Filistinlilerin Mevcut Durumdaki Siyasi Öncelikleri
(Filistinli Araştırma Merkezlerinin Yaptığı Beyin Fırtınası Çalıştayı Sonuçları)
Filistinlilerin Mevcut Durumdaki Siyasi Öncelikleri
(Filistinli Araştırma Merkezlerinin Yaptığı Beyin Fırtınası Çalıştayı Sonuçları)
Filistin meselesi oldukça zor bir dönemden geçiyor. “Barış Planı” da denilen “Yüzyılın Anlaşması” kapsamında yapılan planlamalar kararlı bir şekilde yürütülüyor. Şuana kadar ABD yönetiminin Kudüs’ü işgalci İsrail’in başkenti olarak tanıması, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun artık İsrail’in yerleşim bölgelerinin ABD tarafından uluslararası kanuna aykırı sayılmadığını bildirmesi ve iki devletli çözüm haritasının yok edilmesi bu planın en bariz sonuçları arasında yer aldı. Daha sonra İsrail-Birleşik Arap Emirliği ve İsrail-Bahreyn arasında yapılan normalleşme anlaşmaları bunu izledi ve muhtemelen şuan ki ürkütücü Arap sessizliği içinde daha başka normalleşme anlaşmaları da yapılacaktır. Bu sessizlik, Filistinlilere Arap desteğini hissederek haklarını savunabilme gücünü kaybettirdi ve işgalci İsrail’i Filistin toprağına ve insanına karşı işleği suçlar konusunda ayrıca yeni olaylar ve yasalar çıkarma konusunda cesaretlendirdi.
Filistin davasının bu zorlu sürecinde Filistinli düşünce kuruluşları ile araştırma merkezlerinin, alınabilecek siyasi kararlar ve Filistinli guruplar arasındaki farklı görüşleri uzlaştırıp geleceğe dönük bir yol haritası çizme konusunda rol oynaması çok önemlidir. Nitekim düşünce kuruluşları bilirkişi ve uzmanlarla irtibat halinde olup danışma ve tavsiye sunma kaynağıdır.
Filistinli araştırma merkezlerinin ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının sunacağı katkının ve üstleneceği rolün gerekliliğine inanarak Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi, Filistin Araştırma Merkezi, Mada al-Carmel Araştırma Merkezi, Hürriyet Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi, Uluslararası Filistin Haklarını Destekleme Komisyonu (HAŞD) gibi araştırma ve düşünce kuruluşları bir beyin fırtınası çalıştayı düzenledi. Bu çalıştaya katılan söz konusu kuruluşların yönetici ve araştırmacıları, “Yüzyılın Anlaşması”, “İlhak Planı” ve “İsrail-Arap Normalleşmesi” konularına karşı Filistin’in yol haritasının nasıl olması gerektiğini tartıştı. Bunu yaparken Filistinlilerin önümüzdeki dönem için ne yapması gerekir? sorusuna cevap arandı. Şöyle ki siyasi yolun ne olacağı ve Filistin içinde izlenecek olan yolun ne olması gerektiği şeklinde iki eksen üzerinde duruldu. Bu iki eksenle ilgili en önemli düşünceler özetle şöyledir:
Birinci Eksen: Siyasi Yol
Filistinlilerin başından geçen ve Filistin davasını tehdit eden oğlan üstü haller tartışılırken gelecekle ilgili siyasi yol konusunda iki senaryo öne çıktı.
- Senaryo: Şeffaf ve Yeni Ulusal Bir Projenin Üretilmesi
Bu senaryonun dayandığı ulusal proje sorusu üzerine özellikle daha önceleri başarısızlıkla sonuçlanan farklı siyasi çizgileri uzlaştırma projeleri ve Filistin içindeki keskin ayrılıkların durumu gündeme geldi. Bunların arasında en önemlisi Oslo Anlaşması ile Arap girişimiydi. Özellikle Yüzyılın anlaşması ilan edildikten sonra işgal gücünün Filistin bölgesine girmesi ve Oslo Anlaşması ile uzlaşma girişimlerine karşı çıkanların açık ve net siyasi bir vizyonlarının olmaması her türlü projeyi başarısız kıldı. Aynı şekilde milliyetçilik yasası çıktıktan sonra Filistinlilerin siyasi yakınlaşmaları yeşil hat arasında dağıldı ve dağınık durumda olan Filistinlilerin herhangi bir ulusal programı görülemedi.
Bu senaryo, öncelikle ulusal projenin nasıl olacağı sorusuna cevap bulmanın gerekliliği üzerinde durmaktadır. Aynı şekilde bu senaryoya göre Filistin’in birliği için herhangi bir girişim yapılacaksa bu girişim, farklı bölgelerdeki tüm Filistinlilerin uzlaştığı söz konusu ulusal projeye dayanmalıdır. Bu senaryo, önceki uzlaşma girişimlerini başarısız kabul edip yeni ve şeffaf bir ulusal projeye ihtiyaç duyulduğunu ortaya koysa da bu projenin mahiyetini net bir şekilde tanımlamak oldukça zordur. Ancak bu projenin esasını oluşturabilecek bazı özellikleri zikretmek mümkündür. Siyasi bir projeyi tartışmaya açabilmek için öncelikle Filistinlinin kimliğini tanımlamak bu özelliklerin en önemlisidir. Ayrıca tarihsel hikâyeye bağlı kalmak, yerleşimle ilgili sömürü düzenini dağıtmak, Oslo anlaşmasıyla Filistinlilerin işgal gücüne tanıdığı meşruiyeti feshetmek ve Filistin halkının kurumlarını tekrar inşa etmek de ulusal projenin üzerine kurulabileceği en önemli özelliklerdir.
Yeniden bir Filistin insanı ve Filistin Kurumu inşa etme meselesi görüşülürken siyasi projenin yanı sıra bir de kültürel bir projenin olması gerektiği fikri ortaya çıktı. Bu kültürel proje sayesinde halkın aidiyeti ve her Filistinlinin kimliği yeniden teşekkül edecektir.
Genel olarak bu çalıştaya katılan katılımcılar, siyasi projenin yapısı ve şekli hakkında birçok soru yönelttiler. Öyle ki ulusal proje sorusu ve onun önceliği konusunda daha fazla fikir üretip çalışmanın gerektiği ortaya çıktı.
- Senaryo: İki Devletli Çözüm Projesi
Bu senaryoya göre Osla Anlaşmasında izlenen politika başarısız olsa da 4 Haziran 1967 yılındaki sınırlar çerçevesinde bir Filistin devleti kurmak Filistin’in siyasi bir projesi olarak kalmaya devam etmektedir ve bunu gerçekleştirmek için mücadele etmek mümkündür. Bu senaryoyu savunanlar, Filistin varlığının korunmasının ve Filistin devletini kurmaya engel olan Siyonist planları başarısız kılmanın ve Filistinlilerin 1967 sınırları çerçevesinde kendi devletlerini kurmanın yasal bir kazanım olarak uluslararası kabule istinat etmenin önemine vurgu yaptı. Bu projeyi gerçekleştirmek için dâhili kanadı güçlendirmek gerekir ki Filistinlilerin verdikleri ulusal savaşta kendi kendilerini yönetebileceklerine dair mesajlar dünyaya ulaşabilsin.
İkinci Eksen: Filistin İçinde İzlenecek Yol
Çalıştaya katılan bütün katılımcılar, Filistin davasını bitirmeyi amaçlayan büyük tehditlere karşı koyabilmek için iç cepheyi güçlendirmenin önemi üzerinde durdu. İç cepheyi güçlendirmek için şu iki senaryo öne çıktı:
- Senaryo: İç Cepheyi Güçlendirme Adımı Olarak Seçimler
Yüzyılın Anlaşması bölgedeki etkin güçlerin yeniden dizayn edilmesine dayanmaktadır ve Filistin davası da yeni bölgesel projenin sadece bir parçasıdır ve bu proje, Filistin davasını tasfiye etmekle işe başlayacaktır. Diğer yandan yasama ile başkanlık seçimleri yoluyla Filistin yönetiminin yasallığını yenilemek, Filistin kurumlarının gücüne katkı sunacak, Filistinli vatandaşın direnişini güçlendirecek ve Filistin davasını tasfiye projesine mani olacaktır. Bu senaryo, yasama ile başkanlık seçimlerinin önemine dayanırken aynı anda Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı kuruluşların da yeniden yapılandırılmasını gerekli görür. Ayrıca İsrail’in de son verdiği Oslo ruhunu tekrar diriltecek sıradan seçimler olmaması için her bir Filistinlinin seçimlere katılması sağlanmalıdır. Buna ek olarak Filistin kurumlarının üstleneceği roller mutlaka yeniden belirlenmelidir. Şöyle ki Filistin yönetimine bağlı kurumlar, vatandaşa hizmet rolü üstlenirken Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı kurumlar ise siyasi ve ulusal bir rol üstlenecektir.
- Senaryo: Siyasi Ortaklık İçin Önce İklim Hazırlığı Yapmak
Bu senaryoya göre siyasi ortaklığın kurulabilmesi için önce ulusal iklimi buna hazırlamak gerekir. Bu da şu iki düzlemde olabilir: 1-) Filistin’le ilgili on üç yıldır süregelen bölünmenin sonuçlarına bakıp Filistinli guruplar arasında güven duygusunu tesis edecek sosyal ve toplumsal bir barış stratejisi benimsemek. Bu çerçevede bir ulusal mutabakat hükümeti kurmak, hem Batı Şeria’da hem de Gazze Şeridi’ndeki siyasi tutukluları serbest bırakmak, Gazze Şeridine uygulanan cezaları kaldırmak, hem Batı Şeria’da hem Gazze Şeridinde parti çalışmalarına özgürlük tanımak en önemli icraatlardandır. 2-) Bir toplumsal direniş stratejisi benimseyerek ortak çalışma yürütmek. Bu ulusal direniş hareketi mevsimsel değil daimi olmalı ve bunu sağlamak için de bütün Filistinli gurupları tek bir yönetim altında toplayacak bir programın olması zorunludur.
İç cepheyi güçlendirmeye yönelik iki senaryo öne sürülmekle beraber aslında bu iki senaryoyu birleştirmek mümkündür. Yani bir taraftan seçimleri yaparken aynı zamanda bu seçimlere yönelik bir iklim hazırlığı için çalışılabilir. Ne var ki iç bölünmenin doğurduğu sonuçlar derin boyutları olan sosyolojik bir problem olarak görülmektedir ve bu problemin çözümü, seçimlere gitmeden önce daha fazla zamana ihtiyaç duymaktadır. İster seçim senaryosuyla başlansın ister seçimlere uygun bir iklim hazırlığıyla başlansın çalıştaya katılanların büyük çoğunluğu, bölgesel ile uluslararası sahada çalışacak ulusal şeffaf bir Filistin cephesinin önemine vurgu yaptı. Bu cephe, gerek resmi gerek parti gerekse halk düzeyinde Filistin davasını yıkılmaktan korumak ve onu güçlendirmek için çalışacaktır.
Bu yazıda Filistin’le ilgili siyasi yol haritası ile Filistin içinde izlenmesi gereken yol tartışılmaya çalışıldı. Burada karar mercilerinin uygulayabileceği bazı senaryolar sunulurken ortak akla ihtiyaç duyulmakta ve bu da düşünme ve tartışma ile sağlanabilmektedir. Bu yöntem ileriki senaryolarda da sürdürülecek olup büyük sorulara cevap aranacaktır. Örneğin ulusal proje sorusu mutlaka cevaplanması gereken bir soru olarak durmaktadır. Bu nedenle araştırma merkezleri ile Filistinli düşünce kuruluşlarına mensup araştırmacılar arasında ilerleyen günlerde katılımı daha da fazla artırarak yeni tartışma ve fikir toplantılarının düzenli olarak sürdürülmesine karar verildi. Bu sayede daha detaylı ve eleştirel bir bakış açısıyla ulusal mahiyette önceliği olan sorulara cevap aranacak ve nihayet bu cevaplar, karar sahiplerine yeni bir vizyon sunacaktır.