Gazze Şeridi’nde Bankacılık Sektörünün Hedef Alınması: Soykırımın Bir Parçası

Saad el-Vahidi

Likidite kaybı, yıpranmış banknotlar, tüm Gazze Şeridi’ne hizmet vermeye çalışan ancak bir elin parmaklarını geçmeyen ATM’ler ve Gazze halkının neredeyse iki yıla dayanan soykırım savaşında geliştirdiği yeni alışveriş ve finansal işlem biçimleri… Peki, mali kriz Gazze’de ne zaman ve nasıl başladı? Para nereden geliyor ve nereye gidiyor? 600 güne yaklaşan kesintisiz saldırıların ardından Gazze’deki Filistin bankacılık sistemi nasıl yok oldu? Bu krizin başlıca etkenleri nelerdir ve bu krizi atlatma çabalarında kayda değer bir gelişme oldu mu?

Soykırımın hedef listesinde bankacılık sistemi en ön sırada

Gazze Şeridi’ne karşı soykırım savaşının başlatıldığı ilk saatlerde, İsrail Hava Kuvvetleri tarafından Gazze Şeridi’nin dört bir yanındaki mahallelerin, bölgelerin ve kamu-özel tesislerin hedef alındığı eşi görülmemiş bombardıman operasyonu yüzünden bankalar ve devlet kurumları kapılarını kapattı.

Bu saldırılar, daha sonra Yediot Aharonot gazetesinin aktardığına göre, işgalci yönetimin Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun, dönemin Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’ye saldırıların sayısını artırma ve önceden belirlenmiş hedef listesini geride bırakacak şekilde saldırı dalgalarını genişletme talimatı vermesiyle daha da şiddetlendi. Bu bombardımanlar, Gazze Şeridi’nde yolları, iletişim hatlarını, enerji tesislerini ve internet altyapısını yok ederek ciddi bir yıkıma neden oldu. Tüm kurumlar çalışanlarını korumak için tam kapanmaya gitmek zorunda kaldı. Bu sırada sadece hastaneler, güvenlik birimleri ve sivil savunma merkezleri acil durum planları çerçevesinde faaliyetlerini sürdürdü.

Bankaların kapanmasıyla birlikte ATM’ler, Gazze halkı için nakit para temin edilebilecek tek kaynak haline geldi. Ancak kesintisiz bir şekilde Gazze Şeridi’nin dört bir yanını hedef alan bombardımanların yol açtığı yıkımlarla birlikte bu cihazlar da art arda hizmet dışı kalmaya başladı. Bankaların kapanması ve ATM’lerin tahrip olması, Gazze’deki mali krizin ilk halkalarını oluşturdu.

Gazze Şeridi’ne yönelik kara harekâtının başlamasıyla birlikte, İsrail güçleri Kuzey Gazze ve Gazze kentini güney ve orta kesimlerinden kopardı. İsrail güçleri askeri operasyonlarını kentin merkezine yoğunlaştırarak, mali kurumları, resmi daireleri ve döviz bürolarını hedef aldı. Yapılan hava saldırıları ve sistematik baskınlar sonucu büyük miktarda para yağmalandı. Bu adımlar, Gazze’nin mali altyapısını çökertmeye yönelik bariz bir girişimdi. Bu bağlamda en çarpıcı yağmalamalardan biri, Rimal Mahallesi’nde bulunan Filistin Bankası’nın ana şubesinde yaşandı. Bu operasyonda yaklaşık 200 milyon şekel -yani 54 milyon dolardan fazla- paraya el konuldu.

Saldırının ilk ayı geride kaldığında, Gazze tam anlamıyla boğucu bir mali yalnızlığa sürüklenmişti. Gazze kentinde ve kuzey bölgelerinde bankalar, para transfer ofisleri ve döviz büroları tamamen kapanmıştı. Bu durum, halk arasında ciddi bir nakit sıkıntısına yol açtı. Ayrıca iletişim ve internet hizmetlerinin kesilmesi, güney ve orta bölgelerdeki bu tür ofislerin çalışmalarını da sekteye uğrattı. Böylece halk, yurtdışından gönderilen yardımlara ve para transferlerine ulaşamaz hale geldi.

Bugün Gazze’de para kaynakları neler?

2023 yılının sonlarından itibaren Gazze Şeridi’nde bankacılık sisteminin çökmesiyle birlikte, Gazzelilerin para temin etme seçenekleri dörde indi. Bunlar:

  • Kişisel birikimler (nakit veya banka hesaplarındaki mevduatlar)

Bu birikimler, saldırının ilk aylarında binlerce aile için temel geçim kaynağı oldu. Ancak gıda maddeleri, kira ve benzeri ihtiyaçlardaki fahiş fiyat artışları bu birikimleri hızla tüketti. Ayrıca, ATM’lerin devre dışı kalması nedeniyle banka hesaplarındaki paralara ulaşmanın zorluğu ve işgalci güçlerin Gazze’ye para girişini engellemesi sonucu yaşanan ciddi nakit krizi durumu daha da kötüleştirdi.

  • Kamu çalışanları ve emeklilerin maaşları

Ticaretin durması, özel sektörün çökmesi ve ekonomik yapıların yıkılmasıyla birlikte, Gazze’deki binlerce genç, Arap ve uluslararası kuruluşlarla uzaktan yaptıkları işleri kaybetti ve ödemelerini almakta büyük zorluklar yaşadı. Bu tablo içinde, Filistin Yönetimi’ne bağlı kamu çalışanları ve emeklilerin maaşları, on binlerce aile için neredeyse tek mali dayanak oldu.

Ancak devam eden saldırılar ve Filistin Yönetimi’nin yaşadığı mali kriz nedeniyle bu maaşlar da parça parça ve uzun aralıklarla ödeniyor. Bu durum halkı, devam eden bombardımanlar altında orta ve güney bölgelerde hâlâ çalışır durumda olan birkaç ATM’ye ulaşıp maaşlarından alabileceklerini çekmek için savaş vermeye zorladı.

  • Yardım kuruluşlarından gelen nakdi yardımlar

Bazı insani yardım ve uluslararası kuruluşlar, sınırlı sayıda da olsa belirli ihtiyaç sahibi gruplara, yetimlere ve sosyal yardım kapsamındaki ailelere belli aralıklarla nakit yardımı yaptı. Birleşmiş Milletler (BM) Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Katolik Yardım Kuruluşu (CRS) ve Norveç Halk Yardımı (NPA) gibi kuruluşlar, mülteci kamplarındaki yüzlerce aileye küçük miktarlarda nakdi yardım dağıtımını üstlendi.

  • Gazzeli gurbetçilerden gelen para havaleleri

Bu soykırım sürecinde dikkat çeken unsurlardan biri de, Gazze dışında yaşayan gurbetçilerin ailelerine ulaşmak için gösterdiği çabaydı. Bu kişiler, ellerindeki sınırlı imkânlarla, çeşitli yolları deneyerek Gazze’ye para göndermeye çalıştılar. Geniş bir döviz bürosu ağı, para transfer uygulamaları, finansal uygulamalar ve Western Union ya da MoneyGram gibi uluslararası şirketler aracılığıyla para göndermeye çalışsalar da, iletişim kesintileri ve nakit krizi nedeniyle bu şirketlerin hizmetlerinin büyük ölçüde aksamasıyla bu transferler de ciddi ölçüde azaldı.

Uzun soluklu bir kriz: Gazze’de halk bugün finansal işlerini nasıl yürütüyor?

Gazze Şeridi sakinleri şu anda banka hesaplarından para çekmek için — bu paralar ister yurtdışından gelen havaleler olsun ister çalışanların ve emeklilerin maaşları olsun— sadece üç adet ATM’yi kullanabiliyor. Bu sınırlı erişim, ATM’lerin önünde büyük bir yoğunluk yaratıyor; kuyruklar yüzlerce metreye uzanıyor ve aile bireyleri günlerce dönüşümlü olarak beklemek zorunda kalıyor. Buna ek olarak cihazların arızalanması, sık sık hizmet dışı kalması, içindeki paranın bitmesi ve belli bir çekim limiti olması gibi sorunlar nakit paraya erişimi daha da zorlaştırıyor.

ATM’ler önündeki yoğunluğa, vatandaşların cihazları kullanması karşılığında haraç kesen illegal grupların yayılması eşlik ediyor. Bu gruplar belli bir komisyon karşılığında ATM’lerdeki paraları boşaltarak vatandaşlara doğrudan ödeme yapıyor. Böylece bu işlemler karşılığında çekilen miktarın belirli bir yüzdesini kesiyorlar.

Öte yandan Filistinli gurbetçiler Gazze’ye para gönderirken her geçen gün daha fazla engelle karşılaşıyor. Başlangıçta havaleler uluslararası şirketler aracılığıyla yapılırken, daha sonra özellikle Türkiye ve Mısır’daki yerel döviz büroları gibi alternatifler ortaya çıktı. Ancak bu kurumlar hem komisyon ile çalışıyor hem de komisyonları her geçen gün artırıyor. Bazı durumlarda gönderilen meblağın yüzde 30’una kadar kesinti yapılıyor. Ayrıca bu kurumlar, döviz kurları üzerinde kontrol sağlayarak, genellikle Filistin piyasasında geçerli olan resmi kurdan daha düşük oranlar vermeleriyle de bir başka sorun yaratıyor. Öte yandan Refah ve Han Yunus baskınları birçok döviz bürosunun kapanmasına veya faaliyetlerini askıya almasına neden oldu; bu da yurtdışından Gazze’ye gelen para transferlerinin durmasına yol açtı.

Bu krizlerin derinleşmesiyle birlikte, Gazze halkı alternatif çözümlere yöneldi. En öne çıkan yöntemler şu şekilde:

  • Elektronik ödeme cihazlarına sahip olan tüccar ve dükkân sahipleri aracılığıyla “bakiyeyi nakde çevirmek”. Bu yöntemde kişiler kredi kartlarıyla ödeme yapıyor, tüccarlar ise karşılığında belirli bir komisyonla nakit para veriyor. Komisyon oranları yüzde 5 ila yüzde 25 arasında değişiyor.
  • Nakit kıtlığını aşmak için pazar yerlerinde ve tezgâhlarda bulunan ödeme cihazlarının kullanılması.
  • Banka uygulamaları üzerinden para transferi yapmak. Ancak bu da nakit sıkıntısı nedeniyle değişen komisyonlarla gerçekleştiriliyor.
  • Mesajlaşma uygulamalarında yayılan alternatif para transferi hizmeti sunan gayriresmî gruplar. Bu girişimlerle bazı kişiler yüksek komisyonlar karşılığında paraya ulaşabildi. Öte yandan, bazı kişiler ise Gazze içindeki tüccarlarla özel anlaşmalar yaparak, dışarıda belirli bir miktar para almak karşılığında içeride ödeme yapılmasını sağladı.

Paralar nereye gitti?

Nakit paranın Gazze Şeridi’ne girişinin hâlâ engellenmesiyle birlikte likidite krizi ve döviz sıkıntısı yaşanması, krizin aşılması yönündeki tüm çabaları sekteye uğrattı. Döviz büroları ve para transferi şirketleri ofislerini kapatırken, ATM’ler boşaldı ve yalnızca tüccar ve satıcıların yatırdığı paralar sayesinde kısmen çalışır hale geldi. Kriz Gazze ve kuzey taraflarında, orta ve güney bölgelerine kıyasla çok daha şiddetli hissediliyor. Karadan yürütülen saldırılar, Gazze kentinin mahallelerine yönelik işgallerin artması ve işgal güçlerinin Netzarim bölgesine yerleşmesiyle birlikte, savaşın ilk aylarında kısmen başarılı olan bireysel para taşıma girişimleri de sekteye uğradı.

Nakit sıkıntısına ek olarak, yıpranmış banknotlar da ayrı bir sorun haline geldi. Tüccar ve satıcılar, bu yıpranmış paraları veya 5 ve 10 şekellik küçük kâğıt paraları kabul etmeyi reddediyor. Bu durum, on binlerce şekelin değersiz kâğıt parçalarına dönüşmesine yol açtı. İnsanlar bu paraları ne bir şey satın almakta ne de temel ihtiyaçlarını karşılamakta kullanabiliyor. Bu şekilde bankaların yeniden faaliyete geçip paraları değiştirebileceği günü beklemekten başka çareleri kalmıyor.

Ayrıca şu da belirtilmelidir ki, Gazze Şeridi, soykırım savaşının ilk haftalarından itibaren bugüne kadar devam eden sistematik bir finansal tükeniş süreciyle karşı karşıya. Ekim 2023 ile Mayıs 2024 arasında yapılan seyahat koordinasyonları, yüzlerce ailenin Rafah Sınır Kapısı üzerinden Mısır’a geçebilmek için aracılara, şirketlere ve koordinatörlere döviz cinsinden büyük miktarda paralar ödemesine yol açtı. Bu ödemeler, bölgedeki döviz rezervlerinin ciddi biçimde tükenmesine neden oldu; bazı durumlarda bu “koordinasyon ücretleri” kişi başına on binlerce dolara kadar ulaştı.

Buna ek olarak, bölgede fiyatların fahiş şekilde artması ve yakıt, gıda, insani yardım ve temel ihtiyaç ürünlerinin karaborsada satılması da Gazze Şeridi’nde kalan sınırlı nakit paranın büyük kısmının savaş tüccarlarının ve karaborsa düzenini yürütenlerin eline geçmesine neden oldu.

Sonuç

Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail’in yürüttüğü soykırım savaşı sonucu yaşanan ekonomik çöküş ve Filistin bankacılık sisteminin tamamen yok olması, medyada çoğu zaman öncelikli bir konu olarak yer bulmuyor. Çünkü dikkatler daha çok rastgele gerçekleştirilen sivil katliamlara, yıkıma, açlığa, ablukaya ve halkı zorla yerinden etme planlarına çevrilmiş durumda. Ancak bu kanlı manzaranın arka planında, pek çok kişinin fark etmediği yüzlerce ayrıntı gizli ve bu ayrıntıların etkisi nakit krizinden altyapının yerle bir olmasına, kamu ve özel hizmetlerin çökmesine kadar Gazze’deki normal yaşamın her alanına yayılıyor. Bu yıkım, savaş altındaki bir Gazzeli’nin en sıradan günlük yaşamına bile dokunuyor; ateşkes dönemlerinde bile etkisini sürdürerek, insanların hayata tutunma çabalarını doğrudan etkiliyor ve her adımı daha da zorlaştırıyor.

Gazze halkı, başlarına gelen tüm felaketlere rağmen, temel ihtiyaçlarını karşılamak için ilkel yöntemler ve çözümler üretmeye çalıştı ve hala da çalışıyor. Ancak asıl büyük soru, bugün Gazze’nin direnişini desteklemeye gücü yeten — ya da daha doğrusu buna öncelikle mecbur olan ve mevcut krizi aşmak için her türlü çözümü harekete geçirmesi gereken— Filistinli kamu kuruluşlarına, özel sektör kuruluşlarına ve ilgili mercilere sorulmalı. Bu kapsamda, finansal soykırımı konuşurken, Filistin Para Otoritesi’ne, Filistin Maliye Bakanlığı’na, Batı Şeria’daki ve yurtdışındaki bankalara ve ilgili kurumlara sorulması gereken soru şudur:

Art arda ikinci yılına giren bu savaşta, ateş altındaki 2 milyonu aşkın insan için üzerlerine düşen sorumluluğun ne kadarını yerine getirmeyi ve ne zaman harekete geçmeyi düşünüyorlar?

Not: Bu metin linkte bulunan Arapça makaleden Türkçe’ye tercüme edilmiştir.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu