YAYINLARRapor

Filistin Meselesi Hakkında Yabancı Araştırma Merkezlerinin Ele Aldığı En Önemli Konuların Aylık İncelemesi-Kasım 2021

Muhammed Dar Halil

Filistin-Siyonist çatışması dosyasında uzmanlaşmış yabancı araştırma merkezlerinin çalışmaları, tartışmaya değer pek çok mesele etrafında yoğunlaşmıştır. Bu meseleler arasında Muhammed Dahlan’ın Moskova ziyareti, “İbrahim Anlaşmaları” fırsatlarını oluşturma, normalleşme girişimlerine Mısır ve Ürdün katılımının önemi, İsrail’in ABD ile arasındaki farkı azaltma ihtiyacı, Filistinlilerin çalışma izni yasalarında düzenlemeler ve Taliban’ın bölge ve Filistin örgütleri üzerindeki etkisi gibi birçok konu yer almaktadır. Ulusal Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nin[1], Kudüs Halkla İlişkiler Araştırma Merkezi’nin[2], Wilson Merkezi’nin[3] ve Washington Enstitüsü[4]‘nün analiz, değerlendirme ve önerilerde bulunmada önemli bir rolü vardı.

Dahlan’ın Moskova Ziyaretinin Ardından

Binhas Anbari[5], “Fetih Kampında Endişe: Rusya’nın Mahmud Abbas’ın En Büyük Düşmanı Muhammed Dahlan’a Ev Sahipliği Yapması” başlıklı makalesinde Dahlan’ın geçtiğimiz günlerdeki Moskova ziyaretini önemli bir olay olarak değerlendirmektedir. Çünkü Dahlan, Mahmud Abbas nazarında kırmızı çizgi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Rusya, Abbas’ın politikasının temelini teşkil etmektedir. Anbari’nin Moskova’nın Dahlan çizgisine yönelmesinin, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın siyasi hayatına son vermek üzere uluslararası güçler ve etkili Arap ülkeleri arasında bir fikir birliği anlamına geldiğini düşünmesi dikkat çekicidir.

 İbrahim Anlaşmaları’na İlişkin Öneriler

Yoel Guzansky[6] ve Sarah Feuer[7], İbrahim Anlaşmaları’nın stratejik etkisini genişletebilecek önerilerde bulundular. Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nün sayfasında yayınlanan “İbrahim Anlaşmaları’ndan Bir Yıl Sonra: İsrail Hükümetinin Başarıları, Zorlukları ve Öneriler” başlıklı makalelerinde, her iki uzman da İsrail Hükümeti’ne şunları önermektedir:

  • Ekonomik olarak, girişimler daha çok genç neslin koşullarını iyileştirmeye odaklanmalıdır.
  • “İsrail”, çalışmalarını yeni nesil Arap liderlerinin gözünde imajını iyileştirmeye odaklamalıdır.
  • Eski Arap normalleştirme üssü olan Mısır ve Ürdün, yeni normalleştirme taraflarıyla, yeni ilişkilere entegre edilmelidir.
  • İsrail Hükümeti, potansiyel Arap ortaklarla ilişkileri geliştirmek için “İsrailli Arapları” içermelidir.
  • Arap ve İslam ülkelerinin “İsrail” ile normalleşme dalgalarına dahil olma fırsatını artırma konusunda ABD, daha büyük bir rol oynamaya teşvik edilmelidir.

Aynı bağlamda, Ghaith al-Omari[8] ve Simon Henderson[9], İbrahim Anlaşmaları’nın, eski nesil normalleştiriciler olan Ürdün ve Mısır’ı, İsraillilerle anlaşmalar imzalayan yeni aktörlerle bütünleştirme fırsatı olduğunu vurgulamaktadır. Bu iki yazar, özellikle Kudüs dosyasına ilişkin iki taraf arasındaki mevcut anlaşmazlık ve durgunluğun ışığında bu tür bir anlaşmanın Ürdün ve “İsrail” arasındaki “soğuk barış” durumunu kırmaya yardımcı olduğunu düşünmektedir.  Bu, aynı zamanda ABD’nin bölgedeki vizyonu doğrultusunda Ortadoğu’da işbirliğini geliştirmede ABD diplomasisinin fırsatlarının arttığı bir canlılığı temsil etmektedir.

Filistinlilerin “İsrail’de” Çalışma İzinlerine İlişkin Düzenlemeler

İsrail Hükümeti, “İsrail’de” çalışan Filistinlilerin bir tür yasa dışı sömürüsünü önlemeye çalışmaktadır. Bununla, “İsrail’deki” kayıt dışı ekonomiyle mücadele ve Batı Şeria’da istikrarı destekleme amaçlanmaktadır. 2020’de çalışma izni verilmesine ilişkin kurallarla ilgili önerilen düzenlemeler, İsrail Hükümeti’nin izinlerdeki yasa dışı ticaretten kurtulma çalışmaları bağlamında ve işçilerle sözleşme yapma olasılığını güçlendirecek şekilde gelmektedir. Wifag Adnan ve Haggay Etkes[10], İsrail Hükümeti’ne Filistinli işgücünü “İsrail”deki işverenlere aracı olmadan ulaştıran elektronik uygulama düzeyinde kalkınmayı önermektedir.

İsrail Hükümeti ABD ile Arasındaki Farkı Nasıl Azaltabilir?

ABD ve İsrail: Anlaşmazlıklar İlişkileri Tehdit Edebilir” başlıklı makalelerinde Oded Eran[11] ve Shimon Stein,[12] “İsrail”in ABD ile ilişkilerinde kopmaya neden olan dosyaları güncellemesi veya daha fazla esneklik göstermesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu dosyalar büyük ölçüde Filistinlilerle çatışma, İran nükleer programı ve İsrail’in Çin ile ilişkileri eksenindedir. Çin dosyasına ilişkin bu iki yazar “İsrail”in, Çin ile ilişkilerini, özellikle Havadan Erken Uyarı Sistemi Anlaşması gibi ekonomik ve askeri işbirliğini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini düşünmektedir. Buna ek olarak, “İsrail”in Filistinlilerle olan çatışmaya bakış açısı, Amerikalılarla ilişkilerdeki kırılma durumunu artırmaktadır. İsrail politikaları iki devletli çözümü öldürmektedir. Bu iki araştırmacı, demografik değişikliklere ek olarak, özellikle küresel sahnedeki değişiklikler ışığında, “İsrail’in” politikalarını gözden geçirmesi gerektiğini ve ABD’deki siyasi tutumların değişmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Taliban’ın Bölge Üzerindeki Potansiyel Etkisi Nasıl En Aza İndirilmelidir?

Wilson Enstitüsü tarafından düzenlenen “Afganistan’dan Çekilmenin Ortadoğu’ya Etkileri” başlıklı bir tartışmada bazı katılımcılar, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin, Ortadoğu’da uzun vadeli bir ortak olarak ABD’nin güvenilirlik çemberinden ayrılmasında bir dönüm noktası olduğu sonucuna varmışlardır. Taliban’ın zaferinin etkisinin Afganistan sınırlarıyla kısıtlı kalmayacaktır. Çünkü Afganistan’daki olaylar küresel olarak bir tür cihatçı yayılma olarak görülmektedir. Bu deneyim, dünyadaki cihatçı gruplara umut vererek ideolojik referanslarını ateşlemiştir. Hamas ve İslami Cihad gibi Filistin İslami örgütleri üzerindeki etki de dahil, bölge üzerindeki herhangi bir Taliban etkisini azaltmak için bölgedeki sivil toplum ve cihat karşıtı güçler desteklenmeli ve güçlendirilmelidir.

 

[1] The Institute for National Security Studies, Tel Aviv University.

[2] Jerusalem Center for Public Affairs.

[3] Wilson Center

[4] Washington Institute

[5] Arap meselelerinde uzmanlaşmış akademisyen ve Kudüs Halkla İlişkiler Merkezi’nde siyasi analist.

[6] Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nde Arap Körfezi konularında uzmanlaşmış akademisyen.

[7] Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nde araştırmacı- Tel Aviv Üniversitesi.

[8] Washington Enstitüsü’nde barış meselelerinde uzmanlaşmış akademisyen.

[9] Washington Enstitüsü’nde ekonomi, enerji ve Körfez meselelerinde uzmanlaşmış akademisyen.

[10] Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nde ekonomik konularda uzmanlaşmış iki akademisyen.

[11] Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü eski direktörü.

[12] İsrail’in eski Almanya Büyükelçisi.

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu