YAYINLARAnaliz

Arap Coğrafyasında Medeniyet Projeleri Krizi… Ufukta Bir Çözüm Var mı?

Dr. Ahmed Atawna /Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi

Geçen yüzyıl, dünya çapında gerçekleşen büyük dönüşümlere sadece uluslararası güç dengeleri boyutunda değil; kültürel ve entelektüel projelerin farklı boyutlarında da tanıklık etti. En önemli dönüşüm ise Osmanlı İmparatorluğu’nun yokluğu ve farklı devletlerin ortaya çıkmasıydı. Bu durum, İslam dünyasında küresel düzeyde birbiriyle çatışan ve iki büyük proje olan Batı kapitalist ve Sovyet Sosyalist projelerinin gölgesinde pek çok entelektüel, siyasi ve sosyal projenin ortaya çıkmasına neden oldu. Arap ve İslam dünyası, farklı projeler ve fikirler arasında onlarca yıl süren çekişme ve çatışmaya tanıklık etti. Arap dünyasında siyasete siyasi, ekonomik ve güvenlik gibi çeşitli faktörlere dayalı; bir aşamadan ötekine, bir ülkeden diğerine geçerek değişen ve farklılaşan yüzeylerde ve mekanizmalarda devam eden bir çatışma hakim oldu.

Bu çatışma, 21. yüzyılın ikinci on yılının başında Arap Baharı ile doruk noktasına ulaştı. Olaylar, çoğunlukla totaliter, bazen de yönetimlerini milliyetçi, sosyalist ve liberal fikirlere dayandıran hükümetler ve rejimler ile merkezinde İslami proje ya da siyasal İslam’ı temsil eden İslami hareketlerin olduğu, değişim isteyen güçler arasında cereyan etti. İslami hareketler ve İslami proje, yirminci yüzyıl boyunca bölgedeki totaliter rejimlere olası bir alternatif olarak ortaya çıktı. Nitekim Arap Baharı’nın gerçekleştiği ülkelerde, İslami hareketlerin tek başına veya değişim için diğer hareketlerle birlikte iktidara gelmesi yukarıdaki tezi destekler mahiyettedir.

İdeoloji ve sosyalist rejimler, Sovyetler Birliği’nin çöküşü ve dayandığı felsefe ve fikre olan inancın yitirilmesiyle birlikte geriledi. Devletler ve ulusal partiler, modern sivil demokratik devletler ve sistemler tesis etmede başarısız olmakla kalmadılar aynı zamanda ekonomik, bilimsel, endüstriyel, sosyal vb. düzeylerde zayıf totaliter rejimlerin inşasında da dibi gördüler. Aynı zamanda Arap Baharı ardından gelen devrimler ve darbeler, İslami hareketlerin projesindeki ya da “siyasal İslam” olarak bilinen projedeki zafiyeti ortaya çıkardı. Bu hareketler, demokratik ve çoğulcu sivil sistemlerin inşası adına değişimden yararlanamadı. Vatandaşa saygılı, halk iradesine dayalı demokratik ve çoğulcu devletlerin gölgesinde yaşayan ve değişim özlemi çeken halkların özlemlerini ve hayallerini savunamadılar. Böylelikle proje, bir daha ayağa kalkamayacağı bir darbe aldı ve halkların kendilerine karşı olan güvenini kaybetti.

Buna binaen; İslam dünyasında, özellikle de Arap coğrafyasında, insanları bir araya getirecek ve halk tarafından benimsenecek herhangi bir sivil veya siyasi proje olmadığından, büyük bir boşluk ortaya çıktı. Kuşkusuz hiçbir parti veya grup, aynı fikir ve projeleri, aynı metodoloji ve mekanizmalarla bu fikir ve projeler yüzünden büyük acılar çekmiş halklara tekrar sunamaz. İnsanlar bir şekilde onlara karşı duydukları güveni kaybetti. Ancak öte yandan da Arap coğrafyası büyük bir boşluktadır; halklar ve siyasi hareketler tarafından sahiplenilecek nitelikte net bir proje ve de liderlik yapabilecek güçlü partiler bulunmamaktadır.

Bazı bölgesel güçler bu gerçeği fark ederek bu boşluğu gördüler ve doldurmak için harekete geçtiler. Bölge için rekabet eden en önemli güçler ve projeler arasında; bölgeye hiçbir şekilde ait olmayan ve Batı desteğinden başka bir güç faktörüne hiçbir şekilde sahip olmayan Siyonist proje, azınlık projesi olan ve dar bir mezhep vizyonuna dayanan İran projesi ve bölgeye ve bölgenin doğasına en yakın olan Türk projesi vardır. Ancak Türk projesi de faaliyetini ve gelişimini etkileyen kimlik krizinden mustariptir. Bu üç projenin her birinin, başka makalelerde daha ayrıntılı bir şekilde tartışılabilecek kendi hedefleri, programları ve özellikleri vardır. Ancak dikkat çekici olan, tüm çatışma Arap topraklarında gerçekleşmesine rağmen Arap dünyasına ait hiçbir projenin olmamasıdır.

Bu gerçek ise bizi birtakım sorular sormaya sevk ediyor: Bu boşluğu kim dolduracak?  En uygun proje hangisidir? Nasıl bir proje olur? Böyle bir proje ortaya koyma fırsatı var mı? Projeyi ortaya çıkarmak ve içeriğini belirlemekten sorumlu olacak kişi kim? Bu ve benzeri soruların bir makalede veya belirli bir kişi tarafından yanıtlanması beklenemez. Cevaplara ulaşmak için, derin araştırma yapılması, sorumlu duruşun sergilenmesi, kendilerine, insanlara ve geleceklerine inanan dürüst partiler ve kuruluşların olması gerekmektedir. Ancak buradaki amaç, bu stratejik boşluğa, devam etme tehlikesine ve bu durumu ele alma ihtiyacına ışık tutmaktır. Çünkü hayat boşluk tanımaz. Bölge halkı, entelektüel ve siyasi oluşumlar bu boşluğu doldurmak için inisiyatif almazsa, dış güçler projelerini ve iradesini bölge halklarına ve devletlerine dayatabilir. Kaldı ki bazılarına çoktan dayatmaya başladı bile.

Bu boşluğu dolduracak nitelikteki projenin Arap bölgesinin tarihine, coğrafyasına, dinine ve kültürüne ait olması ve siyasi, kültürel, sosyal ve entelektüel faktörlerinden oluşması gerektiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla bu bölgenin tarihine, medeniyetine, kültürüne ve coğrafyasına ait sivil, demokratik, ılımlı, Sünni bir proje olmalıdır. Benimsenen fikri veya ideolojik geçmişe bakılmaksızın; değişimin gerekliliğine, kaçınılmazlığına, tarihine, ortak yönlerine ve kendisi lider bir konuma sahip bu büyük ulusun ilerlemesine inanan güçler, gruplar ve kişilikler, projenin ortaya çıkarılması ve başarılması için gayret göstermelidir. Asıl önemli olan bu projeye, değişimin önemine, gerekliliğine, bu milletin geleceğine ve yeteneklerine inanmaktır. Bölgedeki hassas aşama ve tarihi dönüm noktasında öncü rol oynayabilmek, ümitsiz devlet durumundan çıkmaya olumlu ve etkili bir şekilde katkıda bulunabilmek için partiler, ulusal ve demokratik güçler arasında hala en büyük, en hayati ve örgütlü bileşeni oluşturan İslami hareketlerin; düşüncede, ideolojide, algılarda ve mekanizmalarda bir grup varsayım veya tabu olarak kabul ettiği şeyleri yeniden gözden geçirmesi gerekmektedir.

Bu makale Aljazeera.net’de yayınlanmıştır. Link: https://www.aljazeera.net/opinions/2021/11/3/

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu