Yerleşimciler ve İşgal Ordusunun İşlediği İnsan Hakları İhlalleri (Mart 2025)

Saide Zaarir
Mart ayında İsrail, Gazze’ye yönelik soykırım savaşını yeniden başlattı. Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerine düzenlenen bir dizi hava saldırısı ve bombardımanla başlayan süreç, iki gün sonra işgal ordusunun Gazze sınırları boyunca ve Gazze Vadisi boyunca yeniden kara konuşlanmasıyla devam etti. Aynı zamanda, 21 Ocak’tan bu yana Batı Şeria’nın kuzeyinde süren İsrail’in askeri operasyonları da devam etti.
Aşağıdaki özet, Mart 2024 boyunca İsrail işgal ordusu ve yerleşimcilerinin Filistinli sivillere ve onların topraklarına yönelik en belirgin saldırılarını gözler önüne sermektedir. Bu rapordaki bilgiler, Filistin Kurtuluş Örgütü Müzakere İşleri Dairesi’ne bağlı Filistinli İzleme Grubu, Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Duvar ve Yerleşimle Mücadele Kurumu, İşgal Altındaki Filistin Topraklarındaki Kolonileşme Faaliyetlerini İzleme Kurumu (POICA) ve Peace Now (Şimdi Barış) örgütünün raporlarına dayanmaktadır.
Gazze Şeridi’ne Yönelik Soykırım Savaşı
18 Mart’ta İsrail, Gazze’ye yönelik savaşını yeniden başlatarak, sabahın erken saatlerinden öğle 12’ye kadar süren hava saldırıları ve bombardımanlarla birçok bölgeyi hedef aldı. Bu saldırılar sonucunda 404 Filistinli hayatını kaybetti; bunların arasında 170 çocuk ve 80 kadın bulunuyordu. İki gün sonra İsrail işgal ordusu, Gazze Şeridi’nin sınırları boyunca ve Gazze Vadisi boyunca yeniden kara konuşlanmasına başladı.
Savaşın yeniden başlamasından Mart ayının sonuna kadar, toplamda 1.163 Filistinli şehit oldu ve 2.735 kişi yaralandı. Bu süreçte, Ekim 2023’ten bu yana yaşanan toplam can kaybı 50.300’e ulaştı. Hayatını kaybedenlerin yaklaşık 30 bini çocuk ve kadınlardan oluşuyor. Yaralı sayısı ise 114.776’ya çıktı. Ayrıca yaklaşık 11.000 kişi hâlâ yıkılan binaların enkazı altında kayıp durumda.
Şehitlerin arasında, 19 Ocak’ta ateşkes anlaşmasının ilk aşamasının yürürlüğe girmesinden, 17 Mart’ta anlaşmanın ihlaliyle bombardımanın yeniden başlamasına kadar geçen sürede, Gazze’nin farklı bölgelerinden çıkarılan 900 ceset de yer almaktadır.
Şehitler arasında 1.402 sağlık personeli, 111 sivil savunma görevlisi, 209 gazeteci ve 409 yardım çalışanı bulunmaktadır. Yardım çalışanlarından 291’i Birleşmiş Milletler personelidir.
Mart ayının ikinci yarısında, İsrail işgal ordusu Gazze Şeridi’nin %35’ini kapsayan 13 tahliye emri yayımladı. Ek olarak, Gazze Vadisi boyunca ve şeridin sınır hattındaki yasaklı bölgelerle birlikte toplamda %5’lik bir alanın tahliyesi emredildi. Bu tahliyeler sonucunda yaklaşık 280.000 kişi yerinden edildi; bunların 100.000’i Refah’tan göç etmek zorunda kaldı.
Tahminlere göre, Gazze’deki okulların %88.5’ini oluşturan 499 okul binası doğrudan bombalandı. Bu okulların %62’si, yerinden edilenlerin barınma merkezi olarak kullanılıyordu. İsrail ayrıca 229 sığınma ve barınma merkezini hedef aldı. Bombardımanlar sonucu 1.000’den fazla cami ve 3 kilise yıkıldı; 34 hastane ve 80 sağlık merkezi hizmet dışı kaldı. Ayrıca 162 sağlık kuruluşu, 15 sivil savunma merkezi, 142 ambulans ve 54 itfaiye veya kurtarma aracı hedef alındı.
23 Mart’ta İsrail, Filistin Kızılayı’ndan sekiz sağlık çalışanını, altı sivil savunma görevlisini ve UNRWA personelinden birini aşamalı saldırılarla öldürdü. İlk ekip doğrudan saldırıda hayatını kaybederken, onları aramaya giden diğer ekipler birkaç saat sonra İsrail askerleri tarafından vuruldu. Cansız bedenleri, beş ambulans, bir itfaiye kamyonu ve bir BM aracının enkazıyla birlikte toplu mezara gömüldü. Kurtarma ekipleri, toplu mezarın yerini, parçalanmış bir ambulanstan gelen acil durum ışığı sayesinde buldu ve cenazeleri 30 Mart’ta çıkardı. Kızılay ekibinden bir sağlık çalışanı ise hâlâ kayıp.
Raporun kapsadığı dönemde, İsrail makamları 18.600 yardım tırının ve 1.550 yakıt yüklü tırın Gazze’ye girişini engelledi. İsrail uçakları, 60 aşevi ve yardım dağıtım merkezini bombalayarak hizmet dışı bıraktı. Fırınlara yönelik saldırılar sonucunda onlarcası kapandı.
Batı Şeria ve Kudüs’teki İşgal İhlallerine İlişkin Temel İstatistikler
Şehitler ve Yaralılar:
Mart 2025 boyunca, Batı Şeria ve Kudüs’te İsrail güçleri tarafından 19 Filistinli vatandaş şehit edildi. Şehitler arasında 2 çocuk, 1 kadın ve 2 tutuklu yer aldı. En yüksek şehit sayısı, 7 kişiyle Cenin kentinde kaydedilirken, onu 3 şehitle Nablus izledi. Şehitlerden 3’ü İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen suikastlarla, 3’ü ise Filistin şehir ve köylerine yapılan baskınlar sırasında vurularak öldürüldü. En az 143 Filistinli yaralandı. Yaralılar arasında 27 çocuk, 6 kadın ve 2 yaşlı vatandaş bulunuyor.
Şehitler arasında, ateşkes anlaşmasının ilk aşamasında esir değişimi kapsamında serbest bırakılan bir eski mahkûm da bulunuyor. Bu kişi, Şubat 2024’te işgal güçlerinin kurşunlarıyla yaralanıp tutuklandığı andan itibaren komadaydı. 23 Mart’ta, Esirler ve Serbest Bırakılanlar Kurumu, Ramallah’ın Silwad beldesinden 17 yaşındaki bir çocuk mahkûmun şehadetini duyurdu. Bu çocuk, Uluslararası Çocukları Koruma Hareketi’ne göre, İsrail hapishanelerinde yaşamını yitiren ilk Filistinli çocuk oldu.
2025 yılı başından bu yana, Batı Şeria’da toplam 99 Filistinli şehit oldu. Bu şehitlerin arasında 17 çocuk ve 3 kadın da bulunuyor. En fazla şehit Cenin’de (37 kişi), ardından Tubas’ta (15 kişi), Nur Şems Kampı ve Tulkarim vilayetinde ise toplam 8 kişi şehit edildi.
Gözaltılar ve Köy ve Şehirlere Baskınlar:
İşgal güçleri, Batı Şeria ve Kudüs’te 943 vatandaşı gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar arasında 39 çocuk, 6 kadın (bunlar arasında 3 üniversite öğrencisi), 3 gazeteci bulunuyordu. Gözaltılar en çok El-Halil şehrinde yoğunlaştı ve burada 213 gözaltı gerçekleşti. Onu 155 gözaltıyla Nablus, 114 ile Ramallah, 90 ile Tulkarim ve 85 ile Cenin takip etti. Geri kalan gözaltılar ise Kudüs, Kalkilya, Tubas, Selfit, Beytüllahim ve Eriha’da gerçekleşti.
İşgal ordusu, Batı Şeria ve Kudüs vilayetlerinde çeşitli Filistin yerleşim bölgelerine 1.294 baskın düzenledi. Bu baskınların en yoğun gerçekleştiği şehir 215 baskınla Ramallah oldu. Onu 207 baskınla Nablus takip etti. Diğer baskınlar Kudüs, Cenin, Tubas, Tulkarim, Kalkilya, Selfit, Eriha, Beytüllahim ve El-Halil vilayetlerine dağıldı.
İşgalci İsrail’in kuzey Batı Şeria’daki operasyonu 21 Ocak’tan bu yana sürüyor. Bu operasyon, Cenin Kampı’ndan 16.600, Tulkarim Kampı’ndan 12.100 ve Nur Şems Kampı’ndan 10.000 vatandaşın yerinden edilmesiyle sonuçlandı. Operasyonun başlamasından 60 gün sonra, bu askeri harekâtın Batı Şeria’daki en uzun ve en yıkıcı operasyon olduğu ortaya çıktı. Bu operasyon, kampların ve Filistin şehirlerinin yapısını değiştirmeyi amaçlayan askeri hedefler doğrultusunda büyük bir altyapı ve ev yıkımıyla sonuçlandı. Ayrıca UNRWA’ya bağlı 10 okul kapatılarak uzaktan eğitime geçmek zorunda kaldı. Bu okullardan dördü Cenin Kampı’nda, dördü Tulkarim Kampı’nda ve ikisi Nur Şems’te bulunuyordu. Kamp çevresindeki bazı devlet okulları, yerinden edilen aileler için barınaklara dönüştürüldü. 25 Mart itibarıyla, İsrail’in uyguladığı hareket kısıtlamaları ve güvenlik eksikliği nedeniyle 40 devlet okulu uzaktan eğitime geçti. Bu okullardan 32’si Tulkarim’de, 8’i Cenin’dedir.
Filistin Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre, 2025 yılının başından bu yana Batı Şeria’daki devlet okullarına işgal güçleri tarafından 3.752 saldırı gerçekleştirildi. Ayrıca Siyonist yerleşimcilerin gerçekleştirdiği 25 saldırı kayda geçti. Bu saldırıların %77’si kuzey Batı Şeria’da meydana geldi. 2024 yılı boyunca kaydedilen 2.274 saldırıyla karşılaştırıldığında, 2025’te okullara yönelik baskın, öğrencilere ve öğretmenlere yönelik ateş açma, gözaltı veya taciz olaylarında kaygı verici ve belirgin bir artış gözlemlendi. Bu saldırılar, öğrencilerin okula gidiş-gelişleri sırasında ya da doğrudan okul binalarında gerçekleşti.
Evlerin ve Diğer Tesislerin Yıkımı ile Yapılan İhlaller
Mart ayının başından bu yana, işgal güçlerine ait araçlar işgal altındaki Batı Şeria’nın çeşitli bölgelerinde 106 Filistinli evi ve yapıyı yıktı. Bu yıkımların çoğu Tulkarim vilayetinde yoğunlaştı. Bu sayı, 2024 yılının aynı döneminde yıkılan 77 ev ve yapıya kıyasla artış gösterdi. İki yılın aynı dönemine göre yıkılan yapı sayısı %33 oranında artarken, yerinden edilen kişi sayısı da 2024’teki 219 kişiden 2025’te 431 kişiye iki katına çıktı.
2024 yılı boyunca İsrail, Batı Şeria’nın dört bir yanında 1.700’den fazla Filistinli ev ve tesisi yıktı. Bu yıkımların en yoğun yaşandığı vilayetler Kudüs, Tulkarim ve El Halil oldu.
Ayrıca, 46 Filistinli yapıya yıkım bildirimi gönderildi. Bu bildirimlerin çoğu Cenin vilayetinde (8 bildirim), ardından Beytüllahim ve El Halil vilayetlerinde (her birinde 6 bildirim) tespit edildi.
Kuzey Batı Şeria’da Şubat ayında başlatılan askeri operasyonun başlangıcından bu yana, Cenin Mülteci Kampı’nda 600’den fazla konut hasar gördü ve oturulamaz hale geldi. İşgalin, askeri amaçlarla 66 evi daha yıkma niyetinde olduğu belirtiliyor; bu durum 280 ailenin zorla yerinden edilmesi anlamına geliyor. Tulkarim ve Nur Şems kamplarında ise en az 40 ev yıkıldı. Mart ayının ikinci yarısında, Tulkarim’in kuzey mahallesinden 200 aileden oluşan yaklaşık 850 kişi yerinden edildi.
İsrail, Filistinli evlerini yıkmak için birçok gerekçe öne sürmekte; bunların başında “ruhsatsız inşa” iddiası gelmektedir. Ancak İsrail makamları, Batı Şeria’daki “C” bölgelerinde yer alan Filistin yerleşimlerinin imar planlarını kasıtlı olarak onaylamamaktadır. Bu durum, nüfus artışı ya da “A” ve “B” bölgelerine (Batı Şeria yüzölçümünün %36’sını oluşturan ve nüfusun %86’sını barındıran alanlar) göç nedeniyle, Filistinlileri ruhsatsız inşaata mecbur bırakmaktadır.
Araziye El Koyma ve Toprak Tahribatı:
Raporun kapsadığı dönem boyunca, işgalci İsrail makamları, Kalkilya ve Selfit vilayetlerinde bir kule ve askeri nokta inşa etmek amacıyla, iki askeri emirle toplam 4 dönüm Filistin arazisine el koydu. İlk emir, Kalkilya vilayetindeki Azzun köyünü; ikinci emir ise Selfit vilayetindeki Haris köyünün arazilerini hedef aldı.
İşgal makamları, 2024 yılı boyunca yaklaşık 200.000 dönüm Filistin arazisinin askeri emirlerle gasp edilmesine ilişkin kararlar yayımladı.
İşgalci güçler, Batı Şeria’nın çeşitli vilayetlerinde vatandaşlara ait onlarca dönüm araziyi buldozerlerle tahrip etti. Bu işlemler özellikle Cenin, Tulkarim ve Nur Şems kamplarında altyapının tahribiyle birlikte gerçekleştirildi. Ayrıca işgal askerleri ve yerleşimciler, El Halil, Selfit ve Nablus vilayetlerinde yaklaşık 1.354 zeytin ağacını kökünden söktü.
2024 yılı boyunca İsrail, Filistin topraklarında 19.000’den fazla ağacı yok etti. Bu ağaçların büyük çoğunluğu zeytin ağaçlarıydı. Ağaçların tahrip edilmesi en yoğun olarak El Halil, Tulkarim ve Cenin vilayetlerinde gerçekleşti.
23 Mart’ta, yerleşimciler El Halil’in Tel Rumeida mahallesinde iki daireden oluşan bir binaya el koydu. Bina sakinleri olan Filistinli aile, akrabalarını ziyarete gitmişken yerleşimciler binayı işgal etti. İsrail güçleri, ailenin geri döndüğünde evlerine yaklaşmasına izin vermedi. Yerleşimcilerin binaya el koymasından iki gün sonra, aile dairelerden birine geri dönebildi; ancak diğer daire ile hâlen inşaat hâlinde olan ikinci kat yerleşimcilerin kontrolünde kaldı.
Yerleşimci Saldırıları:
Mart ayı boyunca yerleşimcilerin Filistinli vatandaşlara, onların mülklerine ve kutsal mekânlarına yönelik gerçekleştirdiği saldırıların sayısı 166’ya ulaştı. Bu saldırılar; tarım arazilerinin izinsiz şekilde işgal edilmesi ve ekilmesi, Filistinlilere ait mahsullerin ve ağaçların kasıtlı olarak tahrip edilmesi, Filistin köy ve kasabalarına yönelik organize saldırılar, evlere ateş açılması, araçların yakılması gibi eylemleri içerdi. Ayrıca, Filistinlilerin özel mülklerinin çalınması veya zorla el konulması da bu saldırılar kapsamında yer aldı.
Yerleşim Faaliyetleri:
Mart ayı boyunca, İsrailli yetkililer Batı Şeria ve Kudüs’teki yerleşimleri genişletmeyi amaçlayan 45 yapısal planı inceledi, bunlardan 16’sını onayladı, 19 başka planı ise onay sürecine aldı. Mart ayındaki planlar 3.280 dönüm Filistin arazisini hedef aldı.
Mart ayının başından itibaren, tarımsal ve hayvancılıkla ilgili yeni yerleşim karakolları kurma yönünde 6 girişim kaydedildi. Bu girişimler, Nablus vilayetinde 3 karakol, Eriha, Ramallah ve Tubas vilayetlerinin her birinde birer karakol şeklinde dağıldı.
Ocak başından 19 Mart 2025’e kadar, işgal makamları tarafından onaylanan yeni konut birimi planları sayısı, 2024 yılı boyunca onaylanan toplamı aştı. Bu süre zarfında 10.503 konut biriminin inşası teşvik edildi; oysa 2024 yılı boyunca toplam 9.971 birim onaylanmıştı.
5 Mart 2025’te, Yüksek Planlama Komitesi, dört yerleşim birimine dağılmış toplam 1.408 konut biriminin inşasını onayladı: Eriha toprakları üzerindeki “Mesu’a”da 245, Ramallah topraklarındaki “Haşmonaim”de 478, El Halil topraklarındaki “Beit Haggai”de 225 ve yine Ramallah’taki “Telmen”de 460 birim.
12 Mart’ta, Yüksek Planlama Komitesi Batı Şeria’daki altı yerleşimde 1.439 yeni konut biriminin inşasını tartıştı. Bu birimlerin büyük çoğunluğu “Telmen” yerleşiminde (968 birim) ve Selfit topraklarındaki “Yakir” yerleşiminde (464 birim) yoğunlaştı.
19 Mart’ta, Batı Şeria’daki dört yerleşimde 1.211 konut biriminin onaylanması görüşüldü. Bunların arasında Beytüllahim topraklarında yer alan “Ali Amos” yerleşimindeki 561 konut birimi de vardı.
26 Mart’ta, Kudüs toprakları üzerindeki “Maale Adumim” ve “Kokhav Yaakov” yerleşimlerinde 1.344 konut biriminin daha onaylanması ele alındı.
Aralık 2024’ten bu yana, Yüksek Planlama Konseyi, özellikle yerleşim planlarının İsrail Savunma Bakanı’nın onayına tabi olma zorunluluğunun kaldırılmasının ardından, her hafta yeni yerleşim planlarını değerlendirmek üzere toplanmaktadır. Bu haftalık toplantıların amacı yerleşim planlamasını normalleştirmek, uluslararası kamuoyunun eleştirilerini azaltmak ve yerleşim sürecini hızlandırmaktır.
Mart ayı başında, İsrail Bakanlar Yasama Komitesi, Batı Şeria’da 119 bin dönüm arazi üzerinde kurulmuş 29 yerleşimin ilhak edilmesini öngören yasa tasarısının tartışılmasını erteledi. Bu girişim, 1967’de yaklaşık 70 bin dönüm Doğu Kudüs arazisinin ilhakına ve o bölgedeki yaklaşık 70 bin Filistinliye “kalıcı oturma izni” verilmesine benzemektedir. Ancak yeni yasa tasarısı, bu kez ilhak edilmek istenen topraklarda yaşayan Filistinlilerin statüsü hakkında herhangi bir açıklama getirmemektedir. Tasarı sadece ilhak edilmesi planlanan yerleşimlerin isimlerini sıralamakta ve Kudüs ile bu yerleşimler arasındaki alanların ilhak edileceğini belirtmekte, ancak bu alanların net sınırlarını göstermemektedir. Bu durum, hedeflenen bölgelerde yaşayan Filistin toplulukları—örneğin Han el-Ahmar ve Ebu Nuwar—için tehdit oluşturmaktadır. Bu topluluklardaki evler ve yapılar için çoktan yıkım kararları çıkarılmıştır.
Mart ayının son üçte birlik bölümünde, güvenlikten sorumlu dar Bakanlar Kurulu (Kabinett), daha önce daha büyük yerleşimlerin mahalleleri olarak kabul edilen Batı Şeria’daki 13 yerleşime bağımsız yasal statü verdi. Bu adımla, Batı Şeria’daki yerleşimlerin toplam sayısı 140’a yükselmiş oldu. İsrail makamları, yasa dışı yerleşim noktalarını mevcut yerleşimlerin “ek mahallesi” olarak göstermektense, tamamen bağımsız yerleşim birimi statüsüne geçirerek, bu birimlere bağımsız yerel komiteler ve özel bütçeler tahsis etmektedir.
Ayın sonunda, Kabinett, El-Azariye ile Zaim arasındaki yolun inşası için 335 milyon şekel tahsis edilmesine karar verdi. Bu yolun yapımı, Batı Şeria’nın merkezinde geniş bir alanın Filistinlilere kapatılmasına ve Filistinlilerin ulaşımının çevresel, alternatif yollara yönlendirilmesine olanak sağlayacak; bu da Maale Adumim bölgesinin tamamen İsrail’e katılmasını sağlayacaktır. Ayrıca, Beytüllahim’den Eriha’ya kadar Filistinlilere özel bir yol inşa edilmesi için 10 milyon şekel tahsis edildi. Bu plan, Batı Şeria’nın yaklaşık %3’lük bir alanının İsrail’e ilhakını kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.
İşgalci İsrail, bu tür yollarla Filistinlilerin ulaşımını kontrol altına alarak Batı Şeria’nın merkezini tamamen Filistinlilere kapatmak, Maale Adumim ile yerleşim birimlerini ve geniş toprak parçalarını ilhak etmek istemektedir. Söz konusu yeni yol sayesinde, Maale Adumim ile Kudüs arasındaki kontrol noktası kaldırılacak; böylece yerleşimciler Kudüs’e serbestçe, denetimsiz ve sıkışıklık olmadan geçebilecektir. Projenin sonuçları arasında, bazı Filistin topluluklarının Batı Şeria’dan tamamen izole edilmesi, güzergâhın geçtiği yerlerde yaşayan Filistinlilerin evlerinin yıkılması ve bu toplulukların zorla yerinden edilmesi yer almaktadır. Bu alanlar, Oslo Anlaşmaları’na göre B bölgesi kapsamında sayılmaktadır.