Türkiye ile Rusya’nın karşı karşıya gelmesi
Türkiye ile Rusya arasındaki gerginlik İsrail’in çıkarları açısından paradoks arz ediyor. Öyle ki bu ihtilafta İsrail hangi tarafa meylederse çıkarları zarar görecektir. İsrail bu durumda öyle bir siyaset izlemeli ki hem Beşar Esed rejimi gitsin fakat yerine de İŞİD gelmesin. İşte İsrail’in Suriye krizinin çözülmesi için siyasi, diplomatik ve askeri çabalarını bu yönde yoğunlaştırması gerekir. İsrail’in artık Suriye’nin eskisi gibi üniter bir yapıda kalamayacağını görmesi ve bunu kabul etmesi gerekir. Suriye’nin tekrar istikrarlı bir ülke haline gelebilmesi için federatif bir sistemle sınırlarının yeniden belirlenmesi gerekir.
Türkiye Rusya gerginliğinden ve Suriye’deki taraflar konusunda çıkarılacak en önemli ders şudur: Ortadoğu’daki karmaşık toplumsal doku, iki taraf arasındaki çekişme, üçüncü bir tarafın yıldızının parlamasına yol açmamalıdır. Vakıa, İŞİD’in veya El-Nusra’nın zayıflatılması İran’ın ve Esed’in konumunu güçlendirmemesi gerekir. Buna göre Rusya’nın Suriye’ye müdahalesine karşı çıkmak İŞİD ve El-Nusra’yı bir alternatif olarak öne çıkarmamalıdır. Bu nedenle Suriye’de öyle bir çözüm olmalıdır ki hem Esed hem de İŞİD saf dışı kalmalıdır. Bunun için Suriye’de hem Esed’i hem de İŞİD’i denklem dışı bırakacak kalıcı bir güce ihtiyaç vardır.
İster İsrail’in bunu bilinçli olarak tercih etmesi sebebiyle olsun ister konumu sebebiyle olsun İsrail Ortadoğu’daki sarsıntıların bir parçası ve tarafı değildir. Kendisi için ne gibi tehlikeler veya fırsatlar doğuracağını düşünmeden İsrail Ortadoğu’da olup bitenleri şu ana kadar duvarın üstünden izlemekle yetindi ve böyle bir tercihte bulundu.
Aktörlerin güç dengesinin sürekli değişiklik arz ettiği bu gergin bölgede Türkiye’nin Rusya savaş uçağını düşürmesiyle geçen hafta yeni bir perde açıldı.
Gerçek çelişkiler
Türkiye ile Rusya arasındaki ilişki günümüze dayanmıyor. İki ülke arasındaki ilişki aslında tarihten gelen bir rekabet ve düşmanlık üzere kuruludur. Yani şu an ilişkiler iyi görünse de Türklerle Ruslar arasındaki rekabet ve düşmanlık tarihe dayanıyor. Balkanlar ve Karadeniz üzerinde Türkiye ile Rusya arasında her zaman bir hâkimiyet mücadelesi olmuştur. Türkiye, Rusya’yı her zaman stratejik çıkarları için bir tehdit olarak görmüştür. Türkiye lideri Erdoğan’ın da Rusya lideri Putin’in de rekabetçi bir yapısı ve eski güçlerine kavuşma arzusu vardır. Bu nedenle Erdoğan “Osmanlı sultanlarına” Putin de “Rus çarlarına “ benzemekten haz alıyor.
İkinci olarak iki devletin Ortadoğu’daki ve Avrupa’daki çıkarları birbiriyle uyumlu değildir. İki devletin Suriye’de öngördüğü çözüm de birbirine tamamen zıttır. Türkiye Suriye’deki çözümün Esed’in devrilmesinden geçtiğini düşünürken Rusya ise Suriye’deki ve Ortadoğu’daki çıkarlarının devamı için Esed’in yönetimde kalmasına hayati bir önem atfediyor.
Her iki ülke de resmi olarak İŞİD’e karşıdır. Fakat pratikte her ikisinin İŞİD’e karşı tavrı farklıdır. Rusya İŞİD’i Suriye’ye müdahale için bir gerekçe olarak kullanırken Türkiye de İŞİD’in Kürt PYD güçlerini dengelemesinden hiç de rahatsız değil.
Ukrayna krizi, Batı’nın Putin’e karşı tavrı, Türkiye’nin NATO üyeliği, Suriye’de Rusya ile Türkiye’nin çıkarlarının birbirine uymaması, Türkiye’nin Rusya’nın Suriye’ye müdahalesine karşı çıkması ister istemez Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getiriyor. Bu da bölgede istikrarın sağlanmasına, Suriye sorunun sona ermesine ve İŞİD’le mücadeleye engel oluyor.
Bundan sonra Türkiye ile Rusya ilişiklerinin nasıl bir seyir izleyeceği konusunda farklı senaryolar var.
Türkiye-Rusya ilişkilerinin tekrar doğal haline geleceğini düşünenler olduğu gibi Türkiye ile Rusya arasında Türkiye ile İsrail arasındaki krize benzer bir krizin olacağını düşünenler de var. İşi daha da ileri götürerek Türkiye ile Rusya arasında dar veya geniş kapsamlı askeri çatışmaların olacağını öne sürenler de yok değil.
Türkiye’nin Rusya uçağını düşürmesi beklenmeyen bir şeydi. Ne olursa olsun İsrail’in bundan bazı dersler çıkarması gerekir.
Taktik dersler
Türkiye basit (10-15 saniye) bir sınır ihlalinden dolayı kendine hâkim olup Rus uçağını düşürmeyebilirdi. Çünkü Türkler bu uçağın kendileri için doğrudan bir tehdit oluşturmadığını biliyorlardı. Fakat buna rağmen uçağı düşürmeleri sorun olmuştur. Uçak yanlışlıkla düşürülmemiştir. Fakat son noktada uçağın düşürülmesi kararını kimin verdiği de önemlidir. Mesela İsrail’de benzer bir karar çok üst düzey siyasi bir merci tarafından verilir. Çünkü bu tür kararlar çok kritik kararlardır ve gelecekte çok daha geniş çatışmalara sebep olabilir. Her ne kadar İsrail ile Rusya arasında Suriye’de karşılıklı bir anlayış söz konusu (Ekim 2010’dan beri olan anlayışla) ise de İsrail’in Türkiye ile Rusya arasında benzer sorunlar yaşamaması için dikkat etmek gerekir.
Rusya’nın gelişmiş S400 füzelerini Suriye’ye konuşlandırması İsrail açısından oyunun kurallarını değiştirecek bir hamledir. Bu nedenle İsrail’in Rusya ile karşı karşıya gelmemesi için her türlü tedbiri alması ve koordinasyonu en iyi şekilde sağlaması gerekir. Türkiye ile böyle bir pozisyon olmasa da Türkiye ile de İsrail’in çatışmaktan kaçınması gerekir. Çünkü Türkiye bu hamleyle gerektiğinde silah kullanma konusunda ne kadar ciddi olduğunu göstermiştir. İki yıl önce Türkiye angajman kurallarını işleteceğini duyurmuş ve bu son olayla da bu konuda ne kadar kararlı ve donanımlı oluğunu göstermiştir. İsrail’in 2010 Mavi Marmara olayını da dikkate alarak Türkiye ile karşı karşıya gelecek durumdan kaçınması gerekir.
Stratejik dersler
Burada şu soru cevap bekliyor. “İsrail Türkiye ile Rusya arasındaki gerginliğe müdahil olacak mı? Olacaksa hangi taraftan yana olacak?”
İsrail, Hizbullah’la yaşadığı gerginlik dışında Suriye’deki krizde doğrudan taraf değildir. İsrail burada aktör olarak kabul edilmiyor. Dolayısıyla Türkiye ile Rusya arasındaki krizde de taraf değildir. Fakat İsrail çıkarları açısından durum çok çetrefilli görünüyor. Rusya ile güçlü ikili ilişkilere sahip olan İsrail’in çıkarları sanki Rusya’dan taraf olması gerektiğini söylüyor. Buna karşılık Erdoğan liderliğindeki Türkiye ile ilişkiler 2009’dan beri kötü seyrediyor. Öyle görünüyor ki Erdoğan’ın etkisi devam ettiği sürece ilişkiler bu şekilde olacaktır. Bu durumda İsrail’in Rusya’dan taraf olması Türkiye’yi hem daha da sıkıştıracak hem de Rusya ile tarımda ve turizmde İsrail kısmen de olsa Türkiye’nin alternatifi olabilecektir.
İsrail’ in Türkiye’den taraf olmasının da maslahata uygun tarafları vardır. Zira İŞİD bahanesiyle Suriye’ye müdahil olan Rusya bu şekilde İsrail’in düşmanları olan İran ile Hizbullah’ın elini güçlendiriyor. Esed’ten kurtulmak şu an Türkiye ile İsrail’in ortak çıkarıdır. Bu nedenle Türkiye İsrail’e karşı tavrını yumuşatır ve ortak hareket etme konusunda bir irade ortaya koyarsa İsrail’in Türkiye’den yana taraf tutması çıkarına olacaktır. Ayrıca Rusya’dan doğal gaz alan Türkiye bu durumda alternatif olarak İsrail gazını alabilir. Bunun yanında İsrail’in NATO operasyonlarına katılmasını sağlayabilir (önceden Türkiye karşı çıkıyordu). Son olarak Türkiye, İsrail ile Arap dünyası ve Filistinliler arasında kalıcı bir çözüm için arabulucu olabilir. Oysa Rusya’nın böyle bir pozisyonu yoktur.
İsrail’in Türkiye Rusya krizinde taraf tutma konusunda içinde bulunduğu çetrefilli durum Suriye krizinde yeni bir stratejinin ortaya konmasını gerektirmiştir. Bu öyle bir strateji olmalıdır ki aynı anda hem Esed rejimi hem de İŞİD saf dışı olsun. Bu, hem İsrail hem Amerika hem de Avrupa için en ideal ve önemli bir hedef haline gelmelidir.