Filistinli Mahkumların Bireysel Açlık Grevleri: Sebepleri ve Anlamı
31 Ağustos 2022’de İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunan esir Halil el-Avavde İsrail işgal yönetimi ile kendisini serbest bırakmak üzere vardığı anlaşma neticesinde 172 gün süren açlık grevine son verdiğini duyurdu. Bunun üzerine İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunan onlarca Filistinli idari tutukluluklarını protesto etmek amacı ile açlık grevi başlattı.
Filistinli esirlerin bu şekilde açlık grevlerine başvurmaları 2012’den bu yana çokça yaşanan bir durum. Esirleri bireysel açlık grevi başlatmaya iten sebepler nelerdir? Bu grevler işgalci İsrail’in uyguladığı idari tutukluluk siyaseti ile mücadelede ne ölçüde başarılı olmaktadır? İsrail cezaevi yönetimlerinin tutukluların açlık grevlerini mümkün olduğu kadar uzatacak şekilde davranış göstermeleri nasıl izah edilebilir? Bu tür bireysel açlık grevleri genel anlamda esir hareketi için olumlu mu olumsuz mu etki eder? İşgal yönetiminin Filistinli esirlerin ihtiyaçlarını karşılamaları için neler yapılabilir? Resmi ve halk nezdinde açlık grevleri nasıl desteklenebilir? Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi uzmanlara yönelttiği sorular ile bu konuya açıklık getirmeye çalışmaktadır.
Uzmanlardan gelen görüşler kısaca aşağıdaki gibi özetlenebilir:
- Filistinli mahkumları açlık grevi yapmaya iten sebeplerin başında işgal yönetiminin uyguladığı keyfi tutukluluk uygulamaları gelmektedir. Filistinli mahkumların ne kadar idari tutukluluk süresi olacağı ve nasıl bir muameleye maruz kalacağı olayı takip eden istihbarat sorumlusunun tekelindedir ve esiri koruyacak hiçbir kanun bulunmamaktadır.
- Esirler açlık grevi yaparak en temel haklarını elde etmeye çalışmaktadır. Bu temel haklar arasında seneler süren hücre hapsinin sonlandırılması veya tedavi ihtiyacının giderilmesi bulunmaktadır.
- Cezaevi yönetimleri açlık grevindeki mahkumların iradesini kırmak için bazı psikolojik taktikler kullanmanın yanı sıra zaman faktörünü de mahkumların aleyhine olacak şekilde değerlendiriyor.
- Bireysel açlık grevi fikrini destekleyenlere göre bu grevler işgal hapishanelerinde bulunan Filistinli esirlerin durumunu gündeme getirme noktasında önemli bir rol oynuyor. Filistinli esirlerin haklarını elde etmede medyada, hukuki anlamda ve halk bazında hareketlenme oluyor.
- Diğerleri ise bu grevlerin esirler üzerinde olumsuz etki bıraktığına inanıyor. Özellikle içerdeki durumları hakkında bir belirsizliğe neden oluyor. Her zaman esirlerin haklarını elde etmesi şeklinde de sonuçlanmıyor. Bu sebeple iyi düşünülerek ve her bir durumun özel incelenmesi gerekmektedir.
- İdari tutukluluk siyasetine karşı çıkmak üzere bireysel açlık grevi toplu bir greve döndürülebilir. Bu şekilde genel bir fayda elde edilebilir. Yani sadece açlık grevi yapan mahkûm değil, genel olarak idari tutuklama fiiline karşı bir şeyler yapılmalıdır.
- Açlık grevi mahkûmun kendi kararı ve hakkıdır. Özellikle de yaşadığı idari tutukluluk ve mahkûmiyet sürecinde maruz kaldığı zorluklara karşı koymak için elinde başka imkanları bulunmayan mahkumlar açlık grevi ile yaşadıkları zulmü reddettiklerini gösteriyorlar.
- Filistinli mahkumların açlık grevi dosyalarını gerek uluslararası hukuk müessesleri çapında gerekse de dışişleri bakanlığı aracılığı ile yabancı ülkelerde bulunan elçilik ve temsilcilikler ile duyurmak ve gündem oluşturmada Filistin tarafının resmi tutumunun oldukça zayıf olduğu ortadadır.
- Bu meselede hukuki olarak çözüm bulmak gereklidir. Uluslararası insan hakları beyannamelerine göre esirlerin/Filistinli mahkumların korunması talep edilmelidir. Yine bu korumanın sağlanması için ilgili dosyaların uluslararası ceza mahkemelerine götürülmesi gerekmektedir.
Metnin tamamını ve uzmanların görüşlerini okumak için tıklayınız (Arapça).
Bu yazıdaki fikirler tamamen görüş sahiplerine aittir ve Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi’nin görüşlerini yansıtmayabilir.