Filistin Ekonomisi Performans Raporu (2017-2022)
Bu raporda Filistin ekonomisinin son yıllarda sergilediği performans ve büyümesini etkileyen değişiklikleri tanımlayan en belirgin ekonomik göstergelerin analizi sunulmaktadır. Rapor ayrıca 2008 yılında oluşan küresel ekonomik krizden bu yana en kötüsü olarak kabul edilen ve küresel ekonomi üzerinde olumsuz etkileri bırakan koronavirüs salgınının trajik sonuçlarını da ortaya koymaktadır.
Rapor, dünyadaki diğer ülkelerin ekonomisini etkilediği gibi Filistin ekonomisini de farklı düzeylerde bile olsa etkileyen en önemli bölgesel ve jeopolitik olayların bir incelemesini sunmayı amaçlıyor. Herkesin bildiği üzere, Filistin ekonomisinin durumunun hassasiyeti ortadadır. Nitekim Filistin ekonomisi kısıtlanmış bir ekonomi olduğu gibi, İsrail’in Yahudileştirme ve yıpratma kampanyalarına maruz kalan ve işgal ekonomisine (İsrail ekonomisi) bağımlı bir ekonomidir. Bunun yanında Filistin ekonomisi üretimden çok tüketime dayalı bir ekonomidir. Ayrıca Arap ve uluslararası dış desteğe büyük oranda bağımlıdır. Bu faktörler Filistin ekonomisini krizler ve dalgalanmalar karşısında kırılgan hale getirdi.
Bunlara ilaveten işgalci İsrail’in Oslo Anlaşmaları ve bu anlaşmaların ekonomik ekleri kapsamında, tüm ekonomik sektörlere dayattığı kısıtlamalar, işgal yılları boyunca somut ekonomik kalkınmanın sağlanmasını engelleyen uzun vadeli ekonomik dengesizliklere neden oldu. Bütün bu nedenlerden dolayı, yerel ekonominin sorunlarının, yerel ve küresel siyaset sahnesinden bağımsız bir biçimde ele alınması mümkün değildir.
Raporu PDF olarak indirmek için tıklayınız.
Demografik Gelişmeler
Batı Şeria ve Gazze Şeridi şehirlerinde nüfus doğal bir artış seyrediyor. Bu bölgelerde 2018 ile 2022’nin ilk yarısı arasındaki zaman diliminde ortalama yıllık nüfus artış hızı yaklaşık yüzde 2,16 olarak gerçekleşmiştir. Demografik istatistikler, 2022 ortasında nüfusun yaklaşık 5,36 milyon olduğunu, bunun 3,19 milyonu Batı Şeria’da ve 2,17 milyonu ise Gazze Şeridi’nde olduğunu gösteriyor.
Aynı verilerine göre El-Halil ili, yaklaşık 792 bin nüfusu ile diğer şehirlere göre en fazla nüfusa sahip şehir olurken, onu 722 bin kişi ile Gazze kenti takip ediyor. Eriha şehri ise yaklaşık 54 bin kişi ile en az nüfusa sahip şehir oldu.
Kudüs şehrine bakıldığında, istatistikler oradaki nüfusun yaklaşık 477 bin kişi olduğunu gösteriyor. Nüfus artışındaki bu doğal artış, İsrail işgalinin 74 yıldır uyguladığı zorunlu ikame ve Yahudileştirme politikalarıyla karşı karşıya kalan Filistin davası için önemli bir demografik varlık olarak değerlendirilmektedir.
İsrail’in uyguladığı zorunlu iskân ve Yahudileştirme politikasının amacı ise işgalci Yahudiler lehine demografik bir denge oluşturmaktır. Nitekim İsrail işgali, 1948 Nekbe’sinden bu yana binlerce Filistinlinin yerinden edilmesine neden oldu. Fakat Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki güvenlik durumunun kötüleşmesiyle birlikte her geçen gün artan şehit sayısına rağmen, halen bu bölgeler her yıl kayda değer bir nüfus artışı gösteriyor.
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
Gayri safi yurtiçi hasıla, 2021 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 7 oranında büyüme kaydetti. Aynı yılda Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde gerçekleşen büyüme oranları sırasıyla yaklaşık yüzde 7,84 ve yüzde 3,37 oldu. Batı Şeria’da bu iyileşme, Filistin topraklarındaki ve İsrail yerleşimlerindeki işçi sayısının 2020’de 125 binden 2021 yılının dördüncü çeyreğine gelinceye kadar 153 bin işçiye yükselmesi, ticari faaliyetlerin canlanması ve tüketimdeki artışın ardından oluştu.
Gazze Şeridi’nde ise, Mayıs 2021’deki İsrail saldırıları neticesinde binaların ve altyapının hasar görmesi ve yıkımların oluşması nedeniyle ekonomik büyüme Batı Şeria’ya kıyasla daha yavaştı.
Filistin’in Gayri safi yurtiçi hasılasına en büyük katkıyı yaklaşık yüzde 20 ile hizmet sektörü sunarken, bunu sırasıyla ticaret sektörü, kamu yönetimi ve savunma sektörleri izledi. Tarım ve inşaat sektörlerinin gayri safi yurtiçi hasılasına katkıları 2021 yılında azalarak sırasıyla yüzde 6,5 ve 4,7 olarak gerçekleşti.
Grafik (2): Ekonominin 2017’den 2021’e büyümesini ve yavaşlamasını karşılaştırmak amacıyla Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nin her biri için gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) değerini ve her ikisi için toplam gayri safi yurtiçi hasıla değerini göstermektedir.
Ticaret
Filistinlilerin dış dünya ile ekonomik ilişkiler kurma girişimlerine rağmen, İsrail işgali Filistin’in tüm sınır geçişlerini ve komşu ülkelerle olan kapılarını kontrol ederek, mal ve hammaddeler de dahil olmak üzere ithalat ve ihracatın giriş ve çıkışını kontrol etmektedir.
2021 yılında dış ticaret açığında net bir artış görüldü. Bunun en bariz nedeni ise ihracat artışının ithalat artışı karşısında daha yavaş seyretmesidir. 2021 yılında bir önceki yıla göre ihracat yüzde 28,73 artarken, aynı dönemde ithalat yüzde 29,13 artış kaydetti.
Filistin ekonomisi kısıtlı ve işgalci İsrail’in ekonomisiyle yakından bağlantılıdır. Nitekim ticari faaliyetlerin çoğu İsrail ile veya İsrail’in aracılığıyla gerçekleşmektedir. Dış ticaret verileri, Filistin ithalatının yarısından fazlasının İsrail’den geldiğini gösteriyor. Aynı durum Filistin’in ihracatı için de geçerlidir. Son 5 yılda Filistin’in toplam ihracatının yüzde 80’ninden fazlası İsrail’e yapılmıştır.
Sanayi
Filistin Yönetimi’nin kuruluşundan bu yana sanayi sektörü sürekli tökezlemeler yaşamaktadır. Bunun nedeni ise, işgalci İsrail’in iç hareketi ve yurt dışından gelen hammaddeleri kısıtlayarak endüstriyel tesislerin çalışmasını sekteye uğratarak, endüstriyel ürünlerin pazarlama ve ihracatını kontrol etmesidir. Ayrıca İsrail, sanayi sektörünün üretkenliğini zayıflatmak ve büyümesini yavaşlatmak için, herhangi bir siyasi veya güvenlik olayının ardından defalarca altyapıyı ve endüstriyel tesisleri yok etmiştir.
Yerel üretim hacmindeki değişiklikleri takip eden ve ulusal ürünlerin rekabet etme gücünü yansıttığı ve her yıl yerel üretim sektöründe meydana gelen ilerleme ve gelişmeleri yansıttığı için ekonominin performansıyla doğrudan ilişkili olan Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki sanayi üretim endeksine bakıldığında, Sanayi sektörünün katma değeri 2022’nin ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,46 azaldı. Bu da alt sektörlerden olan madencilik ve taş ocakçılığı sektörü ile imalat sektöründeki düşüşten kaynaklanmaktadır.
Turizm
İsrail, Filistin topraklarını işgal ettiği günden bu yana, Filistin’deki tarihi ve dini mekanlar dahil tüm önemli ve stratejik varlıkları ve doğal kaynakları ele geçirmeye çalıştı. İsrail, aynı zamanda doğru olan bütün gerçekleri örtbas etmek ve farklı olguları empoze etmek amacıyla birçok arkeolojik alanın kimliğini yok etmeye ve tarihini gizlemeye çalıştı.
2022 yılında, Koronavirüs yayılmasına karşı alınan sıkı önlemler ve kapanmaların gevşetilmesi ile birlikte, önceki iki yıla göre (2020-2021) otellerin doluluk oranları gözle görülür bir şekilde iyileşme kaydetti. 2022 yılının ilk yarısında otellerin doluluk oranları bir önceki yılın aynı dönemine göre iki kat arttı. Turizm sektöründe çalışan sayısı ise 2022 yılının ikinci çeyreğinde 54.200 bin kişiye ulaştı ve 2021 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 28’lik bir artış kaydetti.
Tarım
Filistin’de tarım sektörü, ekonominin önemli sacayaklarından ve ana bileşenlerinden biridir. Sektör, her yıl sağladığı gelir ve değer açısından ekonomiye önemli bir katkıda bulunmaktadır. Tarım sektörü ayrıca Filistin’e bu alanda kendi kendine yetebilirliği, gıda güvenliğini ve toplumda iş gücüne iş olanakları sağladığı için önemi daha fazla artmaktadır. Tarım sektöründeki işçi sayısı 2021’de 44 bine ulaştı. Ekili arazi alanı ise, Filistin Yönetimi’ndeki toplam toprak alanının yaklaşık yüzde 19’una tekabül ediyor. Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki ekili arazi alanı sırasıyla yüzde 19 ve yüzde 25’tir.
Grafik (3): Filistin Yönetimi’ndeki ekili ve ekilmeyen arazilerin oranını göstermektedir. 2021’de yapılan son tarım araştırmasına göre, Filistin Yönetimi topraklarında ekili arazi alanı 1.138.522 dönüme ulaştı. Bunun 1.048.833 dönümü Batı Şeria’da iken 89.689 dönümü ise Gazze Şeridindedir. Ekili alan, Filistin Yönetimi’ndeki toplam arazi alanının yaklaşık yüzde 19’una tekabül ediyor. Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki ekili arazi alanı sırasıyla yüzde 19 ve yüzde 25.
İnşaat
İnşaat sektörü, gayri safi yurtiçi hasılaya, yatırıma, istihdama ve çalışanların ortalama ücretlerine olan katkısı nedeniyle, Filistin ekonomisinde öncü ve etkili bir sektör olarak kabul edilir. Ancak inşaat sektörünün de diğer sektörler gibi işleyişini ve üretimini engelleyen sorunlar yaşadığı inkâr edilemez bir gerçektir. Bu sorunların en belirgini ise, İsrail’in inşaat için kullanılabilir alanları kısıtlayan arazilere el koyma politikası, Yahudi yerleşim yerlerini genişletme politikası, İsrail’in arazi miktarının büyük bir bölümünü kontrol etmesi ve ruhsat almanın zorlukları. Bunlara ilaveten İsrail’in sınır kapıları ve geçişleri üzerindeki kontrolü dolayısıyla gerekli inşaat malzemelerinin elde edilmesini zorluğu ve İsrail’deki inşaat pazarında çalışanlara ödenen yüksek ücretler dolayısıyla Filistinli çalışanların bu pazara yönelmesi neticesinde ortaya çıkan dengesiz rekabet.
2022’de Filistin Yönetiminin kontrolü altındaki yerlerde inşaat sektöründe çalışan işçilerin oranı toplam işgücünün yüzde 19,3’üne ulaştı. Bu sektörde çalışanların ortalama günlük ücreti ise, Batı Şeria’da 143,7 şekel, Gazze Şeridi’nde 39,5 şekel.
Enflasyon
Filistin’deki enflasyon oranı, komşu ülkeler ve Ortadoğu ülkelerindeki enflasyonla karşılaştırıldığında, normal olduğu ve hatta düşük sayıldığı söylenebilir. Fakat Filistin’in kendine özgü özel durumu, enflasyonun etkisini diğer ülkelerin hesaplamalarından farklı kılmaktadır. Yerel ekonominin işgalci İsrail ekonomisine ve yerel tüketimin yurt dışından yapılan ithalata bağımlı olması, enflasyonun içsel faktörlerden çok dış faktörlerden etkilenmesine neden oluyor. Ayrıca oluşan fiyat artışı, vatandaşların yaşam maliyetinin artmasına ve dolayısıyla gıda güvensizliğine ve yoksulluğun artmasına neden oluyor. Nitekim Arap Para Fonu raporuna göre Filistinli ailelerin yüzde 31,5’i gıda güvensizliğinden şikayetçi.
Filistinlilerin ekonomik ve sosyal koşullarına ilişkin Filistin istatistik kurumunun yaptığı en son çalışma, Filistin Yönetimi bölgelerinde yaşayan Filistinli ailelerin yüzde 29,9’unun yoksul olarak sınıflandırıldığını gösteriyor. Aynı çalışma, Batı Şeria’daki ailelerin yüzde 13,6’sı ve Gazze Şeridi’ndeki ailelerin yüzde 54,2’sinin yoksul olarak sınıflandırıldığını gösterdi.
İşgücü piyasası
2022’nin üçüncü çeyreğinde Filistinli işçi sayısı bir önceki çeyreğe göre yüzde 3,3 artışla yaklaşık 1.151 milyona ulaştı. Aynı çeyrekte işgal altındaki Filistin topraklarındaki işçi sayısında bir önceki çeyreğe göre yaklaşık 11 bin işçi azaldı. Yahudi Yerleşim yerlerindeki Filistinli işçi sayısında ise yaklaşık iki bin civarında bir azalma yaşandı. İşçi sayısındaki bu düşüş, temas hatlarındaki bölgelerde son dönemde İsrail işgaline karşı direniş eylemlerinin artması ve gerilimin yükselmesi korkusuyla güvenlik önlemlerinin sıkılaştırılmasının ardından geldi. Buna karşılık işgal altındaki topraklardaki Filistinli işçilerin toplam sayısı son birkaç yılda benzeri görülmemiş bir artış yaşadı. Bunun nedeni ise, ortalama ücretlerin yerel ücretlere kıyasla yüksek olmasıdır. Nitekim İşgal altındaki topraklarda ve Yahudi yerleşim yerlerinde işçilerin ortalama günlük ücreti 283,5 şekel iken, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki işçilerin ortalama günlük ücreti sırasıyla 129 şekel ve 53,5 şekel.
İç pazara gelindiğinde, 2022’nin üçüncü çeyreğinde işçi sayısı artarak 953 bine ulaştı. Bu artış, yerel ekonominin toparlanması ve çeşitli ekonomik sektörlerin korona dönemi öncesindeki faaliyetlerine dönmeye başlaması ile oluştu. Fakat bütün bu iyileşme ve toparlanmaya rağmen, Filistin Yönetimi bölgelerindeki işsizlik oranları hala yüksek seviyelerde seyrediyor. Nitekim Filistin’de istihdama ilişkin istatistiksel araştırma, işsizlik oranının yüzde 24,2’ye ulaştığını ve en yüksek oranın yüzde 44,1 ile Gazze Şeridi’nde olduğunu ve ardından yüzde 13,8 ile Batı Şeria’nın geldiğini gösteriyor.