Geçmişten Günümüze Işık Tutmaya Devam Eden Belgeler: Osmanlı Arşivleri
Uzman Görüşü: Geçmişten Günümüze Işık Tutmaya Devam Eden Belgeler: Osmanlı Arşivleri
Osmanlı Devleti sınırları içinde olan ve şu an Tapu Kadastro Müdürlüğü arşivlerinde yer alan 26 ülkeye ait tapu kayıtları, ülkelerin sınır anlaşmazlıklarının çözümünde ve mülkiyet davaları için büyük önem taşıyor. Bu doğrultuda Türkiye şu ana kadar 6 ülkenin tapu kayıtlarını söz konusu ülke yetkilileriyle paylaştı. Bunlardan biri de Filistin’e ait olan tapu belgeleridir.
Türkiye’nin arşivlerindeki tapu kayıtlarından özellikle Filistin’e ait olanlar Filistin’deki mülkiyet problemlerinin çözümünde rol oynayabilir mi? Hukuki açıdan yerel ve uluslararası düzeyde Filistin topraklarında mülkiyet haklarının tesis edilmesindeki rolü nedir? Tapular dışında Osmanlı arşivlerinde Filistin’le ilgili ne tür belgeler bulunmaktadır? Söz konusu tapu ve belgelerin değerlendirilmesi konusunda araştırmacılar ve akademisyenlere düşen görev nedir? Söz konusu tapu ve belgelerden Filistin Devleti ve STK’lar nasıl faydalanabilir? Bu bağlamda Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi, uzmanlara yönelttiği sorularla meseleyi aydınlatmayı amaçlamaktadır.
Uzmanların görüşleri şöyle özetlenebilir:
- Osmanlı arşivlerinde Filistin’i ilgilendiren çok sayıda belge bulunmaktadır. Söz konusu belgeler Filistin’deki mülkiyet sorununu çözmede önemli bir yere sahiptir.
- Osmanlı Filistini’ne ait tapu ve belgeler Filistinlilerin mülkiyet haklarını ispat etmek için açılacak davalar hukuki altyapı sağlamaktadır.
- Osmanlı arşiv belgelerinden istifade edebilmek için Osmanlıca’yı iyi bilen, bölgeye hâkim araştırmacı ve akademisyenlere ihtiyaç vardır.
- Filistin toprak mülkiyeti konulu araştırmaların yapılması ve Osmanlı arşiv belgelerinin değerlendirilmesinde Filistin Devleti’ne ve STK’lara çok görev düşmektedir.
Prof. Dr. Zekeriya Kurşun – Osmanlı Filistini Yer İsimleri Kılavuzu ve Atlası (1516-1917) Kitabının Yazarı/ Osmanlı Dönemi Ortadoğu Coğrafyası Uzmanı/ Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı
Osmanlı İdaresinde 400 yıl kalan Filistin Tarihi’nin bu süreyi ilgilendiren bütün belgeleri Türkiye arşivlerinde yer almaktadır. Yani sadece tapular değil, siyasi, içtimai ve hemen her konuda yüzbinlerce belge Filistin Tarihi’ni aydınlatmak için araştırmacıları beklemektedir. Son yüzyılda hemen her konuda mağduriyet yaşayan Filistinlilerin mülkiyet tarihleri Osmanlı Arşivlerinde saklıdır. Bunlardan klasik dönemi ilgilendiren Tapu Tahrir defterleri bölgede 19. yüzyıla kadar Osmanlı idaresindeki Filistin toprak dağılımı, bu toprakları kullananları ve vakıfları ortaya koyan belgelerdir. Bunlar hem Ankara’da Tapu Kadastro Arşivlerinde (Kuyud-i Kadime Arşivi) hem de İstanbul’daki Osmanlı Arşivlerinde yer almaktadır. Ancak bundan daha önemlisi Osmanlı’da özel mülkiyete geçişi belgeleyen tapu uygulamaları da Ankara’da Tapu Kadastro Arşivlerinde yer almaktadır. 1860’lerden 1917 yılına kadar Filistin’in muhtelif yerlerinde bir milyondan fazla tapu işlemi yapılmıştır. Bu tapular toprakları ellerinden alınmış ve yurdundan yerinden edilmiş insanlar için sadece mülkiyet belgesi değil aynı zamanda onları coğrafyaya bağlayan kimlik bilgileridir. Bir milyon tapu işleminin varislerini hesap ettiğimizde neredeyse bugün yaşayan hemen her Filistinliyi ilgilendiren belgelerdir.
Ancak belgeler tek başına çözüm değildir; yerinden edilmiş ve toprağından çıkarılmış Filistinliler için hak aramanın ilk adımıdır. Daha sonraki adımlar yerel ve uluslararası mahkemeleri bu belgeler ile harekete geçirmektir. Bırakın milyonları yüz bin kişi bu belgelere dayanarak toptan işgalci devlete davalar başlatsalar, o devletin hali nice olur? Yerel ve uluslararası mahkemeler tıkanır. Dünyanın dikkatleri birden bu meselede yoğunlaşarak mağdurları son yüzyılda ama özellikle 1948’den sonra neler çektikleri ortaya çıkar. Diğer taraftan tarihi belgeler bu tür davalarda en temel deliller olarak kabul edildiğine ve hukuk hiçbir işgale özel mülkiyeti gasp etme hakkı vermediğine göre bu belgeler Filistinlilerin mülklerini tespit ve talep hakkı için vazgeçilmez belgelerdir. Osmanlı belgeleri ile bugüne kadar çeşitli mahkemelerde pek çok davalar çözülmüştür. Belgeler elde edildikten sonra tamamlanmış davalar örnek gösterilerek yeni davalar açılabilir. Kolay olmamakla birlikte hiçbir mahkeme bu belgeler karşısında kayıtsız kalamaz. Belki çok genel bir ifade olacak ama Filistin meselesinin toprak boyutu ancak bu belgeler ile çözülecektir.
Osmanlı Arşivlerinde mevcut belgeler üzerinden bugüne kadar pek çok tarihi araştırma yapılmıştır. Ayrıca Filistin coğrafyasına ait kimi tapu tahrir defterleri de birçok araştırmaya konu olmuştur. Ancak 19. yüzyıldan itibaren Defter-i Hakani’de kayıt altına alınmaya başlanan tapu işlemleri şahsa ait olduğu için araştırılmamış, üzerinde çalışmalar yapılmamıştır. Bunun sebebi özel mülkiyete taalluk ettiği için ancak mülk sahibi veya kanuni varislerinin talebi ile belgelere ulaşmak mümkün olabilmektedir. Bu durumda akademisyenler kendilerine örnek mekanlar seçmeli, oradaki mülk sahiplerini bulup ikna etmeli veya mülk sahipleri akademisyenler ile işbirliğ yaparak belgeler üzerinde çalışmalıdırlar. Tabi ki özellikle bu alanda Osmanlıca bilen Filistinli araştırmacılara ihtiyaç vardır. Bu yüzden Filistinliler bu konuya ilgi gösterip, sadece mülkiyet çalışacak araştırmacılar yetiştirmek zorundadır. Türkiye Üniversiteleri ve bu konuya ilgi duyan biz akademisyenler Filistinliler ile işbirliği yapmaya, bildiklerimiz onlara öğretmeye hazırız. Yeter ki talep olsun. Mesele sadece tapu belgesi bulmak ile sınırlı değildir. Araştırmacılar Osmanlı dönemi arazi kanunlarını, Manda dönemi İngiliz uygulamalarını ve 1948 sonrası arazi bakımından meydana gelen değişimleri incelemeleri gerekmektedir. Bu iş kolay değildir. Uzun emekler istemektedir. Diğer taraftan bu konuda Coğrafi Bilgi Sistemlerinin kullanılarak arazi haritalarının çıkarılması onlar üzerinde tarihi gelişim ve dönüşümün yerleştirilmesi gerekmektedir. Osmanlı toprak düzeni dışında büyük ölçüde Manda döneminde uygulanan Osmanlı arazi sistemini çözmek için İngiliz hava haritalarının üzerinde çalışmalar yaparak, meskûn alanlar ile bağ, bahçe, tarla, mezra vb. alanlar ve sınırlar çalışılmalıdır.
Filistin Devleti ve STK’lar Filistinlilerin mağduriyeti konusunda dünyaya mesaj vermekte başarılı olmuşlardır. Ancak meselenin en önemli yönünü ihmal etmişlerdir. Bilinçli bir şekilde mülksüzleştirilen insanların mülkiyetlerini ispat edecek çalışmalar yapamamışlardır. Yukarıda bahsettiğim gibi bölgeyi ve arşivi bilen araştırmacıların yetiştirilmesi ayrıca modern araştırma yöntemlerinin kullanılarak modeller çıkarılması gerekmektedir. Bunun için çalışma yapacaklara geniş imkanlar hazırlanmalıdır. Belki Türkiye’de bir üniversite bünyesinde bütün dünya ile işbirliği yapacak donanımlı Filistin Mülkiyeti Araştırmaları Enstitüsü kurulmalıdır. Bunun desteği de STK’lar tarafından sağlanmalıdır.
Mahmud Said Eşkar – Filistin Mirası Yaşatma ve İslami Araştırmalar Enstitüsü (MİSAK) Osmanlı Belgeleri Müdürü
Osmanlı Arşivlerinde bulunan Filistin ile ilgili belgeler birkaç çeşittir. Bunların en önemlilerini sayacak olursak en başta defterler gelmektedir. Divan ve Maliye daireleri tarafından hakkında karar çıkan konulardaki kayıtlar bu kapsamdadır. 19. yüzyılın ikinci yarısında ve özellikle de 1859 senesindeki Osmanlı Arazi Kanunnamesi ile yapılan düzenlemeler bu tapu defterleri ya da mülkiyet senetleri ile kayıt altına alınmıştır. Bunun dışında defterler arasında “mühimme defterleri”, “tapu ve tahrir defterleri”, “nâme-i hümâyun defterleri” ve “Ahkâmü’s-sulṭâniyye defterleri” bulunmaktadır. Bu defterler 1516 senesinde Osmanlı hakimiyetinin başlangıcından itibaren tutulan kayıtları barındırır. Diğer taraftan “kilise defterleri”, Yafa, Hayfa, Akka gibi Filistin limanlarından ihracat ve ithalat kayıtlarının tutulduğu “ayniyat defterleri”, “Mescid-i Aksa, Kubbetü’s-Sahra, Halil İbrahim Camii ve el-İmâre el-Âmire vakıflarının muhasebe defterleri”, “Kudüs ahalisi için gönderilen Surre-i Sultaniyye defterleri” de bulunmaktadır.
Defterler haricindeki belgeler arasında vakfiyeler ve Osmanlı sultan ve sadrazamlarının Filistin’deki gayrimüslim reaya hakkında çıkarmış oldukları “buyruldular” sayılabilir.
Söz konusu belge ve tapu kayıtları Filistinlilerin yasal olarak toprak mülkiyet haklarının tesis edilmesinde gerek yerel ve uluslararası mahkemelerde gerekse de işgalci devletin mahkemelerinde önemli bir yere sahiptir.
Filistin tarihi konusunda çalışan araştırmacıların iyi derecede Osmanlıca bilmeleri gerekmektedir. Böylece Osmanlı dönemi Filistin belgelerini araştırma ve çeşitli şekillerde değerlendirme imkânı doğacaktır.
Filistin Devleti ve STK’lar açısından söz konusu belgeler yerel, uluslararası ve işgal devleti İsrail mahkemelerinde açılan davalarda mülkiyet ispatında bulunma açısından önemlidir. Daha önce söz konusu belgelerden faydalanan Filistinli kurumlar olmuştur: Arazi Yerleşim Kurumu, Duvar ve Yerleşim Birimlerine Direniş Heyeti, Kudüs Valiliği, bazı köy ve belediye meclisleri, Evkaf ve Dini İşler Bakanlığı, Yerel Yönetimler Bakanlığı, Kudüs İşleri Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı. Kültür Bakanlığı Filistin Doğuş Kilisesi ve Hac Yolu, Beytüllahim Kilisesi, el-Halil Eski Şehri ve Halil İbrahim Camii ve Battir Köyü’nü UNESCO Dünya Mirası listesine Filistin mirası olarak kaydettirmek için verdiği çabalarda söz konusu belgelerden istifade etmiştir.
Kurumlar dışında Filistin’in çeşitli şehirlerinde onlarca Filistinli sahip oldukları özel mülklerin ispatında Osmanlı belgelerinden faydalanmıştır.
Son olarak, Filistin’de bulunan MİSAK Filistin Mirası Yaşatma ve İslami Araştırmalar Enstitüsü- Kudüs (Filistin`in devlet arşivleri kurumu) mülkiyet konulu belge, mahkeme kayıtları, mahtutat, gazeteler, harita ve resimlerin korunması amacıyla faaliyetlerini sürdüren bir kurumdur. Filistin halkının tarihi ve coğrafyası arasındaki bağı korumak; Dünya Mirası Listesine Filistin’in tüm bölgelerini kaydettirmek; Filistin halkının kendi öz kimliğini ve özgünlüğünü korumaya yönelik toplumsal, siyasi, iktisadi ve kültürel sistemler oluşturmak, böylece Filistin tarihi, medeniyeti, halkı ve coğrafyası hakkında doğru söylemler geliştirmek kurumun hedefleri arasındadır.
Dr. Bekir Cantemir – Osmanlı Filistini Yer İsimleri Kılavuzu ve Atlası (1516-1917) Kitabının Editörü/ Osmanlı Tapu ve Mülkiyet Araştırmaları Uzmanı/ Harita koleksiyoncusu
Osmanlı coğrafyası Balkanlardan Kuzey Afrika’ya Akdeniz ve Karadeniz’i içeren bir bölgeyi kapsar. Osmanlı Devletinden sonra bu coğrafyadan 26 ulus devlet ortaya çıkmıştır. Osmanlı dönemi arazi ve mülkiyet ilişkileri bu yeni devletlerde büyük oranda hükmünü korumaktadır. Bu nedenle Osmanlı dönemi tapu ve arşiv belgeleri günümüzde devletlerarası hukuk ve özel hukuk alanında geçerliliğini korumaktadır.
Osmanlı dönemi tapuların geçerliliğini koruduğu eski Osmanlı coğrafyasındaki ülkelere Mısır, Suudi Arabistan ve Filistin coğrafyası örnek olarak verilebilir. Günümüzde hala Mekke ve Medine’de arazisi olan Türk vatandaşları Suudi devletinden mülkiyet haklarını alabilmektedirler. Filistin coğrafyasında, özellikle mülteci olarak başka ülkelerde yaşayanlar kendi aralarında tapu değişimini eski Osmanlı evrakı ve şahitler üzerinden gerçekleştirmektedirler. Filistin topraklarında işgalci İsrail kendi mülkiyet hukukunu Osmanlı kayıtları üzerinden oluşturmuştur.
Filistin coğrafyası özelinde konuşacak olursak; Osmanlı tapu arşivlerinde bulunan belgelerin günümüzde nereye denk geldiği konusunda tarihi coğrafya, kadastro ve hukuk uzmanlarının ortak çalışma yapması gerekmektedir. Farklı disiplinlerden kişilerin ortak çalışması ile Osmanlı arşiv belgeleri günümüz sorunlarının çözümünde rol üstlenebilir. Osmanlı tapu arşiv belgelerinin çalışılması konusunda Filistin Devleti kendi uzmanlarını yetiştirmeli, bölge coğrafyasına ve güncel gelişmelere hâkim uzmanlar çalışma yapmalıdırlar. STK’lar ise bu tür araştırma çalışmalarına projelerle destek verebilirler.