Yerleşimciler ve İşgal Ordusunun İşlediği İnsan Hakları İhlalleri (Ağustos 2025)

Bu rapor, Ağustos 2025 boyunca işgalci İsrail ordusu ile yasa dışı yerleşimciler in Filistinli sivillere ve topraklarına karşı gerçekleştirdiği başlıca hak ihlallerini gözler önüne sermektedir. Raporun verileri Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Filistin Kurtuluş Örgütü’ne bağlı Duvar ve Yerleşimlere Direniş Komitesi ve Peace Now (Şimdi Barış) adlı insan hakları örgütünün raporlarından derlenmiştir.

Gazze Şeridi’ne Yönelik Soykırım Savaşı

Bu ay boyunca İsrail güçleri, Gazze Şeridi genelinde çadırlara, okullara, çok katlı konut bloklarına, sağlık merkezlerine ve diğer sivil yapılara yönelik yoğun bombardımanlarını sürdürdü. Bu saldırılar sonucunda, 7 Ekim 2023’ten bu ayın sonuna kadar şehit sayısı 63.746‘ya yükselirken, 161.245 kişi de yaralandı.

İşgalci İsrail’in 27 Mayıs 2025’te yürürlüğe koyduğu askeri denetimli yardım dağıtım sistemi çerçevesinde, sivillere yönelik sistematik saldırılar sonucu, açlıkla mücadele etmeye çalışan 2.339 sivil, yardım alma girişimleri sırasında vurularak şehit edildi; 17.070’ten fazla kişi ise yaralandı. Kurbanların 1.135’i dağıtım merkezlerinin yakınında, 1.011’i ise yardım kamyonlarının güzergâhlarında doğrudan hedef alınarak infaz edildi. Bu uygulamalar, uluslararası insancıl hukukun açık ihlali niteliğindedir ve sivillere karşı açlığın bir silah olarak kullanılması uluslararası hukuk çerçevesinde açıkça suçtur.

Ayrıca, Gazze’ye yönelik soykırım savaşının başladığı tarihten bu yana şehit düşen gazeteci sayısı 247’ye ulaştı.

Kara harekâtları ise özellikle Gazze kent merkezinde ve kuzeydeki Cebaliye ile çevresindeki bölgelerde yoğunlaşarak devam etmekte. Bu saldırılar, yeni zorunlu göç dalgalarına yol açtı. Sahadaki raporlar, bazı ailelerin, Gazze sahillerinde aşırı kalabalık nedeniyle Zikim Sınır Kapısı yakınlarındaki kuzeybatı kıyı bölgelerine doğru, tahliye emri kapsamındaki alanlara sığınmak zorunda kaldığını ortaya koyuyor. Genel olarak, 18 Mart 2025’te başlayan son tırmanıştan bu yana Gazze Şeridi genelinde 856 binden fazla kişi yerinden edildi.

Süregelen göç ve altyapı yıkımı nedeniyle, Gazze halkının büyük bir kısmı, kişi başına acil insani asgari sınır olan günlük 15 litrenin altında suya erişim sağlayabiliyor. Bu durumun nedenleri arasında, su ve kanalizasyon sistemlerini çalıştırmak için gereken yakıtın bulunamaması, altyapının bombalarla tahrip edilmesi ya da erişilemez hale gelmesi ve gerekli onarımların yapılamaması yer alıyor.

Açlık Savaşı

Gazze şehri hâlihazırda fiilî bir kıtlık yaşamaktadır ve bu durumun Eylül 2025 sonuna kadar Deyr el-Belah ve Han Yunus bölgelerine de yayılması beklenmektedir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, yaşananların basit bir gıda krizi değil, insanın hayatta kalması için gerekli temel sistemlerin kasıtlı olarak çökertilmesi olduğunu vurgulamış ve çocukların göz göre göre açlıktan öldüğü bu ortamda uluslararası toplumun yetersiz kaldığını belirtmiştir. Genel Sekreter ayrıca, işgal gücü olarak İsrail’in, uluslararası hukuka göre bölgedeki sivil halka gıda ve ilaç temin etmekle doğrudan yasal sorumlu olduğunu ifade etmiştir.

Bu bağlamda, Gazze Şeridi ciddi bir insani felaketle karşı karşıya kalmış durumda. Beslenme Grubunun açıklamalarına göre, beş yaş altındaki tüm çocuklar – yaklaşık 320.000 çocuk – doğrudan ağır yetersiz beslenme riskiyle karşı karşıya. Ocak 2025’ten bu yana, yaklaşık 44.000 çocuk, akut yetersiz beslenme nedeniyle tedavi görmek üzere sağlık merkezlerine sevk edildi. Bunların 8.000’den fazlası, hayatı tehdit eden şiddetli yetersiz beslenme vakaları olarak sınıflandırılıyor.

Bu sayılar her gün yaşanan trajediyi gözler önüne sererken, Ekim 2023 – Eylül 2025 başı arasında yetersiz beslenmeye bağlı en az 367 ölüm belgelendi. Bunların 131’i çocuktu. Gazze Sağlık Bakanlığı verileri, bu ölümlerin hızla ve dehşet verici şekilde arttığını ortaya koyuyor:

  • 2023 yılında sadece 4 vaka,
  • 2024 yılında 49 vaka,
  • 2025 yılı başından 27 Ağustos’a kadar ise 260 ölüm kayıtlara geçti.

Eğitim

Süregelen soykırım savaşı, Gazze’de 700.000’den fazla çocuğun temel eğitim hakkından mahrum kalmasına neden oldu. Bu çocukların yaklaşık 658.000’i, art arda iki akademik yıl kaybı yaşamış durumda. Yeni eğitim yılının bu ay başlamasıyla birlikte, Gazze’deki çocuklar üst üste üçüncü yıl da okula gidemeden başlıyor. Bu durum, çocuk haklarının açık ihlali olup, tüm bir nesil üzerinde geri döndürülemez yıkıcı etkiler bırakacaktır.

Bu yıl eğitimine başlaması gereken yaklaşık 700.000 öğrenci arasında 56.000 tanesi altı yaşında olup ilk kez okula başlaması gereken çocuklardır. Ancak dayatılan koşullar, bu çocukların okula erişimini tümüyle engellemiş durumda.

Mevcut tahminlere göre, Gazze Şeridi’nin %86’sından fazlası, ya doğrudan İsrail askeri kontrolü altındadır ya da askeri tahliye emri çıkarılmış bölgeler kapsamına girmektedir. Bu durum, eğitim faaliyetlerinin sürdürülmesini neredeyse imkânsız hâle getirmektedir.

Buna ek olarak, eğitim kurumları ve altyapısı doğrudan saldırıların hedefi olmaya devam etmektedir. Özellikle, yerinden edilmiş sivillerin barınması için kullanılan okullar, hava saldırılarıyla vurulmakta ve tahrip edilmektedir.

Eğitim Grubu, Ekim 2023’ten bu yana eğitim altyapısına yönelik 394 saldırı belgelemiştir. Bu saldırıların 117’si, Ocak – Ağustos 2025 döneminde gerçekleşmiştir.

Batı Şeria ve Kudüs’teki İşgal İhlallerine Dair Temel İstatistikler

İşgalci İsrail ordusunun Batı Şeria’nın kuzeyine yönelik askerî operasyonları devam etmektedir. Ağustos ayı sonunda, İsrail otoritesi yeni bir askerî bölge sınırı ilan etti. Bu alan, Tulkarim ve Nur Şems mülteci kamplarının bazı kısımları ile çevredeki mahalleleri kapsamaktadır. Kararı takiben, Tulkarim Kampı’nın kuzeyinde 15 ev, Nur Şems Kampı’ndaki Cebel el-Nasr Mahallesi’nde ise 21 ev için tahliye emirleri çıkarıldı. Böylece bu evlerin sahipleri, daha önce dönüş izni verildikten yalnızca bir ay sonra, ikinci kez zorla yerlerinden edilmiş oldu.

Batı Şeria genelinde yerleşimcilerin artan şiddeti ise hız kesmeden devam etmektedir. Ramallah ve El-Bire iline bağlı Taybeh köyünün doğusundaki Bedevi topluluğunda yaşayan 3 Filistinli aile (toplam 17 kişi), Haziran 2024’te bölgeye kurulan yeni bir yerleşim karakolu sonrasında başlayan yerleşimci saldırıları nedeniyle Ağustos ayında bölgeden zorla göç ettirildi. Aynı topluluktan 6 aile daha, Ekim 2023’te yine benzer saldırılar sonucu yerinden edilmişti. Süregelen bu terör uygulamaları ve uluslararası toplumun sessizliği karşısında, Filistinlilerin yaşamı her geçen gün daha fazla bir hayatta kalma mücadelesine dönüşmektedir.

Su Mücadelesi

İsrail’in, Filistin toprakları ve doğal kaynakları üzerinde kontrolü ele geçirme çabaları kapsamında, bu ay iki farklı saldırı ile hayati su altyapısı hedef alındı. Bu saldırılar, 20 köyde yaklaşık 100.000 Filistinlinin suya erişimini engelledi.

  • 28 Ağustos’ta, yerleşimciler Ramallah’ın kuzeydoğusundaki Ayn Samiyye kaynağına baskın düzenledi; su pompalarını ve mekanik sistemleri tahrip etti, güvenlik kameralarını kırdı ve Kudüs Su İdaresi’ne ait ekipmanları çaldı. Ayrıca, onarım çalışmalarına giden teknik ekiplerin aracına da zarar verildi.
  • 31 Ağustos’ta ise başka bir saldırıda, yerleşimciler bir su kuyusunun pompalarını tahrip etti ve ana su şebekesini kırarak bölge halkının su teminini kesintiye uğrattı.

Askerî emirler, İsrail işgalinin Filistin toprakları ve doğal kaynakları üzerindeki kontrolünü sağlamada başvurduğu başlıca araçlardan biri hâline gelmiştir. Özellikle Filistin su kaynakları, bu emirlerin temel hedefi olmuştur. Uygulamalı Araştırmalar Enstitüsü (ARIJ) verilerine göre, 2019’dan Temmuz 2025’e kadar İsrail makamları, su sektörü ve ona bağlı altyapıyı hedef alan 108 askerî emir yayımlamıştır. Bu emirlerin en yoğun olarak uygulandığı bölgeler sırasıyla Ramallah ve El-Bire, ardından Eriha, Kudüs, Nablus ve Beytüllahim illeridir.

İsrail, Filistin’e ait yer altı su kaynaklarının yaklaşık %85’ini kontrol etmekte ve Filistinlilerin bu kaynakları kullanmasını engellemektedir. Bugün Batı Şeria’da bir Filistinlinin günlük su tüketimi ortalama 89 litre iken, aynı bölgede yaşayan bir yerleşimcinin günlük su tüketimi yaklaşık 247 litre seviyesindedir. Bu miktar, 2018 yılı itibarıyla Avrupa’da kişi başı ortalama su tüketimi olan 144 litrenin de oldukça üzerindedir.

Batı Şeria’daki su krizi, işgalci İsrail’in Filistin topraklarının geniş bir kısmı üzerinde kurduğu kontrol nedeniyle daha da derinleşmektedir. İsrail bu kontrolü çeşitli adlandırmalarla meşrulaştırmaktadır. Bu kapsamda:

  • “Ateş hattı” ve “doğal koruma alanları” adı altında yaklaşık 705 km² toprak kontrol edilmekte, bu da Batı Şeria’nın %12,5’ine denk gelmektedir,
  • “Devlet arazisi” olarak ilan edilen alanlar 545 km² ile %9,6,
  • “Kapalı askerî bölgeler” ise 1.008 km² ile Batı Şeria’nın %18’ini oluşturmaktadır.

Şehitler ve Yaralılar

Ağustos 2025 boyunca Batı Şeria’da 7 Filistinli vatandaş şehit oldu. Şehitlerin en fazla kaydedildiği iller Cenin ve Nablus oldu. Hayatını kaybedenler arasında, biri İsrail ordusu tarafından düzenlenen suikastla infaz edilen, diğeri ise baskın sırasında öldürülen iki Filistinli bulunuyor. Ayrıca, iki vatandaş da yerleşimciler tarafından katledildi.

Aynı dönemde, 118 Filistinli çeşitli saldırılar sonucu yaralandı. Yaralananlar arasında 9 çocuk, 4 kadın ve bir engelli birey de bulunuyor.

Ocak 2025’ten bu yana, işgal güçleri ve yerleşimcilerin saldırıları sonucu Batı Şeria genelinde 2.780’den fazla Filistinli yaralandı. Bu sayı içerisinde 122 kadın ve 541 çocuk yer alıyor. Yaralanmaların 500’ü doğrudan yerleşimciler tarafından gerçekleştirilmiş olup, bu sayı 2024’ün aynı dönemine kıyasla %39 oranında artış anlamına gelmektedir.

Gözaltılar ve Tutuklamalar

Ağustos ayında, işgal güçleri tarafından 665 Filistinli gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında:

  • 12 çocuk,
  • 13 kadın,
  • 3 gazeteci,
  • 2 üniversite öğrencisi
  • ve engelli bireyler de bulunmaktadır.

En fazla gözaltı vakası 129 kişiyle El-Halil ilinde kaydedilirken, onu 104 kişiyle Ramallah izledi. Geriye kalan gözaltılar Kudüs, Beytüllahim, Eriha, Selfit, Nablus, Kalkilya, Tulkarem, Tubas ve Cenin illerinde gerçekleşti.

İsrail’deki insan hakları kuruluşu Hamoked tarafından İsrail Cezaevi İdaresi’nden alınan verilere göre, Eylül 2025 başı itibarıyla İsrail hapishanelerinde toplam 11.040 Filistinli tutuklu bulunmaktadır. Bu tutukluların dağılımı şu şekildedir:

  • 1.540 kişi hükümlü mahkûm,
  • 3.351 kişi henüz hüküm giymemiş tutuklu (geçici gözaltı),
  • 3.577 kişi yargı süreci olmadan idari tutukluluk altında,
  • 2.662 kişi ise “yasadışı savaşçı” statüsüyle alıkonulmaktadır.

Bu rakamlar, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail ordusu tarafından Gazze Şeridi’nden gözaltına alınan Filistinlileri kapsamamaktadır.

Ev ve Yapı Yıkımları

1 Ağustos 2025’ten itibaren, işgalci İsrail makamlarına ait yıkım ekipleri, işgal altındaki Batı Şeria’nın dört bir yanında 125 Filistinli evi ve yapısını yıktı. Yıkımların büyük kısmı, yapı sayısı bakımından Tubas ilinde, konut sayısı bakımından ise Kudüs’te yoğunlaştı. Bu rakam, Temmuz ayında kaydedilen 122 yıkım vakasına yakın bir seviyededir. Ayrıca bu dönemde, 21 Filistinli yapı için yıkım veya inşaat durdurma tebligatları verildi. Bu tebligatların 10’u Kudüs’te, 5’i Beytüllahim’de gerçekleşti.

İsrail makamları genellikle “ruhsatsız inşaat” gerekçesiyle bu yıkımları gerçekleştirmektedir. Ancak C Bölgesi’nde yer alan Filistinli yerleşim yerleri için yapı planlarını onaylamayı kasıtlı olarak reddeden İsrail, Filistinlileri inşaata mecbur bırakmakta; bu da ya ruhsatsız inşaatlara, ya da nüfus artışıyla birlikte A ve B bölgelerine göçü beraberinde getirmektedir. A ve B bölgeleri, Batı Şeria’nın yalnızca %36’sını kapsamasına rağmen, nüfusun %86’sına ev sahipliği yapmaktadır.

Ocak – Eylül 2025 döneminde, işgalci güçler “ruhsatsız inşaat” gerekçesiyle toplam 1.151 Filistinli yapıyı yıktı. Bu yıkımların detayları şöyle:

  • 274 iskan edilen ev,
  • 60 kullanılmayan konut yapısı,
  • 607 tarımsal yapı,
  • 138 su ve kanalizasyon altyapısı ile ilgili tesis,
  • ve 70 diğer yapı.

Bu yıkımların:

  • %85’i C Bölgesi’nde,
  • %14’ü Kudüs’te,
  • ve %1’i A ve B bölgelerinde gerçekleşti.

Bu veriler, 2024 yılına kıyasla yıkılan yapı sayısında %44 artışa, yerinden edilen kişi sayısında ise %31 artışa işaret etmektedir. Bu yıkımlar sonucu 1.300 Filistinli yerinden edilmiştir.

Son on yılda, işgalci güçler yaklaşık 7.000 Filistinli ev ve yapıyı yıkmıştır. Bu uygulama, Batı Şeria’nın %61’ini oluşturan C Bölgesi’nde yürütülen bir kolonizasyon stratejisinin parçası olarak değerlendirilmektedir. Özellikle 2025 yılında yıkım faaliyetlerinde belirgin bir artış gözlemlenmiş; yıl sonuna yaklaşırken şimdiye kadar 1.099 konut, tarım ve ticari yapı yok edilmiştir.

Araziye El Koyma ve Toprak Tahribatı

Raporun kapsadığı dönem boyunca, İsrail işgal makamları, askerî amaçlar gerekçesiyle yayımladığı 4 ayrı el koyma emri aracılığıyla toplamda 45 dönümlük Filistin arazisini gasp etti. Bu el koyma kararlarının detayları şu şekildedir:

  • 8,298 dönüm, Tubas iline bağlı Tamun beldesinden alınarak yeni bir İsrail askerî üssü kurulması amacıyla kamulaştırıldı.
  • 4,727 dönüm, Selfit iline bağlı Deyr İstiya köyünden alınarak, “İmmanu’el” adlı yasa dışı yerleşim birimini bir başka yerleşim yoluna bağlayan yeni bir yolun inşası için gasp edildi.
  • 11,562 dönüm, yine Deyr İstiya’dan alındı; bu alan, “Yakir” ile “Karnei Şomron” adlı iki yerleşim birimini birbirine bağlayan yeni bir yerleşim yoluna ayrıldı.
  • 20,312 dönüm, Selfit’in Deyr Belut ve Kafr ed-Dik beldelerinden alındı ve “Eli Zahav” yerleşim biriminin çevresinde tampon bölge oluşturmak amacıyla el konuldu.

Sadece son üç ay içerisinde, İsrail ordusu yalnızca Kalkilya ve Nablus illerinde toplamda 23.100 dönümden fazla Filistin toprağını gasp etti.

İşgal güçleri ayrıca Batı Şeria’nın farklı bölgelerinde, Filistinlilere ait onlarca dönüm tarım arazisini buldozerlerle tahrip etti. Buna ek olarak, İsrail askerleri ve yerleşimciler, çoğunluğu zeytin ağacı olmak üzere yaklaşık 11.700 ağacı kesti ya da söktü. Bu rakam içerisinde:

  • 11.599 zeytin ağacı, El-Halil, Selfit, Ramallah, Beytüllahim, Cenin ve Nablus vilayetlerinde tahrip edildi.

Yerleşimci Saldırıları

İsrail işgali altındaki Filistin topraklarında, yerleşimciler işgal ordusunun tam koruması altında, Filistin halkına yönelik sistematik ve organize saldırılarını sürdürmektedir. Bu saldırılar yalnızca ağaçların yakılmasıyla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda sivillere fiziksel saldırılar, mülklere yönelik hırsızlık ve sabotaj, ev ve yapılar üzerinde maddi zarar oluşturma, hatta doğrudan can kayıplarına yol açan saldırılarla devam etmektedir.

Tüm bu ihlaller, Filistinlileri topraklarından zorla göç ettirmeye, bölgeleri yerel halktan arındırmaya, yasa dışı yerleşim birimlerini ve karakolları genişletmeye ve işgal projesi doğrultusunda daha fazla toprağa el koymaya hizmet eden planlı bir şiddet stratejisini yansıtmaktadır.

Ağustos 2025 boyunca, yerleşimciler tarafından Filistinlilere ve onların mülklerine yönelik 308 ayrı saldırı vakası belgelenmiştir. Bu saldırılar arasında:

  • Tarım arazilerinin işgali ve yasa dışı ekimi,
  • ürünlerin ve ağaçların kasıtlı tahribi,
  • Filistin köy ve kasabalarına toplu baskınlar,
  • evlere ve araçlara silahlı saldırılar veya yakma eylemleri,
  • hırsızlık ve el koymalar yer almıştır.

Raporlar, 7 Ekim 2023’te Gazze’ye yönelik soykırım savaşının başlamasından bu yana, yerleşimcilerin en az 38 Bedevi topluluğu tamamen tahliye ettirdiğini ortaya koymaktadır. Bu toplulukların büyük kısmı Ramallah ve El-Halil vilayetlerinde yoğunlaşmaktadır. Bunun yanı sıra, başka birçok Bedevi topluluğu da saldırıların hedefi olmuş ve içlerinden bazı aileler yerlerinden edilmiştir.

Yerleşim Faaliyetleri

Ağustos 2025 boyunca, İsrail işgal makamları Batı Şeria ve Kudüs’teki yasa dışı yerleşimlerin genişletilmesine yönelik 31 yeni imar planı üzerinde çalıştı. Bunlardan 16’sı onaylandı, 15 plan ise sunulmak üzere hazırlandı. Ağustos ayında hazırlanan planlar, toplam 2.604 dönüm Filistin arazisini hedef almıştır.

Ayrıca, 10 Ağustos 2025’te, İsrail’in sivil yönetimi, 63 bölgeyi “İsrail’e ait tarihi ve arkeolojik alan” olarak tanımlayan yeni bir askerî emir yayınladı. Bu bölgelerin:

  • 59’u Nablus vilayetinde,
  • 3’ü Ramallah’ta,
  • 1’i ise Selfit’te yer almaktadır.

Bu uygulama, İsrail’in daha geniş kapsamlı bir kültürel gasp stratejisinin parçası olarak değerlendirilmektedir. Daha önce de İsrail makamları, Batı Şeria’daki 2.400’den fazla Filistin arkeolojik alanını, “İsrail mirası” olarak sınıflandırmıştı. Sözde “koruma” ve “restorasyon” amacı taşıdığı iddia edilen bu uygulamalar, gerçekte Filistin topraklarının kontrol altına alınmasını, bu alanların zamanla yerleşim birimlerine, askerî üslere, turistik veya eğlence alanlarına dönüştürülmesini sağlamaktadır. Bu, Filistin kimliğini silmeyi ve bölge üzerindeki sömürgeci tahakkümü pekiştirmeyi hedefleyen sistematik bir uygulamadır.

İsrail İskân Bakanlığı, rapor döneminde Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimlerde 4.030 yeni konut inşası için 6 ayrı ihale yayımladı.

  • Bu kapsamda, Ariel yerleşim biriminde 730 konut, sözde “Batı Ariel Mahallesi” kurmak amacıyla planlandı. Bu adım, Filistin’in Salfit kenti ile çevresinin izole edilmesine ve bölgenin genişleme olanaklarının tamamen ortadan kaldırılmasına yol açacak.
  • Aynı şekilde, Ma’ale Adumim yerleşim biriminde 3.300 yeni konutluk dev bir genişleme planı duyuruldu. Bu rakam, yerleşim biriminin mevcut konut stokunda %33’lük bir artış anlamına geliyor.

el-Halil’de Yoğunlaşan Yerleşimcilik

Aynı dönem içinde, yerleşimciler, El-Halil kentinin Tel Rumeida Mahallesi’nde yeni bir yasa dışı karakol (outpost) kurdu. Söz konusu yerleşim, Yahudi mezarlığının batısında, bir cami ile bir kız lisesi arasında yer alan boş bir araziye iki karavan (mobil yapı) yerleştirilmesiyle başladı. Bu arazide daha önce hiçbir yerleşim faaliyeti bulunmuyordu ve Ocak 1997’de imzalanan El-Halil Anlaşmasına göre, bu alan H1 bölgesi içinde yer almakta; yani tamamen Filistin yönetiminin kontrolü altında ve İsraillilerin girişine askerî emirlerle yasaklanmış bir bölgedir.

Bu gelişme, Mart 2025’te yerleşimcilerin Tel Rumeida’daki Temimi ailesinin evine el koyarak burada “Gaon Yehuda” adlı yasa dışı bir karakol kurmasının ardından geldi. Yeni kurulan bu karakol, mahalledeki diğer yerleşim birimlerinden tamamen izole edilmiş durumdadır, bu da ağır güvenlik önlemlerinin alınmasına ve doğrudan Filistinli sivillerin günlük yaşamının kısıtlanmasına neden olmaktadır. Özellikle, okulun ana giriş kapısı ile caminin bir girişi yerleşimcilerin karavanları nedeniyle kapatılmıştır; bu durum hem öğrencilerin hem de ibadet edenlerin yaşamını doğrudan etkilemektedir.

Yeni Yerleşim Projeleri

20 Ağustos 2025 tarihinde, İsrail Sivil İdaresi’ne bağlı Yüksek Planlama Konseyi, Batı Şeria’da 3.753 yeni konutun inşa edilmesini öngören projeleri görüşmek üzere bir toplantı düzenledi. Bu konutların 3.401 adedi, Ma’ale Adumim yerleşim birimine bitişik E1 bölgesinde inşa edilmek üzere planlandı. Geriye kalan 342 konutluk başka bir plan, Şubat 2023’te meşrulaştırılan “Asa’el” yerleşim birimi için sunulacak.

Aynı ayın sonunda, yerleşimciler, El-Halil’in güney dağlık bölgesinde yer alan Bedevi köyü Um Hayr’ın arazisi üzerinde yeni bir karakol daha kurdu. Yerleşimciler, köy evlerine sadece birkaç metre mesafeye dört karavan yerleştirdi ve ilave yapılar için zemin hazırlığına başladı.

1967’den bu yana, İsrail işgal makamları Um Hayr köyünü resmen tanımayı reddetmiş ve köy sakinlerine inşaat ruhsatı vermemiştir. Bu nedenle, bölgedeki tüm ev ve yapılar yıkım tehdidi altında yaşamaktadır. Son 15 yıl içinde, işgal güçleri köyde 56 yapıyı yıkmıştır. Bunların 14’ü yalnızca son 1,5 yıl içinde yıkılmıştır.

Ekim 2023’ten bu yana, İsrail’in siyasi ve güvenlik desteği altında, Batı Şeria genelinde yaklaşık 70 yeni yasa dışı yerleşim karakolu (outpost) kurulmuştur. Bu gelişmeler, sistematik bir yerleşimci yayılma stratejisinin parçası olarak, toprak gaspını, etnik temizlik girişimlerini ve Filistinli toplulukların izole edilmesini derinleştirmektedir.

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu