Altı Yıllık Gergin Bir Süreçten Sonra Türkiye – İsrail İlişkilerinin Geleceği

Özet

O zamandan beri aradan geçen altı yıla rağmen Türkiye ile İsrail arasındaki kriz hala birçok alanda devam ediyor. 

2015 yılı sonunda Türkiye, sınırlarını ihlal eden bir Rus savaş uçağını düşürdü. Akabinde Rusya Türkiye’ye bir dizi yaptırım kararı aldı. Bunu Türkiye ile İsrail arasında ilişikleri düzeltmeye yönelik bir dizi temasların başlaması takip etti. Son haftalarda Türk medyasında Türkiye ile İsrail arasında anlaşmanın yakın olduğu haberleri yer aldı. 

Türkiye’nin şuan karşı karşıya bulunduğu sıkıntılar ve milli güvenliğini tehdit eden gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin doğallaşması önem arz ediyor. Türkiye-İsrail ilişkilerinin kriz öncesi dönem seviyesine gelmesi uzun bir zamana ihtiyaç duyuyor. İki taraftan birinin inatlaşması durumunda cereyan eden görüşmelerin başarısız olması dolayısıyla ilişkilerdeki gerginliğin devam etmesi olasılığı da bulunuyor. Fakat gizli olarak devam eden görüşmelerin olumlu sonuçlanması daha olasıdır. Zira Gazze’ye ablukanın kaldırılması dışındaki özür ve tazminat şartı İsrail tarafından kabul edilmiştir. Gazze’ye ablukanın kaldırılması sorununa da bir formül bulunacak gibi görünüyor. Fakat sonuç ne olursa olsun Türkiye-İsrail ilişkilerinin eski haline gelmesini beklememek gerekir. Zira her iki taraf sadece kendi çıkarlarını garanti altına almak için varılan anlaşmanın şartlarına uyacaktır.  

1-Türkiye-İsrail ilişkileri

Türkiye-İsrail ilişkileri altı yıldan beri gergin bulunuyor. Daha önce iki ülke arasında bulunan güçlü askeri, siyasi, ticari ve ekonomik ilişkiler bozulan ilişkileri düzeltmeye yetmedi. Ama son haftalarda ilişkilerin tekrar normalleşmesi için iki taraf arasında gizli görüşmelerin başladığı ve halen de devam ettiği konusunda basına bazı bilgiler sızdı. Fakat görüşmelerin seyri ve mahiyeti üzerindeki perde hala kalkmış değil. Konuyla ilgili olarak şu ana kadar herhangi bir resmi açıklama yapılmadı.  

Türkiye ile İsrail ilişkilerindeki kriz altı yıl önce meydana gelen mavi Marmara olayına dayanıyor. 2010 yılında Gazze’ye insani yardım götürmek için Türkiye’den yola çıkan Mavi Marmara Akdeniz uluslararası sularda İsrail tarafından önü kesildi. İsrail saldırıları sonucu dokuz Türkiye vatandaşı hayatını kaybetti. Bu olay Türk siyasi aklında İsrail’in vahşeti konusunda derin izler bıraktır. Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılması konusunda bir duygu ve kararlılık oluşturdu. Türkiye liderleri o zamandan beri Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılması konusunda ısrarcı olmalarına yol açtı. 

Öte yandan Türkiye’nin Filistin’de artan etkisinden, Filistinli partilerle ilişkisinden, Ortadoğu’da artan saygınlığından, Gazze’ye verdiği destekten ve orada hayata geçirdiği projelerden rahatsız olan İsrail mavi Marmara hadisesiyle Türkiye’ye bir mesaj vermiştir. Zira İsrail İslami arka planı olan Ak parti iktidarıyla birlikte Ortadoğu’da artan Türkiye nüfuzunun kendisi için bir tehdit olduğunu hissetmiştir. İsrail başta Suriye ve Filistin olmak üzere Ortadoğu’daki temel sorunlarda Türkiye’den farklı düşünüyor. Türkiye Ortadoğu’da Arap baharıyla başlayan halk hareketlerinde halkların iradesini destekliyor. Net bir şekilde askeri darbelere Kürtlerin bazı bölgelerde hâkim olmasına karşı çıkıyor. Ayrıca Ankara siyasal İslam kökenli partilere destek veriyor. İsrail ise bütün bu konularda farklı bir politika izliyor. 

Türkiye’nin “komşularla sıfır sorun” politikasını istismar eden İsrail geçen yıllarda defalarca Türkiye ile ilişkileri iyileştirme girişimlerinde bulundu. Bu bağlamda mavi Marmara hadisesinden dolayı Türkiye’den özür diledi. Ancak o zaman Türkiye kendini buna pek muhtaç görmedi. Ancak daha sonra Ortadoğu’daki şartların değişmesi ve Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu kuşatılmışlık hissi İsrail’e maslahatlarının birbirine yaklaşmasına yol açtı. İsrail dış politikası tamamen çıkar odaklıdır. İsrail ne kadar bir ülkeyle gergin olursa olsun eğer çıkarlarına uygunsa başka alanlarda ilişki kurmaktan kaçınmaz. Zira İsrail her zaman ve öncelikle çıkarlarını göz önünde bulunduruyor.

2-İsrail ile ilişkilerinin düzelmesinden Türkiye’nin elde edeceği çıkarlar

Türkiye-İsrail ilişkilerinin gergin olduğu süre içinde Ortadoğu’da çok büyük ve hızlı gelişmeler meydana geldi. Bu süre içinde yeni rejimler oluştu. Zaman zaman Türkiye’nin doğrudan müdahil olduğu “Arap Baharı” adı verilen halk hareketleri patlak verdi. Hem Türkiye’nin hem de İsrail’in çıkarlarının olduğu Suriye’de kriz ortaya çıktı ve hala devam ediyor. Suriye’de İsrail ile Türkiye’nin çıkarları farklı karakterler taşıyor. 
Ortadoğu’daki konjonktür Türkiye ile İsrail arasında ekonomik, siyasi ve askeri yakınlaşmanın olmasını dayatıyor. Suriye’deki kriz, Rusya’nın Suriye’ye doğrudan müdahalesi ve Türkiye ile Rusya arasındaki gerginlik böyle bir ilişkiyi daha da zorunlu kılıyor. 

İsrail ile ilişkilerinin düzelmesinden Türkiye’nin elde edeceği çıkarlar şöyle sıralanabilir;

Türkiye’nin Rusya uçağını düşürmesi, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin düzelmesi yolunda kapıyı aralayan önemli bir gelişme oldu. Türkiye hava sahasını ihlal eden Rus uçağının Türkiye tarafından düşürülmesi Rusya’nın Türkiye’ye karşı bir dizi yaptırım kararı almasına sebep oldu. Rusya Türkiye’nin en önemli doğal gaz tedarikçisidir. İlişkilerin gerginleşmesi gaz konusunda Türkiye’yi başka alternatifler bulma arayışına itti. Akdeniz’de doğal gaz rezervleri olan İsrail bu durumu fırsat bildi. Türkiye’ye gaz tedarikçisi olabileceği mesajını verdi. 

Türkiye, İsrail ilişkilerinin düzelmesi için Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılmasını şart koşuyor. Ayrıca Türkiye, İsrail ile ilişkilerinin normalleşmesinin Filistin konusunda elini daha da güçlendireceğini düşünüyor. 
Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması projesine hız kazandıracaktır. Bu da Ortadoğu’da sıkıntıları olan Türkiye için önemli bir açılım ve gelir kaynağı olacaktır. Ayrıca ilişkilerin normalleşmesi Türkiye’nin İsrail askeri teknolojisinden yararlanmasını da sağlayacaktır. 

İsrail; Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimiyle ilişkilerini geliştiriyor. Ancak bu ilişkilerin söz konusu ülkelerle gerginlik yaşayan Türkiye aleyhinde olmamasına ve bu yönde bir algının oluşmamasına dikkat ediyor. Çünkü İsrail, Türkiye’nin bölgede çok önemli bir aktör olduğunu biliyor. Ayrıca ilerde Suriye’de yeni bir yönetimin oluşmasında doğrudan rol alacak olan Türkiye’yi tamamen gözden çıkarmak ve karşısına almak istemiyor. 

İran ve Rusya’nın Suriye’ye doğrudan askeri müdahalesi Suriye’de muhalefeti destekleyen Türkiye’nin elini zayıflatmıştır. Çünkü bu müdahaleyle denge, Şam rejimi lehine değişmiştir. Bu da Türkiye’nin dengeyi yeniden sağlayacak yeni müttefik bulma arayışına girmesine sebep olmuştur. 

Ayrıca ıraktaki askeri varlığından dolayı Irakla ve Arap ligiyle sorun yaşayan ve Arap dünyasındaki olumlu imajını korumak isteyen Türkiye’nin yeni arayışlara girmesine yol açmıştır. 

14 yıl önce “komşularla sıfır sorun” sloganıyla iktidara gelen Ak Parti yönetimindeki Türkiye şimdi Ortadoğu’da Suriye, Irak, İsrail, Mısır ile sorun yaşıyor. Buna son olarak Rusya ve Suriye’ye müdahalesinden dolayı bir ölçüde İran eklendi. Haliyle bu pozisyonda olan Türkiye’nin yeni alternatifler bulması büyük önem kazanıyor. 

3-Türkiye ile ilişkilerinin düzelmesinden İsrail’in elde edeceği çıkarlar

Ortadoğu’da kendisine komşu olan Mısır, Filistin ve Suriye’deki mevcut dağınıklıktan İsrail istifade etmiş görünüyor. Ama bu, İsrail için beraberinde ciddi tehlikeler de getirmiş bulunuyor. Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunun artmasını İsrail kendisi için bir tehlike olarak algılıyor. Bu nedenle İsrail, Türkiye ile ilişkilerinin düzelmesi için çaba sarf ediyor. Türkiye ile İsrail arasında bazı ortak çıkarlar olsa da İsrail, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında canlanan Osmanlıcılık akımından da endişe ediyor.   

Türkiye ile ilişkilerinin düzelmesinden İsrail’in elde edeceği çıkarlar şunlardır;

Türkiye ile yaşadığı gerginlikten dolayı İsrail ciddi rahatsızlık duyuyor. Çünkü bu durum İsrail’i bölgede en güçlü ve etkili ülkelerden biri olan, NATO üyesi, İsrail’in stratejik ortağı ABD ile ilişkileri olan, NATO içinde ikinci büyük orduya sahip Türkiye gibi bir ülkeden mahrum bırakıyor. Bu da İsrail için büyük kayıp olarak görülüyor. İsrail’in Türkiye’yle ilişkilerini düzeltmesi hem Esed rejiminden hem de DEAŞ tan kurtulmasına büyük bir katkı sağlayacaktır. 

Ortadoğu’nun çok kritik dönemden geçtiği ve sınırların yeniden çizilmesinden bahsedildiği bir zamanda İsrail’in bölgenin en güçlü iki aktörü olan Türkiye ve İran ile aynı anda sorun yaşaması onun bölgede etkin bir rol oynamasına engel olacaktır. Bilinen sebeplerle İran’la ilişkilerini düzeltmesi zor olan İsrail bu nedenle Türkiye’yle ilişkilerini düzeltmeyi daha az maliyetli görüyor ve Türkiye ilişkilerini düzeltmek istiyor. 

Son zamanlarda İsrail, doğu Akdeniz sahillerinde çok ciddi doğal gaz rezervleri keşfetti. Bu gazın Avrupa pazarlarına taşınmasının en güvenli ve kolay yolu Türkiye’dir. Bunun bilincinde olan İsrail bir an önce Türkiye ile ilişkilerini düzelterek bu projeyi hayata geçirmek istiyor. Bu nedenle Türkiye de İsrail de bu barışı zorunlu ve acil seçenek olarak görüyor.

İsrail, Türkiye Rusya gerginliğinden de faydalanmak istiyor. Bir taraftan Türkiye’ye gitmeleri engellenen Rus turistleri kendisine çekmek için kampanyalar başlatırken öte yandan Türkiye’ye Rus gazına alternatif olabileceği mesajını veriyor. Böylece İsrail her iki taraftan da yararlanmak istiyor. 

İsrail, Filistin İslami Direniş Hareketi (HAMAS ) gibi Filistin gruplarını düşman olarak görüyor. Bunların terör listelerine alınmasını istiyor. Bu bağlamda İsrail Türkiye ile sağlamayı düşündüğü normalleşme süreciyle Filistin’in farklı hareketlerini kontrol altına almayı hesaplıyor. Türkiye’de varlığı bulunan HAMAS gibi İsrail’e karşı kararlı tutumları olan hareketleri Türkiye aracılığıyla kontrol altına alma ve gelecekte İsrail’e karşı tutumlarında bir yumuşama sağlamayı umuyor. Ayrıca İsrail, Türkiye üzerinde Suriye’ye geçen cihatçı grupların bir zaman sonra Golan üzerinden kendi topraklarına ulaşmasından da ciddi endişe duyuyor. Türkiye-ilişkilerin düzlemesi bu manada da İsrail’e önemli bir yarar sağlayacaktır.

İsrail, vasat İslam’ı temsil eden Türkiye ile ilişkilerini düzelttiği takdirde onun hem radikal Sünni örgütlere hem de Şii İran’a karşı dengeleyici bir müttefik olacağını öngörüyor.  Bununla kimyasal silahların “radikal” örgütlerin eline geçmesinin engelleneceğine, Batı ile nükleer antlaşmaya varan İran’ı ve Lübnan Hizbullah’ını dengeleyeceğine inanıyor. 

İsrail, NATO ile ilişkilerini daha ileri bir seviyeye hatta NATO’ya üye olma derecesine kadar geliştirmek istiyor. Ancak Türkiye bu noktada ciddi bir engel teşkil ediyor. Türkiye ile ilişkilerin düzelmesi durumunda bu alanda da İsrail lehine gelişmelerin olması uzak bir ihtimal değildir. 

İsrail Türkiye ile ilişkilerini düzelterek askeri alanda Türkiye ile ticaretini ve ilişkilerini geliştirmeyi hesaplıyor. 

Son olarak İsrail Türkiye ile ilişkilerini düzleterek orta Asya’dan ithal ettiği petrolün Türkiye üzerinden ulaşmasını da önemsiyor. Çünkü Anadolu’nun topoğrafik ve jeostratejik konumu buna son derce elverişlidir. 

4-Anlaşmanın önündeki engeller

İsrail’le yaşadığı altı yıllık bu gergin dönemde Türkiye, Ortadoğu Arap dünyasında ve İslam aleminde büyük bir prestij ve itibar elde etmiştir. Dolaysısıyla Türkiye’nin İsrail’le yapacağı zorunlu veya gönüllü, soğuk veya sıcak her türlü barışın bu kazanımlarına belli ölçüde zarar vereceğini biliyor. Bu nedenle İsrail’le yapacağı bir barışın bu kazanımlarına zarar vermeyecek bir şekilde gerçekleşmesine dikkat ediyor. Bu da antlaşmanın önünde en önemli engellerden biri olarak duruyor. 

Evet, Türkiye Mavi Marmara hadisesinden sonra barış için öne sürdüğü koşullardan ikisini elde etti. İsrail özür diledi ve tazminat konusunda da anlaşma sağlandı. Ancak Türkiye’nin barış için koştuğu Gazze’ye ablukanın kaldırılması şartının anlaşma sağlansa bile hayata geçmesi çok kolay değil. Bu da Türkiye ile İsrail arasındaki nihai anlaşmanın yapılması önünde ciddi bir engel olarak duruyor. 

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişiliği de İsrail açısından nihai anlaşmanın yapılması önünde ciddi bir engel olarak görülüyor. Zira İsrail, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı inatçı bir kişilik olarak görüyor. Amerikan başkanı Obama bile İsrail başbakanı Netenyahu’dan özür dilemişken Netanyahu Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan özür dilemek zorunda kaldı. 

Ayrıca İsrail iç muhalefetinin Türkiye ile yapılacak nihai bir antlaşmaya kuşkulu yaklaşması da bunun önünde önemli bir engel olarak duruyor. Zira İsrail kamuoyu özellikle hükümet ortağı aşırı sağ partiler böyle bir anlaşmanın götürüsünün getirisinden çok daha fazla olduğunu düşünüyor. Bu nedenle mevcut İsrail hükümeti, ortağı olan sağcı partilerin sert muhalefetiyle karşı karşıya kalabilir. Ayrıca İsrail kamuoyunda Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılmasının HAMAS’ı daha da güçlendireceği konusunda ciddi bir endişe var. Bu da nihai anlaşmanın yapılmasını zora sokan başka bir etken. 

Türkiye ile olası nihai bir anlaşma, Hamas-Türkiye ilişkilerinin İsrail’in dilediği yönde şekillenmesi garantisini vermiyor. Bu anlaşmaya rağmen HAMAS ile ilişkiler eskisi gibi devam edebilir. Nitekim son zamanlarda HAMAS yetkililerinin Ankara’da mekik diplomasisi yoğunlaşarak devam etmiştir. 

Şuan İsrail’le askeri, güvenlik ve siyasi olmak üzere birçok alanda çok önemli ilişkileri olan Mısır’ın pozisyonu da nihai anlaşmanın yapılması önünde ciddi bir engel olarak görülüyor. Zira Mısır, Türkiye’nin Gazze’ye müdahil olmasına karşı çıktığını resmen deklare etti. Bu da İsrail’i bir ikilem içinde bırakıyor. Stratejik ilişkileri olan Mısır ile taktik bir ilişki kurmaya çalıştığı Türkiye arasında tercih yapmakta zorlanıyor. 
Son olarak İsrail’in Türkiye’nin terörist olarak gördüğü bazı Kürt gruplarıyla ilişkisi de Türkiye açısından çok rahatsız edici bir durum olarak görülüyor. Bu da nihai anlaşmanın yapılması önünde ciddi bir handikap olarak görülüyor. 

5-Olası senaryolar

-Tam anlamıyla anlaşmanın sağlanması

Türkiye İsrail ilişkilerinin 2010 yılında meydana gelen mavi Marmara hadisesinin öncesine dönmesi, ilişkilerinin askeri, siyasi, iktisadi ve diğer tüm alanlarda sınırsız bir şekilde güçlü olması anlamına geliyor. Fakat çok arzulamasına rağmen bunun için İsrail’in ödemesi gereken bedel çok ağır olabilir. Eğer bu senaryo gerçekleşecek olursa İsrail için ekonomide, doğal gaz satışında çok büyük avantajlar söz konusu olacaktır. Bunun yanında siyasi, askeri alanlarda İsrail için çok olumlu kazanımları olacaktır. Böyle bir anlaşma genelde Ortadoğu’da özelde Suriye dosyasında İsrail için önemli avantajlar sağlayacaktır.  Aynı şekilde Türkiye için de karşılıklı çıkarlar olacaktır. Fakat şuan için bunun gerçekleşmesi ihtimali çok zayıftır. Bunun için zaman ihtiyaç vardır. 

-Görüşmelerin olumsuz sonuçlanması

İster görüşmelerde elini güçlendirmek için olsun, ister gerçek manada olsun iki tarafın görüşmelere dair sızdırdıkları bazı bilgiler görüşmelerin akamete uğrama ihtimalini göz ardı etmememiz gerektiğini gösteriyor. Sızan bilgilere göre Türkiye Gazze üzerindeki ambargonun tamamen kaldırılmasını, İsrail yerine Katar, Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinin Gazze’nin imarını üstlenmesini istiyor. 

Türkiye’nin Suriye’ye müdahil olması, Batıyla vardığı nükleer anlaşma sonrası Türkiye’nin İran’la ilişkilerini geliştirme niyeti, Mısır’ın Gazze konusundaki itirazları görüşmelerin anlaşmayla sonuçlanması ihtimalini zorlaştırıyor. 

Görüşmelerin kısmi bir anlaşmayla sonuçlanması

Yukarıda belirtilen noktalar göz önünde bulundurularak Türkiye ile İsrail arasında cereyan eden görüşmelerin ortak bir formülle sonuca bağlanması ihtimali vardır. Görüşmeler devam ediyor. Mısır da Gazze ambargosunun kaldırılması konusunda Türkiye’ye çok fazla sorun çıkarmayabilir. Böylece ortak bir çözümle herkes memnun olabilir. 

En güçlü senaryo

Yukarıda zikredilen şartlar, Ortadoğu’nun içinde bulunduğu konjonktür ve görüşmelerden sızan bilgiler dikkate alındığında görüşmelerin kısmi bir anlaşmayla neticeleneceği öngörülüyor. Bu, şuan gerçekleşmesi en güçlü ihtimaldir. 

6-Tavsiyeler

Anlaşmada Filistin sorunu aleyhinde bir sonucun olmaması için Bu süreçte Filistin tarafının Türkiye ile temaslarını yoğunlaştırması büyük önem taşıyor. Filistin tarafı Ortadoğu’daki hiçbir devlete tamamen sırtını yaslamamalıdır. İsrail’le ilişkide son noktada kendi sözünün olmasına dikkat emelidir. İsrail’le varacağı bir anlamlaşmada Türkiye kendi tarihi arka planına dikkat etmeli, Filistin sorununa destek veren önemli bir İslam ülkesi olarak böyle bir anlaşmanın Filistin aleyhinde sonuçlar doğurmamasına özellikle dikkat etmelidir. Böyle bir anlaşma Türkiye’nin Filistin’e desteğini olumsuz etkilememelidir. 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu