülmemiş krizlere sürükledi. Gazze Şeridi Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Aid Ebu Ramazan’a göre, ekonomik işletmelerin yüzde 80’inden fazlası tamamen ya da kısmen zarar gördü, tüccarların yaklaşık yüzde 80’i ise ya mal bulunmaması ya da halkın alım gücünün yok olması nedeniyle ticaretten çekilmek zorunda kaldı. Ayrıca tüccarlar, stok ve sermayelerinde milyonlarca dolarlık kayıplar yaşadı[5]. Bu sırada işgalci İsrail, “savaş tüccarlarını” destekleyerek ekonomiyi sürekli bir kaos içinde tutuyor ve ekonomik tabloyu daha da karmaşık hale getiriyor.
İsrail’in yerel tedarik zincirlerini —fabrika, tarım arazileri, hayvancılık işletmeleri ve balık pazarları da dahil olmak üzere— hedef alıp yok etmesi, temel malların teminini imkânsız hâle getirmiş, ekonomik ve günlük yaşam faaliyetlerini bütünüyle sekteye uğratmıştır. Bunun yanında telafisi mümkün olmayan ciddi can kayıpları ile mali ve ekonomik yıkımlar yaşandı.
İlk tahminlere göre tarım sektöründeki kayıplar yaklaşık 1,050 milyar dolar, sanayi sektöründeki kayıplar ise yaklaşık 1,125 milyar dolar seviyesinde. Bu tablo, Gazze nüfusunun yüzde 90’ını, kıt kanaat sağlanan insani yardımlara bağımlı hâle getirdi.
Mal kıtlığı, tüccarların tekelci uygulamaları, nakit sıkıntısı ve paraya erişim için ödenen yüksek komisyonların neredeyse yarı yarıya kayba neden olması nedeniyle para karşılığı alışverişin yerine takas sistemi yaygınlaştı. Gazze’de devlet memuru olarak çalışan ve maaşını ancak iki ya da üç ayda bir alabilen Muhammed Semur, yaşadığı durumu “trajik” olarak nitelendiriyor ve çocuklarının açlığını bastıracak kadar bir şey satın alamayınca, bir kilo şekeri sekiz kilo un karşılığında takas etmek zorunda kaldığını anlatıyor[6].
Süregelen savaşın etkisiyle karaborsa ve kaos ortamı yaygınlaştı, bir kısım satıcı ve tüccar mallara el koyarak fiyatları keyfi biçimde belirlemeye başladı. İsrail ordusunun pazarlarda denetim yapan hükümet görevlilerini hedef alması nedeniyle denetim mekanizmasının yokluğunda, Gazze’ye yönelik savaş yeni bir tüccar sınıfı ve yeni sermaye sahipleri doğurdu. Bu kişiler, kaos ortamını fırsata çevirerek hem servet hem de silah biriktirdi, sınır kapılarında tahakküm kurup Gazze’ye hangi malların gireceğini kontrol eden İsrail ordusunun koruması altında yardım tırlarını yağmaladı.
Dördüncü Bölüm: Tüketiciyi Koruma Genel Müdürlüğü’nün Rolü
2005 tarihli 21 sayılı Tüketiciyi Koruma Yasası’na göre, Filistin Ekonomi Bakanlığı’na bağlı Tüketiciyi Koruma Genel Müdürlüğü’nün görevi; fiyatları denetlemek, tekelciliği ve vatandaşların sömürülmesini engellemek, sağlık risklerini ortadan kaldırmak ve teknik talimatlara uygun bir şekilde ürün ve hizmetlere erişimi sağlamaktır.
Gazze Ekonomi Bakanlığı’ndan bir kaynağa göre, devam eden soykırım savaşı koşullarında işgalci İsrail’in piyasadaki fiyatları takip edip denetlemeye çalışan herhangi bir unsuru hedef almasından ötürü fiyat denetimi kolay kolay yapılamıyor[7].
Nitekim işgal ordusu, soykırım savaşının başından bu yana, pazarların kontrolünde görev alan güvenlik görevlilerini hedef almaktadır. Örneğin 26 Haziran 2025’te Deyr el-Belah Çarşısı’nda, gıda ürünlerini karaborsa tüccarlarından toplayıp yağma ve tekel çetelerini takip etmekle görevli polis ve güvenlik unsurlarının gözetiminde un dağıtımı yapılırken, halkın toplandığı alan doğrudan hedef alınmıştır.
Tüm bunlara rağmen, Ekonomi Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı’na bağlı genel istihbarat birimleriyle iş birliği yaparak, tüccarları Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yayınlanan fiyat listesine göre satış yapmaya zorlarken, kurallara uymayanlara karşı da tutanak tutmaktadır.
Beşinci Bölüm: Çözüm ve Kurtuluş Yolları
Gazze’de piyasanın çökmesi, temel mal ve gıda maddelerinin kıtlığı ve fiyatların akıl almaz şekilde artması karşısında bu krizi aşmak için şu çözümler öne sürülebilir:
- Soykırım savaşının durdurulması ve sınır kapılarının açılması için uluslararası baskının artırılması; böylece insani ve gıda yardımları ile ticari malların serbest piyasa koşullarına uygun şekilde ve yeterli miktarlarda girişinin sağlanması. Bu bağlamda Gazze günlük olarak 600–800 kamyon temel gıda (et, meyve, çadır vb.)[8] ve 1000–1100 kamyon hammadde ve inşaat malzemesine ihtiyaç duyuyor[9].
- İşgalci İsrail’e, yardım kamyonlarının depolara ulaştırılmasına izin vermesi için baskı yapılması; yardımların adil şekilde dağıtılmasının sağlanması ve belirli grupların bu yardımları tekelleştirmesinin engellenmesi.
- Gazze’de bankaların açılması, yıpranmış paraların yenileriyle değiştirilmesi, ayrıca nakit para girişinin sağlanması. Bu sayede vatandaşların nakit para bozdururken ya da banka uygulamalarından alışveriş yaparken ödemek zorunda kaldıkları yüksek komisyon yükü hafifletilmiş olacaktır[10].
- Pazarlar, depolar ve döviz şirketleri üzerinde toplumsal denetim uygulanması. Böylece mevcut mallar için adil bir fiyat belirlenir, bu fiyatlar tüccarlara ve satıcılara dağıtılır, ardından mahallelerde ve yerel pazarlarda vatandaşlardan oluşan komiteler kurularak fiyatların sürekli denetlenmesi sağlanır. Tekelcilik, fiyat manipülasyonu ya da vatandaşların parasının çalınması gibi durumlarda failler yargılanıp halka açık biçimde cezalandırılır.
- Yerli çiftçilere destek verilerek gıda açığının bir kısmının telafi edilmesi. Bunun için çiftçilere modern tarım projeleri kurmaları amacıyla mali hibeler verilmesi veya su depoları, pulluk, tohum gibi tarımsal ihtiyaçların sağlanması gerekli. Zira bu, tarımsal verimliliği artırıp üretimi geliştirerek pazara sebze, meyve ve diğer ürünlerin sağlanmasına katkı sağlayacaktır.
Sonuç
Soykırım savaşı, pazarlarda büyük bir çöküşe, gıda ve ilaç başta olmak üzere geçim kaynaklarında ciddi bir kıtlık oluşmasına yol açmıştır. Çarşıların büyük ölçüde tahrip olması, sınır kapılarının kapatılması ve insani yardımların, ticari malların ve hammaddelerin girişinin engellenmesi nedeniyle tedarik zincirleri neredeyse tamamen felç olmuştur.
Bunun sonucunda karaborsa yaygınlaşmış, fiyatlar astronomik seviyelere çıkmış ve iç finans kaynaklarının yokluğu ve dış finans kaynaklarının nakde çevrilmesinde alınan aşırı yüksek komisyonlar nedeniyle satın alma gücü büyük ölçüde düşmüştür. Bu da insani krizi felakete dönüştürmüş ve 92’si çocuk olmak üzere 100’den fazla kişinin açlık nedeniyle hayatını kaybetmesine yol açmıştır.
Her ne kadar piyasanın yeniden canlandırılması zaman alacak olsa da, şu an için yapılması gereken, soykırım savaşının derhal durdurulması, Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılması ve ekonomik ve insani olarak acil bir şekilde destek sağlanmasıdır.

[1]Filistin Ekonomi Bakanlığı, Ticaret ve Sınır Kapıları Genel Müdürlüğü, Eylül 2023 Raporu.
[2]Araştırmacı tarafından vatandaş Sündüs Fayyad ile yapılan röportaj, 19.07.2025.
[3]Araştırmacı tarafından ekonomi uzmanı Ahmed Ebu Kamer ile yapılan röportaj, 07.07.2025.
[4]Araştırmacı tarafından ekonomi uzmanı Dr. Muhammed Berbeh ile yapılan röportaj, 07.07.2025.
[5]Araştırmacı tarafından Gazze Şeridi Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Aid Ebu Ramazan ile yapılan röportaj, 25.7.2025.
[6]Araştırmacı tarafından vatandaş Muhammed Semur ile yapılan röportaj, 23.07.2025.
[7]Araştırmacı tarafından Filistin Ekonomi Bakanlığı’na bağlı Tüketiciyi Koruma Genel Müdürlüğü Başkanı ile yapılan röportaj, 26.07.2025.
[8]Ekonomi Uzmanı Ahmed Ebu Kamer ile yapılan röportaj.
[9]Araştırmacı tarafından Gazze El-Ezher Üniversitesi’nden Doçent Dr. Semir Ebu Mudellele.
[10]Aynı kaynak.
Not: Bu metn linkte bulunan Arapça makaleden Türkçe’ye uyarlanmıştır.