İsrail Siyasetine Bakış (İsrail İç Siyaset Raporu) Nisan 2016
Özet:
Nisan 2016’da İsrail siyasi gündemi üzerine yapılan inceleme, İsrail’in iç meseleleri ile ilgili davalar hakkındaki tartışmaların tırmanmasına, İsrail Filistin çatışmasıyla ilgili davalara, ırkçı tutumların devam etmesine ve parti tartışmalarına işaret ediyor.
Irkçı tutumlar, İsrail’de yaşayan Araplar bağlamında Arap ve Yahudi kadınların doğumhanede ayrılması talebiyle ve Filistinliler bağlamında hiçbir gerekçe olmaksızın el-Halil’de kameralar karşısında bir İsrail askerinin Filistinli bir vatandaşı infazıyla kendini gösterdi. Irkçı tutumlar Filistin Kudüs üniversitesinin terörist yuvası olarak kabul edilmesi için yapılan kışkırtmaları da kapsıyor. Kudüs’te İsrail otobüsünün patlatılması operasyonu önceki patlatma operasyonlarını da zihinlere getirdi. İsrail Gazze sınırı boyunca giden bir tünelin bulunup ortaya çıkarılması, tırmandırma ve savaş seçeneklerini akıllara getirdi. Operasyon ve tünel Filistinlileri kışkırtmak için kullanılmıştı.
İsrail hükümeti çapında, hükümetin genişletilmesi söylentilerinden dolayı hükümet önderleri arasındaki anlaşmazlıklar ve Filistinli otoritenin bölgelerine ordu baskınının durdurulması tartışmaları tırmanıyor. Diğer bir bağlamda, dışişleri bakanlığı İsrail’in dünyadaki imajını iyileştirmek için uluslararası bir kampanyayı ortaya çıkardı.
Toplumsal boyutta, Aşkenaz (Batılılar) ve Seferad (Doğulular) Yahudileri arasındaki mezhep kavgalarının artması, seri cinayetler ve eşcinsel yürüyüşüne saldıranlar gibi sosyal şiddet ve öldürme eylemleri ve İsrail okullarında şiddetin artması.
Knesset Üyesi Betselil Semurtiç’den ırkçı açıklamalar
Radikal sağcı “Yahudi Evi” partisinden Knesset üyesi Betselil Semurtiç, İsrail hastanelerinin doğumhane kısımlarında Yahudi ve Arap kadınların ayrılmasını istedi. Arap bir kadının çocuğunu doğurduğu bir odada eşinin çocuk doğurmasını reddetti. Bu açıklamalar faklı tepkilere yol açtı. Birçok medya aracını İsrail’in büyük hastanelerinde gerçek bir ayrımı bulmaya itti.
İsrail Sağının Tepkisi:
İsrail’in bazı sağcı partilerinin tepkisi gecikmedi. Toplu olarak hepsi Semurtiç’in açıklamalarını kınadı. Açıklamaların tepkisini fark eden “Yahudi Evi” partisi lideri Naftali Bennet bunu reddetti. Arap ve Yahudilerin birbiri gibi insan olduğunu bu ülkede eşit olarak büyüdüklerini aralarındaki bu güzel ilişkinin korunması gerektiğini ekledi ve hastanelerde ırk, din, renk ve cinsiyetin değerinin olmadığını ardından Semurtiç’in açıklamalarının partiyi temsil etmediğini ifade etti.
İsrail Solunun Tepkisi:
“Siyonist Kamp” partisi lideri İzak Herzog, Semurtiç’in sakin olduğu sürece her tür ırkçılığı uygulamak için bir problem bulunmadığını söyledi. “Siyonist Kamp”tan Knesset üyesi Yoel Hasson, Betselil Semurtiç’in açıklamalarına sağcı üyelerin büyük bir kısmının tepkisiz kalışını kınadı ve bu açıklamalardan dolayı özür dilenmesini istedi. “Mirtes” partisinden üye Michael Rosenthal hayatın her alanında hatta siyaset ve ideolojide bile ayrım isteyen birinin bu tarz açıklamalar yapmasının garip olmadığını açıkladı.
Savunma bakanı Moşe Ya’lon’un kameralar önünde soğukkanlılıkla el-Halil’de Abdulfettah eş-Şerif isimli yaralı genci öldüren İsrailli askerin davası hakkındaki açıklamaları:
Moşe Ya’lon “bu asker kahraman değildir, biz böyle davranmak için İsrail’de ISIS değiliz” diye açıkladı. Ona yöneltilen suçlama kasıtsız öldürme olmasına rağmen askerin yargılaması fiili olarak başladı. Bu açıklamalar ve yargılama partilerin ve halkın tepkisine yol açtı. Savunma bakanına ve genelkurmay başkanına saldıran ve askerin serbest bırakılıp yargılanmamasını isteyen birçok yürüyüş düzenlendi.
Sağ kanat partilerin tutumu:
Savunma bakanı yaptığı açıklamalardan sonra geniş bir İsrail tepkisi ile karşılaştı. Birçok Likud üyesi şu şekilde slogan attı: “Ya’lon iç seçimlerde senin işini bitireceğiz”. Binyamin Netanyahu –başbakan ve Likud partisi lideri- hiçbir tarafın eleştirisine maruz kalmamak için asker hakkında açıkça bir görüş belirtmeden davanın rasyonellikle görülmesini istedi. Yahudi Evi partisi lideri Naftali Bennet, savunma bakanının askerin davası hakkında basına açıklama yapmak için erken davrandığını, bu yaptığının yargısız infaz olduğunu söyledi.
Sol ve orta kanat partilerin tutumu:
İsrail’deki solcu ve orta görüşlü partiler yargının yolunu bulduğunu düşündü. Savunma bakanı Moşe Ya’lon ve genelkurmay başkanı Eizenkot’a yapılan saldırıdan vazgeçilmesini istedi. İşçi partisini eski lideri ve partiden Knesset üyesi Shelly Yachimovich yaşananların utanç verici olduğunu savunma bakanına, genelkurmay başkanına ve asker kurumuna yapılan saldırıların kabul edilemeyeceğine işaret etti. Göstericilerin caddelerden çekilmesini ve bakanı desteklemek için hükümetin ciddi tavırlar almasını istedi.
Ordunun ve Güvenlik Kurumunun tavrı:
Ordu ve güvenlik kurumu savunma bakanı ve genelkurmay başkanını kuvvetle destekledi. 200 tane meşhur ordu emeklisi ve güvenlik kurumu üyesini başta Mossad eski başkanı Danny Yatom, bakan ve genelkurmay başkanına, siyasi kurumun askeri kuruma saygısızlık yapmaya çalıştığını ve ordunun dava hakkında yaptığının mesleki bir şey olduğunu ifade eden destek mesajı gönderdi.
Kudüs’te patlatma eylemi ve İsrail’in Gazze’den İsrail sınırını aşan bir tünelin ortaya çıkarılmasını duyurması
Abdulhamid Ebu Surur’un Kudüs şehrinde yaptığı patlatma eylemi siyasi alanda pek çok tepkiye yol açtı. Bu operasyon İsrail’in Gazze’den gelip topraklarını geçen bir tüneli keşfetmesinin ilanından bir gün sonra yapıldı.
Sağ partilerin tutumu:
Likud lideri ve başbakan Binyamin Netanyahu bu eylemlerin kışkırtıcı ruhtan doğduğunu ve Filistin terörünün bir ifadesi olduğunu ifade etti. Hükümetinin operasyonu yürütenlerle hesabını kapatacağına işaret etti. Tünel konusunda Netanyahu tüneller davasında sarf edilen teknolojik ve askeri çabaları överek, bu sınırı aşmaktır, dedi. Cumhurbaşkanı aynı zamanda Likud eski üyesi ve sağ görüşlü Reuven Rivlin, bu operasyon ve Gazze sınırındaki son tünelin bulunmasıyla Filistinlilere karşı İsrail savaşının devam ettiğini ve durmayacağına işaret etti. Muhalif ve aşırı sağcı “Evimiz İsrail” partisi lideri Avigdor Liberman ise İsrail hükümetinin izlediği siyasetin ve Filistinlilere sunduğu kolaylıkların olayların arkasında yatan sebep olduğunu belirtti.
Solcu, orta görüşlü ve Arap partilerin tutumu:
İşçi partisi ve muhalefet lideri, Kudüs bölgesindeki Filistin bölgelerinin Kudüs şehri sınırları içinde kalması için ısrar eden İsrail hükümetinin özellikle Naftali Bennet ve Uri Ariel’in siyasetinin İsrail üzerine kederleri çektiğini ve bunun Filistin eylemlerinin devam etmesinin sebebi olduğunu ifade etti ve Filistinlilerden acilen ayrılmaya çağırdı. Orta görüşlü “Hepimiz” partisinden Knesset üyesi Yoav Galant Gazze’de tünelin keşfedilmesinin İsrail’in hazırlık yapmasını gerektiren Gazze ile yakın bir savaş ihtimaline işaret ettiğini söyledi. Arap bloğunun lideri Eymen Avde Kudüs’teki eylemi kınadı ve vatandaşlara saygısızlığın adil Filistin mücadelesine zarar verdiğini ifade etti.
Güvenlik ve asker kurumunun tutumu:
İsrail Ordusu’ndan savunma bakanı Moşe Ya’lon tünelin keşfedilmesinin harika bir mesleki başarı olduğunu belirtti ve şöyle dedi: “savaş niyetimiz yok, ancak Hamas savaş isterse biz bunun için hazırız”. Genelkurmay başkanı Eizenkot güneydeki vatandaşları sakinleştirdi ve her şeyin kontrol altında olduğuna işaret etti. Güvenlik kurumu Hamas’ın son sözünü henüz söylemediğini ve İsrail’e doğru kazı çalışmalarına devam ettiğini ve kaç tünel kazdıklarının bilinmediğini ifade etti.
Hükümet Liderlerinin Anlaşmazlığı
İsrail hükümeti özellikle sağ kanatın yakın iki müttefik başkanı başbakan Binyamin Netanyahu ve “Yahudi Evi” partisi lideri Naftali Bennet arasında keskin anlaşmazlıklara şahit oldu. Öyleki durum Netanyahu’nun Bennet’i hükümetten çıkarmakla tehdit etmesine kadar vardı. Anlaşmazlık Naftali Bennet’in İsrail ordusunun Filistinli otoritenin yönetimindeki A bölgesine girişini durdurmak için İsrail ve Fillistin otoritesi arasında yapılacak herhangi bir anlaşmayı reddetmesinden ve hükümetin genişletilmesi çabaları hakkındaki fikir farklılığından kaynaklanıyor.
Sağcı partilerin tutumu:
Likud partisi başbakan Binyamin Netanyahu’nun İsrail için en iyi siyaseti belirleyecek kişi olduğunu belirtti. Bennet’e verdiği cevapta ise Netanyahu şöyle dedi: “Hükümetin siyasetini belirleyecek kişi benim”. “Yahudi Evi” partisi güvenlik meclisi içinde yaşananlara yorum yapmayı reddetti ve bunun milli güvenliğe zarar verdiğini ifade etti. Hükümetin genişletilmesi hakkında Naftali Bennet fikre karşı çıkmadığını ama hükümetin “Siyonist Kamp”ı değil Avigdor Liberman’ı katması gerektiğini söyledi. Buna karşın Shas partisi lideri Aryeh Deri, istikrarını garantilemek için, güvenlik durumları ve son zamanlarda İsrail’in karşılaştığı engellerden dolayı “Siyonist Kamp”ın hükümete katılmasını istedi.
Sol ve orta kanat partilerin tutumu:
“Hepimiz” partisi aynı zamanda maliye bakanı Moşe Kahlon’un liderliğinde hükümetin genişletilmesini ve “Siyonist Kamp”ın hükümete katılmasını ısrarla talep etti. İşçi partisinin yanında “Siyonist Kamp”ın ikinci oluşumu olan Hareket Partisi’nin lideri Tzipi Livni, anlaşmazlıkların üstesinden gelinemeyecek kadar büyük olduğunu ifade ederek hiçbir durumda Netanyahu hükümetine dâhil olmayı kabul etmeyeceğinin söyledi. İşçi partisi lideri İzak Herzog kendisine yöneltilen yolsuzluk davasıyla meşguliyetinden dolayı bu konuda hiçbir yorum yapmadı. Ancak hükümetin genişletilmesi söylentileri İşçi partisinin bazı üyelerini korkuttu. Öyle ki Knesset’teki “İşçi” bloğundan çekilmekle tehdit ederek hükümete katılmak konusundaki kesin reddedişlerini vurgulamak için acele ettiler.
Bölücü İfrit: Karar alabilmek için hala çok uzun bir yol var
Yedioth Ahronoth gazetesi İsrail’de “bölücü ifrit” diye isimlendirilen mezhep açıkları hakkında sosyal bir araştırma yaptı. Araştırmanın ulaştığı sonuçlar Aşkenaz ve Seferad Yahudileri yani Doğulular ve Batılılar arasında eşitliğe ulaşılmasının hala ihtimal dâhilinde olmadığına götürüyor.
Sosyal eşitlik bakanı Gila Gamliel sonuçları şöyle yorumladı: Eşitsizlikler göğe kadar ulaştı ve kapsamlı hızlı bir tedaviyi hak ediyor. Yedioth Ahronoth’un araştırması hükümetten sorumluluğu düşüremeyeceğimiz tehlikeli veriler sundu. Rakamlara göz yumamayız. Hatta bugüne kadar Doğulu bir Seferad Yahudisi başbakan olmamış. İtiraf etmeliyiz ki bu mesele temel olarak bize zarar veriyor.”
Kültür bakanı Miri Regev Yedioth Ahronoth’un araştırma projesine şöyle yorum yaptı: “İsrail zalim bir sistemi yönetir oldu. Kim konuşursa onu yanlış konuşmakla suçluyor. Eğer bir siyasetçi ise başkalarının peşinden gidiyor olur. Yedioth Ahronoth’a bayram akşamı bitirmiş de olsa bu araştırmayı yaptığı için teşekkür ederim. Korkmadan rahatça konuşmanın, sesimizi yükseltmenin, var olan açıkları kabul etmenin vakti geldi.”
Diğer yandan Albay Avi Benayahu rapor hakkında şunları dile getirdi: “İsrail toplumu oluşum evresindeki toplumsal açıklarla dolu. Sabretmemiz gerekiyor. Ordu radyosuna sorumlu olarak atandığım zaman yükün ne kadar ağır olduğunu anladım.”
Bu üç yetkilinin, Bakan Gamliel, bakan Regev ve Albay Benayahu’nun, Doğulu birer Seferad Yahudi’si olduğu biliniyor.
Dışişleri bakanlığı: İsrail’in imajını iyileştirmek için kısa film yarışması
İsrail dışişleri bakanlığı İsrail’in iddia ettiğine göre sistematik bir karalama operasyonuna maruz kalmasından dolayı, İsrail’in “gerçek” yüzünü dünyaya göstermek için dünya çapında bir kısa film hazırlama yarışması sundu. Önerilen konular şöyle: Kudüs ve Filistin propagandasındaki “yalan”. Bakanlık yakında sıradan insanların katılabilecekleri bu yarışmayı yürütmeleri için şirketlere ihale verecek.
Bu haberi, projeyi yapan dışişleri bakan yardımcısı Tzipi Hotovely şöyle verdi: “yarışmanın iki kriteri olacak: birinci genel kritere göre İsrail’deki ve dünyadaki herkes bu yarışmaya katılabilecek. İkinci teknik kritere göre yarışmayı düzenlemeleri için şirketlere ihale verilecek.”. Dışişleri bakan yardımcısı, yarışmanın amacının internet ve sosyal medya aracılığıyla İsrail’in “gerçek” yüzünü ortaya çıkarmak ve İsrail’i savunmadan hücuma geçirmek için cumhuru hareketlendirmek.
Hotovely’nin de dediğine göre fikir devlet lehine medya çalışmalarına katkıda bulunmak isteyen birçok İsrail dostu ile görüştükten sonra geldi. Bu iddia ettiğine göre onlar için altın bir fırsat.
“Eşcinsel” yürüyüşü saldırganına ölüm cezası
Dindar bir Yahudi olan saldırgan 2005 yılında bir kişiyi yaraladığı Kudüs’teki “eşcinsel” yürüyüşüne saldırısından sonra 10 yıl hapiste kalmıştı. Serbest kalmasından iki ay sonra 2015 yılının eylül ayında düzenlenen eşcinsel yürüyüşüne saldırdı ve bir eşcinsel genç kızı öldürüp iki kişiyi yaraladı. 28.4.2016’da kasten ve planlı öldürme ile suçlandı. Mahkeme, polisin yürüyüşün güvenlik tedbirlerini alamamasını eleştirdi. Özellikle saldırgan yürüyüşün düzenlenmesinden dolayı duyduğu kızgınlığı belli etmişti. Sosyal yaşamına ve Tevrat’ın emirlerine bir meydan okuma olarak gördü. O devleti ve kurumlarını kabul etmiyor. Bir avukatın kendini savunmasını da reddetti.
Geleneksel eşcinsel yürüyüşü 2002’den beri her yıl Tel Aviv’de yapılıyor. Kudüs, Eilat ve Beerşeba’da da yapılmaya başlandı. Yürüyüşe belediye turizmi desteklemek için 1,5 milyon şikel harcıyor. İsrail’deki eşcinseller evlilik “haklarını” elde etmek için ve Batılı devletlerden örnek alarak kabul edilmeleri için uğraşıyorlar. Yürüyüşün düzenlenme amacı “kimliklerini gösterirken duydukları utancın kavgasını vermek”. Ancak muhalif Haredim Yahudileri bu yasaların çıkmasını engelliyorlar. İsrailliler eşcinsellerin Haredim Yahudileri arasında da olduğuna inanıyor. Ama onlar bunu açıklamıyorlar. Açıkça kabul etmedikleri için tedavi için de çaba göstermiyorlar. Onlar Amerikan askerleri eşcinsellere nasıl davranıyorsa öyle davranıyorlar. Cinsiyetlerini açıklamayı engelliyorlar.
Seri katil
İsrail polisi 2011 yılında Moldova’dan İsrail’e gelen Rus mültecinin en az 4 İsrailli kadına tecavüz edip sonra öldürmek suçundan tutuklandığını ortaya çıkardı. Polis beşincisine de tecavüz edip öldürmesi ihtimalini araştırıyor. Tutuklu 25 yaşında. Polis DNA testi yaptı.
Bu İsrail’de ortaya çıkarılan ilk seri öldürme vakası değil. 2005 yılının yazında 4 kişiyi öldürüp beşincisini de öldürmeye çalışan bir Moldova muhaciri daha tutuklandı. Evsizdi ve alkol alıyordu. Son kurbanı kadın onu evinde misafir etmişti. Onunla cinsi münasebet istedi ama kadın onu reddetti. Tecavüz edip kadını öldürdü ve evini yaktı. Dört kez müebbet hapis cezası aldı.
Cibaliye kampından uyuşturucu alan Muhammed el-Halebi de yakalandı. Kadınları ve erkekleri uyuşturucu partilerine davet ediyordu. Sonra onları elektrikli bir tel ile boğuyordu. 2009 yılında Vadi el-Hamam köyünden Muhammed Ferhan tutuklandı ve aralarında hapishanede oda arkadaşı ve Çek’li bir turist bayanın da olduğu dört kişiyi öldürmekle yargılandı. Sonunda üç kişiyi öldürmekle suçlanıp iki kişi öldürmekle yargılandı.
“Seri katil” olarak adlandırılmayan başka katiller de biliniyor. Kiryat Ata’dan iki yaşlıyı öldüren iki defa müebbet hapisle cezalandırılan katil gibi. Bir Gürcistan muhaciri de tek bir aileden 6 kişiyi öldürdü. İşten çıkardığı bir işçinin ailesi idiler. İşçiyi, eşini, oğlunu, oğlunun eşini ve torununu öldürdü. Bir tanesi yalnızca dört aylıktı.
“Seri katil” çatışmadan dolayı ya da güvenlik sebebi olmadan üç kişiyi birbirinden bağımsız bir şekilde öldürene deniyor.
Yedioth Ahronoth: Kudüs Üniversitesi “terör akademisi”
Yedioth Ahronoth gazetesi Filistin Kudüs üniversitesini pratik ve insani ilimler veren bir üniversite değil de terör örgütü olarak kabul etti. Orası gazetenin sabotajcı dediği 2015 yılının ekim ayının başlarında Kudüs’te Belde el- Kadime’de iki İsrailliyi öldürdükten sonra bıçaklama ve intikam eylemleri ile tanınan Mühenned el-Halebi’nin mezun olduğu bir üniversite. Gazete özellikle en az yedi aydan beri devam eden Kudüs intifadasından dolayı üniversitenin silahlı hücreler doğurduğunu söyledi.
Gazete son olarak çoğunun öğrenci olduğu Yasuf köyünde yaşayan 24 yaşındaki Ahmed Azzam’ın liderliğindeki 25 üyeyi kapsayan bir hücreyi ortaya çıkardığını ekledi. ŞABAK’ın yaptığı soruşturmalar Abu Dis beldesinde patlayıcı maddelerin hazırlanmasında ve operasyonların yürütülmesi için belirli hedeflerin seçilmesinde kullanılan bir laboratuvara ulaştı. Patlayıcıların hazırlanmasında kullanılan öncelikli malzemeler için Ramallah’ta yapılan bir alışverişi takip ederek bir hücre ortaya çıkarıldı. Gazete Kudüs Üniversitesinin otobüslerin birinde silahlı eylem yapan şehit Beha Alyan için büyük bir anma töreni düzenlediğini söyledi. Gazeteye göre bu husus üniversiteyi terör ile iç içe kılıyor.
İsrail okullarında şiddet
İsrail okullarındaki sözlü ve fiili şiddet oranının artması hakkında birçok rapor ve araştırmanın yayınlanmasının ardından Yedioth Ahronoth gazetesi dokuz sorudan oluşan bir anket olan “şiddet haritası”nı sundu. Sorular aileler ya da araştırmacılar tarafından çocuklara yöneltiliyor. Bazı sonuçlar okulların %32’sinde bir ay içinde 4-6 öğrencinin arkadaşlarından dayak yediğine işaret ediyor, okulların %31’inde bir ay içinde 6’dan fazla öğrenci dayak yeme ihtimallerinin olduğunu ifade etti. Rapor bazı okullarda fiili şiddete maruz kalan öğrencilerin oranının %50’ye ulaştığına işaret etti.