Arap Zirvesi Sonuçları ve Mısır’ın Sunduğu “Gazze Yeniden İmar Planı” Bağlamında Savaşın Geleceği

Hamdi Hussein
Son Arap Zirvesi, 4 Mart 2025 tarihinde Kahire’de, Mısır Cumhuriyeti ve Filistin Yönetimi’nin çağrısıyla gerçekleştirildi. Zirve sonuç bildirgesinde, 2002 Arap Barış Girişimi temel alınarak “iki devletli çözüm” projesine destek vurgulandı. Aynı zamanda zirvede, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze halkını Mısır ve Ürdün’e göç ettirme ve Gazze’de yatırım projeleri kurma planını boşa çıkarmayı hedefleyen Mısır girişimi de benimsendi. Bu plana Filistin Yönetimi ve Hamas olumlu yaklaşırken, İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri kesin bir şekilde reddetti.
Hatta İsrail, bu planı takiben 18 Mart’ta Gazze Şeridi’ne yönelik soykırım savaşını ani bir şekilde yeniden başlattı. Tüm bölgelere yönelik rastgele bombardımanlarla, daha da vahşileşmiş bir şekilde soykırımı sürdürdü. Bu noktada Gazze’ye yönelik savaşın geleceği, İsrail’in karadaki askerî baskısı, daha fazla suç işlemesi ve nüfusu zorla göç ettirmesi ile Arap ve uluslararası toplumun sessizliği arasında gidip gelmektedir.
Bazı arabulucular, taraflar arasındaki uçurumu kapatacak yeni öneriler sunmak için yoğun çaba harcarken, İsrail ise hem eski hem de yeni önerileri reddederek bu krizi daha da derinleştirmekte, esirlerin teslimi, silahsızlanma ve Hamas liderliğinin Gazze’den çıkmasını içeren kendi şartlarını dayatmaya çalışmaktadır.
Bu rapor, Gazze’deki savaşı sona erdirmeyi amaçlayan Mısır planının içeriğini ve maddelerini, Filistinli ve uluslararası aktörlerin bu plana karşı tutumlarını, ve İsrail’in tek taraflı olarak savaşa geri dönmesinden sonra bu planın savaşı sona erdirme ihtimalini analiz etmeyi hedeflemektedir.
Kahire Zirvesi Kararları
Kahire’de düzenlenen Arap Zirvesi, Filistin meselesine dair genel bir çerçeve içinde, Gazze Şeridi’nin geleceğine dair kendi bakış açısını ortaya koyan ana hatları belirlemiştir. Zirve, “adil ve kapsamlı barış”ın sağlanması amacıyla, Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere uluslararası güçlerle iş birliğinin artırılması çağrısında bulunmuştur.
Zirve, iki devletli çözüm ve uluslararası meşruiyet kararları temelinde adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmak için müzakerelerin yeniden başlatılmasına hazır olunduğunu ifade etmiştir. Ayrıca, herhangi bir gerekçeyle ya da ad altında Filistinlilerin zorla göç ettirilmesi planlarının tümü kesin bir dille reddedilmiş; İsrail’in bu planı uygulamak için kullandığı aç bırakma, insani yardımları engelleme gibi tüm politikaları kınanmış; ilhak planları da reddedilmiş ve doğuracağı sonuçlara dikkat çekilmiştir.
Zirve, savaşın nihai olarak sona erdirilmesi amacıyla, ateşkesin ikinci ve üçüncü aşamalarında sağlanmasının öncelikli olduğunu, İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesi ve her türlü yardımın engelsiz şekilde bölgeye ulaştırılması gerektiğini vurgulamıştır. 2024 Bahreyn Zirvesi’ndeki tutum teyit edilerek, Gazze halkının tehcirine ya da demografik yapısının değiştirilmesine yönelik tüm girişimler reddedilmiştir.
Zirve, savaşın ilk aşamasında bir anlaşmaya varılması yönündeki Arap ve Amerikan çabalarını takdir etmiş ve Filistin Yönetimi ile BM iş birliğiyle Kahire’de Gazze’nin yeniden imarına dair uluslararası bir konferans düzenlenmesini memnuniyetle karşılamıştır. Bu bağlamda, Gazze’nin yeniden yapılandırılmasının hızlandırılması için bir güven fonu kurulması ve uluslararası katkılar sağlanması çağrısı yapılmıştır.
Zirvede, Filistin Yönetimi ve Arap ülkeleriyle koordinasyon içinde hazırlanan ve Dünya Bankası ile BM Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yapılan çalışmalara dayanan Mısır Planı kabul edilmiştir. Bu plan, bütüncül bir Arap girişimi olarak, Gazze’nin yeniden inşasını esas almakta; Arap ülkeleri bu sürece siyasi, mali ve maddi destek sağlama taahhüdünde bulunmakta; uluslararası toplum ve finans kuruluşları da destek vermeye davet edilmektedir. Bu süreç, Filistin halkının taleplerini karşılayacak bir siyasi sürecin başlatılmasıyla eş zamanlı yürütülecektir.
Zirve ayrıca, Filistin Yönetimi’nin Gazze’yi geçici bir süre yönetmek üzere bir komite kurulması kararını memnuniyetle karşılamış, bu komitenin Gazze içinden seçilecek liyakatli kişilerden oluşacağını ve Filistin Yönetimi’nin bölgeyi yeniden devralması için hazırlık yapılacağını belirtmiştir. Filistin polisinin Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmesi, güvenliğin ise yalnızca Filistin Yönetimi ve resmî kurumları tarafından sağlanması gerektiği vurgulanmış, “tek yasa ve tek silah” ilkesine bağlı kalınacağı ifade edilmiştir. Ayrıca, uluslararası toplumun desteğiyle BM Güvenlik Konseyi’ne Batı Şeria ve Gazze’de uluslararası güçlerin konuşlandırılması çağrısı yapılmıştır.
Zirve, İsrail’in Batı Şeria’daki saldırılarını durdurmasını talep etmiş ve Filistin Yönetimi’nin güçlü kurumlar inşa etmeye yönelik reform çabalarını takdirle karşılamıştır.
Mısır Planının Özeti
“Erken Toparlanma, Gazze’nin Yeniden İmarı ve Kalkınması” başlığını taşıyan Mısır planı, toplamda 91 sayfadan oluşmaktadır ve iki ana bölüme ayrılmaktadır: genel bağlam raporu ve teknik rapor.
Planın en önemli maddeleri şunlardır:
- İki devletli çözümün çatışmayı sona erdirecek yol olduğu vurgulanmakta; Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nin tek bir bütün olarak Filistin devletine ait olduğu teyit edilmektedir.
- Gerek Filistinli gerekse İsrailli sivillerin öldürülmesi kınanmakta ve genel anlamda “şiddet” reddedilmektedir.
- İsrail’in savaşa dönmeden önceki süreci kapsayan ilk aşama ateşkesin korunması çağrısında bulunulmaktadır.
- Planın süresi 5 yıl ve toplam maliyeti 53 milyar dolardır. Aşamalar şu şekildedir:
- Erken toparlanma: 6 ay, 3 milyar dolar; enkaz kaldırma, geçici barınma ve tesislerin rehabilitasyonu.
- Yeniden imarın birinci aşaması: 2027’ye kadar, 20 milyar dolar; altyapı ağları, kamu binaları, kalıcı konutlar, 20.000 dönüm arazinin ıslahı.
- Yeniden imarın ikinci aşaması: 2030’a kadar, 30 milyar dolar; sanayi bölgeleri, balıkçı limanı, ticari deniz limanı ve havaalanı inşası.
- Geçiş dönemi için, Gazze’yi yönetecek bağımsız teknokratlardan oluşan bir komite kurulması ve bu sürecin 6 ay sürmesi; ardından Filistin Yönetimi’nin bölgeye geri dönmesi.
- Filistin polisinin, gelecekte güvenliği devralmak üzere Mısır ve Ürdün’de eğitilmesi.
- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne, geçiş döneminde Gazze’de uluslararası barış gücü konuşlandırılması çağrısı; hem Filistinliler hem de İsrailliler için barış ve güvenliğin sağlanması amacıyla.
- Silahlı grupların varlığına ilişkin konular, siyasi çözüm sürecine bağlı olarak ele alınmalı; plan bu meseleyi net bir şekilde çözmemektedir.
- Gazze’deki halk ve yerinden edilenler için yedi güvenli bölgede geçici konutların hazırlanması.
- Filistin Yönetimi ile İsrail arasında, Batı Şeria ve Gazze’yi kapsayan orta vadeli bir ateşkesin tesis edilmesi, güven inşası için geçici bir dönemde tüm tek taraflı uygulamalara (ilhak, yerleşim faaliyetleri, baskınlar) son verilmesi, ve bu dönemde nihai çözüm konularına (Kudüs, sınırlar gibi) dair ikili müzakerelere başlanması.
- Gazze Şeridi’ndeki bölgelerin zarar düzeyine göre üç kategoriye ayrılması:
- Birinci derece (%40’tan fazla hasar): Tamamen yıkılmış bölgeler; altyapının yeniden kurulması ve enkazın kaldırılması gerekiyor.
- İkinci derece (%20–40 arası hasar): Kısmen yıkılmış bölgeler; konutların ve altyapının onarılması ve toparlanması.
- Üçüncü derece (%10–20 arası hasar): Daha az zarar görmüş bölgeler; sınırlı müdahaleler yeterli olacak.
- Plan, Gazze’deki fiziksel altyapının tamamen ve kısmen yıkılmasından kaynaklanan toplam maddi zararı 29,9 milyar dolar olarak tahmin etmektedir. Bu hesaplama, savaş öncesi ve sonrası dönemlerin karşılaştırılmasıyla yapılmıştır. Ayrıca, ekonomik ve sosyal kayıpların toplamı 19,1 milyar dolar olarak belirlenmiştir.
- Uluslararası denetim altında bir güven fonunun kurulması ve Kahire’de en kısa sürede bir uluslararası bağış konferansı düzenlenmesi çağrısı yapılmıştır.
- Planın teknik kısmı, Gazze’deki mevcut durumu değerlendirmiş; savaş sonrası yeniden inşa örneklerinden (Hiroşima – Japonya, Berlin – Almanya, Beyrut – Lübnan) dersler çıkarmış; temel sektörlerin yeniden yapılandırılması, enkaz yönetimi stratejisi, Gazze’nin mahallelerine özgü kentsel planlama, kimlik koruyucu imar çalışmaları ve 2030’a kadar sürecek uygulama aşamaları ayrıntılı olarak sunulmuştur.
Zirve Kararları ve Mısır Planı Hakkında Tarafların Tutumu
Hamas Hareketi, savaşın sona ermesi ve başta tehcir ve direnişin silahsızlandırılması planı olmak üzere Amerikan-İsrail projelerinin boşa çıkarılması karşılığında Gazze Şeridi’ndeki yönetimden feragat edilmesini içeren öneriyi memnuniyetle karşıladı.
Filistin Yönetimi ise Mısır planını takdir etti ve Mısır’ın Gazze halkının tehcirini reddetme yönündeki tutumunu övdü; bu tutumun Filistin Yönetimi ile tutarlı olduğunu belirtti. Başkan Mahmud Abbas, Arap zirvesinde yaptığı konuşmada Mısır, Katar ve Amerika Birleşik Devletleri’nin ateşkesin ilk aşamasına ulaşmadaki arabuluculuk çabalarını takdir etti ve Filistin Yönetimi’nin önümüzdeki aşamaya ilişkin vizyonunu sundu. Bu vizyon şunları içermektedir:
- Filistin Yönetimi’nin kurumları aracılığıyla Gazze Şeridi’ndeki görevlerini üstlenmesi,
- Gazze’nin yeniden inşası için Mısır planının benimsenmesi,
- Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) varlığının sürdürülmesi için çabaların güçlendirilmesi,
- “Hükümet reformları” yolunda çabaların sürdürülmesi,
- Filistin sahasında ulusal birliği sağlamak amacıyla Filistin Kurtuluş Örgütü’nün referans alınması, ulusal ve uluslararası mevzuata bağlı kalınması, Batı Şeria ile Gazze arasında tek silah ilkesine dayalı birlik sağlanması,
- Filistin Yönetimi’nin, “uygun koşullar sağlanması hâlinde”, genel başkanlık ve yasama seçimlerini yapmaya hazır olduğunu ilan etmesi,
- Filistin Kurtuluş Örgütü ve Filistin Devleti’nin liderlik yapılarının yenilenmesi yönünde çalışmalar yapılması, bunlar arasında atama esasına dayalı bir Filistin Kurtuluş Örgütü ve Filistin Devleti Başkan Yardımcılığı makamının oluşturulması ve
- El-Fetih Hareketi’nden ihraç edilen herkes için genel af ilan edilmesi.
Amerika Birleşik Devletleri ise Mısır girişimini reddetti ve Trump yönetiminin, Gazze’nin Hamas’tan arındırılmadan yeniden inşa edilmesini kabul etmediği yönündeki tutumunu yineledi. Amerikan Ulusal Güvenlik Danışmanı’nın ağzından yapılan açıklamada, “Mısır planı Gazze’deki mevcut durumu ele almıyor; çünkü bölge şu anda yaşanabilir değil, halkı, patlamamış mühimmatlar ve enkaz altında onurlu bir yaşam sürdüremez” denildi.
İsrail de Mısır girişimini ve Kahire’deki Arap Zirvesi’nin sonuçlarını, Amerikan tutumuyla uyumlu şekilde reddetti. İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın yayımladığı açıklamada, zirvenin kapanış bildirisi “7 Ekim 2023 sonrası gerçekleri yansıtmıyor ve eski kavramlara dayanıyor” ifadeleriyle eleştirildi. Açıklamada, Hamas’ın yönetimde kalmasının güvenlikle çeliştiği ve Hamas’ın yönetimde bırakılmasının kabul edilemez olduğu vurgulandı.
Savaşın Devamı ve Tarafların Tutumu Işığında Mısır Planının Geleceği
İsrail, Amerikan desteği ve himayesi altında Gazze Şeridi’ne yönelik soykırım savaşını sürdürmektedir. Kara saldırısı güney bölgesinin bazı kısımlarını kapsamış, daha önce girilmemiş Refah vilayetinin bölgelerine girilmiş ve bu vilayet Han Yunus’tan ayrılmıştır. Bu süreçte yüz binlerce Filistinli yerinden edilmiş, aynı zamanda Gazze ve kuzey vilayetlerine yönelik saldırılar da yoğunlaştırılmıştır. İsrail, evlerin, tesislerin ve geride kalan altyapının yok edilmesine yönelik hedeflerini arttırarak sürdürmüştür.
İsrail, savaşın devam ettiği bu süreçte arabulucular aracılığıyla sunulan tüm teklifleri reddetmekte ve bu yolla Hamas üzerindeki baskıyı artırarak onu taviz vermeye zorlamaya çalışmaktadır. İsrail’in sunduğu karşı öneriler ise, Hamas ve direniş grupları açısından teslimiyet anlamına gelmekte, sadece esirlerle ilgili maddelerle sınırlı kalmayıp, direnişin geleceği ve silahların varlığıyla ilgili koşulları da içermektedir. Bu durum, Hamas tarafından kesin bir dille reddedilmektedir.
Aslında İsrail, Mısır planını reddetmek suretiyle Filistin Yönetimi’nin Gazze’yi yönetmesini de reddetmektedir. İsrail, bunu Hamas ve direniş gruplarıyla başa çıkmak için bir çözüm olarak görmemektedir. Görünüşe göre, İsrail’in başka jeopolitik hedefleri vardır ve bu hedefleri, Batı Şeria’nın kuzeyinde olduğu gibi askeri güç yoluyla kendisi gerçekleştirmek istemektedir. Bu yaklaşım, İsrail’in esirler ve rehinelere ilişkin meselelerin ötesine geçerek, Mısır planında yer almayan yönleri de kapsar. Başta gelen hedefi, Filistinli silahlı grupların silahsızlandırılması ve dağıtılmasıdır. İsrail, arabulucuların sunduğu tekliflere yanıtlarında bu konuyu sürekli gündeme getirmektedir. Bunu varoluşsal bir tehdit olarak görmekte ve bölgesel düzeyde, İsrail’in ulusal güvenliği ve askeri üstünlüğü temelli yeni bir denklem kurma çabası olarak sunmaktadır. Ayrıca İsrail, gönüllü tehcir mekanizmasının, Gazze’nin demografik yapısını değiştirme hedefi ve savaşın diğer hedeflerine ulaşma yolunda etkili olacağına inanmaktadır.
Hamas’a gelince, arabulucuların savaşın durdurulmasına yönelik önerilerine karşı daha önce göstermediği esneklikler sergilemiş, yeni değişiklikleri kabul etmiş ve bazı tavizler vermeye razı olmuştur. Ancak bu tutum, İsrail’in reddi, askeri tırmanışı ve sahadaki baskılarıyla karşılık bulmuştur. İsrail, kendi savaş hedefleri doğrultusunda, Hamas’a silah bırakma ve lider kadrosunun Gazze’den ayrılması gibi koşullar dayatmaktadır ki, bu da Hamas açısından varoluşsal bir tehdit anlamı taşımaktadır. Bu durum, şu anda yürütülen müzakereler ile Ocak 2025’te ilk ateşkesten önce varılan mutabakatlar arasında büyük bir uçurum yaratmakta ve İsrail fiilen Hamas’tan teslimiyeti ve yenilgiyi kabul etmesini talep etmektedir.
Diğer yandan, Arap zirvesinde açıklanan tutumlar, Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni yönetiminin pozisyonlarından farklı olarak, Arap dünyasında Mısır planı etrafında bir uzlaşı olduğunu ortaya koymaktadır. Trump yönetimi, önceki Amerikan yönetimlerinden farklı olarak, müzakere süreci ve iki devletli çözüm fikrini tamamen reddetmekte ve bunların yerine ekonomik barış projelerini, Filistinlilerin tehcirini ve İsrail’e koşulsuz destek verilmesini içeren planları savunmaktadır.
Filistin Yönetimi, savaş sırasında ya da sonrasında Arap-İsrail mutabakatlarına dayanarak Gazze’yi yönetme ve müzakereler yoluyla barış projesine dönme umutlarını sürdürmektedir. Ancak bu umut her geçen gün daha da zayıflamakta, Yönetim tarafsız duruşunu sürdürmekte ve beklemektedir. Buna rağmen İsrail’in kendisini reddetmesi ve güvenin azalması ortamında, ateşkesi sağlama ve savaşı sona erdirme yönünde herhangi bir girişimde de bulunmamaktadır.
Sonuç
Mısır, Gazze Şeridi’nin yeniden inşasını öngören planını Arap Zirvesi aracılığıyla sundu ve bu plan, Arap dünyasından geniş destek gördü. Plan, Hamas’ın yönetimde kalmayacağı garantisine dayanıyordu ve Hamas da bu şartı kabul etmişti. Ancak İsrail, ABD’nin desteğiyle bu teklifi tamamen reddetti, hiçbir şekilde ciddiye almadı ve savaşı yeniden başlattığını duyurdu. Bu tavrıyla İsrail, yeniden imar ve iki devletli çözüm temelinde sunulan tüm girişimleri fiilen ortadan kaldırmış oldu. Arap dünyası ise şu ana kadar ne savaşı durdurabilecek, ne de sonrasında yeniden imar sürecini başlatabilecek güçlü ve ortak bir vizyon ortaya koyabildi.
İsrail’in savaşa geri dönmesi, arabulucuların çabalarını, uluslararası girişimleri ve Mısır planı da dahil olmak üzere Arap dünyasının tüm önerilerini boşa çıkardı. Bu durum, İsrail’in hedeflerinin sadece Hamas’ı devre dışı bırakmak ya da rehineleri kurtarmakla sınırlı olmadığını, savaş aracılığıyla daha kapsamlı amaçlara ulaşmak istediğini açıkça ortaya koydu. Bu amaçların başında, askeri saldırıların yol açtığı insani krizleri ve sahadaki yıkımı kullanarak, Gazze’deki nüfusu zorla göç ettirmeye elverişli koşullar yaratmak yer alıyor.