Mart 2016 İsrail Siyasi Sahnesi İnceleme
ÖZET
2016 Mart ayı boyunca İsrail siyasi sahnesi önemli olaylar ve kararlar hakkında birçok tartışmayı içinde barındırıyor. Hükümet ve parlamento Filistin intifadası ile yüzleşmek için güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi talebi ve Filistinlilerden ayrılmaya davet arasında değişen birçok öneri ve kararı tartışıyor. Adalet yüksek mahkemesi Gaz anlaşmasını dondurma kararı alıyor ve anlaşmaya ekonomi bakanı sıfatı ile karar veren Netanyahu’ya şahsi olarak darbe vuruyor.
Tartışmalar geniş boyutlara ulaştı ve özellikle Filistinlilerle çatışma ile ilgili meselelere halkın da önem vermesiyle tartışmalar resmi boyutu aştı. Bunlardan birisi de yaralı bir Filistinli gence ateş eden askerin tutuklanmasıdır. Önce yaraladığı kişiyi sonra infaz eden başka bir askerle ilgili konu ordunun ahlakiliği iddialarını çürütmüştür.
Bazı parlamento üyelerinin Filistinli şehit aileleri ile görüşmeleri arka planında terörü destekledikleri gerekçesiyle parlamentodan uzaklaştırılmaları için hazırlanan kanun tasarısının ilk onayı da bu konulardandır.
Toplumsal konularda ise, siyasi ve toplumsal boyutlarının iç içe girdiği birçok dava tepki yarattı. Kadın ve erkek maaşları arasındaki farkın artması, cinsel taciz arka planında Silvan Şalom’un istifası, bakan Aryeh Deri aleyhine yolsuzluk suçlamaları ihtimalinin ortaya çıkması bu meselelerdendir.
1. İsrail hükümeti Filistin İntifadası ile yüzleşmek için birçok karar aldı
Mart ayının başında Filistin operasyonlarının sürmesiyle beraber, özellikle 08.03.2106 tarihinde Yafa’daki bıçaklama operasyonuyla birlikte İsrail hükümeti Batı Şeria’daki güvenlik olaylarını bastırmak ya da en azından bunlarla yüzleşebilmek için birçok uygulama başlattı. Bunlardan bazıları:
- Kudüs şehri çevresindeki duvarın geçişlerinin kapatılması
- El-Halil’in güneyindeki Terkumya bölgesinde işçilerin İsrail’e kaçışını engellemek için güvenlik duvarının inşası
- Çalışma izni olmayan Filistinlileri çalıştıranların cezalandırılması kanununun kabulü
- Geniş çapta birçok işçi ve tüccarın çalışma izinlerinin geri çekilmesi
- Direnişe teşvik eden yayın organlarının kapatılması
• Sağ kanat partilerin tutumu
Sağ kanat İsrail partileri Filistin intifadası ile yüzleşmek için ideal çözümün Filistinlileri daha çok tutuklamaktan geçtiğini ifade etti. “Likud” Partisi daha fazla baskının Filistinlileri itaate götüreceğini bildirdi. “Likud” Partisinin bakanı Ofir Akunis operasyon yürütenlerin ailelerinin ani bir şekilde uzaklaştırılmasının mecbur tutulmasını talep etti. “Yahudi Evi” partisi başkanı Filistin intifadasını bitirmek için şu maddeleri içeren bir plan sundu:
- Operasyonu yapanın şehrindeki ruhsatsız evlerin yıkımı
- Şehir halkına yolculuğu yasaklama, halka sokağa çıkma yasağı uygulama ve çalışma izni vermeme
- Mısır sınırının yakınlarında Güney Filistin’e operasyonları uygulayanların ailelerinin uzaklaştırılması ve büyük hapishanelere benzeyen tecrit edilmiş bölgelere yerleştirilmeleri
“Evimiz İsrail” partisi lideri Avigdor Liberman İsrail hükümetinin intifada karşısındaki siyasetini kaçış politikası diye addetti ve Filistinlilere daha fazla yaptırım uygulanmasını istedi.
• Sol ve orta kanat partilerin tutumu
İsrail muhalefet lideri ve “Siyonist Kamp” lideri, İsrail hükümet başkanına intifada ile karşılaşmada başarısızlıkla suçlayarak saldırdı ve Filistinlilerden ayrım duvarının inşasının tamamlanmasını istedi. Aynı şekilde Eski hükümet başkanı Ehud Barak ve eski İşçi Partisi lideri Filistinlilerden ayrım duvarının bitirilmesini istedi. Çünkü aksi takdirde bu durum tek bir devletin felaketi ile sonuçlanabilir. “Bir gelecek var” Partisi lideri Yair Lapid de Filistin İntifadası ile yüzleşmede en güçlü şekilde alınan güvenlik tedbirlerinin devam etmesini zaruretle talep etti.
• Shin-Bet’in (Şabak) tutumu
Bet (Şabak), resmi çevrelerin sunduğu araştırma aracılığıyla Filistin operasyonlarının çoğunun Filistin basın ve sosyal medya araçlarının yaptığı düzenli kışkırtmalar sayesinde gerçekleştiğini ifade etti. Bet (Şabak), kışkırtıcı medya organlarının kapatılmasını ve özellikle Facebook gibi sosyal medya araçlarının takibini istedi. Aynı zamanda operasyonları gerçekleştiren birçok Filistinli gencin kendilerini İsrail aleyhine operasyon yapmaya iten toplumsal problemlerden şikâyetçi olduklarına dikkat çekti.
2. Yüksek Mahkeme Gaz Anlaşması Noktasında Netanyahu Hükümetine Darbe Vurdu
Binyamin Netanyahu başkanlığında İsrail hükümeti 27.3.2016 tarihinde Yüksek Mahkeme’den bir darbe ile karşılaştı. Bazıları bu darbeyi yer sarsıntısı olarak nitelendirdi. Hükümetin geçen yıl iki büyük şirket Amerikan “Noble Energyinc” ve İsrail “Delek Group” şirketleri ile netleştirdiği gaz anlaşmasını dondurma kararını çıkardı. Mahkeme gaz anlaşmasını kanuna aykırı bir plan ve demokratikleşme yürüyüşünün aleyhinde şirketlerin çıkarlarını barındıran karaborsacılığa bir teşvik olarak addetti. Mahkeme şöyle ekledi:” Şu anki hükümet gelecek hükümetleri kısıtlayamaz. Bu demokrasiye aykırı bir karardır.” Bu, hükümetin planında “istikrar maddesi” olarak adlandırdığı kısma bir cevap niteliğindeydi. Bu madde ile hükümet iki şirkete on yıl boyunca vergi arttırmamayı taahhüt ediyor. Bu husus ikisi için daimi birçok karı barındırıyor. Gaz sektöründeki uzmanlar şöyle diyerek mahkemenin kararına saldırdılar: Mahkeme kararı İsrail için gerekli olan enerji sektörünün gelişmesini öz olmayan kanuni kabuller aleyhinde donduruyor.
Söylemeye değerdir ki Netenyahu, Aryeh Deri’nin ekonomi bakanlığından istifa edişini istismar ederek İsrail ekonomi bakanı sıfatıyla 2015 yılının sonlarında adı geçen gaz anlaşması için karara vardı ki bu husus gaz ihracatında mutlak hâkimiyeti şirketlere veren karar aleyhinde İsrail’de birçok protesto gösterisinin başlamasına sebep oldu. Adalet yüksek mahkemesi, iptal edilen maddenin parlamentoya sunulmasına rağmen bu kararı dondurdu ve anlaşmanın yeniden düzenlenmesi ve şirketlerle tekrar yazılması için bir sene müddet verdi. Gaz anlaşması konusunun sol çevrelerde ezici muhalefet, sağ çevrelerde ise az bir muhalefet ile karşılaştığına işaret edildi.
• Sağ partilerin tavrı
Likud lideri ve hükümet başkanı Binyamin Netanyahu önceden kararlaştırdığı anlaşmanın İsrail devleti için büyük bir başarı mesabesinde olacağını çünkü anlaşmanın devletin maişet ve güvenlik alanlarını iyileştirecek büyük paraları döndüreceğini söyledi ve mahkeme tarafından yapılan iptalin devlete büyük kayıplar yaşatacağını ekledi. Likud partisinden enerji bakanı Yuval Steinitz kararın mantık dışı ve kabul edilemez olduğunu belirtti. Likud partisinden göçmen bakanı Ze’ev Elkin de mahkeme kararının İsrail’de demokrasiyi katlettiğinin ifade etti ve yargı sisteminin değişmesi için müdahale edilmesini talep etti. Öte yandan hükümet koalisyonunda ortak Kulanu (Hepimiz) bloku lideri Roy Folkman kendi grubunun üyelerinin mahkeme kararını desteklediğini söyledi ve İsrail devletinin Adalet yüksek mahkemesinin verdiği kararlara uygun hareket etmesi gerektiğini ve mahkeme kararını koruması gerektiğini belirtti.
• Sol ve orta kanat partilerin tavrı
Sol “Mirtes” partisi lideri Zahafa Goleon mahkeme kararının başbakanın saldırısı karşısında İsrail halkını savunmak olduğunu belirtti. İşçi partisi eski başkanı ve parlamento üyesi Shelly Yachimovich haberi duyduğunda ağladığını söyledi ve bunu tarihi ve dramatik bir karar diye nitelendirerek kararın İsrail’de güçlü bir yargının varlığını gösterdiğini ekledi. Orta kanattan “Bir gelecek var” partisi lideri yılsonunda adalet yüksek mahkemesine gaz anlaşmasının iptali için benzer bir istek sunmuştu. Gaz anlaşması karşıtı bu hamle sola aykırı kabul edilmedi. Mahkeme kararı; yolsuzluk, adam kayırma, kararı alanlar ve şirket sahipleri arasında şüpheli ilişkilere karşı saydamlığın zaferi olarak görüldü.
3. Video Kaydı Bir İsrail Askerinin Yaralı Bir Filistinliyi İnfaz Edişini Ortaya Çıkardı ve Ordu Etiğini Rezil Etti
İsrail insan hakları kuruluşu Betselim’in yayınladığı video kaydı, el-Halil kentinde bir İsrail askerinin, 24.3.2016 tarihinde yaralı bir Filistinlinin başına, yaralama operasyonu gerçekleştirdiği iddiası ile gerekçe olmadan ateş edişini ortaya çıkardı. Bu olay Filistinlinin şehit olmasıyla sonuçlandı. Video İsrail askerinin yerde yatan Filistinli genç Abdulfettah eş-Şerif (21)e doğru yürüyüp infaz etmek için başına ateş ettiğini gösterdi. Video birçok İsraillinin tepkisine yol açtı. Öyle ki asker tutuklandı ve mahkemesi başlatıldı. Kamuoyu istatistiklerinin İsrail halkının %74’ünün askeri desteklediğine işaret ettiği belirtiliyor.
• Sağ partilerin tutumu
İsrail hükümeti başkanı Binyamin Netanyahu, İsrail ordusunun etik bir ordu olduğunu ve meydan infazları yapmadığını belirtti. “Yahudi Evi” partisi, lideri Naftali Bennet ile askere saldıranların kararı önceden onayladıklarını ve herkesi askerin aleyhine yönelttiklerini ifade etti. Tepkilerin en aşırısı “Evimiz İsrail” partisi lideri Avigdor Liberman’a aitti. Liberman askerle dayanışma kurmak için mahkemeye gideceğini bildirdi ve ilgili çevrelerden askerle görüşme izni talep etti. Askerin hatalı olmasını tehlike altında olmasına ya da öldürülmesine tercih ettiğine dikkat çekti.
• Sol partilerin tutumu
Muhalif sol partiler olayı kınadı. “Mirtes” partisi lideri Zahafa Goleon olayın endişe verici, ahlaka ve değerlere aykırı olduğunu belirtti. Bundan İsrail hükümetinin askere görevi sırasında ulaştırdığı kışkırtma mesajlarının sorumlu olduğunu söyledi ve askerin en yetkili yargılamaya tabi tutulmasını istedi. “Bir gelecek var” partisinden Ofer Shelah ordunun çatışma sahasında maruz kaldığı şeyin askere yaptığı eylem için gerekçe sunmayacağını söyledi.
• İsrail ordusunun tavrı
Likud partisinden İsrail savunma bakanı Moşe Yaalon askerin yaptığının ordunun değerlerine aykırı olduğunu belirtti ve olayın tehlikeli olduğunu söyledi. İsrail ordusu ise bunun ahlaki bir başarısızlık olduğunun altını çizdi. Öte yandan İsrail Genelkurmay başkanı Gadi Eizenkot yaşanan olayın ordunun etiği ile çeliştiğini söyledi. Ayrıca ordunun değerleri ve ahlakiyatı hakkında bir kitapçık dağıtacağına dikkat çekti.
4. Parlamento terörü destekleyen üyelerin parlamentodan uzaklaştırılması kanun tasarısını ilk oylamada onayladı
İsrail parlamentosu 28.3.2016 tarihinde terörü destekleyen parlamento üyelerinin üçte bir çoğunlukla parlamentonun belirlediği süreye kadar uzaklaştırılması kanun tasarısını onayladı. Kanun tasarısı için girişimde bulunan kişinin hükümet başkanı Binyamin Netanyahu olduğu biliniyor. Girişim bazı Arap milletvekillerinin Filistin şehit ailelerine başsağlığına gitmesinden sonra gerçekleşti. Kanun parlamentoda ilk oylama ile 52 ye karşı 59 üyenin oyuyla kabul edildi.
• Sağ partilerin tutumu
Sağ partileri ve iki üyesi hariç hükümet koalisyonu kanun tasarısını destekledi. İki üye kanun lehine oy kullanmak için Etiyopyalı Yahudilerin karşılanması sorununun çözülmesi şartını koştu. Likud partisinden Ze’ev Elkin bu kanunun İsrail’de yaşayıp ona saldıranlara karşı İsrail’i savunmak için olduğunu belirtti. “Evimiz İsrail” partisi üyeleri kanunu desteklemelerine rağmen kanun lehine oy kullanmadılar, parti lideri Avigdor Liberman bu durumu şöyle açıkladı: Hükümet lehine sunulacak bedava hiçbir şey olamaz. Liberman Adalet Yüksek Mahkemesinin kanun lehine oylama yapılırken seçim komisyonuna müdahalesinin engellenmesini istedi.
• Sol, orta kanat ve Arap partilerinin tutumu
Sol, orta kanat ve Arap partileri kanun aleyhinde oy kullandı. Öyle ki İsrail sol ve orta kanat partileri bu kanunun İsrail demokrasisini yıktığını söyledi. “Hareket” partisi lideri Tzipi Livni bu kanunun ifade özgürlüğünün engellenmesi ile ilgili diğer kanunları geride bırakacağını ifade etti. Diğer yandan “Mirtes” partisi lideri Zahafa Goleon bu kanunun siyasi suikastlara yol hazırlayacağını söyledi. İşçi partisi lideri bu kanunun İsrail demokrasisinin yapı taşlarından önemli bir tanesini düşürdüğünü belirtti. Arap milletvekillerine gelince onlar bu kanunu İsrail ırkçılığının kanunlar silsilesinden biri olarak gördüler. Arap blokunun lideri Eymen Avde bunu Arapları Siyaset oyunundan çıkarmak için İsrail sağının çabalarından biri olarak gördü. Ahmet et-Taybi çoğunluğu oluşturan 59 üyenin Netanyahu’nun başarısızlığı, İsrail demokrasisi ve azınlıkla ilişkiler için en kara gün olduğunu söyledi. Arapların kanunun kesinleşmesi durumunda yüksek mahkemeye başvuracağına işaret etti.
5. Kadın ve Erkek Maaşları Arasındaki Fark Büyüyor
Sosyal eşitlik bakanı Gila Gamliel kadın ve erkek maaşları arasındaki farkın özel sektöre göre devlet sektöründe daha fazla olduğunu belirten bir rapor sundu. Rapor özel sektörde erkeklerin kadınlara oranla %32 daha fazla kazandıklarını söylüyor. Kamu sektöründe ise bu oran %36. Rapor şuan ki hükümette 18 bakandan 3, yüksek mahkemede ise 15 hâkimden 4 tanesinin kadın olduğunu açıklıyor. Aynı şekilde rapor yerel meclis başkanları arasındaki kadınların sadece %2.7, üyeler arasında ise %14.7 olduğunu belirtiyor. 2008 seçimlerinden sonra bu oran %30’luk bir artış gösterdi. Bu rapor dünya kadınlar günü münasebetiyle sunuldu ve iç karatıcı bir tablo çizdi. Bakanlığın ifadesine göre kadın aleyhinde ayrımcılığı yok etmeyi garantileyen İsrail kanunlarına rağmen maaşlar arasındaki farklar azalmak yerine daha da büyüdü. Resmi ve resmi olmayan raporlar da bu durumu böyle ortaya koyuyor.
6. Bakan Silvan Şalom İstifa Etti, Tecavüz ve Taciz Davaları Hareketlendi
Eski bakan Silvan Şalom kendisine cinsel taciz kapsamına giren ahlak dışı davranışlarda bulunduğu suçlamasını yapan kadına 70 bin şikel tazminat ödemeyi reddetti. Kadın, yalan makinası sonuçları ile bakan Şalom’a beraber gönderdiği bir kitap aracılığı ile parayı ödemesini istedi. Makine kadının iddiasını doğruladı. İddiaya göre bakan haftalar önce kadının vücudundaki hassas bölgelere eli ile dokundu. Bu durumdan dolayı bakan istifa etmek ve siyasi hayattan çekildiğini bildirmek zorunda kaldı. 2014 yılında bu konu ile ilgili soruşturma başlatılmış sonra kapatılmıştı. Bu günlerde İsrail Başsavcısı Yehuda Weinstein farklı kadınlardan gelen şikâyetler üzerine davayı ikinci defa açma imkânını araştırıyor.
Silvan Şalom’un 23 yıl boyunca Likud partisinden parlamento üyeliği yaptığını belirtmekte fayda var. Aynı zamanda başbakan yardımcısı, dışişleri bakanı ve savunma bakanı gibi birçok görevde bulundu.
Bu dava üst düzey bir yetkilinin tecavüz ve cinsel taciz ile suçlandığı ilk dava değil. Eski Cumhurbaşkanı Moşe Katsav tecavüz ile suçlandığı için hapis cezası çekiyor. Aynı şekilde eski savunma bakanı İshak Mardehay cinsel taciz ile suçlandığı için hapis. Eski bakan Haim Ramon da aynı şekilde. Bu günlerde İsrail ordusunda Albay Ofek Buchris’in davasında gelişmeler yaşanıyor. Birçok tecavüz ve cinsel taciz ile suçlandıktan sonra orduda operasyon birimi komutanlığına ataması iptal edildi. Yaşadığımız günlerde özellikle yalan makinesinin baş davacının söylediklerinde doğru Albay’ın ise yalancı olduğunu ortaya çıkarmasının ardından bu dava İsrail gazetelerinde manşetlerde yer alıyor.
7. Bakan Deri İkinci Defa Skandal Yarattı
Birinci dereceden yolsuzluk davasında adı geçen büyük siyasi şahsiyet hakkında resmi cihetler açıklama yapılmasına izin verdi. Bu kişi Şas partisi lideri içişleri bakanı haham Aryeh Deri’dir. Dava malların toprak sahiplerinden imar ve konut bakanlığına nakledilmesi ile ilgileniyor. Aryeh Deri iç işleri bakanlığına getirilmeden önce burada imar ve konut bakanlığında görev alıyordu. Dava dosyası henüz açılmadı ancak araştırma inceleme için soruşturmalar devam ediyor. Görünenin aksine soruşturmalara devam etmek için güçlü gerekçeler var. Kararı hükümet yargı müsteşarı Avichay Mendelblit verecek. Öte yandan Aryeh Deri kendisine isnat edilen bu durumu teftiş edecek herhangi bir tarafla işbirliği hazırlığında olduğunu duyurdu ve hakkında yapılan iddialardan bir korkusu olmadığı için kastedilen kendi ismi ise hükümet yargı müsteşarının bunu ortaya çıkarmasını istedi.
Yolsuzluk şüphelerinin soruşturulması için sokağın verdiği desteğe rağmen bazı sesler bir siyasetçinin yolsuzluk yapmadan da akarlara sahip olabileceğini ifade ederek bakan Deri’yi savundu. Şaron’un büyük bir çiftliği vardı. Olmert lüks dairelere sahipti. Ehud Barak’ın Akirov Kuleler’i vardı. Netanyahu Kayserya’da lüks bir villanın sahibi. Bu sesler bir siyasetçinin resmi görevinde kazandığı bilgileri istismar etmiş bile olsa siyasi hayattan uzaklaştıktan sonra çalışmaktan ve yatırım yapmaktan engellenemeyeceğini savundu.
Bakan haham Aryeh Deri ilk defa yolsuzlukla doksanların başında suçlandı ve susma hakkını kullandı, dava kapandı. Sonra görevi kötüye kullanma, rüşvet alma ve dolandırıcılıkla suçlandı, dört buçuk sene hüküm giydi, 2002 yılında serbest bırakıldı, son olarak siyasetten uzaklaştı ve 2013 yılında siyasete geri döndü. Öyleki Şas partisinin başına geçti, milletvekilliğine geri döndü sonra Netanyahu hükümetinde bakan oldu.
Bakan Deri yolsuzlukla suçlanan ilk üst düzey siyasetçi olmadığı gibi eski hükümet başkanı Ehud Olmert de güveni kötüye kullanma ve rüşvet alma suçlarından dolayı hapishanede bulunuyor. Benzer şekilde eski cumhurbaşkanı Ezer Weizman İsrail’de yapacağı yatırım projeleri için sunduğu kolaylıklar karşılığında Fransız Yahudi milyar Sarosi’den beş milyar dolar rüşvet aldığı şüphesinden sonra istifasını sunmak zorunda kaldı.
8. Belçika İçişleri Bakanlığında Geçen Diyalog Filistin’in Kimliğini Vurguladı
2016 Mart ayının sonlarında Belçika’nın başkenti Brüksel’de yaşanan patlamaların ardından yaralı Yahudilerin tedavi için İşgal edilmiş Filistin’e taşınması gayretleri esnasında Belçika’da yaşayan Yahudi azınlıklardan oluşan gönüllü Yahudilerden bir tanesi, Belçika içişleri bakanlığında görev yapan acil durum temsilcisinden duyduğu cevapla şaşkınlığa uğradı: “Filistin’e gönderilebilirler…” Diyalog şöyle geçti:
- Yahudi Gönüllü: Hayırlı sabahlar, ben Antwerpen Yahudi azınlığından bir gönüllüyüm. Hastanede iki yaralı var onları havaalanına sevk etmek istiyoruz.
- Acil Durum Görevlisi: Evet, efendim.
- Yahudi Gönüllü: Gönüllüler yaralıların hastaneden İsrail’e nakilleri için havaalanına taşınmasında refakat etmeye hazırlar, gerekli izinleri çıkarmak için kiminle görüşmemiz gerekiyor?
- Acil Durum Görevlisi: İsrail’e değil, Filistin’e.
- Yahudi Gönüllü: Hayır Filistin değil, orası İsrail.
- Acil Durum Görevlisi: Evet, ancak ismi Filistin’dir.
- Yahudi Gönüllü: Tekrar eder misiniz, ülkenin ismi nedir?
- Acil Durum Görevlisi: Orası Filistin’dir.
- Yahudi Gönüllü: Af edersiniz, isminizi öğrenebilir miyim?
- Acil Durum Görevlisi: Tabi, Zaharya.
- Yahudi Gönüllü: Sen Filistin’den başkasını tanımıyor musun?
- Acil Durum Görevlisi: Anlamadım…
- Yahudi Gönüllü: Sen İsrail’i değil, sadece Filistin’i mi tanıyorsun?
- Acil Durum Görevlisi: Ben Yahudilerin yerleşmek için oraya gittiklerini biliyorum, başlangıçta Filistin onları karşıladı ve tabi ki işgal her gün gündeme gelen tek şey.
- Yahudi Gönüllü: Cevap verir misiniz, izinleri çıkarabilirler mi çıkaramazlar mı?
- Acil Durum Görevlisi: Evet tabi, eğer onlar Filistin’e gönderilip gönderilemeyeceklerini soruyorlarsa evet gönderilebilirler.
Bu olay Belçika’da İsrail yerine Filistin adının kullanıldığına işaret eden ilk durum değil. Yine aynı yerde olağanüstü hal bölümünde, İsrail’in Gazze’ye savaş açtığı 2014 yılında, Yahudi azınlıklar 90 yaşındaki Yahudi bir kadının İsrail’e gönderilmesini istediklerinde cevap şöyleydi: Gazze’ye gönderilebilir.
9. “Sykes –Picot anlaşmasının üstüne yüz sene” kitabının tanıtımı
“Sykes –Picot anlaşmasının üstüne yüz sene”, İsrail kitap tanıtım sitelerinde tavsiye kitap listesinin başında yer alan başlık. Başlık James Barr’ın kitabı “a line in the sand”a işaret ediyor. Kitap İsrail’de hem akademik hem de siyasi ortamlarda özel bir öneme haiz oldu.
Tel Aviv üniversitesinden Profesör Eli kitabın ayrıcalığını yazarının tarihi araştırma ile gazeteci üslubu bir arada kullanma kabiliyetinden aldığı yorumunu yaptı. Kitap gerçek tarihi, özgün hikâyeler ve yaptığı alıntılarla eğlenceli bir şekilde aktarmıştır.
“A line in the sand” kitabının özel ilgi görmesinin sebebi genel olarak bölgede özel olarak Suriye’de yaşananlar, Sykes –Picot anlaşması için iyileştirme talepleri ve özgürlüklerle ilgili yapı taşlarının eksiltilmesiyle beraber anlaşmadaki bozukluklar üzerine İsrail’in yaptığı siyasi analizlerdeki hâkim perspektiftir.
Kitabın İbranice tercümesi “Sykes –Picot anlaşmasının 100. Yıl dönümünde yayınlandı. Eski içişleri bakanı Gideon Saar ve İsrail’deki eski ulusal güvenlik çalışmaları enstitüsü müdürü Albay Gabi Siboni’e ait “elveda Suriye, elveda Sykes –Picot dememizin vakti geldi” başlıklı makale eş zamanlı olarak yayınlandı. Saar ve Siboni Suriye’deki durumun Sykes –Picot anlaşmasının bitmesini gerekli kıldığını belirtti. Açıklamaya göre bu sadece siyasilerin ve Sünni çoğunlukla azınlık güçlerini birbirinden ayırmak için ve güneydeki Ürdün ve Suriye’nin doğusundaki büyük Sünni bloğun arasını ayıran Dürzi varlığının oluşturulmasına yardım etmek için devlet eli ve iradesiyle uygulanan koordineli ve düzenli hareketin rolü olmakla kalmamıştır.
Sykes- Picot’un geçerliliğinin bitişi, yeni devletlerin oluşmasının ve eski devletlerin gizlenmesinin zorunluluğunda bahseden İsrail makaleleri gözlemcisi, bu durumun anlaşmanın üzerinden yüz yıl geçmesi ile değil yaşanan Arap baharı olayları ile ilişkili olduğunu ifade etti. Anlaşma aynı zamanda sadece sağcıların karargâhı ile ya da radikal gözlemciler ile sınırlı değildir. Arap protesto dalgasının patlak vermesinden aylar sonra 25 Mart 2011’de sol gazeteci Aluf Benn “Tehlike sinyali: Orta Doğu inşa aşamasında” başlığı ile Haaretz gazetesi bir makale yayınladı. Makalesinin girişinde Arap dünyasındaki halk direnişlerini 1916’da imzalanan Sykes- Picot anlaşma esaslarından uzanan çığlıklara benzetti. Arap devrimlerinin hedefinin sadece mevcut yönetimleri değiştirmek olmayıp amaçlarının bölgenin haritasını yeniden şekillendirmek olduğunu söyledi. Yazar fikirlerini Parag Khanna’ın “nasıl yeni bir dünya inşa ederiz” kitabından aldığı alıntılarla güçlendirmiştir. Parag Khanna uluslararası ilişkiler uzmanı ve dış siyasetle ilgilenmesinden dolayı Obama’nın başkanlık seçimleri kampanyasında danışmandır. Aynı zamanda Afganistan ve Irak savaşlarında Amerikan ordusunun başdanışmanı olarak görev yapmıştır ve Orta Doğu’nun sınırlarının yeniden çizilmesi zorunluluğu savunan isimler arasında öne çıkmıştır. Aluf Benn yeni devletler oluşurken uygulanacak doğru diplomasinin İsrail’in bilgilerinden faydalanarak ve onun ortaklığıyla yapılabileceğini söyleyerek makalesini bitirdi.
Israel Today gazetesinde kitap için uzun bir açıklama yazan Ronen Kitabın İsrail’de elde ettiği konum hakkında konuştuktan sonra İsrail’de kitaba özel bir önem verilmesinin İsrail’in kitabı eğitim yöntemine dâhil edeceği anlamı taşımayacağını belirtti. Bu durumu emperyalist güçler dışındaki oyuncuların görmezden gelebileceği kitabın yapısı ile açıkladı. Yazar Arap milli güçlerinin rolüne ya da Siyonist role hiç önem vermemiştir ki bu husus Siyonist mücadeleyi destekleyen İsrail yöntemini koyucuların istekleri ve bağımsızlık elde etmek için mücadele veren milli kurtuluş hareketi şeklinde bir ortaya çıkış ile çelişmektedir.