İsrail AraştırmalarıDOSYALAR

Karizmatik Liderlerden Yoksun Olmasının İsrail İşçi Partisinin Gerilemesi Üzerindeki Etkisi

Kuruluşundan beri İsrail’de siyasi partilerin çokluğu ve rekabeti dikkati çekiyor. 1948'de İsrail Devleti'nin kuruluşundan bu yana İsrail’de bir siyasi partinin tek başına hükümet kurduğu görülmemiştir. Aksine İsrail, tarihi boyunca hep koalisyon hükümetleriyle yönetilmiştir. 38 yıl boyunca İsrail’de yönetimin en önemli kademelerini elinde tutan, en parlak dönemlerinde ve siyasi gücünün zirvesinde olduğu zamanlarda bile Hafoda yani işçi partisi dâhil İsrail’de hiçbir siyasi parti tek başına hükümet kurmayı başaramamıştır.

En kritik dönemlerde İsrail’i yöneten işçi partisi son zamanlarda gerçek bir gerileme ve düşüş yaşıyor(Knyj-2009).

 İşçi Partisine Tarihi Bir Bakış

İsrail İşçi Partisi-Hafoda (MAPai ve Ahdut Hafoda) arasındaki birlik sonucu 1968 yılında kurulmuştur. Daha sonra aktif bir parti olan İsrail işçi Partisi-MAPai bu birliğe katıldı.

İsrail’in kuruluşundan, diğer partilerin katılımıyla İşçi Partisi adını aldığı 1968 yılına kadar tüm başbakanlar bu partiden seçilmiştir (Rolf-1998). Diğer partilerle yaptığı birlik anlaşması gereği  vekillerin ve bakanların % 57’si işçi partisinden olacaktı (Nior-2016). Kuruluş bildirgesinde  İşçi Partisi, bağımsız İsrail devletinde adil bir emek toplumunun oluşması ve tüm Yahudilerin “kendi ülkelerinde” toplanmaları için çalışacağını duyurdu. Partinin en önemli amaçlarından biri sosyalist Siyonizm ve işçi hareketinin inandığı değerler temelinde ulusal hedeflere ulaşmaktır. (Nior-2016).

İşçi Partisi 1969 yılında İsrail Knessetin yedinci genel seçimleri döneminde  "Mbm Parti ile Unified İşçi Partisi “Hmarakh” bloku adı altında bir ittifak kurmuştur. Hmarakh bloku Knessette toplam 56 sandalye kazanmış bunun 49’unu işçi partisi-Hafoda listesinden seçilmiştir.

1973 seçimlerinde Hmarakh bloku Knesset’te toplam 51 sandalye kazanmış bunun 44’ünü işçi partisi-Hafoda elde etmiştir. 1977 seçimlerinde Hmarakh bloku bir gerileme yaşamış ve tarihinde ilk defa iktidardan muhalefete geçmiştir. Bu seçimde Hmarakh bloku Knesset’te toplam 32 sandalye kazanmış bunun 28’ini işçi partisi-Hafoda elde etmiştir. (Hlvar-2011)

İşçi Parti, 1981 seçimlerinde 40,  1984 seçimlerinde 37, 1988 seçimlerinde aynı şekilde 37 ve 1992 seçimlerinde de 44 sandalye kazanmıştır.

Lideri İzak Rabin in bir suikastla öldürülmesinin ardından yapılan 1996 seçimlerinde işçisi partisinin sandalye sayısı 34’e düşmüştür. Düşüşünü sürdüren işçi partisi 1999 seçimlerinde ancak 23 sandalye elde edebilmiştir. Daha sonraki yıllarda da işçi patisinin sandalye sayısı hep 20’nin altında kalmış ve işçi partisi 2001 yılından beri hükümette yer alamamıştır(Hlvar-2011).
 
İşçi Partisi karizmatik kurucu kadrosu

İşçi Partisi-Hafoda karizmatik lider kadrosuyla 1948 ile 1977 yılları arasında çok önemli başarılara imza atmıştır.

Şimdiki işçi partisinin ilk hali olan MAPai lideri David Ben-Gurion İsrail devletinin kuruluşunu ilan eden kişidir. Onu destekleyen veya eleştiren herkes David Ben-Gurion’un İsrail tarihinde en önemli siyasi lider olduğu konusunda ittifak ediyor. (Djna-2014). Çoğu kimse onu diktatör olarak görse de David Ben-Gurion İsrail’de tüm siyasilerin ilham kaynağı olmuştur. 

İsrail'in eski Devlet başkanı Şimon Peres, İsrail’in kaderini belirleyen kararlar almada en kudretli ve cesur kişinin Ben-Gurion'un olduğunu söyledi. (Pearce, 2015) bazıları daha da ileri giderek Ben-Gurion'un lider “baba” olduğunu söylüyor. 

İsrail halkı ona büyük bir saygı duyuyor, yanlış ve riskli olsalar dahi almış olduğu kararlarının eleştirilemeyeceğine inanıyor.(Herman, 2012).

Ben-Gurion’dan sonra MAPai partisinin başına Levi Eşkol geldi. Bunun da Ben-Gurion yardımcısı olması ve maliye bakanlığı yapmış hasebiyle İsrail siyasi ve ekonomik çevrelerinde çok itibarlı bir yeri vardı. Onun da sözü dinleniyordu. (Rosenthal-2016) 

Başlangıçta ismi MAPai partisi olan ve daha sonra ismi Hafoda olarak değiştirilen işçi partisinin başına Golda Meir geçti. Bu kadın İsrail tarihinde bir yıldız olarak kabul ediliyor. “Demir leydi” lakabıyla şöhret bulmuştur. (Goldstein ve Dorner-2008) 

Golda Meir savunma bakanı Moshe Dayan’ı yenerek partinin başına geçmiştir. Hem içte hem de uluslararası alanda büyük bir saygınlık ve prestij elde etmeyi basarmıştır. Sol gelenekten gelmesine ve solcu bir partinin başında bulunmasına rağmen örneğin “hayır Filistin halkı yoktur" gibi “şahin tavrıyla” sağcılardan önemli bir kesimin de desteğini almayı başarmıştır. (Goldstein ve Dorner-2008) 

Onun başbakanlığında 1973 yılındaki Yom Kippur Savaşı'nda İsrail’in yenilmesine rağmen İsrailliler yapılan seçimlerde ona desteğini sürdürmüş partisine 51 sandalye kazandırmıştır. (Hlvar-2011)

Golda Meir’in 1974 yılında istifa etmesine rağmen ne devlet ne de parti içinde bir boşluk meydana gelmemiştir. İşçi Partisi içinde liderlik krizi olmadı.

1967 yılındaki Altı Gün Savaşı sırasında Kurmay Başkanı olan İzak Rabin başbakan olmayı başardı.

1977 yılındaki seçimlerde İşçi partisi tarihinde ilk defa birinci parti olamadı. Hükümeti Likut blokuna bırakmak zorunda kaldı. Üstelik 1973 yılındaki Yom Kippur Savaşı’ndan dolayı eski hükümetin hesaba çekilmesi gerektiği yönünde sesler yükselmeye başladı (Hlvar-2011).

Sırasıyla Rabin ve Şimon Peres başkanlığındaki işçi partisi bazen hükümette bazen muhalefette yer aldı. Ama bu dönemde her şeye rağmen gücünü korumaya devam etti. Nitekim Rabin liderliğindeki işçi partisi 1992 seçimlerinde 44 sandalye elde etmeyi başarmıştır. İsrail’in tarihinde önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen Oslo anlaşması da bu dönemde yapılmıştır. İzak Rabin muhalefetin sert tepkisine rağmen bu anlaşmayı yürürlüğe koymuştur. Kamu yoklamaları İsraillilerin çoğunluğunun İzak Rabin’i İsrail’in en güçlü üçüncü siyasi lider olarak gördüğünü ortaya çıkarmıştır (Djna, 2014) İzak Rabin’in 1995 yılında öldürülmesinden sonra İsrail devletini kuran işçi Partisi gücünü kaybetmeye başladı. (Humvlba-2010).

İşçi Partisinin yeni nesil yöneticileri

Parti yönetiminin yaşlılardan gençlere geçmesinin sembolü olarak kabul edilen Ehud Barak parlak askeri geçmişi ile partiyi toparlamaya çalıştı. Partinin imajını yeniden inşa etmek, Ben-Gurion, Golda Meir ve Rabin’in mirasını canlandırmak için önemli çaba sarf etti. Ancak bu dönemde İsrail’in Lübnan’dan çekilmek zorunda kalması,  ikinci Filistin intifadasının başlaması bu süreci sekteye uğrattı. Seleflerinin aksine Barack’ın Camp David'de Yaser Arafat'ın karşısında “zayıf müzakereci” profili ortaya koyması imajının daha da bozulmasına yol açtı. (Hlvar, 2011)

Daha kötüsü işçi partisi, tarihinin en büyük hezimetini yine Ehud Barak döneminde yaşamıştır.  İşçi partisi tarihinin en kötü seçim sonuçları 2009 seçimlerinde yaşanmıştır. İşçi partisi bu seçimlerde sadece 13 sandalye kazanabilmiştir. (2014-Muallam)

İki yıl sonra işçi partisi bir darbe daha aldı. Partiden kopmalar oldu. Bu kopmalarla birlikte işçi partisinin sandalye sayısı 8’e düştü. (Muallam 0,2014).

Barak’ın, halefleri olan Amir Peretz, Şili Hristimovic ve mevcut parti lideri İzak Herzog da liderlik boşluğunu doldurmayım başaramadılar. Bunların hiç biri sağcı Likud liderleri Netanyahu ve Ariel Şaron karşısında varlık gösteremediler. 2009 yılından beri Geçen süre içinde parti bir türlü toparlanamadı. Bu dönemdeki tüm İsrail kamuoyu işçi partisi liderlerini partiyi daha kötüye götürmekle suçlamıştır.  (Humvlba, 2010)

İşçi partisinin ilk nesil lider kadrosu çok karizmatikti. Bu liderler halkla iç içeydiler. Halkın sorunlarını yakından takip ediyor buna göre icraatlarda bulunuyorlardı. Buna karşılık son nesil parti yöneticileri hem karizmadan yoksunlar hem de halkın içinde değiller. Bu dönemdeki liderler halkın içinden değil elit tabakadandırlar. Halkın sorunlarından çok kendi ekonomik çıkarlarını ön planda tutuyorlar. (Sela, 2015). 

Karizmatik liderlerin yokluğu ile birlikte süreç içinde İşçi Partisi'nin kayıtlı üye sayısında da ciddi bir azalma gözlemlenmektedir. 

Rabin döneminde partiye kayıtlı üye sayısı 130.000 iken Şili Ihemovis döneminde bu sayı 56.000’ne düştü.   Mevcut lider İzak Herzog döneminde düşüş devam etti ve bu sayı şimdilik 48.000’e düştü. (leyse-2014)
İsrail devletini kuran, birçok savaş kazanan İsrail işçi partisinin ilk nesil lider kadrosu sol ideolojisini, sosyal anlayışını hiçbir zaman ihmal etmedi. Buna karşılık son nesil yönetim kadrosu askeri alanda birçok başarısızlık yaşadığı gibi kendi ideolojisi doğrultusunda sosyal politikalarında da ihmaller ve başarısızlıklar yaşıyor. (Hlwar, 2011)

İşçi partisinin sosyal politikaları ihmal etmesinin sonucu olarak son beş yılda bu alanda siyaset yapan ve hatırı sayılır oy alan başka partiler ortaya çıkmıştır. Son on yıldır işçi partisinin iktidar olma gibi bir iddiası göze çarpmıyor. Sanki yenilgiyi ve mevcut durumu kabullenmiş gibi bir hali var. 

Yapılan en iyimser kamuoyu yoklamaları İsrail için en uygun başbakan adayı olarak işçi partisinin başkanını ikinci sırada gösteriyor. Birçok alandaki başarısızlığına ve iktidarın yıpranma payına rağmen kamuoyu yoklamaları Netenyahu’nun hala birinci sıradaki yerini korumaya devam ettiğini gösteriyor. (Şalom, 2015)

Buna göre İsrail kamuoyu, İşçi partisi liderini hükümete layık görmüyor. İsrail kamuoyu Tabiri caizse İşçi partisi liderini İsrail’i idare edecek “adamlık” vasıflarına sahip biri olarak görmüyor. (beşin-2014) İşçi partisinin mevcut lideri, tecrübeden yoksun hayatı boyunca hiçbir başarısı olmamakla itham ediliyor.  (Ezra-2015)

Tüm İsrailliler İsrail’in kurulmasından önce Ben-Gurion’un kurduğu sosyal kurumları minnetle anmaya devam ediyor. Ben-Gurion ve Levi Eşkol döneminde İsrail’in kurulmasından önce oluşturulan Yahudi ordusu sonrasında peş peşe kazanılan zaferler hep hafızalardaki yerini koruyor ve minnetle anılıyor.

İzak Rabin’in Filistin ve Ürdün ile yaptığı anlaşmalar İsrail kamuoyu tarafından olumlu karşılanmış ve desteklenmiştir. 

İşçi partisi, içinde bulunduğu durumdan kendisini kurtaracak karizmatik liderini hala bulabilmiş değil. Ayrıca partinin ideolojisini ihmal ederek diğer partilere benzemeye başlaması da yıldızının sönmesine yol açan başka bir faktör olmuştur.

Siyasi gözlemciler Filistin’le barış sürecinin başarısızlığa uğramasının, İsrail’in etnik yapısının değişmesinin, partinin diğer partilere benzemeye başlamasının, partinin kendi sosyal politikalarını ihmal etmesinin partinin gerilemesinin en önemli sebepleri olduğunu belirtiyorlar. 

Ancak bütün bunlara rağmen belli koşulları yerine getirmesi durumunda İşçi partisinin tekrar eski parlak günlerine dönmesi pek ala mümkündür. 

Daha önce olduğu gibi Etkili ve cesur kararlar alabilecek Karizmatik bir lider bulması, genç neslin ilgisini çekmeyi başarması ve sosyal politikalarını hayata geçirmesi durumunda partinin yeniden eski parlak günlerine dönmesi mümkün olacaktır. 
 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu