Öğretmenler Sendikası: Bölünmüşlüğün Etkisindeki Mücadele Ve Dağınık Talepler!
Yaklaşık bir haftadır Batı Şeria’da devlete bağlı eğitim kurumlarında genel grev yaşanıyor. Öğretmenlerin grevi nedeniyle eğitim faaliyetleri kısmen ya da tamamen durmuş durumdadır. Bu gelişmeler öğretmen sendikaları federasyonunun çatısı altındaki sendikaların meslek örgütlerinin içinde bulunduğu durumu tekrar gündeme getirdi. Bu son grevler başında el-Fetihli aktivist Ahmed Sahwil’in bulunduğu Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı sendikalar ile öğretmenler arasındaki keskin görüş ayrılıklarını gün yüzüne çıkarmış bulunuyor.
Sendikalar federasyonunun yönetimi keskin görüş ayrılıklarının ve ihtilafların olduğu bir arena haline gelmiş bulunuyor. Grev konusunda bile sendika içinde görüş ayrılıları söz konusu. Sendikaya bağlı öğretmenler, karşı karşıya bulundukları sorunlardan dolayı greve gitmek için bastırırken sendika yönetim buna karşı çıkıyor. Öyle ki öğretmenlerin tepkisi Filistin hükümetinin yanı sıra bizzat sendikanın yönetimine de yönelmiş durumdadır. Bu da sendika içindeki El-Fetih üyelerinin tepkilerine yol açtı. Bu üyeler, bazılarının öğretmen haklarını düşünmeden siyasi amaçlarla sendikaya fikirlerini dayatmaya çalıştıklarını iddia ettiler.
Sayıları 25 bin kadar olduğu tahmin edilen binlerce öğretmen 16.02.2016 tarihinde Ramallah’ta başbakanlık binası önünde toplanarak sendika federasyonunun söz konusu ithamlarını reddetti. Taleplerinin tamamen meşru olduğunu, sadece öğretmenlerin onurlu çalışma şartlarına sahip olmaları için greve gittiklerini söyleyerek başbakanlığın, Milli Eğitim Bakanlığının ve Ahmed Sahwil’in temsil ettiği Birlik Başkanlığının yaptığı grevi erteleme çağrısını reddettiler. Bir kez daha taleplerini dile getirerek, Ahmed Sahwil’in istifasını istediler. Bu grevlerin Batı Şeria’daki genel grevlerle aynı zamana denk gelmesi işi daha da kritik hale getirdi.
Öğretmenlerin en önemli taleplerinden biri 2013 yılında varılan anlaşma uyarınca maaşlarının bir seferde % 10 artırılmasıydı. Ancak hükümet maaşlara % 5 zam yaptı bunu da 5-5 şeklinde ikiye böldü. Bazıları da bunun % 60 kadar olmasını istiyor.
Ne olursa olsun bu hareketlenme hayat şartlarının zor, buna karşılık öğretmen maaşlarının düşük olduğu Batı Şeria’da eğitim sisteminin ve faaliyetinin karşı karşıya bulunduğu sorunun derinliğini gösteriyor. Birinci hatta ikinci dereceden Filistin yöneticilerinin sadece eğitimde değil birçok alanda nasıl zenginleştiğini ve yolsuzluğun ulaştığı noktayı ortaya koyuyor.
Öğretmenlerin haklı taleplerinden kaçmak için batı Şeria’da El-Fetih’in siyasi rakibi Hamas’ı suçlaması kendisi açısından son derece mantıklıdır.
Bu yönde Fetih Merkez karar Komitesi üyesi Tevfik Tirawi Batı Şeria’daki öğretmenlere seslenerek eğitim ve sendikal faaliyetlerin aksamaması için vatan için birlik çağrısında bulunda. Tirawi, olayları Hamas’ın kışkırttığını iddia ederek, Hamas’ı ulusal birliği ve eğitim faaliyetlerini bozmaya çalışmakla suçladı.
Tirawi, Hamas’a bağlı bazı öğretmenlerin grevi kullanarak sendika yönetimini ele geçirmeye çalıştığını bu nedenle sendika yönetiminin almış olduğu grevi askıya alma kararına uymadığını öne sürdü.
Öte yandan Filistin öğretmen Birliği Başkanı Ahmed Sahwil meydana gelen protestoların Hamas’ın bir darbe girişimi olduğunu öne sürdü. Sahwil, Hamas’ın grevi siyasi malzeme aracı olarak kullandığını, bu yolla önce sendikayı ele geçirip daha sonra da Filistin yönetimine baskı yapmayı düşündüğünü söyledi. Sahlawi olanları, “hak yoluyla batıl amaçları elde etme” gayreti olarak niteledi. Son olaylarla bu niyetin açığa vurulmuş olduğunu söyledi.
Sahlawi’nin Hamas temsilcilileriyle ofisinde yaptığı görüşme kayıtlarını sızdırması çok ilginç oldu. Bu olay “Sendika ofisi dinleme cihazlarının bulunduğu bir istihbarat merkezi mi?” sorusunu akıllara getirdi.
Daha sonra hükümet ve ilgili kurumlar tarafından Batı Şeria’daki öğretmenlere grevi son erdirerek derhal işe başlama ve sorunların çözümü için diyalog çağrısının yapılmış olması bütün öğretmenler tarafından çok tuhaf karşılandı. Öğretmenler bu çağrının diyalog yollarını açma amacıyla yapılmadığını, zaten daha önce sorunun diyalog yoluyla çözülmesi için yapılan bütün girişimlerin başarısız olması üzerine bu grevin başladığını, bunun, grevin etkisini kırmak amacıyla yapılan bir plan olduğunu söylüyorlar.
Filistin’de genel bütçenin % 27’si güvenlik harcamaları iken Eğitim için genel bütçeden ayrılan pay ise sadece % 17 kadardır.
Filistin devlet okullarında yaklaşık bir milyon öğrenci eğitim görürken öğretmen sayısının 62 bin olduğu tahmin ediliyor. Görüldüğü üzere güvenliğe ayrılan pay eğitime ayrılan paydan çok daha fazladır. Bu tablo Filistin yönetiminin çarpık zihniyetini ortaya koyuyor.
Şunu da unutmamak gerekir ki El-Fetih ile Hamas arasındaki bölünmüşlükten ve gerginlikten dolayı ister Gazze’de ister Batı Şeria’da olsun her hak arayışı bir tarafın diğerini suçlama gerekçesi olacaktır.
Bu arada birçok milli hareket en güçlü taraf lehine negatif bir çizgide tarafsız bir tavır ortaya koyacaktır. Hizipçi eğilimlerden uzak, gerçek ve ihtiyaç duyulan talepleri olan sendikal faaliyetlerin güçlendirilmesi gerekir. Çünkü genel olarak bu, bütün toplumun istediği şeydir. Sendikalar siyasi veya taktik taleplerde değil de ihtiyaç duyulan gerçek taleplerde bulunduklarında toplumu birleştirecek, çekişmelere son verecektir. Bu da Filistin toplumuna olumlu bir şekilde yansıyacaktır.
Bir tarafın sendikal faaliyetleri diğer tarafın aleyhinde kazanımlar elde edeceği bir araç olarak görmesi sadece sendikal faaliyetlere değil tüm topluma zarar verir. Bu aynı zamanda demokratik bilince talep etme bilincine de zarar verecektir.
Son olarak güvenlik eksenli bir rejim tarafından yönetilen Batı Şeria’daki sendikal faaliyetleri siyasi malzeme aracı olarak kullanmak sendikal faaliyetleri, diğer kalkınma hamlelerini daha en başta akamete uğratacaktır.