“Toplumsal Destek Komitesi” Önerisi ve Savaş Sonrası Gazze’nin Yönetimi

Hamdi Ali Hüseyin

Mısır, Aralık ayının (2024) başında, Gazze’nin savaş sonrası yönetimi için idari bir komite kurulması önerisini duyurdu. Bu komite “Toplumsal Destek Komitesi” olarak adlandırıldı. Öneri, Gazze’deki savaşın sona ermesi ve ateşkes anlaşması çerçevesinde yapılan hazırlık önerileri bağlamında sunuldu. Bu öneri, işgalci İsrail ordusunun Gazze’den kademeli olarak çekilmesi, İsrail ile Hamas arasında esir takası anlaşmasının uygulanması, Gazze’de sınırların açılması, gıda ve insani yardımların girişine izin verilmesi ve Gazze’nin kuzeyinde yaşamakta olup da yerlerinden edilen Gazzeli mültecilerin geri dönüşü gibi meseleleri kapsıyor. Bu komite fikri, savaş sonrası Gazze’nin yönetimi hakkında yapılan tartışmaların ışığında ortaya çıktı. Bu tartışmalar, Moskova ve Pekin’deki uzlaşma toplantılarında farklı formüllerle ele alınmış, ancak Filistin Yönetimi ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) liderliği tarafından benimsenmemiştir. Kahire, Kasım 2024’ün başında Filistinli grupların temsilcilerini ağırlayarak Gazze’nin yönetimi konusunda bir anlaşmaya varmayı hedefledi. El-Fetih, Hamas ve Filistin Halk Cephesi gruplarının heyetleri, komitenin kurulması konusunda anlaşmaya vardı, ancak bu öneri hala FKÖ liderliği tarafından resmi olarak kabul edilmedi. Bu durum, içeride Gazze’nin yönetim mekanizmaları konusunda Filistinliler arasında bir uzlaşma olmadan Gazze’nin geleceği ve ateşkes önerileri üzerine yapılacak tartışmaların önünde engeller yaratmaktadır. Diğer taraftan Gazze’deki yaşamsal ve insani sorunlara acil müdahale gerekliliği göz önünde bulundurulduğunda durumun karmaşıklığı iyice artmaktadır.

Bu rapor, Toplumsal Destek Komitesi’nin ne olduğunu ve kurulum önerisinde belirtilen rolünü, önerinin genel bağlamını, uygulanabilirliğini ve bu konuda ortaya çıkan tepkileri ele almaktadır.

Komitenin Rolü ve Yetkileri

Öneriye göre, komite, savaş sonrasında Gazze’nin yönetimini devralacak ve referans noktası, Başbakan Muhammed Mustafa’nın liderliğindeki Filistin hükümeti olacaktır. Komite, sağlık, eğitim, ekonomi, tarım gibi alanlarla ilgili görevler üstlenecek ve savaşın etkilerini gidermek için Gazze’nin yeniden inşasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca, kamu hizmetleri ve diğer ilgili alanlarda da sorumluluk taşıyacaktır. Komite, ulusal bir mutabakatla kurulacak ve üyeleri Filistin Devleti Başkanı Mahmud Abbas tarafından atanacaktır. Komite, kuruluş deklarasyonunda bildirildiğine göre, Filistin Devleti’nin 1967’de işgal edilen topraklarında (Batı Şeria, Kudüs ve Gazze) Filistin Devleti projesi doğrultusunda Batı Şeria ve Gazze’nin birliğine dayanan bir anlayışa sahip olacaktır. Komitenin referansı, Filistin siyasi sistemi ve Filistin Devleti’nde geçerli yasa ve yönetmelikler olacak, denetim yetkisi ise Filistin Yönetimi’ne bağlı denetim kurumlarına verilecektir. Komitenin görevleri, kurulma nedenleri sona erdiğinde veya genel seçimler yapıldığında, ya da ulusal mutabakatla kabul edilen başka bir çözümle sonlanacaktır. Bu karar, Başkan Mahmud Abbas tarafından alınacaktır.

Komite, uygun alanlarda uzmanlık ve yeterliliğe sahip 10-15 üyeden oluşacaktır. Bu üyeler, insani yardım ve yeniden inşa süreçlerini yönetmekle sorumlu olacak ve Gazze’nin yeniden inşası için uluslararası bir fon kuracaklardır. Bu fon, bağışçı ülkeler tarafından denetlenecek ve Filistin Yönetimi’nin Maliye Bakanlığı’nın katılımıyla yönetilecektir. Kuruluş deklarasyonuna göre, komitede belirli dosyaların yönetimi için sorumlular atanacaktır. Bu sorumlular şunlardır: Komite Başkanı, Başkan Yardımcısı, Sosyal Kalkınma ve Yardımlar Sorumlusu, Eğitim Sorumlusu, Sağlık Sorumlusu, Tarım, Sanayi ve Ekonomi Sorumlusu, Yerel Yönetim Sorumlusu, İskan ve Yeniden İnşa Sorumlusu. Komitenin açıklamasında, Batı Şeria ve Gazze’nin birliği vurgulanmış ve Gazze’deki yerel kuruluşlardan oluşacak bir Ulusal Destek ve Yardım Komitesi kurulması önerilmiştir. Bu yapı, komitenin görevlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmesini sağlamak amacıyla resmi denetim organlarıyla işbirliği içinde çalışacaktır.

Öneri, Gazze’deki güvenlik konuları ve düzenlemeleriyle ilgili bir açıklama yapmamaktadır. Ancak, yalnızca geçiş noktalarındaki düzenlemelere değinilmiştir. Bu düzenlemelere göre, 2023 Ekim ayından önce uygulanan mekanizma doğrultusunda geçiş noktalarının işleyişi sağlanacaktır. Refah Sınır Kapısı, 2005 yılına ait anlaşma uyarınca yeniden faaliyete geçirilecektir. Bu, Hamas’ın Gazze içindeki geçiş noktalarındaki denetimden sorumlu olacağı, Refah Sınır Kapısı’nın işletilmesinin ise Avrupa Birliği’nin denetiminde Filistin Yönetimi’ne devredileceği anlamına gelmektedir. Öneride, daha önce Hamas ve Filistin Yönetimi arasında tartışmalara neden olan güvenlik konuları gündeme gelmemiştir. Bu durum, insani ve hizmet odaklı önceliklerin, savaşın Gazze halkının yaşam koşulları üzerindeki birikmiş etkileri göz önünde bulundurularak daha öncelikli tutulmuş olmasından kaynaklanıyor olabilir. Güvenlik düzenlemeleri ise, karmaşık bir konu olarak, önerinin uygulanmasını engelleyebilecek bir güçlük olarak değerlendirilmiş olabilir.

Tarafların İdari Komite Önerisine Yönelik Tutumları

Mısır’da yapılan müzakereler sırasında, el-Fetih ve Hamas hareketlerinin delegeleri, öneriyi olumlu karşılamış ve takdir etmişlerdir. Hamas hareketi, öneriyi resmi olarak kabul ederken, el-Fetih hareketi ise nihai tutumunu Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’a, yani hareketin liderliğine ertelemiştir. Abbas, öneriyi yeniden gözden geçirmiş ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) yürütme komitesinin başkanı olarak, öneriyi reddetmiştir. Reddetme gerekçelerini, Batı Şeria ile Gazze arasındaki bölünmenin pekiştirilmesi endişesi olarak açıklamıştır. Ayrıca, Gazze’nin yönetiminin FKÖ’ye devredilmesi gerektiğini savunmuş ve bu tutum, el-Fetih hareketinin diğer kesimlerinden de benzer şekilde destek bulmuştur. El-Fetih Merkezi Komitesinin Genel Sekreteri Cibril er-Rucub, bu konuda tartışma yapılmaması gerektiğini belirterek, Hamas hareketine Gazze’nin idaresi için Filistin Yönetimi’ni kabul etmeleri çağrısında bulunmuş ve komite kurmadan bu yönetimi devralmalarını önermiştir.

Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi, Filistin Yönetimi ve El-Fetih’in tutumuyla uyumlu bir şekilde, idari komitenin kurulmasını, Batı Şeria ile Gazze arasındaki bölünmeyi pekiştiren ve coğrafi toprak bütünlüğü ile temsilde birliği zedeleyen bir adım olarak görmektedir. Demokratik Kurtuluş Cephesi, “Pekin Anlaşması” çerçevesinde ulusal bir uzlaşı hükümetinin kurulmasını savunmuş ve Amerikan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer projeleri tehlikeli olarak nitelendirmiştir. Bu projeler, geçiş aşamaları için tasarlanıp, Filistin’in geleceği açısından riskler taşımaktadır.

Mısır, daha sonra Başkan Abbas’ı, komitenin kurulmasına karşı olan tutumundan vazgeçirmeye çalıştı ve Mısırlı kaynaklar, “güvenlik sorunlarıyla ilgili endişelerin” giderilmesinin ardından Abbas’ın da öneriye karşı pozitif bir yaklaşımı olduğunu belirttiler. Mısır İstihbarat Başkanı Hasan Reşad, Hamas, İslami Cihad ve Filistin Halk Cephesi’nden bir heyetle bir araya gelerek komitenin kurulma çabalarını tartıştı.

İslami Cihad Hareketi ve Filistin Halk Cephesi, komiteye olan ilgilerini, Kahire’deki toplantılara temsilciler göndererek gösterdiler. Bu toplantılara Hamas temsilcileri de katıldı. İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad el-Nahala, Mısır ve Katar’ın esir takası anlaşmasının yapılmasındaki aracılık rolünü memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

İsrail ise, Gazze’deki idari komiteye karşı herhangi bir karşıt açıklama yapmamıştır. Ancak Netanyahu hükümeti, daha önce defalarca, Gazze’deki Hamas yönetimini devirmeyi amaçladığını belirtmiş ve zaman zaman, Gazze’nin Hamas ya da el-Fetih tarafından yönetilmesini kabul etmeyeceklerini de ifade etmişti. Ancak bu açıklamalar, İsrail’in şu anki yaklaşımını yansıtmıyor gibi görünmektedir, özellikle de İsrail’in Gazze’yi yönetmek için Gazze Şeridinde iç bir alternatif bulamaması ve Hamas ile Katar ve Mısır aracılığıyla savaşın sona erdirilmesi ve esir takası için müzakerelere girmesinin ardından durum farklı görünmektedir. Bununla beraber İsrail, uygulayacağı abluka ve Gazze’ye giren mallar üzerindeki kontrol gibi yöntemler ile Gazze’deki herhangi bir yönetimin başarısını etkileme gücüne sahip olmaya devam edecektir.

Komitenin Karşısındaki Engeller ve Zorluklar

Gazze’deki Toplumsal Destek Komitesi’nin büyük zorluklarla karşılaşması bekleniyor. Bu zorluklar, soykırım savaşı nedeniyle altyapı ve kurumsal yapının tamamen tahrip olması, evlerin yıkılması nedeniyle bölge halkının göç etmek zorunda kalması, hizmet sektörlerinin, altyapının ve hastanelerin işlevsiz hale gelmesi gibi durumlardan kaynaklanmaktadır. Bu da insani yardım ve yeniden inşa için finansal yardımların gerekliliğini zorunlu kılmaktadır. İsrail’in, komitenin faaliyetlerine müdahale etmeye devam edeceği ve savaş sonrası dönemde kendi çıkarları doğrultusunda –daha önce deneyip başarısız olduğu ailevi/aşiret veya güvenlik temelli bağlarla Gazze Şeridini kontrol etme- çabalarını sürdüreceği öngörülüyor. İsrail, altyapıyı tahrip ederek, bölgeleri birbirinden ayırarak ve sınır yakınlarında “güvenli alanlar” oluşturmak gibi adımlarla Gazze’de yeni bir jeopolitik gerçeklik dayatmaya çalışıyor. Bir ateşkes anlaşması ile Gazze’deki bu yeni durumu sürekli ve kalıcı hale getirmeyi hedefliyor. Ayrıca dış sınırlar üzerindeki denetimini ve Gazze’nin iç sınırlarına olan hâkimiyetini de sürdürmek istiyor. Bu yaklaşım, İsrail’in geçmiş savaşlarda da yeniden inşa sürecini kontrol etme çabalarıyla benzerdir, malzeme girişini kalite ve miktar açısından denetlemeyi hedefler.

Uluslararası düzeyde, Toplumsal Destek Komitesi’nin kurulumu, Gazze’nin yeniden inşasına katkı sağlayacak bağışçı ülkelerin müdahalelerine açık olacaktır. Bu ülkeler, kendi ajandalarını komiteye dayatabilirler. Özellikle, Donald Trump yönetimindeki ABD gibi ülkeler, İsrail’in radikal sağcı kesimleriyle yakın ilişkilerde olduklarından, komitenin çalışmalarını etkileme potansiyeline sahiptirler.

Filistin içindeki durum ise, güvenlik ve Gazze’nin yönetimiyle ilgili meselelerin hala çözülmemiş olduğuna işaret etmektedir. Filistin Yönetimi, Gazze’nin tamamında güvenlik kontrolünü sağlama çabalarını sürdürmektedir ve bunu, Gazze Şeridindeki idari ve hizmet rollerine bağlamaktadır. Filistin Yönetimi, silahlı grupların silahlarını teslim etmelerini ve silahlı direnişi durdurmalarını şart koşmaktadır. Ayrıca, Gazze’yi, 1967’deki işgal altındaki Filistin toprakları içinde yer alan bir parça olarak görmektedir ve Gazze için ayrı bir yönetimin kurulmasının Batı Şeria ile Gazze arasındaki coğrafi ve siyasi ayrımı pekiştireceği düşüncesindedir. Filistin Yönetimi, uluslararası ilişkilerde Filistin adına karar verme, fonları toplama ve yardım süreçlerini denetleme yetkisinin kendisine ait olduğunu savunmaktadır. Bu nedenle, Yönetim, Gazze’nin yeniden inşası gibi büyük bir dosyada yeni aktörlerin rol almasına karşı çıkmaktadır. Bu durum, Yönetimin, gelecekte komiteyi kontrol altına almak ve onun rolü ve yetkileri üzerinde sınırlamalar getirmek amacıyla müdahale etmesine yol açabilir.

Hamas, idari komite önerisini kabul etti. Daha önce Moskova ve Pekin’deki görüşmelerde, Hamas, savaş sonrası Gazze’yi yönetmek için bir ulusal birlik hükümeti kurulmasına dair önerilere de onay vermişti. Bu tutum, aslında hareketin savaş öncesi uzlaşı görüşmelerindeki pozisyonlarıyla uyumludur. Daha önce 2014 yılında Hamas ve Fetih arasındaki Şati Anlaşması’na dayalı olarak Gazze’nin ulusal birlik hükümetine devredilmesi ve 2017 yılında Hamas tarafından Gazze’yi yönetmek için kurulan idari komitenin, Kahire’deki uzlaşı görüşmelerinde Mısır’ın talebi üzerine feshedilmesi gibi örneklerde olduğu gibi Hamas uzlaşı için çaba göstermişti. Ancak Hamas, Filistin Yönetimi ile silahlı direniş konusunda farklı bir görüşe sahiptir ve direnişi “Filistin halkının meşru hakkı” olarak görmektedir. Bu nedenle hareket, silahlarının ve direniş gruplarının silahsızlandırılmasını, herhangi bir uzlaşma anlaşmasının parçası ya da Gazze’nin Filistin hükümetine devredilmesinin bir ön şartı olarak kabul etmeyi reddetmiştir.

Sonuç

Her ne kadar Gazze Şeridi’nde idari komitenin kurulması fikri, Filistinliler arasında önerilen çözümler ve düzenlemeler çerçevesinde yer alsa da, buna yönelik bir uzlaşının sağlanması, Gazze Şeridi’nin geleceği açısından belirleyici olacaktır ve bu süreç, Arap dünyasından ve uluslararası garantilerle desteklenmelidir. Bu uzlaşının sağlanamaması, Filistinlilerin Gazze’deki yönetimin geleceğiyle ilgili bir konuda anlaşamamaları, onları çözüm denkleminde zayıf bir taraf olarak bırakmaktadır. Ateşkese varılmadan önce ortak bir formüle ulaşmak, İsrail veya uluslararası toplumun, yönetimin şekli, doğası ve tarafları hakkında dayatmalarının önüne geçilmesine yardımcı olacaktır.

İdari komite fikri, uygulanacak olsa bile birçok zorlukla karşılaşacaktır. İlk olarak, bu fikrin uluslararası ve İsrail tarafından kabul edilmesi gerekmektedir. Zira, bu fikrin hayata geçmesi, esasen ateşkese varılması, savaşın sona erdirilmesi ve İsrail’in Gazze’den çekilmesi ile bağlantılıdır. Filistinliler, bu savaşı durdurmadan ve yeniden yapılanma için Arap ve uluslararası destek almadıkları sürece Gazze’yi yeniden yönetemezler ve İsrail’in savaşta yol açtığı tahribatı onaramazlar. Ayrıca, güvenlik rolü konusundaki tartışmanın Filistin direniş grupları ve Filistin Yönetimi arasında kesin bir şekilde çözülmesi gerekecektir. Bu mesele, Filistin Yönetimi’nin mevcut siyasi ve diplomatik temelli programı ile silahlı direnişi savunan diğer gruplar, özellikle Hamas ve İslami Cihad arasındaki büyük uçurum nedeniyle, bu grupların ortak bir programda uzlaşma kapasitesine dayanacaktır.

Öte yandan, yönetim konusunda süregelen anlaşmazlık, Gazze halkının insani ve yaşam koşullarındaki krizlerin uzamasına yol açacaktır. Eğer ateşkes ilan edilirse ancak yardım ve yeniden yapılanma sürecinin yönetimi üzerine tartışmalar yapılmazsa, bu Filistin içindeki bir çatışmaya veya Gazze’deki Hamas ve direniş gruplarına yönelik İsrail’in ablukasının sıkılaştırılmasına neden olabilir.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu