Oyun Kurallarının Değişmesi
Siyonist savaş uçaklarının son olarak Gazze şeridine başlattığı bir dizi yoğun saldırı işgalcilerin Gazze şeridinde çıkardığı önceki savaşların ortamını hatırlattı. İsrail’in yaptığı bu tırmandırma hem halk hem de gözlemciler için sürpriz oldu ve durumun Filistinlilerin bütün güçleri ile kurtulmaya çalıştığı bir savaşa sürüklenmesine karşı bir korku dalgası oluşturdu. En az yarım saat içinde aralarında ilk defa F-35 uçaklarının da yer aldığı İsrail savaş uçakları 56’dan fazla saldırı gerçekleştirdi. İşgal ordusunun iddiasına göre bu saldırılar Gazze’den gönderilen bir füzeye cevap olarak düzenlendi. Filistinli hiçbir taraf atılan füzenin sorumluluğunu üstlenmedi. Üstelik füze, işgal ordusunun işgalciler tarafından nakledilen fotoğraflara göre roketin abluka altındaki Gazze şeridi sınırına bitişik Sderot yerleşim yerindeki İsrailli çocukları neredeyse vuracak olması iddiaları hariç işgal saflarında hasara ya da can kaybına yol açmadı.
İsrail’in tırmandırmaları özünde işgal devletinin yıllarca süren çatışma boyunca sahip olduğu saldırgan yapısını, aynı zamanda yeni savunma bakanı Avigdor Liberman’ın özel vizyonunu ve Siyonist askeri kurumunun 2014 yılında gerçekleştirdiğine inandığı “koruyucu hat” operasyonu olarak adlandırdığı “caydırıcılık” politikasına tutunma isteğini yansıtıyor.
“İsrail’in caydırıcılık politikası; düşmanın neden olduğu hasardan aynı zaman sürecince miktar ve tür olarak daha ağır hasar bırakarak, düşmanı savaşmanın faydasız olacağına inandırarak, savaş sonrasında kendi şartlarını kabul ettirerek ve bir sonraki savaş turunu erteleyecek bir caydırıcılık kurarak rakibin ödün fikrine dayanıyor. (1)”
Karar alma dürtüsü
İsrail tırmandırmalarının etkenleri için bunun gibi bir tahlilin geçerliliğine rağmen böyle bir analiz Filistin İsrail çatışmasını uzatan bazı değişkenlerin vizyonu ve çatışmanın ortamı hakkında yetersiz kalır. Özellikle bu olay bunun gibi taktiksel hedefleri aşmaktadır ve beraberinde Siyonist askeri ve güvenlik kurumunun yeni stratejisinin çehresi ortaya çıkmaktadır. Özelde Gazze şeridine hâkim olan Hamas ve Filistin direnişi ile Gazze şeridinin etrafına yayılan işgal güçleri arasında kızışmış ve yenilenen çatışmada yeni bir denklem oluşturan İsrail ordusunun en son yaptığı güç gösterisi sayesinde İsrail bu stratejiyi pekiştirmeye çalışmıştır
Elbette bu strateji, işgal devletindeki iç faktörlerin ve bölgede şekillenen güvenlik ortamdaki dış faktörlerin etkisi ile oluşan 2015 yılındaki yeni askeri doktrin ile uyumlu yeni çatışma kurallarını koymak hedefiyle gösterilen yeni çabaları yansıttığı ölçüde güçler dengesindeki derin değişiklikleri yansıtmıyor.
Siyonist “Ulusal Güvenlik Araştırma Merkezi” nin (2) hesap (ceza) mantığından kurtulup çözüm mantığını kurmaya teşvik eden, “İsrail’in ikinci savaş doktrini” başlığı ile son olarak yayınladığı çalışma, bu doktrinin bazı belirti ve unsurlarını ortaya çıkardı. Bu çalışma İsrail ordusunun son yirmi yılda Hamas ve Hizbullah’a karşı “sınır ötesi” düzenlediği altı operasyonun (3) “İsrail”e göre ana fikrinin savaşma ya da devam etme gücüne el koymak değil de “darbe vurmak ve düşmanı tüketmek” olduğunu açıkladı.
Bu “doktrin”, durumun temelden değişip stratejik denge değişimine ulaşmayı gerektiren savaşlar ile sadece “İsrail” e karşı güç kullanmanın faydasızlığını” kanıtlayacak bir operasyon kapsamında siyasi seviyenin “stratejik konumda kalma ya da konumu iyileştirme” ile yetindiği operasyonların arasını ayırdı.
Bu önerilerin pratik olarak ne kadar uyumlu olduğuna dikkat etmeksizin İsrail ordusunun sahip olduğu iddia edilen karara erdirme gücüne rağmen bu çatışmalarda “karardan kaçındığı” nı tasavvur etmek zordur. İsrail’in bu stratejiye doğru yöneldiği tahmini ise bunun geçerliliğini arttırmaktadır.
Şartların olumlu görülebileceği özellikle Filistin’in Araplar ve bölge içinde yaşadığı çözülme ortamında, “terör” ile mücadelede uluslararası açık iznin ve ABD’nin başkanlık seçimleri ile meşguliyetinin gölgesinde “İsraillilerin vurulma ihtimali” ne cevap olarak yapılan son İsrail saldırılarının aşırı törensel tarzı ve savunma bakanlığının başında Avigdor Liberman gibi bir bakanın bulunması bu stratejinin operasyonel aktivasyona dönüşmesi ihtimalini güçlendiriyor.
Aynı zamanda bölgedeki merkezi devletlerin acelesi, “terör” ile mücadele bahanesi ile işgal devletiyle güvenli ilişkiler kurmak, “İran’ın genişlemesi” ni frenlemek, direnişi kuşatmak ve izole etmek için siyasi ve stratejik kutuplaşmanın gölgesinde bu dönüşümün ihtimalini güçlendiriyor. Gazze’de abluka altındaki direniş gruplarının askeri gücünün gelişmesini istisna tutmazsak yönetimlerinin ve siyasi liderlerinin alternatifler ve bölgede yaşanan değişim ve dönüşümlerle uyumlu uygun tedaviler üretmedeki acizliği neticesinde Filistinlilerin bu gidişata yani temizleme gidişatına tepki vermek için sahip oldukları güç büyük oranda azaldı. Bu durum önce Filistin intifadasını bitirmek ve böyle bir senaryonun önünde gerçek bir engeli teşkil eden Gazze şeridinin durumuna son vererek Filistin direnişinin üzerine atılma ve Filistin davasını tasfiye etme çabası için uygun fırsatı oluşturdu.
“İsrail” değerlendirmesinde hata
Son on yılda Arap ve Filistin direniş hareketlerinin yeni yöntemleri ile yüzleştiği savaşlara son veremeyen “İsrail” in caydırıcılığını yeniden kazanmaya çalıştığı ve Arap ordularına yaptığı ezici saldırılar zamanına dönmek istediği görülüyor. Yaşadığımız şu dönemde Arap ve Filistin toplu durumunu yönetmede olumlu bir fırsatın bulunduğuna dair İsraillilerin yaptığı değerlendirmeler “İsrail” in bu tarafa yöneldiği ihtimalini güçlendiriyor.
Güvenlik uzmanları ve Siyonist askeri kurumunun “terör” kaynaklarını kurutma operasyonları ve Arapların destek kuvvetiyle daha da güçlenen boğucu ablukanın etkisiyle Filistinlilerin teslim olmaları ümidi üzerine iddiaya girdiği bir dönemde, güvenlik ve siyaset alanında kararlar alan kurumun içinde tek bir darbe ile Filistinlilerin direnişine son verecek büyük ve bitirici operasyonlarla hızlı sonuçlar elde ettirecek kanıtlar için bir sıçrama olduğu görülüyor.
Arap ordularının “savaşma yetisini ellerinden alma” ya yarayan klasik askeri tarzda yürütülen büyük askeri vurgunların bugün kesinlikle çete savaşı taktiklerinin kullanıldığı “asimetrik” çarpışmalarda işe yaramadığı açıktır. Bu ne kadar mükemmel bir halk direnişidir ki hala aralarında savaşmak için ısrarcı olanlar (4) ve halkın bir kısmını direniş için buzdağının görünen kısmı misali askeri sisteme göre eğitenler var. Bölge savaşlarındaki güncel deliller bunu vurguluyor. Her alanda karara varılması imkânsız gibi görülüyor. (5)
Uzun vadede çatışma ortamında yaşanacak muhtemel değişikliklerden İsrail’in duyduğu korku “İsrail” deki karar alıcıları büyük olasılıkla “çözüm” stratejisini benimsemeye itti. Çözüm stratejisi esasında “İsrail” için nispeten rahatlatıcı olan günümüz durumlarının meyvesini erken alma operasyonudur. Siyasi girişimler olmadan uzun vadeyi beklemek zaman faktörünü “İsrail” yarına gereksiz kılıyor. Örneğin, intifada ve “İsrail” arasında günümüzdeki askeri rutinler abluka ve daraltma faktörleri ile bir yanı ile intifadanın kuluçka ortamına yoğun bir baskı oluştursa da aynı zamanda özel yetenekler ve belki de mevcut dengeleri bozacak türlü yeteneklere sahip olma fırsatı sunuyor. İsrail’in istediğinin tam tersine her savaşın ardından intifadanın daha da gelişmesi bunu kanıtlamıştır
Bölgesel olarak, Türkiye’deki darbenin başarısız olması, Türkiye’nin İran ve Rusya ile yakınlaşmasının bölgesel güvenlik sistemine, Batı ve müttefiklerinin kuvvetlerine muhtemelen zarar verecek şekilde etkileri olacaktır. (6) Aynı şekilde Türkiye ve İran’ın yakınlaşması Suriye’de akan kanın durdurulmasına katkı sağlayacak, dünya üzerindeki etkin tarafların üzerinde anlaştığı siyasi çözümlere yol açacaktır. Bunlara bugün birbirleri ile savaşan Arap ve Müslüman binlerce savaşçının ilk düşmanları “İsrail” e yönelmeleri imkânı da eşlik etmektedir. Sonra “İsrail” generalleri bölgedeki yaşananlardan memnuniyetlerini dile getirmek için defalarca basın açıklaması yapmaya yeterli zamanı bulamayacaklardır. Özellikle bu senaryonun korkusu, kurumu Filistin direnişini çatışma denkleminden bir an önce çıkarmaya itecektir.
Dipnotlar:
- Siyonist İsrail Ulusal Güvenlik Merkez’in tanımına göre (Atlas İsrail Araştırmaları Merkezi’nin çevirisi)
- http://atls.ps/ar/uploads/documents/a7962840decee0ecf66c933bf553d563.pdf
- “Hesap” (1993) operasyonundan başlayarak, “Gazap üzümleri” (1996), İkinci Lübnan savaşı (2006), ”Dökme kurşun” (2008-2009), “Bulut sütunu” (2012), “Koruyucu hat” (2014), bütün bu isimlendirmeler İsrail’in verdiği adlardır.
- Gazze şeridinde 2014’de yaşanan savaştan birkaç hafta sonra Kassa Tugaylarının düzenlediği eğitim kamplarına 18 binden fazla Filistinli genç katıldı.
- Rusya, İran ve rejim kuvvetleri Halep savaşında Suriyeli muhalefet gruplarının aleyhine savaşı sonuçlandırmak için uğraştılar ve Halep’e getirilen ablukayı kırmak için devrimcilerin düzenlediği karşı saldırı ile bu çabalar başarısız oldu.
- ABD müttefiki Kürt güçler zarar gören ilk kuvvettir.