Filistinlilerin Çözümüne Başlaması Gereken Meseleler
Filistin halkının mücadele yolunda maruz kaldığı gerçek darbe, bağışta bulunan devletler ve yabancı finansman adı verilen devletler yoluyla, Filistin yönetimi tarafından mali desteğin genişletilmesi işlemidir. Biliyorum ki, devamlı surette, bağımsız Filistin devleti kurma çerçevesinde, finansman ihtiyacı zorunluluğuyla ilgili bir görüş var ve yine biliyorum ki başlangıçtan itibaren, ne şuan ki yönetim ne de Yaser Arafat başkanlığındaki yönetim buna niyet etmedi. Bu durum, yönetimin sürekli var olan milli coşkusunun yoğunluğuna ve iyi niyetine rağmen, siyasi hatalar ve görüşler sebebiyledir.
Fakat siyasi olmadan önce toplumsal olarak biliniyor ki, kalkınmak için çabalayan ve kaderini tayin etmek isteyen fakir zümrenin ancak ve ancak kendine güvenmesi gerekir. Ayrıca daha seçkin ve üst düzey işlere tamah etmek yerine daha mütevazı işlerle başlaması, hoşgörü ve sürekliliği kendisinde toplaması ve bütün yönelimlerde fayda ve gelişme araması gerekir. Ve yine bu fakir zümrenin muhiti de, paylaştıkları müşterek koşullarda, aynı yardımlaşma ve dayanışmanın uygulanması için, toplumsal ve maddiyat uyumu açısından yakın yönlerde olması gerekir. Zira bunun ötesi, ister çaba ve emel yahut arzu anlamında olsun, macera olur. Güçlü çevrenin güçsüz ve toy çevreye saldırma ihtimali vardır. Daha güçlü ve yüksek bir muhitte çoğu zaman bunun tam tersi olur. Öyle ki, düşler sadece kuruntu olarak kalır çabalarsa orada bulunan insanların ve hakikatin uygulanabilirliğine uygun olmayan bir şekilde boşa gider. Ayrıca, güçlü çevrenin, güçsüz ve toy çevreye saldırma ihtimali vardır. Hatta bu çevreden gelen nasihat ve yönlendirmeler, saygın ve korunmuş hayatı hedefleme yolunda, fakir ve acemi zümrenin kaderi için beyhude ve öldürücü olabilir. Bunun sebebi de fikir ayrılığı, imkânlar ve koşullar olduğu gibi şuaınki sahneden en azından daha önemsiz olanı ortadan kaldırma ve rekabet etme hususunda sınır, engel ya da kısıtlama tanımayan insanın nefsi temayülleridir.
Biz Filistinliler, tahliye ve temizlik eğilimi olan İsrail işgaliyle yüzleşme konusunda hem ekonomik hem siyasi alanda kronikleşmiş bir kriz içerisindeyiz. İsrail’in bazı batılı ve Amerikan projeleriyle ( Bu projeler bağış yapan devletlere ve işgalci devletin kendisine aittir.) bağlantısı olmasının yanında gümrük ve vergi takası yoluyla temel gelir kaynağına da hâkimdir. Biz bu makamlara kendimizi teslim ettik. Dolayısıyla sosyal ve mali politikanın şekillendirilmesiyle ilgili nasihatler ve direktifler de alıyoruz. Bu makamlar, sadece büyük balık küçük balığı yutar şeklindeki uluslararası denklemde var olan, doğasında buna meyli olan ya da çok güçlü merciler değiller aynı zamanda temelinde düşmanlık besleyen taraflar. Burada Filistinlilerin sürekli artan bir şekilde toplumsal, maddi ve mali alanlarda az miktarda da olsa kendine yetmesi gerekiyor. Bu da küçük ya da orta ölçekli gayretli, istekli projeler ve tarımsal faaliyetler aracılığıyla, sağlık, eğitim ve öğretimi sadece akademik olarak sınırlamadan, bilakis sanatkârlık, meslek ve sanayi alanlarına da yoğunlaşarak mümkün olur. Filistinliler, bu sektörlerden el çekip hizmet, idari ve askeri alanlara yöneldiler. Gerçekte bunların çoğu gizli işsizlik başlığı altında toplanıyor. Batı Şeria’yı sadece kendi ürünleri için pazar olarak kabul eden işgalci İsrail’e mukavemet edecek ekonomik yapının desteklenmesine mütevazı de olsa katkı sağlayacak üretim tekeri bulunmuyor. Şuanda olanlar ışığında, İsrail mallarının boykot edilmesi için resmi ya da partilerin ve halkın çağrıları faydasız ve abesle iştigaldir. Esas Filistin var olmazsa, alternatif Filistin ve alternatif Araplar da kati surette var olmayacak. Atalarımız “tırnağın varsa başını kaşı” demişlerdir.
Bu gibi durumlarda, insani, toplumsal ve maddi yapının yokluğunda, bağımsız devlet, müzakereler ve bütün her şey boşa gider ve heba olur. Biz, lüks arabalar, güzel evler ve özellikle teknolojik olarak sahip olduklarımızı ve bunun dışındaki edinimlerimizi kredi yoluyla elde etme hususunda hayali bir tüketim bütünlüğünde yaşar olduk. Harcanan ve üretilenle tüketilen arasındaki uyumsuzluk sebebiyle insanlar arasında toplumsal sorunlar yayıldı. Yalan söylemeyen insanlar, borç ve kredi baskısı altında, harcamalarıyla övünme, sahip olduklarını gerçek olmayan bir şekilde az gösterme gibi konularda yalan söyler oldular. Toplumun dokusunu oluşturan kişiler, Fetih ve Hamas arasında ayrım yaparak durumu daha da kötüleştirdiler. Sıkıntılı durumların gölgesinde gittikçe kötüleşen toplumsal hastalıklar çoğaldı. Bunun temelinde ise bütün Arapların durumunda olduğu gibi Filistin toplumunun da geri kalmışlık sorunu olması vardır. Filistin’ in bu durumu, onu işgale açık bir hale getirdi ve bu işgalin, bir asırdan buyana İngiliz mandası ve Siyonist İsrail’in ihlali ve işgali arasındaki sürede gerçekleşmesine sebep oldu. Bu durum mutlak itaatten, maddi ve toplumsal durumlara, sonrada tüketime dönüştü. Bütün bunların gölgesinde, borçlar çoğaldı. Fiyatlar fırladı ve histerik bir şekilde vergiler yükseldi. Toplumsal sınıfların çoğu birikim yapma hakkından yoksun kaldı. Tabi ki, yönetici sınıf olan siyasi, resmi ve parti anlamında tekelci burjuva tabakasıyla, geleneksel mali burjuva sektörü bunun dışında kalmıştır. Bütün bunların ışığında, nişanların bozulma oranları ve boşanma durumları en üst seviyeye çıktı. Bunun altında da aklın mantığın almayacağı çok önemsiz sebepler bulunmaktadır.
Filistinliler için şuanda çözülmesi gereken meseleler arasında yukarıda işaret ettiğimiz sorunlar bulunmaktadır. Ayrıca Filistinlilerin daha önceden kararlaştırılmış insani yapısını oluşturmak için, işgale karşı kararlılıkla duracak Filistin gücüne, üzerinde ittifak edilmiş ülke projelerine ve gerçek vatan birliğine yönelmek gerekir. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün kararlı duruşu, Oslo anlaşması, otoritenin kurulması ve bağımsız devletle ilgili konuşmalar,1987 yılındaki ilk intifadayı meydana getirdi. O tarihte Filistinlilerin çiftçilik ve tarım işlerinde, üretimde, sanayide ve sıradan mesleklerde gücü ve refahı az da olsa yerindeydi. Bu meslekler sabun ve zeytinyağı üretimi, dokuma, ayakkabı ya da bunun dışındaki mesleklerdi. Bağışta bulunan devletlerin mallarıyla dış destek olarak adlandırılan mali destekten feragat edilmesi zorunluluğuyla beraber Filistin, muhtemel Arap yardımını, Arapların alternatif ve olası ithal ürünlerini talep etmeyi ve kendi kendine yetebilmeyi amaçlamıştır. Ve yine, sadece bizim halkımız gibi işgal altında bulunan halklar değil, aynı zamanda Brics topluluğu gibi ülkelerin de reddettiği tüketim alışkanlığını bırakmamız gerekiyor. Filistinlilerin işgale karşı koyma çabalarının birleştirilmesi, safların sıklaştırılması yolunda mali ve toplumsal bünyenin oluşturulması ve kapsamlı bir şekilde İsrail ‘in boykot edilmesinin hedeflenip uluslararası ve bölgesel düzeyde genişletilmesi için, ırkçı Siyonistlerin tahliye projesinin ortadan kaldırılması, vatana dönüş ve kendi kaderini kendi tayin etme hakkının elde edilmesi hedeflenmiştir.