Uzman Görüşü: Gazze’de Ateşkes Anlaşması Sonrası Filistinlilerin Öncelikleri ve Karşı Karşıya Oldukları Zorluklar

16 Ocak 2025 tarihinde Katar’ın başkenti Doha’da, Filistin direnişi ile işgalci İsrail arasında bir ateşkes anlaşmasına varıldığı duyuruldu. Üç aşamada uygulanması öngörülen anlaşma ile savaşın bitmesi ve İsrail’in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesi hedefleniyor. Anlaşmaya göre, 19 Ocak’ta başlayan ilk aşama 42 gün sürecek ve taraflar arasında üzerinde mutabık kalınan bir mekanizmaya göre esir takası gerçekleşecek. İkinci aşama müzakereleri ise anlaşmanın yürürlüğe girmesinin 16. gününde başlayacak. Anlaşmanın en zorlu kısmı sayılan ikinci aşama, savaşın nasıl sona ereceğini ve sonrasındaki süreci belirleyecek temel konuların müzakere edilmesini kapsıyor.
Gazze’ye yönelik 15 aydan uzun süren soykırım ve yıkım savaşının ardından varılan bu anlaşma önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor. Zira anlaşma önümüzdeki süreçte büyük oranda Filistin sahnesinin nasıl şekilleneceğini belirleyecek. Filistinlilerin bu büyük gelişmelere yaklaşma mekanizmasını ve bundan sonraki aşamadaki önceliklerini anlamak için Filistin’in iç sahnesini okumak temel bir öneme sahip. Bu noktadan hareketle, Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi ve El-Cezira haber sitesi, bir grup uzman, akademisyen ve siyasetçinin görüşlerini alarak anlaşma ile ilgili olarak Filistinlilerin öncelikleri ve karşılarındaki en büyük sıkıntılara dair bir analiz yaptı.
Söz konusu görüşler, aşağıdaki temel sorular çerçevesinde alınmıştır:
- Anlaşmanın uygulanmaya başlamasıyla birlikte Filistinlilerin odaklanması gereken öncelikler nelerdir?
- Soykırım savaşının bir daha başlamayacağını garanti altına alacak en önemli hususlar nelerdir?
- Gazze’nin gelecekte nasıl yönetileceği konusundaki görüş ayrılıkları nasıl aşılabilir? Bu konuda özellikle Fetih Hareketi ve Hamas Hareketi’nden beklentiler nelerdir?
- Hamas’ın Gazze’nin geleceğinde bir rolü olmayacağına dair uluslararası yetkililerin açıklamaları ve bunun Gazze’nin yeniden inşası meselesine bağlanması ne kadar gerçekçi?
- İsrail’de aşırı sağın Batı Şeria’yı ilhak etme projesini ilerletmesi karşısında Filistin Yönetimi’nin karşı karşıya olduğu zorluklar nelerdir ve bunu engellemek için elinde ne gibi seçenekler var?
Görüşler şu şekilde özetlenebilir:
- Filistinliler açısından en acil öncelik, ateşkesin kalıcı bir anlaşmaya dönüştürülmesi ve İsrail’in yükümlülüklerinden kaçınmasına fırsat verebilecek tüm bahanelerin ortadan kaldırılmasıdır. Bunu takiben, Gazze’ye insani yardım ulaştırılması, altyapının onarılması, ablukanın kaldırılması ve yeniden inşa sürecinin başlatılması gerekmektedir. Ayrıca Gazze’nin yönetimiyle ilgili bir boşluk oluşmasını engellemek veya bu konuda ABD ya da İsrail’in sunacağı herhangi bir alternatife yol açmamak için, dışlayıcı veya tek taraflı olmadan asgari ortak paydalarda mutabık kalan bir yönetimle Gazze’de idari bir siyasi merci oluşturulmalı ve bu doğrultuda stratejik bir vizyon geliştirilmelidir.
- Ateşkes anlaşmasının yürürlükte kalacağına ilişkin güvenilir garantiler mevcut değil. Ancak, yeniden bir çatışma ortamına dönmemek başta Trump yönetimi olmak üzere, bölgesel ve uluslararası aktörlerin yanı sıra direnişin de çıkarına. Bu durum, anlaşmanın uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek herhangi bir engelin aşılması için tarafları çözüm yolları aramaya sevk edecektir.
- Anlaşmanın bozulmadan kalmasını güvence altına alacak en önemli unsurlar, direnişin silahlarını koruması, zafer ruhunun ve direniş iradesinin güçlendirilip hezimet düşüncesinin ortadan kaldırılması ve işgalci oluşuma, savaşın yeniden başlaması halinde direnişin dayanabileceğine dair bir mesaj verilmesidir.
- Aksa Tufanı’nın uluslararası ve bölgesel düzeydeki etkilerini avantaja çevirmek için kapsamlı bir plan oluşturulması ve Filistin devletinin kurulmasına yönelik hukuki ve diplomatik girişimlerin artırılması gerekmektedir. Aynı zamanda, İsrail’in işlediği suçlardan sorumlu tutulması için uluslararası toplumla iş birliği yapılması elzemdir.
- Gazze’de derhal sürdürülebilir bir insani yardım projesi başlatmak için İslam dünyasında ve küresel düzeyde kurumsal anlamda en geniş yardım ağının oluşturulması kaçınılmazdır.
- Hamas’ın inşa ettiği idari ve kurumsal yapı, bu savaşın gölgesinde bile işlerliğini koruyabildi. Bu nedenle, herhangi bir alternatif tam bir değişim anlamına gelecek ve bu gerçekçi olmayacaktır.
- Bu sırada Filistinlilerin, Batı Şeria’yı ihmal etmemesi kritik bir meseledir. Zira işgalci güç, buradaki stratejik projelerini hızlandırmaktadır.
- İsrail’in siyasi ve askeri yetkililerinin Batı Şeria’da güvenlik doktrinini değiştirmeye yönelik açıklamaları, Filistin Yönetimi’nin ciddi tehditlerle karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Bu yüzden İsrail’in sıradaki adımı, Filistin Yönetimi’ni şehir merkezlerine sıkıştırarak, onu yalnızca hizmet veren yerel bir yapıya dönüştürmeyi ve devlet kurma mücadelesi yerine bekâ savaşı ile meşgul etmeyi hedeflemektedir.
- Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi işgale karşı barışçıl halk direnişi söylemini benimsemiş olsa da, bunu sahada gerçek anlamda hayata geçirmemektedir. Zira halk direnişi belirli bir noktada doğrudan işgale karşı bir çatışmaya dönüşebilir ve Filistin Yönetimi bu durumu istememektedir. Bu nedenle, yönetimin seçeneklerinin sınırlı olup yeni stratejileri hayata geçirmek için fazla zamanının olmadığı görülmekte.
- Gazze’nin yönetimi konusunda bir Filistin mutabakatına varılamaması, bizzat Filistin Yönetimi açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir. Anlaşma sağlanamaması durumunda, ilgili aktörler, Hamas ile uzlaşabilecek alternatif bir yapı arayışına girebilir.
- Fetih ve Hamas’ın gerçek dünyaya dönüp geçmişteki bazı pozisyonlarını gözden geçirmeleri gerekiyor. Aynı şekilde Filistin direnişi de direnişin mekanizmalarını ve araçlarını yeniden değerlendirmelidir. Bunun yanı sıra Filistin Yönetimi de siyasi ve müzakere sürecinin parametrelerini yeniden gözden geçirmelidir.
- Gelecek dönem için bir yönetim belirlerken “İsrail” veya ABD’nin onayını beklemek, Filistin’in bağımsızlık mücadelesine bir darbe indirmek ve işgali pekiştirmek demektir. Dünyadaki diğer halklara nasıl yönetilecekleri dayatılmıyorsa, Filistin halkına da cahil veya iş bilmezcesine vesayet uygulanmamalıdır. Bu mesele tartışmaya kapalıdır. Zira bu Filistinlilerin mutlak ve egemenlik hakkıdır ve hiçbir tarafın buna müdahale etme hakkı yoktur.
Görüşleriyle katkı sunanlar:
Dr. Memun Ebu Amir – Akademisyen ve Siyasi Araştırmacı, Gazze
Dr. İbrahim Rabayeah – Akademisyen ve Siyasi Araştırmacı, Ramallah
Cevad el-Hamd – Orta Doğu Araştırmaları Merkezi (MESC) Başkanı, Ürdün
Dr. İyad Ebu Zneyd – El-İstiklal Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Görevlisi, Eriha
Faris Yagi – Yazar ve Siyasi Analist, Kudüs
Dr. Hüsam ed-Decni – Siyaset Bilimi Öğretim Görevlisi, Gazze
Dr. Eymen Darağime – Filistin Yasama Konseyi Eski Üyesi, Ramallah
Şadi eş-Şerafe – Doktora Öğrencisi ve İsrail İşleri Uzmanı, Kudüs
Tevfik Tumah – Filistinli Yazar ve Siyasi Analist, Los Angeles
Yaser Ebu Hin – Yazar ve Siyasi Analist, Gazze
Dr. Muhsin Salih – Ez-Zeytune Danışmanlık ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı, Beyrut
Visam Afife – Yazar ve Siyasi Analist, Gazze
Bu çalışmanın tamamını okumak için tıklayınız. (Arapça)