Filistin Siyasal Sisteminin Geliştirilmesi ve Etkinleştirilmesi Paneli
Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi, Türk – Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ve Tunus’ta bulunan Diplomatik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin ortaklığıyla 10-11 Kasım’da İstanbul Gorrion Hotel’de düzenlenen “Filistin Siyasal Sisteminin Geliştirilmesi ve Etkinleştirilmesi” başlıklı siyasi panele önemli Filistinli siyasi ve akademik figürlerin yanı sıra birçok basın mensubu ve aktivist katıldı.
Panelin açılış konuşmasında Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi Müdürü Dr. Ahmet Atawna içinde bulunduğumuz bölgede her gün sürprizler yaşandığını dile getirerek Filistin davasının içinde bulunduğu tehlikelerin arttığını ifade etti. Zira Ortadoğu’da yaşanan her durum bir şekilde Filistin davasını etkilemektedir. Dr. Atawna, barış görüşmelerinin ve Kahire’deki gelişmelerin Filistinli tarafların tamamında bölünmüşlüğü sona erdirmek için ciddi bir istek olduğuna dair bir intibaa uyandırdığını söyledi. Bu da Filistin davasını güçlendiren resmi bir duruşu ve halk desteğini göstermektedir.
Tunus’ta bulunan Stratejik ve Diplomatik Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Refik Abdisselam ise açılışta yaptığı konuşmada işgal rejiminin Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğü kullanarak Filistin davasının ve Arap devrimlerinin temel ilkelerine leke sürmeye çalıştığını söyledi. Sözlerine “Filistin halkının uluslararası arenada sürekli yaşanan dengelerin değişimi arasında mücadelesini sürdürebilmesi ancak birlik olmaları halinde mümkündür. Filistin’in demokratik durumu ve tüm oluşumları barındıran siyasi bir sistem oluşturmak en önemli meselelerdendir.” şeklinde devam etti.
Filistin’in Türkiye Büyükelçisi Dr. Faid Mustafa ise şu an içinde bulunduğumuz süreç tüm tarafların tam bir uzlaşıya ulaşmak için çalışması gereken bir zamandır. Çünkü Arap dünyası kendi içinde bir kriz yaşamaktadır, bu durumda yaşanan meydan okumalara karşı tek bir saf olmamız gereklidir dedi. Büyükelçi Mustafa konuşmasını Filistin davası açısından yeni bir döneme girmiş bulunmaktayız. Bizden somut adımlar bekleyen halkımızı, daha önce birçok kereler yaptığımız gibi aldatmamalıyız bu sefer diyerek tamamladı.
İlk günün ilk oturumunda “Siyasi Sistemin Geliştirilmesi ve Etkinleştirilmesinde Etkili Olan Faktörler” başlığı altında akademisyenler konuyu çeşitli açılardan ele aldı. Bu oturumda söz alan Masarat Araştırma Merkezi Başkanı Dr. Hani el Mısri Filistin Yönetimi’nin tek bir şahsın elinde olduğunu hatırlatarak Mahmut Abbas’ın elindeki bu tekelciliğin ortadan kaldırılması ve dengelerin değişmesi için çalışmak gerektiğini söyledi. Ayrıca sözlerine ortak ve çoğulcu değerler üzerine kurulu stratejik bir çerçevede tüm Filistinli tarafları kapsayıcı ulusal bir projenin oluşturulması gerektiğini de ekledi.
Sonrasında söz alan Hayfa Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve aynı zamanda Mada el-Carmal Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Muhanned Mustafa ise Filistin siyasi sistemine İsrail’in bakışı konulu bir sunum yaptı. İsrail açısından Filistin siyasal sisteminin nasıl ve ne şekilde olduğunun hiçbir önemi olmadığını söyleyen Dr. Mustafa, Filistinlilerin meşruluğuna dayanan çoğulcu, demokratik ve İsrail sömürgesine pay bırakmayan her türlü siyasi sistemin Siyonist projeyi tehdit edeceğini vurguladı.
Filistin siyasi sisteminin geliştirilmesi ve etkinleştirilmesinde stratejiler ve senaryolar başlıklı ikinci oturumda söz alan Birzeit Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Ali el-Cerbavi muhtemel siyasi stratejilerin Filistin siyasi sistemini oluşturmadaki rollerini tartıştı. İkinci konuşmacı Filistinli Hanımlar Merkezi Müdiresi Dr. Wafaa Abdelrahman sivil toplumun Filistin’in siyasi sistemini oluşturmadaki değerini anlattığı konuşmasında sivil toplumun görevinin halkı yönetime karşı savunmak olduğunu belirtti. İkinci oturumun son konuşmacısı Siyasi Analist Dr. Edib Ziyade ise Filistin siyasal sisteminin geliştirilmesi ve etkinleştirilmesi üzerine bir yol haritası çizdi.
Panelin ikinci gününde Filistinli siyasi parti ve grupların Filistin siyasi sisteminin geliştirilmesi ve etkinleştirilmesi hakkındaki vizyonları ve buna katkılarının tartışıldığı ilk oturumda Hamas Siyasi Büro üyesi Dr. Musa Ebu Marzouk; Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin yönetimi de dahil olmak üzere tüm Filistinli tarafları kapsayan şemsiye bir mekanizma olması gerektiğini ve işgal rejiminin baskılarına maruz kalmaması için liderlerinin yurtdışında olması gerektiğini ifade etti.
Ebu Marzouk sözlerine “Hamas Hareketi’nin büyük tecrübeler yaşamasına rağmen sonunda Filistin siyasi sisteminin ve Kurtuluş Örgütünün (FKÖ) bir parçası olmak konusunda karar kıldığını söyledi. Tüm tarafların bir araya gelip Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) geliştirilmesi, yeniden inşa edilmesi, Filistin siyasi sisteminin geliştirilmesi için FKÖ’nün baştan dizayn edilmesi gerekmektedir. Tüm tarafların kabul ettiği ortak ulusal bir planın olmaması Filistin davasını çok olumsuz olarak etkilemektedir.” şeklinde devam etti.
Ebu Marzouk Hamas Hareketi’nin bir dönem FKÖ’yü tanımadığını, ona alternatif bir hareket olmaya çalıştığını ancak bunun geçmişte kaldığını vurguladı. Bu sebeple de Hamas’la artık eski vizyon belgesi ile değil, yeni belge ile muamele edilmelidir dedi. Ebu Marzouk ayrıca Filistin devletinin kurulması bölgeden ve uluslararası toplumdan bağımsız olamaz. Herkes biliyor ki bölgede Filistin kimliği ve varlığı ile savaşan ülkeler var diyerek Filistin davasının şu an ki haliyle içinde bulunduğu sistemin özelliğini vurguladı.
İlk oturumun ikinci konuşmacısı Filistin Halk Kurtuluş Cephesi liderlerinden Ebu Ahmed Fuad ise Filistin davası için bazı Körfez ülkelerinin de katılımıyla uluslararası arenada bir oyunun pişirildiğini söyleyerek tüm grupların davayı hedefleyen planlara karşı birlik içinde olması gerektiğine işaret etti. Ayrıca 2005-2011 yılları arasında yapılan anlaşmalara ve esir anlaşmasına dayanan kapsayıcı ulusal bir diyaloğun icrasının ardından seçimlerin yapılmasının gerekliliğine değindi.
Fuad ayrıca Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tüm taraflarını kapsayan şemsiye bir örgüt olması sebebiyle FKÖ’nün Filistin yönetimine alternatif bir siyasi kurum olmasını talep etti. Örgüt çoğu kere yıkılma ve bölünme çabalarına maruz kalsa da bunlar karşısında direnmiş, tüm grupları kapsayan bir kurum olmuştur. Bu nedenle örgütün güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması ve tüm Filistin topraklarının özgürleştirilmesi ve Filistin devletinin bu topraklar üzerinde kurulması esaslarına dayanan ulusal bir plan gerekmektedir.
Filistin siyasi sisteminde bir netlik olmadığını, ancak sürekli bir sistem oluşturma çabasının bulunduğuna işaret eden Fuad, 1964’te başlayan siyasi sistemin zamanla gelişerek Filistin Kurtuluş Örgütü’nün oluştuğunu ve sonunda da Filistin yönetiminin meydana geldiğini ifade etti. Ayrıca herkesi Oslo Anlaşması’ndan kurtulmak için çalışmaya çağırdı.
Filistin Ulusal Girişimi Hareketi Genel Sekreteri Mustafa El-Bergusi ise kendi sunumunda Filistin Kurtuluş Örgütü’nün geçmişte Filistin direnişinin somut hali olduğunu, yeniden harekete geçirilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca örgüt çerçevesinde ulusal birlik cephesi kurulmalı ve direniş şekilleri ve gelecek merhaledeki siyasi faaliyet türleri üzerine bir uzlaşmaya varılmalıdır. FKÖ örgüt içerisinde nesillerin yenilenmemesi sonucu zayıfladığını ve birçok görevini yerine getiremediğini ifade eden Bergusi Kurtuluş Örgütü’nün canlılığının arttırılması için çaba sarf etmeye çağırdı. Aynı zamanda gruplar arasında ortaklık ilkesi ile çalışarak seçim tarihlerinin belirlenmesi için de çağrıda bulundu. Dışarıda yaşayan Filistinliler için de temsilci seçilmesi, güçlerin ayrılması ve yasama kurulunun aktifleştirilmesi de Bergusi’nin önerileri arasında yer almaktaydı.
Son olarak Bergusi, Oslo’nun geçersiz sayılması ve politikalarından kurtulmak üzere tüm gruplar tarafından ortak bir strateji belirlenmeli dedi. Ayrıca Filistin halkının direnişinin desteklenmesi ve dış müdahalelere maruz kalmamak için siyasi partilerin dışarıdan finansman almaları konusuna bir çözüm bulunması gerektiğini ifade etti.
İlk oturumun son konuşmacısı Filistin Halk Partisi liderlerinden Dr. Bessam Es-Salihi, Trump’ın ve bazı Arap devletlerinin uygulamaya çalıştığı yüzyılın anlaşmasının hedefinin Filistin davasını ortadan kaldırmak veya Siyonist oluşumun istediği gibi bir Filistin devleti kurulmasını sağlamak olduğunu söyledi
Es-Salihi, Filistin devleti kurma ve işgali sona erdirme projesini harekete geçirerek her türlü yolla Oslo Anlaşması'na karşı çıkmaya çağırdı. Filistin devletinin anayasasının baştan yazılması ve siyasi sisteminin yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Filistin'de özgürlüklere saygılı çoğulcu bir demokrasi istediklerini belirten Es-Salihi, daha sonra anayasayı referanduma götürebileceklerini ve seçimleri yapabileceklerini söyledi.
Fetih Hareketi merkezi kurul üyesi Dr. Muhammed Eştiyye ikinci günün ikinci oturumunda Filistin halkının ulusal projesinin işgalin sona erdirilmesi ve 67 sınırlarında başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti kurulması olduğunu söyleyerek Başkan Mahmut Abbas’ın da bu hedefi uluslararası mahfillerde anlatarak gerçekleştirmek üzere çalışmaya başladığını söyledi.
Ayrıca Eştiyye FKÖ’nün Filistin halkının tamamını temsil eden tek merci olduğunu belirterek örgütün ulusal meclis isimli bir parlamentosu, misak isimli bir düzeni ve yürütme konseyi isimli bir de hükümeti olduğunu söyledi. Filistin Yönetimi ise sadece Gazze, Batı Şeria ve kısmen Kudüs’ü temsil ediyor ve yasama yoluyla seçildi dedi. Eştiyye Filistin siyasi sistemini kurabilmek için İsrail’e olan bağımlılığı kıracak bir siyasi ekonomiye ihtiyaç olduğunu vurguladı.
İslami Cihat Hareketi Liderlerinden Muhammed el-Hindi ise kendi konuşması esnasında bölgede yaşanan uluslararası fırtınadan bahsederek, Filistin’in bu fırtınanın tam ortasında olduğunu söyledi. Bu sebeple de bir an önce uzlaşmanın gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Arapların Filistin davasına olan desteği bu dönemde maalesef her birinin kendi içinde bulunduğu durumdan ötürü etkili değildir. Particilik ve grupçuluk hesapları Filistin davasını zayıflatmaktadır. FKÖ’nün yeniden aktifleşmesi ve ulusal olarak üzerinde anlaşmaya varılan siyasi bir sistem haline getirilmesi için Filistin halkının direnişini güçlendiren ve siyasi sistemi destekleyen ulusal bir strateji inşa etmek elzemdir.
Ayrıca el-Hindi direnişin silahı bırakmasını reddettiklerini ifade ederek Batı Şeria’ya da ulaşması için çalışmak gerektiğini söyledi. Batı Şeria’da işgal güçleriyle olan güvenlik koordinasyonu durdurulmalıdır. Gazze’de bulunan direniş silahı işgal güçlerine karşı bir savunma iken, Batı Şeria’da bu silahın görevi işgal altındaki bölgeleri kurtarmak olacağı için Batı Şeria’da da silahlı direnişin olması oldukça önemlidir dedi.
İki gün süren siyasi panelin kapanış konuşmasında Dr. Ahmed Atawna, Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi, Türk – Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ve Tunus’ta bulunan Diplomatik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin panel neticesinde hazırladığı sonuç bildirgesini sundu.
Buna göre; Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) etkinleştirilmesi ve dışarda ve içerde tüm Filistin tarafların tek meşru temsilcisi olması zorunludur. Filistinli siyasi kurumların Filistin Yönetimi de dahil olmak üzere FKÖ liderliğinde rollerinin ve önceliklerinin düzenlenmesi gerekmektedir. Filistin özgürleşene, bağımsız bir Filistin devleti kurulana ve mültecilere geri dönüş hakkı verilene kadar FKÖ Filistin halkının yönetici konseyi olarak çalışmalarını sürdürmelidir. İşgalle mücadele yöntemi üzerinde bir uzlaşıya binaen mücadele için ulusal bir strateji oluşturulmalıdır. Ulusal uzlaşı müzakerelerinde görüşülecek gündem maddelerinin öncelikli ihtiyaçlara göre belirlenmesi ve tüm temel konuların da tartışılması gerekmektedir.
Eksiksiz kapsayıcı ulusal bir projenin oluşturulması, Filistinliler arasında gerçek bir uzlaşının sağlanması ve Filistin hakkındaki kararlarda tekelcilikten kaçınılması ilk günün sonunda tarafların üzerinde birleştiği maddelerdi.